• Sonuç bulunamadı

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ARAYIŞLAR:

2.1. Müzakereler Dönemi

2.1.3. Antarktika’yı Birleşmiş Milletler Kontrolüne Bırakma Önerileri(1947-58)

II. Dünya Savaşı’ndan bile önce, Antarktika için uluslararası bir statü belirlemenin olası şekilleri İngiltere ve Amerika’da tartışılmaktaydı. Amerika’nın Antarktika konusundaki hassasiyetinin ve müzakerelere öncülük etmesinin temelinde güvenlik kaygıları yatmaktaydı. Amerika, Kıtanın bir karmaşık çatışmalar bölgesi olmasını istemiyordu. Kıta üzerinde birçok ülkenin, üstelik aynı bölgeler üzerinde, egemenlik iddiasında bulunması, durumu her an askeri çatışma yaratabilecek bir noktaya getirmişti. Kontrolsüz bırakılması halinde feci sonuçlar doğabilirdi175.

II. Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler’in kurulması ve onun bünyesinde Vesayet Konseyi’nin176 (Trusteeship Council) oluşturulması

Antarktika’ya uluslararası statü kazandırılması fikrini güçlendirdi. Eylül 1948’de Amerika’nın Antarktika’yı uluslararasılaştırma önerisinden sadece birkaç hafta sonra UNESCO’dan Doktor Julian Huxley Antarktika bilimsel araştırmalarının uluslararasılaştırılması için UNESCO girişimiyle bir Uluslararası Antarktika Araştırmaları Enstitüsü kurulması için girişimde bulundu. Huxley böyle bir kurumun ya ilgili ülkeler tarafından kurulmasını ya da doğrudan Birleşmiş Milletler tarafından ve tamamen onun kontrolünde ve finansmanında oluşturulmasını öneriyordu. Huxley ayrıca, ilgili ülkelerden birinin konuyu yakında üçüncüsü düzenlenecek olan UNESCO genel konferansı gündemine getirmesini ve konunun orada tartışılmasını önerdi. Bazı ülkeler bu öneriye mesafeli yaklaşırken Amerika Birleşik Devletleri kendi önerisinin müzakere sonuçlarını beklemeyi tercih etti177.

Amerikan önerisinin ve Eskudero Planı temelinde oluşturulmaya çalışılan ‘modus vivendi’ müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra, 1955 sonlarına kadar Antarktika’nın uluslararası kontrolü konusunun İngiliz Avam Kamarasında görüşülmesi dışında pek fazla gelişme olmadı. Diğer taraftan Antarktika araştırma programının koordinasyonu için Uluslararası Jeofizik Yılı’nın planlanmasında önemli ilerleme kaydedildi. Bir grup ülke aktif şekilde program

175Ethel Rosie Theis, “a.g.e.”, s. 191 - 192

176Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyi: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden

birer temsilcinin katılımıyla oluşan; Birleşmiş Milletler tarafından güvenlik bölgesi ilan edilen bölgelerde gözetim ve denetim yetkisine sahip olan ve oralardaki yerli halkın yönetsel gelişimi ve özgürlüğünün sağlanmasıyla yetkili kuruldur. (http://www.un.org/en/sections/about-un/trusteeship- council/) Er. 02.12.2018

hazırlamaya devam ediyordu. Uluslararası Jeofizik Yılı boyunca Antarktika konusundaki politik anlaşmazlıkları rafa kaldırma konusunda sessiz bir mutabakat sağlanmıştı. Yine de Uluslararası Jeofizik Yılı’nda Antarktika çalışmalarındaki yoğunluk, bölgenin uluslararası bir rejime kavuşturulması fikrini yeniden canlandırdı178.

