• Sonuç bulunamadı

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ARAYIŞLAR:

2.1. Müzakereler Dönemi

2.1.7. Washington Müzakereleri: Konferans Hazırlıkları(Haziran 1958-Ekim

Antarktika Antlaşması tarihte politikacıların ve diplomatların bilim adamları tarafından eyleme geçirilmelerinin belki de en iyi örneğidir. Uluslararası Jeofizik Yılı döneminde gerçekleştirilen olağanüstü bilimsel işbirliği Kıta’nın geleceği konusundan bir antlaşmaya varılmasında en temel aşamalardan biri olmuştur217.

Bilim insanlarıyla politikacıları bir araya getiren ve politikacıları bilim insanlarının gölgesinde kalmaya bir süreliğine de olsa razı eden etken, tarihsel gelişmelerin Antarktika’nın geleceğinin belirlenmesi konusunda bilimsel bilgi üretimi ve bu alandaki üstünlüğün ilgili devletlerin diplomatik gücünü arttıracağının anlaşılmasıdır218.

Uluslararası Jeofizik Yılı’nın hemen sonrasında Antarktika Antlaşmasının hazırlık müzakereleri başlamıştır. Uluslararası Jeofizik Yılı’nda stratejik, politik ve diplomatik açıdan çok önemli bir ilk bilimsel gelişme meydana gelmiştir: Sovyetler Sputnik Serisi adıyla uzaya üç uydu fırlatmışlardır. Bu gelişme müzakerelerin seyrinde büyük çaplı bir stratejik ve psikolojik değişikliğe neden olmuştur. ABD tarafından dışlanmak istenen Sovyetler, şimdi kıtalar arası füze fırlatma kapasitesine sahip ve Antarktika’daki üslerine bu füzeleri yerleştirerek bütün güney yarıküreyi askeri olarak tehdit etme kapasitesine sahip bir güç olarak Batı bloğunun karşısına dikilmiştir219.

Amerikan davetinin kabulünün ardından Washington’daki görüş alışverişlerinde ilk ele alınan konu antlaşma taslağının dilinin ne olacağı hakkındaydı. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nde 13 Haziran 1958 ile 13 Ekim 1959 arasında gayrı resmi 60 hazırlık toplantısı yapılmıştır. Bu toplantılarda

217 Edvard Hambro, “Some Notes on the Future of the Antarctic Treaty Collaboration”, The American

Journal of International Law, Vol. 68, No. 2 (Apr., 1974), pp. 217-226, s.218 - 219

218 Mahinda H. Perera “Change and Continuity İn Antarctic Environmental Protection: Politics and

Policy” s. 42

Sputnik I: 4 Ekim 1957, 83.6Kg’lik bir radyo vericisi; Sputnik II: 3 Kasım 1957, 534.5 Kg. ve

içerisinde bir canlı (köpek) taşıyor; Sputnik III: 15 Mayıs 1958, 1340 Kg’lik bir jeofiziksel amaçlı uydu. Büyük LAROUSSE, Milliyet, 1986 Cilt 21, s. 10766

Antarktika Antlaşmasında yer alan en önemli konular ele alınmıştır. Bunlar, barışçıl amaçlar, bilimsel araştırma özgürlüğü, uluslararası işbirliği, egemenlik iddialarının dondurulması, yönetimle ilgili yetki, denetim ve tedbirler, taraf olmayan ülkelerin durumu, coğrafi kapsama alanı, antlaşmazlıkların çözüm yolları, antlaşmanın revizyon usulleri, antlaşmanın onayı ve yürürlüğe giriş tarihi konularıdır. Ancak müzakereler tam bir gizlilik içerisinde basına kapalı şekilde sürdürüldüğü, sonrasında resmi açıklama yapılmadığı ve gizlilik katılımcı ülkelerin gizlilik yasaları sayesinde sürekli kılındığı için sürecin dışarıdan ayrıntılı şekilde izlenmesi ve analiz edilmesi mümkün olmamıştır. Bu gizlilik anlayışı Antarktika Antlaşması’ndan sonra da devam etmiş ve imzacı on iki ülkenin iki yılda bir yaptığı toplantıların geleneksel usulü haline gelmiştir220.

Washington’da gayrı resmi müzakereler devam ederken Hindistan konunun Birleşmiş Milletler’de bütün yönleriyle ele alınması önerisini üçüncü kez ortaya atmıştır. Yine aynı dönemde S.C.A.R. ikinci toplantısını Moskova’da gerçekleştirdi.

