• Sonuç bulunamadı

Aile iliĢkileri tüm dünyada farklı seviyelerde de olsa, önemli bir değer arz etmektedir. Bireyler arasında kurulan bağın ve sevginin yüksek olduğu bu iliĢkide insanların, en doğal hâllerini gözlemlemek mümkündür. Dolayısıyla aile unsurlarının olduğu bölümler, ister gerçek olsun, ister kurgusal olsun Ģairlerin gerçekçi tespitlere ulaĢma imkânı daha rahat olan bölümlerdir. Çünkü Ģairler toplumla iliĢkileri ne düzeyde olursa olsun, çevreleri ne denli dar yahut geniĢ olsun, genellikle belirli bir aile düzeninden gelmektedir. Nâzım Hikmet, Ģiirlerinde ailesel iliĢkileri ve sıfatları sık kullanan bir Ģair olmuĢtur. ġair, ilk dönem Ģiirlerinde gerçek aile bireylerini anlatırken, ilerleyen yıllarda hapisane dönemlerinin de tesiri ile kurmaca bireylerin anlatımına öncelik vermiĢtir. Aile üyelerini anlatırken detay verdiği örnekler mevcuttur. ġairin en sık uyguladığı anlatım metodu, asıl karakterin anlatımını yapmak ve anlatım süreci içerisinde detay verirken, karakterin aile fertlerini serpiĢtirmek olmuĢtur. Bu nedenle baĢta kurmaca karakter tablosunda da fark edilmek üzere çoğu ismin Ģiirlerdeki varlığı, bilinen bir karakterin, akrabası olmaktan ibarettir. Aile unsurlarından en sık kullanılan karakter çocuk olmuĢtur. Burada bir detayı vermek faydalı olacaktır. Nâzım Hikmet, çocuğu, aile figürü olmasının yanında tematik bir değer olarak ele almıĢtır. Bu nedenle çalıĢmamızda çocuklardan

97

bahsedilirken, bu iki misyona dikkat edilmiĢtir. ġairin Ģiirlerdeki aile bireylerinin varlığında bakıldığı zaman, “baba” kavramının sık kullanılması doğal bir durumdur. Ancak “anne” kavramının altıncı sırada yer alması ise ĢaĢırtıcı bir durum olmuĢtur. Bu sonucu biyografik sebeplere bağlamak, kolaycılık olacaktır. Ayrıca karakter olarak anne olup, anne kimliği söylenmeyen isimler de mevcuttur. Aile üyelerinin incelenmesindeki detaysal sıralama: Anne, Baba, Çocuk, EĢ ve Dayı Ģeklinde oluĢturulmuĢtur.

Anne, insanlığın oluĢumda en önemli figürdür. Toplumda bir kadının ulaĢabileceği en üst mertebe olarak değerlendirilmektedir. Doğurganlık, kadını erkekten üstün kılan bir özelliktir. Annelik, insanları hayata bağlayan kutsal bir olgudur. Tüm Ģairlerin ve sanatçıların saygı duyduğu ve eserlerinde öncelik verdiği tematik değerlerden birisi olmuĢtur. Nâzım Hikmet, kadına bakıĢı modern çizgiye uygundur. Kadınlara değer veren bir Ģairidir. Ancak anneliğe ayrı bir değer vermektedir. “Orhan Selim” müstearıyla 29.11.1934 tarihinde kaleme aldığı “Ana” adlı yazısında, anneliğin kadınlara kattığı değeri ve anlamı Ģu Ģekilde anlatmıĢtır: “Ne çiçeklenmiĢ yemiĢ ağaçları, ne kuracağı yapının taslağını taĢıyan kafa; ne yaratılmıĢı bir daha yaratmak için, yürek gözüyle, boyalara uzanan eller, ne de sonsuz uzaklıklar, eriĢilmez derinliklerden gelen seslerle dolu bir kulak; ben bunların hiçbiri karĢısında, gebe bir ananın önünde duyduğum saygıyı, ĢaĢakalıp eğilmek isteğini duymamıĢımdır...”98