8 Kasım 1955’de Antarktika’nın Birleşmiş Milletler egemenliği altında bir müşterek toprak olduğunun deklare edilmesine yönelik adımların atılması için Amerikan Başkanı Eisenhower ve SSCB devlet başkanı Bulganin’e öneri götürüp götürmeyeceğinin sorulması üzerine İngiliz Başbakanı Eden, Amerika’nın 1948 önerisinin başarısızlığını hatırlatarak, bu yöndeki yeni bir önerinin başarı şansının daha fazla olacağına ilişkin kuşkularının olduğunu ve bu konunun içerisinde İngiliz Milletler Topluluğu (Common Wealth) ve Norveç gibi ülkelerin de bulunduğu daha geniş ve dostane bir topluluk tarafından ele alınması gerektiğini belirtti. İki ay sonra Ocak 1956’da Yeni Zelanda Başbakanı Walter Nash Antarktika üzerinde Birleşmiş Milletler vesayeti kurulmasını ve O’nun kontrolü altında bölgenin müşterek topraklar (World territory) haline getirilmesini önerdi. Bu öneri aralarında Amerikalı Amiral Byrd ve İngiliz Edward Shackleton gibi kaşiflerin de yer aldığı bir çok kişiden olumlu yorumlar alırken Avustralya dışında resmi yanıt veren ülke olmadı. Haziran’da Sydney Morning Herald’ın baş editörü Antarktika’nın bütününün Birleşmiş Milletler kontrolü altına bırakılması teklifini ve Avustralya Hükümetinin öneriyi reddetmiş olmasını ele aldı. Gazete Kıta’nın büyüyen önemini ve Kıtaya hızla artan ilgiyi değerlendirerek, ulusal haklara oldukça belirsiz şekilde yer veren bir çözümün uzun süre sorunsuz yürümeyeceğini, Avustralya açısından ideal çözümün, var olan ulusal hakların uluslararası boyutta tanınması ve Kıtanın Avustralya’nın güneyinde yer alan bölümünün kontrolünün doğrudan Avustralya’ya verilmesi gerektiğini ileri sürdü. Ayrıca, olasılıkların gerçekçi şekilde değerlendirilmesi halinde, uluslararası kontrolün belki gelecekte çok daha cazip bir önerme haline gelebileceği yorumu yapıldı179.

İngiltere’nin tepkisi de pek farklı olmadı. Avam Kamarasında 25 Nisan 1956’da Dışişleri Bakanı Anthony Nutting’e hükümetin Antarktika konusundaki

178 John Hanessian, “a.g.e.”, s.449 179 John Hanessian, “a.g.e.” s. 450

tutumu ve egemenlik iddiasında bulunan ülkelerin bu haklarının Birleşmiş Milletlere devredilmesi önerisi karşısındaki görüşü soruldu. Bakan cevabında, Antarktika’yı Birleşmiş Milletler’e emanet etme önerisinin başarılı olma olasılığının zayıf olduğunu, BM Antlaşmasında bu kuruma dünyanın herhangi bir kısmı üzerinde egemenlik tesis etmeye yönelik bir hükmün bulunmadığını öne sürdü. Muhalefet tarafından, Arjantin ve Şili ile yaşanan gerginliğin giderilmesi için yapılan müzakerelerden bir sonuç alınamazsa ne olacağının sorulması üzerine Bakan, uyuşmazlığı Uluslararası Mahkemeye götürmeyi önerdiklerini ancak adı geçen devletlerin bunu reddettiğini; ayrıca Amerikanın 1948 önerisinin de İngiltere ve Yeni Zelanda dışında tüm taraflarca reddedildiğini; bu şartlar altında taraflara götürebilecekleri yeni bir öneri göremediğini ve İngiliz hükümetinin Antarktika üzerindeki egemenlik iddilarını sürdürmeye kararlı olduğunu belirtti180.

Hindistan Hükümeti Şubat 1956’da, Arjantin Başbakanı Nash’in Birleşmiş Milletlerin 1956 Güzünde gerçekleştirilecek 11. Genel toplantısında resmen “Antarktika Sorunu” başlığıyla gündeme alınmasını içeren teklifini kısmen destekleyici bir öneri getirdi. Öneri Antarktika’nın kaynaklarının barışcıl amaçlarla geliştirilmesinin, bölgenin askersizleştirilmesinin, bölgede nükleer denemelerin yasaklanmasının ve gelecekte ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların Uluslararası Mahkeme’de çözülmesinin uluslararası bir antlaşmayla güvence altına alınmasını içeriyordu. Fakat öneriden Hindistan’ın Antarktika’nın bir Birleşmiş Milletler güvenlik bölgesi olarak yönetilmesini savunup savunmadığı açıkça anlaşılmıyordu. İsveç gibi birkaç ülke bu öneriyle yakından ilgilense de Arjantin ve Şili’nin karşı çıkmaları ve özellikle Amerika ve İngiltere’den destek gelmemesi sebebiyle Hindistan öneriyi geri çekti. Hindistan 1959 Temmuzuna kadar birkaç kez daha benzer girişimlerde bulunmayı denediyse de ısrarcı olamamıştır181.