Bu toplantı Sovyetler’in Uluslararası Jeofizik Yılı’nda ortaya koyduğu Antarktika araştırma programını genişletmekte kararlı olduğunu gösterdi. 19 Ağustos 1958’de Cenevre’den nükleer silah testlerinin durdurulmasına ilişkin bir doğu - batı anlaşmasına varılabileceğine dair haberler geldi. Bu haber katılımcılarda Antarktika müzakerelerinden sonuç alabileceklerine dair iyimserlik yarattı. Eğer Cenevre’de söz konusu antlaşma sağlanabilirse bu Antarktika’nın politik güç mücadelesi alanı olmaktan kurtulmasına hizmet edecekti. Böyle bir antlaşmanın barışa doğru çok önemli bir adım olacağı ve güvenlikçi tutumlar nedeniyle çözümsüz hale gelen sorunların da azalacağı umuluyordu. İyimser havaya rağmen çözülmesi gereken birçok problem vardı. Bunlar:

1- Arjantin ve Şili’nin gösterdiği milliyetçi direnç: Bu devletler bilimsel işbirliğine ve Antarktika’nın yalnızca barışçıl amaçlarla kullanılmasına yönelik bir anlaşma yapmaya razı olmakla birlikte, egemenlik iddialarından

220 Mahinda H. Perera, “a.g.e”, s. 44; Barbara Mitchelland, Lee Kimball “Conflict over the Cold

Continent”, Foreign Policy, No. 35 (Summer, 1979), pp. 124-141, s. 126

Antarktika Bilimsel Araştırmalar Komitesi (The Scientific Committee on Antarctic Research):

Uluslararası Jeofizik Yılı sonrasında Antarktika bilimsel araştırmalarında işbirliği ve koordinasyonunun sürdürülebilmesi için bilim adamları tarafından istenen ve ilk toplantısını 3-5 Şubat 1958’de Hollanda’nın Hague kentinde yapan kuruldur. (Colin P. Summerhayes, “a.g.e.” s. 327)

feragat etmelerini gerektirecek bir çözüme karşıydılar. Eylül 1958’deki Şili seçim kampanyası Washington’daki Antarktika görüşmeleri nedeniyle oldukça karmaşık geçmişti.

2- Avustralya, Şili ve Arjantin’in başında geldiği bazı ülkeler Antarktika üzerinde uluslararası yönetim kurmaya yönelik bir sözleşme hükmüne yanaşmıyorlardı.

3- Bazı ülkeler soruşturma ve kontrol ile güçlendirilmiş bir askersizleştirme prensibine karşıydılar.

4- Antlaşmanın kapsayacağı bölgeler üzerinde de antlaşmazlıklar vardı. 5- Antlaşmanın ekonomik sömürüyü içerip içermeyeceği de bir sorundu. 6- Konferansa katılacak ülke sayısı da başka bir tartışma konusuydu221.

Rusya ve Japonya katılımın mümkün olduğu kadar geniş tutulmasını savunurken, Avustralya katılımı sınırlandırma arayışlarını sürdürüyordu. İngiltere ise genel antlaşmaya katılımın geniş tutulmasına razı olmakla birlikte yönetim yetkisini paylaşacak ülkelerin sınırlı tutulmasını istiyordu. Amerika Birleşik Devletleri ise hazırlık safhasındaki tecrübeleri kanıt göstererek katılımcı sayısının ilgili 12 ülke ile sınırlı tutulmasını aksi halde müzakerelerin hantallaşacağını öne sürüyordu. Bazı ülkeler, sorunu Birleşmiş Milletler gündemine taşıma gayretleri nedeniyle Hindistan’ın da davet edilmesi gerektiğini öne sürerken, diğerleri, böyle bir durumda Sovyetleri Birliği’nin de bazı uydu devletlerini dahil ederek elini güçlendirmek isteyeceğinden çekiniyorlardı. Nitekim bu kaygının anlamsız olmadığı kısa bir süre sonra ortaya çıktı. 1959 Nisanı’nın ikinci günü Polonya’nın Washington büyükelçisi katılımcı ülke hükümetlerine gönderdiği eş zamanlı bir nota ile Polonya’nın Antarktika konusundaki sorunların doğrudan tarafı olduğunu ve müzakerelere katılma hakkına sahip olduğunu bildirdi. Polonya bu hakkını S.C.A.R.’ın Şubat- Mart 1959’da Canberra’da yapılan 3. toplantısında alınan, Antarktika’da bir üs kurması halinde konseye kabul edilme kararına dayandırıyordu. Talep Washington’da değerlendirilmiş ve Konferansa sadece Uluslararası Jeofizik Yılı araştırma programlarını yüklenen on iki ülkenin katılmasına karar verildiğinden