Nâzım Hikmet, Kuvâyı Milliye Destanından itibaren kurmaca bir anne kavramına, Ģiirlerinde daha sık yer vermiĢtir. Kimi zaman anlattığı karakterin annesini detay olarak vermiĢ, kimi zaman ise anne olan bir karakterin ailesi ile olan macerasını vermeyi tercih etmiĢtir. Ek olarak anne kavramını genelleĢtirerek bir bütün karakter hâlinde verdiği de olmuĢtur. Yani herkesin annesi olduğuna göre anne kavramı ile ilgili genel anlamda verilecek soru, ifade vb. her unsur bireylere kendi annesi üzerinden ulaĢacaktır. “Annen” adlı Ģiir, anne kavramını herkese annesini hatırlatacak Ģekilde bir karakter hâline getirmiĢtir. Sorular üzerinden okuru önce cevap üretmeye, ardından empati kurmaya yöneltmiĢtir:

98

“- Sen bir küçük bebektin, Kimdi süt veren sana? Hastaydın, ölecektin, Kim kanat gerdi sana? - Annen!

- Senin minik baĢını Avuçlarına alıp, Gece uykusuz kalıp Kolunda kim salladı? - Annen!...”99

Empati, edebiyatta yazar/Ģair ile okur iliĢkisinin en kuvvetli olduğu hususlardan birisidir. Bireylerin olayları kendi üzerlerinden algılaması ve eseri sahiplenmesi üreticinin baĢarılı olduğuna delâlet etmektedir. ġiir üzerinden düĢünüldüğünde herkesin annesi vardır. Ayrıca annesi ile yaĢanmıĢ pek çok anısı vardır. ġiirde sorulan sorulara cevap verirken aynı anda bu anıların canlandığı da düĢünüldüğü zaman, Nâzım Hikmet, Ģiiri gündelik olandan sıyırarak, kurmaca zemininde okuruna yeni bir boyut sunmuĢtur. Nâzım Hikmet‟in Ģiirlerinde anne kimliği ile öne çıkan kurmaca karakterler Ģunlardır: Basri ġener‟in Annesi, Doktor‟un Annesi, Gabriel Peri‟nin Annesi, Kambur Kerim‟in Annesi, ġehriban Kadın (Aynacı Asri Yusuf‟un Annesi), AyĢe‟nin Annesi, Aydınlı Bayan Emine, Fatma Hocanım (Refik‟in Annesi), Hamdi‟nin Annesi, Hüseyin Yavuz‟un Annesi, Demirci Kerim‟in Annesi, Mahkȗm Fuat‟ın Annesi, Mahkȗm Halil‟in Annesi, Mustafa ġen‟in Annesi, Rahmi‟nin Annesi, Trostellis‟in Annesi, Zehra Kızın Anası vd.‟dir. Detayların çoktan aza doğru ilerlediği sistematikte, annelerin Ģiir içeriğinde belirgin tesirleri vardır. Demirci Kerim‟in annesinin Ģiddet mağduru olmasına rağmen, önceliğini oğlunu koruma içgüdüsüne vermesi, toplumsal bir gerçeğin karĢılığı olmuĢtur. Benzer Ģekilde sayısı arttırılabilecek bu denli basit davranıĢlar, Ģairin uzun mısralarda çok sayıda karakterle anlatamayacağı olayları anlatmaya yetmiĢtir.

