• Sonuç bulunamadı

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ARAYIŞLAR:

4.4. Antarktika Antlaşmalar Sisteminin Geleceği

4.4.1. Karar Mekanizmasında Değişiklik Talepleri

Antarktika Antlaşması karar sistemine BM düzeyinde ilk yazılı itiraz 29 Eylül 1982’deki genel kurulda dönemin Malezya Başbakanı tarafından yapıldı. İtiraz, üzerinde yerleşik hiçbir topluluğun bulunmadığı Kıta’nın insanlığın ortak varlığı olduğu ve bu amaçla BM kontrolüne ya da vesayetine alınması gerektiği, uluslararası deniz hukuku çalışmaları kapsamında dikkatlerin Antarktika’ya çevrilmesi gerektiği görüşüne dayanıyordu. Aynı yıl 9 Aralık’ta Jamaika’da yapılan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi imza töreninde bu kez Malezya dışişleri bakanı benzer bir çıkış yaptı. Malezya bu tutumunu Mart 1983’te Yeni Delhi’de yapılan Bağlantısızlar zirvesinde de sürdürdü ve yayınlanan deklerasyonun ekonomi bölümüne iki paragraf olarak Antarktika konusunu dahil ettirmeyi başardı. Bu paragraflarda, 38. BM genel kurul toplantısında Antarktika konusunda kapsamlı bir çalışma yapılması talep ediliyordu. Bu kapsamda Kıta’da uluslararası işbirliğinin genişletilmesi amacıyla Antarktika Antlaşması’nın da ele alınması isteniyordu. Bu başarısından cesaret alan Malezya, yanına Barbuda ve Antigua’yı da alarak 11 Ağustos 1983’te resmi başvuru yaparak BM 38. Genel kurul gündemine Antarktika’nın dahil edilmesini istedi. BM nezdindeki tartışmalarda Malezya ve Bağlantısızlar, Antarktika’nın uluslararası toplum (yani BM) tarafından yönetilmesini ve “ortak miras” kapsamına alınmasını savunurken, Danışman Ülkeler, Antarktika Antlaşması’nın başarı, üstünlük ve açıklığından söz ederek alternatif bir rejim tesisinin tehlikelerine vurgu yapıyorlardı. Danışman Ülkelerin lobi gücü ve Bağlantısızlar grubunun başkanı Hindistan’ın ve

Arjantin’in desteklememesi nedeniyle Danışman Ülkeler Antarktika’nın BM’de oylanma aşamasına gelmesini engellemeyi başarmışlardır465.

Neden BM deniz hukuku ile Antarktika’yı bir araya getirmeye çalışıyorlardı? BM deniz hukuku konferansları daha 1958’de başlamıştır. Ancak BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (United Nations Convention on Law of the Sea / LOS) ortaya çıkması 1982 yılında mümkün oldu. BM’deki itirazların ortaya çıkışının aynı tarihe rastlaması tesadüf olamaz. Bağlantısızlar, Antarktika Antlaşması’nın özellikle CCAMLR’nin geçerlilik alanı açısından BM Deniz Hukuku Sözleşmesiyle yetki çatışması yaratacağı tezini işlemek istiyorlardı. CCAMLR, 600 Güney Enleminin

güneyindeki tüm sularda uygulanmak üzere düzenlenmişti. Fakat Antarktika Antlaşması’na taraf olmayan ülkeleri bağlayıcı bir niteliği yoktu. Oysa BM Deniz Hukuku Sözleşmesi tüm üye ülkeleri bağlayıcı nitelikteydi ve Bağlantısızlar, Antarktika suları dahil olmak üzere uygulanabilir olanın BM sözleşmesi olduğu tezi üzerinden, seçkinler klubü olarak niteledikleri Danışman Ülkeler bloğunu dağıtmayı deniyorlardı. Günümüzde de özellikle CCAMLR’ye aykırı şekilde yapılan balıkçılık faaliyetleri bir sorun olarak varlığını sürdürmekte, turizm amaçlı gemi seferleri küresel ısınmanın da kolaylaştırıcı etkisiyle yaygınlaşmaktadır. Bu konular Antartika Antlaşmalar Sistemi’nin güncel problemlerini yansıtmaktadır. Sistem revize edilerek bu sorunlara cevap verebilir hale getirilebilecek midir?466.