Polonya’nın başvurusu için müspet bir işlem yapılmamıştır.222 Katılımcı ülke

sayısının sınırlı tutulmasının başka sebepleri de vardı: Birincisi, o güne kadar Kıta ile doğrudan ilgisi olmamış ülkelerin gereksiz politik etkiler yaratarak müzakereleri engellemesinden kaygı duyulmasıydı. İkincisi, isteyen her ülkenin katılımına açık tutulması halinde, müzakerelere Sovyet Bloğunda yer alan ve Batı tarafından henüz tanınmamış ülkelerin de katılmak böylece dolaylı olarak tanınmak stratejisi izlemeleri ihtimaliydi. Sınırlandırma yanlısı ülkeler, antlaşmanın şekillenmesinden sonra, diğer ülkelere istemeleri halinde antlaşmaya katılma hakkı tanınabileceğini öne sürerek durumu kabul edilebilir kılmaya çalışıyorlardı. Temel amaçları, bir an önce Antarktika üzerinde bilimsel araştırma özgürlüğünü ve Kıtanın barışçıl amaçlar için korunmasını garanti altına alacak etkin ve verimli bir yönetimi inşa etmekti223.

Uluslararası Jeofizik Yılı çalışmaları bilimsel işbirliğine muazzam bir uluslararası boyut kazandırmakla kalmadı. Bu etkinliklerin kapsamı ve büyüklüğü, katılımcı ülkelere, bu zor tabiat şartlarında ulaşım, yerleşme ve varlığını sürdürebilmek bakımından oldukça ileri bir lojistik gelişmişlik düzeyine ihtiyaç olduğunu gösterdi. Bu yönüyle, lojistik açıdan en gelişmiş olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliğini de ön plana çıkardı. Aslında bu dönemde Antarktika’nın zorlu şartlarında Kıtaya insan ve kargo taşıyabilmek için gerekli hava ve deniz operasyonları, bu operasyonların gerektirdiği alt yapı tesislerinin inşası, güçlü bir hava ve deniz gücü desteği gerektirdiğinden sürekli nitelikte üs kurarak bunun teknik ve lojistik ihtiyaçlarını karşılama yeteneğine sahip süper devletler olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği bu üstünlüklerinden dolayı Antarktika Antlaşması müzakerelerinin de belirleyicisi oldular224.

Antarktika Antlaşması’yla sonuçlanan gelişmeler içerisinde politik, jeo-stratejik, diplomatik ve askeri birçok etken bulunduğu söylenebilirse de bunlar içerisinde özellikle Uluslararası Jeofizik Yılı döneminde başlatılan ve sonrasında kurumsallaştırılarak devam ettirilmeye çalışılan uluslararası bilimsel işbirliği anahtar bir rol oynamıştır. Çünkü Uluslararası Jeofizik Yılı’ndaki bilimsel projelere katılan ülkeler arasında politik etkinlikleri bir kenara bırakmak üzere centilmenlik anlaşması

222 John Hanessian, “a.g.e.”, s. 463 223Mahinda H. Perera “a.g.e.”, s. 43 - 44 224Mahinda H. Perera, “a.g.e.”, s. 41

yapılmıştı. Jeofizik Yılı sona erince bu kez, uluslararası bilimsel işbirliğini sürdürmek konusunda karar alınmıştır. İşte bu kararlılık Antarktika Antlaşmasını şekillendiren en önemli etken olmuştur 225.

Bu hazırlık müzakereleri dönemi gizli de tutulmuş olsa, sonuçlarından anlaşılmaktadır ki tartışılan konulardan özellikle Antarktika Konferansının şekillenmesini sağlayan, konferansın, tarihi, yeri, gündemi, katılımcı ülkelerin adları ve uygulanacak prosedür konularında mutabık kalınmıştır226. Bunun üzerine 28

Mayıs 1959’da Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Antarktika Konferansı’nın 15 Ekim’de toplanacağını deklare etmiştir227.