Erkekler için, hayatın belirli dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktaları, erkeğe yüklediği sorumluluklar ile güçlü, güvenilir ve disiplinli olmayı zorunlu kılmaktadır. Bu sorumluluklardan birincisi askerliktir. Ülke sevgi, milli değerler ve görevlerin bütünüyle algılanmasını sağlamaktadır. Ġkinci sorumluluk ise evliliktir. Erkeğin tek olma hâlinden çift olma hâline adaptasyonu ile baĢlayan bu süreç; alınan kararların, sorumlulukların ve en önemlisi dertlerin ortak göğüslenmesini

99

sağlamaktadır. Üçüncü ve son sorumluluk noktası ise babalık‟tır. Bir erkeğin evlilik ile artan hayat paylaĢımını derinleĢtirmektedir. Hayatın gerçeklerine bakıldığı zaman çoğunluk için geçerli olan bu durumun, sıkıntılı iĢlediği bireyler ile karĢılaĢılmaktadır. Aile içi Ģiddet ve kötü alıĢkanlıkların zarar verdiği ailesel iliĢkiler de erkeğin, sorumluluklardan kaçması vb. durumlarla karĢılaĢılmaktadır. Nâzım Hikmet, gerek babası yönünden gerekse kendisi açısından, babalık kurumunun iyi iĢlediği örneklerden olmuĢtur. Babası ile kurduğu yakın bağ, onun için baba figürünü ailenin öncüllerinden birisi yapmıĢtır. Aile figürleri arasında en çok kullandığı kavramların baĢında, baba kavramının gelmesi de bu hissiyatın ürünüdür. Yakın dostu ve beraber hapis cezası aldığı edebiyatçı Kemal Tahir ile olan mektuplaĢmalarında yazdığı bir mektupta, baba kavramına bakıĢını anlatan net örnekler bulunmaktadır: “Babanı hatırladığına pek sevindim. Ve ondan bahsederken içim sızladı. Ben babamı çok severdim. Kuvvetsiz, zavallı, fakat iyi bir adamdı. Hayatı dehĢetli severdi. Çabucak ölüverdi.”100

Bu örnekten de görüldüğü üzere Nâzım Hikmet için içselleĢtirilen sevgilerde, sevginin yöneldiği varlığın kaybı, sevginin ortadan kalkması anlamına gelmemektedir. ġair, kendi babasından edindiği baba sevgisini, önce Kemal Tahir‟in babasına ardından, iyi olan tüm babalara yöneltmiĢtir.

Ġnsanı anlatmak için önceliği iyi duygulara ve olumlu örneklere vermek, Nâzım Hikmet için bir gelenek hâlini almıĢtır. ġair, geleceği, aydınlık ve güzel duyguların, inĢa edeceğini bildiği için olumlu örneklere sürekli olarak öncelik vermiĢtir. ġairin bu tavrı bir kaçıĢ yahut görmezden gelme olarak değerlendirmek, hatalı olacaktır. Çünkü olumsuz örnekler de Ģiirlerinin akıĢı içerisinde soğukkanlılıkla verilmiĢtir. Gerçekçiliği arttırdığı Ģiirlerinde olayların okuru yer yer rahatsız edecek sınırlara varması, onun anlatımın baĢarısını göstermiĢtir. Baba, karakterlerin çoğunluğu, olumlu olsa bile negatif örnekler de mevcuttur. “MeĢhur Adamlar Ansiklopedisi”nin karakterlerinden ÇerkeĢ Hamdi‟nin babası ile iliĢkisinde; savaĢ Ģartları, aile içi Ģiddet vb. hadiseler ağırlıktadır. ġairin özel örnekler üzerinden anlattığı bu hadiseler, sosyolojik veriler ıĢığında incelendiği zaman, toplumun genelinde çok sayıda emsal taĢıdığı görülecektir:

100

“Babası dövdü anasını bayıltana kadar. O yıl ilk defa namaza gitti.