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde Antarktika ile ilgili bir düzenleme yoktur. Mesele, deniz hukukunun netleştirmek durumunda olduğu kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, deniz tabanı sınırı gibi kavramların netlik kazanması bakımından Antarktika’nın coğrafi zorluklar yaratmasıdır. Çünkü kıyı yıldan yıla değişen bir buzul yapısına sahip olup, Ross Denizi örneğinde görüldüğü gibi koca bir buzul denizi de söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle, kıyı deniz ilişkisi nereden başlatılacak? sorunu öne sürülmektedir467. Aslına bakılırsa bunlar Antarktika

üzerinde egemenlik iddiları bulunan ülkelerin odaklandığı meselelerdir. Gelecek

465 Moritaka Hayashi “The Antarctica Ouestion in the United Nations”, Cornell International Law

Journal: Vol. 19: Iss. 2, Article 7. 1986, s. 275 - 279

466 Donald R. Rothwell (3) “The Law of the Sea and the Antarctic Treaty System: Rougher Seas

Ahead for the Southern Ocean?”, s. 113, 124 - 125

467 Stuart B. Kaye & Donald R. Rothwell, “Southern Ocean Boundaries and Maritime Claims:

Another Antarctic Challenge for the Law of the Sea?”, Ocean Development & International Law, 33: 359 – 389, 2002, s. 373

onların öngürdükleri gibi şekillenirse, deniz hukuku çerçevesinde bir takım haklar öne sürebilmek için şimdiden teorik hazırlık içerisinde oldukları anlaşılmaktadır.

Antarktika Antlaşmalar Sistemi ile BM Deniz Hukuku Sözleşmesi arasında bir uyuşmazlık çıkması ihtimali zayıftır. Ama gerek Antarktika Antlaşması gerekse Madrit Protokolünde değişiklik yapılması Antlaşmanın XII. Maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine bağlanmıştır. Buna göre Danışman Ülkelerin oybirliği gerekmektedir. Madrit Protokolünde değişikliği düzenleyen 25. Madde, her zaman bir itiraz konusu olabilecek niteliktedir ve “seçkinler kulübü” nitelemesini haklı çıkartmaktadır. Çünkü Protokolün kendisi ve en önemli unsuru olan eklerde değişiklik bile Danışman Ülkelerin oybirliğini gerektirmektedir. Ayrıca bir BM üyesi ülke sonradan gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar ile Antarktika’da kendisini ispatlamış ve Danışman Ülke statüsü kazanmış olsa bile Protokolün yürürlüğe girmesinden 50 yıl sonra yapılabilecek bir revizyon konferansında bu ülkenin belirleyici olma hakkı son derece sınırlıdır. Çünkü böyle bir durumda karar verme yetkisi, Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte Danışman statüsünü kazanmış ülkelerin dörtte üçünün yer aldığı bir toplantıda sağlanacak çoğunluğa tanınmıştır. Değişiklik kararının yürürlüğe girmesi ise, Danışman Ülkeler tam sayısının Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte Danışman olan ülkelerin de içerisinde yer aldığı dörtte üç çoğunluğunun onayına bağlanmıştır468. Dolayısıyla Antarktika Antlaşmalar

Sistemi’nin Protokol gibi çok önemli bir unsurunda revizyon konferansı, Protokolün yürürlüğe girmesinden 50 yıl sonra istenebilmekte ve 50 yıl önceki kurucu ülkelerin vesayetine bırakılmaktadır. Bu seçkinciliğe itiraz edilmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.