36‟da anası öldü. KomĢular kazdı kabri. Gördü ağladığını babasının: yaĢlar inceden ince

kara sakalına dökülüyordu...”101

Sağlıksız aile iliĢkileri, nesilden nesile tesirlerini hissettirmektedir. ÇerkeĢ Hamdi‟nin annesinin kaybı ile birlikte, babasının çizdiği karaktere yakın bir tavra büründüğü görülmektedir. Saygı ve sevgi gibi temel duyguların ikinci plana atılması, karakterin gördükleri ve yaĢadıkları üzerinden kimliğinin Ģekillendiğini göstermektedir. Ġyilik ve kötülüğün çocuklar üzerinden, nesiller arası iletime tabi olduğu görülmektedir. Nâzım Hikmet, karakterler arasındaki iliĢkileri toplumsal kaide ve hadiselere paralel iĢlemiĢtir. ġairi olumsuz özellikleri belirgin olan baba karakterleri, daha belirgin anlatmıĢtır. Ayrıca bu karakterlerin üzerinde sosyolojik takibi mümkün kılabilecek ipuçları vermiĢtir. Ġnsanlara bir kötü ideallemesi yapmak yerine, ibret unsurlarını sunmak ve hissettirmek amaçlanmıĢtır. ġiirlerde “BaĢaran” ailesi dıĢında baba-oğul kötü örneklerin olmaması ise ayrı bir detaydır. Olumlu örneklere bakıldığında ise fiziksel özelliklerden ziyade, kahramanın ailesi ve çocukları üzerinde edindiği yer ve ifade ettiği anlam ile anlatılmıĢtır. Babanın tavırlarının, düĢüncelerinin evlatlarında ufak bir miktarda da olsa karĢılık bulduğu gerçektir. Genel bir inceleme yapılmak istenirse, Nâzım Hikmet Ģiirlerinde “babalık” özelliği ile öne çıkan diğer karakterler Ģunlardır: Basri ġener‟in Babası, Bayan Emine‟nin Babası, Gabriel Peri‟nin Babası, Hatice‟nin Babası, Kadir Usta (Aynacı Asri Yusuf‟un Babası), Kambur Kerim‟in Babası, Lütfullah Usta (Demirci Kerim‟in Babası), Mahkȗm Fuat‟ın Babası, Refik BaĢaran‟ın Babası, Emin (ġevkiye‟nin Babası), Fehim‟in Babası, Fevzi Bey (Bedriye‟nin Babası), Hamdi‟nin Babası, Mustafa ġen‟in Babası, Osman Ciketli (Abdullah‟ın Babası), Pilot Yusuf‟un Babası, Rahminin Babası, RüĢtü Bey (Emin Ulvi‟nin Babası),ġerif Beyin Babası, Telsizci Vedat‟ın Babası, Trostellis‟in Babası vd.‟dir.

Aile kavramı, anne ve baba figürü ile inĢa edilmektedir. Ancak ailenin köklenmesi ve sağlam bir geleceğe yönelebilmesi için, çocuk esas unsurlardan birisidir. Çocuk, aile içindeki sevginin bağının somut bir örneğe kavuĢmasıdır.

101

Anlatılan durumlar, standart aileler için benzerlik taĢırken, olumsuz örneklerin de aynı yoğunlukta mevcut oldukları unutulmamalıdır. Çocuklar, saflığın ve masumiyetin temsili olarak geldikleri dünyada, bireylerin en içten davranıĢları ile karĢılanmaktadır. Sevginin toplanma noktası oldukları için ilgi ve Ģefkat gibi beklentileri oldukça fazladır. Nâzım Hikmet‟in çocuklara bakıĢında; masumiyet, saflık ve güzelliklerin sembolü olarak görme temayülü vardır. Çocukları sık sık Ģiirlerinde kullanmıĢ, iyi duygular için çağrılarında onları da özne olarak dâhil etmiĢtir. Ġkinci dünya savaĢında HiroĢima‟daki bombaların muhattabı çocuklar için kaleme aldığı “Kız Çocuğu” adlı Ģiiri tam da bu minvalde oluĢmuĢtur:

“Benim sizden kendim için hiçbir Ģey istediğim yok. ġeker bile yiyemez ki kaat gibi yanan çocuk. Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin Ģeker de yiyebilsinler.”102

1956 yılında yazdığı Ģiirinde dünyanın düĢtüğü trajik hâli küçük bir kız çocuğunun çağrısında sembolleĢtirmiĢtir. Çocuğun üzerinden inĢa edilen figür, tüm dünya çocuklarını temsil etmektedir. SavaĢ, açlık, kıtlık, hastalık, Ģiddet ve istismar gibi suçlar dünyanın hemen hemen her yerinde görülebilmektedir. Dolayısıyla her çocuk, bu kız çocuğunun yaĢadıklarını yaĢayabilme ihtimalini taĢımaktadır. Geleceğin yönlendiricisi ve taĢıyıcısı olma gibi kritik sorumluluklar yüklediği çocukların, sağlıklı ve mutlu yarınlara uyanabilmesi Nâzım Hikmet için öncelikli ve esas olmuĢtur. Genel bir karakter oluĢturmanın verdiği çoğul söylem, Ģairin hislerini daha berrak ve kapsayıcı ifade etmesini sağlamıĢtır.

Basri ġener, savaĢ döneminde askerden kaçan, Anadolu köylerinde karaborsa iĢler yürüten ve bu meĢgaleleri ile ekonomik refaha ulaĢan bir isimdir. Halk içerisindeki tabiri ile sonradan görme veya türedi zengindir. Bu denli illegal iĢle meĢgul olurken, sürekli yer değiĢtirerek saklanabilmiĢtir. Ancak zaman içerisinde ekonomik refaha eriĢmesi, aile kurması ve en önemlisi çocuğunun olması, onu uysal davranmaya sevk etmiĢtir. Sürekli kendisi için hareket eden ve yarınını düĢünmeyen

102

karakterin hareketlerinde yaĢanan değiĢim, tam anlamıyla çocuğunun varlığını koruma içgüdüsü ile ortaya çıkmıĢtır. Tam anlamıyla düzelme eğiliminde gözüken Basri‟nin oğluna temiz bir gelecek inĢa edebilmek adına, baĢka insanlarının hayatlarını karartacak illegal iĢlere baĢvurması, kelimenin tam anlamıyla trajik bir giriĢim olmuĢtur:

“Basri kahveyi açtı. Evlendi.

Bir oğlu doğdu. BoĢandı.

Ve Bursa kurulduğu gün

Basri bedava esrar sattı yirmi dört saat. ġerefe.

Ve oğlunu bağrına basıp ağladı sevincinden.”103

Çocuk sahibi olmanın ebeveyn davranıĢlarında değiĢimler yaratması, Ģairin sıklıkla iĢlediği meselelerden birisi olmuĢtur. Çocukların burada bir etkin unsur olmaktan ziyade, iyiye giden yolda bir anahtar rolü temsil ettikleri görülmektedir. DeğiĢim ve ideal için kullanılan bu anahtar, insanların içerisindeki iyi kavramını bulmaya ve göstermeye yaramak üzerine inĢa edilmiĢtir. Nâzım Hikmet‟in Ģiirlerinde yer verdiği diğer çocuk karakterler Ģu Ģekilde sıralanmıĢtır: Belediye Reisinin Oğlu, Harri Tomson‟un Oğlu, Koyunzade ġerif Beyin Ortanca Oğlu, Mahkȗm Melahat‟in Kızı, RaĢel (Pavyoncu Madam‟ın Kızı), Rauf Bey‟in Üvey Çocukları, Selma (Emin Bey‟in Büyük Kızı), ġevki Bey‟in Kızı, Ali ÇavuĢ‟un Oğlu, Burhan Özedar‟ın Kızı, Burhan Özedar‟ın Oğlu, Çolak Ġsmail‟in Kızı, Dümelli Mehmet‟in Çocukları‟dır.

Evlilik, kadın ve erkeğin hayatlarında baĢlattığı kader birliğinin, aile hâline gelmesidir. BaĢlangıcından bitiĢine kadar geçen süreçte gerçekleĢen paylaĢım ve birliktelik, bireyleri değiĢtirici etkilere sahiptir. Kadın ve erkeğin kendilerinden feragatte bulunması, istenen yönde harekete yönelmesi gibi hususlar sık ve normal karĢılanmaktadır. Ayrıca aralarındaki diyaloglarda yükselen lirizm, bireylerin içsel yönlerini gözlemleme açısında çok sayıda malzemeyi ortaya çıkarmaktadır. Nâzım Hikmet, aĢkları ve evlilikleri ile edebiyat âleminde önemli bir yer kaplamaktadır. Evlilik ve iliĢki meselelerindeki birikimi ile “eĢ” kavramının ne anlama geldiğini iyi bilen isimlerden birisi olmuĢtur. Özellikle hapishane yıllarında eĢi ve çocuğundan

103

uzak kalması, Ģiirlerinin malzemesi olmuĢtur. “Memleketimden Ġnsan Manzaraları”nda tutuklu konumdaki Mahkȗm Halil ve eĢi AyĢe‟nin mektuplaĢmaları, aynı hissiyat ve zorlukların süzgecinden geçerek hayat bulmuĢtur. EĢi ve çocuğuna özlem hissinin hâkim olduğu mektuplaĢmaların içerisinde Halil‟in, ülke Ģartlarının zorluğunu ifade ederek, önceliği değiĢtirme çabası, aslında gerçekten kurmacaya yansıyan bir ifadedir:

“Sevgilim,

saçlarının içinde elim, Ģarkısı avucumda.

Sen altı yüz kilometre benden uzak Bu da ayrı bir bahis.

Biz bu 41 senesinde ve baĢ ucumda ...

ikimizden konuĢacak değiliz, henüz o kadar cesur değilim...”104

Halil, bir eĢ olarak karısı AyĢe ile konuĢurken bile, kendilerine ait bir alanda değilmiĢ gibi davranarak, toplumsal meseleleri yanında getirmektedir. Savunulan görüĢlerin özel hayatla bu denli iç içe gelmesi, yüksek aidiyet ve dava bilincini delâlet etmektedir. Yani Halil, savunduğu görüĢlerin hissiyatını hayatının en özel anlarında dahi aynı bilinç ve kararlılıkla savunmaktadır. Ġkili arasındaki kurmaca gerçekliğe dayanan iliĢkide gerçeğin bu denli detaylara yerleĢtirilmesi, Ģairin kurgusallıkta ideolojik olma tutumunu, dengeli noktaya getirebilmiĢtir. Halil, bu ifadeyi eĢine yazdığı bir Ģiir içerisinde değil de sıradan bir düĢünce Ģiirinde yazsa, okurların ifadeyi aynı derinlikle algılamayacağı muhakkaktır. Nâzım Hikmet, bu çiftin bilincine önem verdiği için iliĢkilerini detaylı Ģekilde anlatmıĢtır. Örneğin Halil ile aynı koĢullar altında hapis hayatına mahkȗm olan Mahkȗm Melahat‟in, eĢi ile iliĢkis oldukça kısıtlı tutulmuĢtur. Ġki farklı hapisanede yatan bir çift ve aralarında hapisaneler arası mekik dokuyan bir kız çocuğu görülmektedir. ġair, benzer temellerde oluĢturduğu bu çiftte benzer bir derinlik oluĢturmayı tercih etmemiĢtir. Yine bir baĢka örnek olarak arada sevgi unsurunun hissedilebildiği, Ayı Ġbrahim ve Hatça çiftinin iliĢkisi de kısıtlı bir anlatımla verilmiĢtir. ġair, eĢ kavramına bakıĢında düĢünsel bağları öne çıkarmıĢtır. Aradaki bağın zihinsel bağa ulaĢtığı iliĢkiler eĢlerin

104

ikisini de derinlikli anlatmıĢtır. Diğer iliĢkilerde eĢlerden biri spesifik yönü ile öne çıktığı için anlatılmıĢ, diğeri ise onun eĢi olmanın kattığı ünvan ile bir kaç cümleden fazla yer edinememiĢtir. Genel anlamda bakılacak olursa, Ģiirlerinde “eĢ” kimliği üzerinden inĢa edip aktardığı karakterler Ģunlardır: Belediye Reisinin Karısı, Harri Tomson‟un Karısı, Hasibe Hanım (YüzbaĢının Karısı), Hatça (Ayı Ġbrahim‟in Karısı), Hatice Kadının Kocası, Mahkȗm Melahat‟in Kocası, Mardanapal‟in Karısı, Münir Bey (Cevriye‟nin Kocası), Nigâr‟ın Kocası, ġerif Ağa (ġehriban Kadının Kocası), ġevki Beyin Karısı, Zeynep (Marangoz ġükrü‟nün Karısı), Albay‟ın Karısı, Ali ÇavuĢ‟un Karısı, Aziz Beyin Karısı, ġefik Bey (Cevriye Hanım‟ın Ġkinci Kocası), Cemile Hanımın Kocası, Fehim‟in Karısı, Hüseyin Yavuz‟un Karısı, Mösyö Düval‟in Karısı, Müfit Bey (Cazibe Hanımın Kocası), Osman‟ın Karısı, Osman Necip‟in Karısı, Parti BaĢkanı‟nın Karısı, Ramiz‟in ArkadaĢının Karısı, ġerif Beyin EĢi vd.‟dir.

Dayı, aile içerisinde çocuklarla en rahat iliĢki kurabilen bireylerden birisidir. Dayının kız kardeĢi ile olan sıkı iliĢkisi ve sık görüĢmesi, genellikle çocukların kendileriyle daha rahat bağ kurmasına zemin hazırlamıĢtır. Dolayısıyla yoğun ilgi çocuklardan ve kardeĢten gelen sevgi ile karĢılık bulmaktadır. Nâzım Hikmet‟in dayısı Ģair Mehmet Ali ile olan iliĢkisi de benzer hususlardan teĢekkül etmiĢtir. ġair, bu iliĢkinin tesiri ile çok sayıda Ģiir yazmıĢtır. Ancak mesele kurgusal mahiyette, dayı karakterleri çizmeye geldiğinde ise Ģairin daha iktisatlı davrandığı görülmüĢtür. ġiirlerindeki kurmaca karakterler arasında dayı kimliği ile bilinen karakter sayısı sadece 3‟tür. Detay ve nitelik açısından en belirgin karakter ise “Kuvâyi Milliye Destanı”ndaki Kambur Kerim‟in dayısıdır. KurtuluĢ SavaĢı dönemi iĢgalcilerle mücadele çabası içerisindeki genç dayı, çocuk yaĢtaki yeğenine ajanlığa denk gelen oldukça meĢakkatli bir vazife yüklemiĢtir. Ġçerisindeki ülke sevgisi ve kahramanlık payeleri ile idealleĢtirilen Kerim‟in, ülkesi için fedakârlık göstererek sorumluluktan kaçmaması; ailesel birliğin, ulusal birliğe olan katkısını ispatlayan örneklerden olmuĢtur:

“Bir gün dedi ki makinist dayısı Kerim‟e: Ambardan silah çalıp bana getir,

Ve ambardan silah çaldı Kerim...”105

Kerim‟in dayısını da kendi dayısı gibi kahramanlık misyonu ile yükleyen Ģair, bu iliĢki altında, vatan söz konusu olduğunda, ailenin her bireyinin, sorumluluk sahibi olduğu gerçeğini de vurgulamıĢtır. ġiir karakterleri arasında “dayı” kimliği ile öne çıkan diğer isimler AyĢe‟nin Dayısı ve Emine‟nin Dayısı‟dır. Bölümün baĢlangıcında yaklaĢık 11 aile üyesi anılırken burada daha kısıtlı bir detaylandırmaya gidilmiĢtir. Bu tercihin sebebi, örneklerin beklenen malzemeyi sunmamasıdır. Yani Ģairin, bu baĢlık altında anlattığı karakterlerde, derinliği zayıf tuttuğu ve toplumsal ritüellere atıf yapılabilecek bir olayla bağlantı sunmadığını göstermektedir.