• Sonuç bulunamadı

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ARAYIŞLAR:

2.4. Antarktika Antlaşmalar Sistemi (AAS)

2.4.4. Antarktika Deniz Canlı Kaynaklarının Korunması Hususunda

Antarktika Antlaşması’na ek olarak, SCAR tarafından 1970’lerin başında oluşturulan BIOMASS (biyokütle) programının tespitlerinin oluşturduğu bilimsel zemin üzerine Danışman Ülkelerin Antarktika ekosistemini bir bütün olarak düzenlemeye giriştikleri ilk sözleşmedir. Deniz canlılarının ticari amaçla avlanmasının Güney Yarıkürede hızla artması ve bunun deniz yaşamına verebileceği zararların yarattığı kaygılara cevap verebilmek amacıyla düzenlenmiştir. Antarktika çevresindeki okyanus ekosistemini bir bütün olarak korumaya yöneliktir. Bu ekosistemde Krill anahtar role sahiptir ve neredeyse bütün ekosistemin sürdürülebilirliğini sağlayan temel besin maddesidir300. 1970’lerin başında artmaya

başlayan krill avcılığına karşı bir düzenleme yapma amacıyla başlayan arayışlar301

bir ekosistem yaklaşımı sonucu çok daha kapsamlı bir sözleşmeyle sonuçlanmıştır. Oldukça kapsamlı olan bu sözleşmede, yüzgeçli balıklardan, yumuşakçalar ve kabuklu deniz canlılarına kadar kuşlar da dahil olmak üzere tüm deniz canlıları ele alınmıştır. Sözleşme, canlı kaynaklarına, tanımlanmış koruma bölgeleri içerisinde sahip çıkma anlayışı ile oluşturulmuştu. Sürdürülebilir avlanma seviyelerini ya da koruma tedbirlerini belirlemek için yeterli bilimsel veri bulunmadığı durumlarda ise potansiyel risklere göre ihtiyatlı bir tutumla bilimsel yönetim anlayışını öngörmektedir. Sözleşmenin ikinci maddesinin üçüncü fıkrası, sözleşmenin dayandığı üç prensibi ortaya koymuştur:

- Türlerin sürdürülebilir potansiyelinin avlanma nedeniyle azaltılmasının önlenmesi;

- Avlanan türler ile yaşamı bunlara bağlı ya da bunlarla ilişkili türler arasındaki ekolojik etkileşimin sürdürülebilir kılınması;

Krill: Kabuklular sınıfının Euphausia alt takımından omurgasız deniz hayvanlarının ortak adı.

Bilinen 82 türünün uzunlukları 8mm - 60mm arasında değişir. Birçok balık, balina ve kuş türünün besin kaynağı olan krillerin Ocak-Nisan ayları arasında Antarktika’da bir metreküp sudaki toplam ağırlıkları 20kg’ye kadar ulaşabilir. İnsanlar için de önemli bir besin kaynağı olarak görülmektedir. (Britannica, cilt 13, Kar-Kri, s.625, 1986)

300 Jack Gareth, “Convention on the Conservation of Antarctic Marine Living Resources“, GCAS

Review (ANTA 502), Due Friday 15th November 2006, s. 1; Karl – Hermann Kock, “Antarctic Marine Living Resources – exploitation and its management in the Southern Ocean”, s. 236

301 Elaine F. Foreman, “Protecting the Antarctic Environment: Will a Protocol Be Enough?”,

- Deniz ekosisteminde 20 ya da 30 yıl içerisinde geri döndürülmesi mümkün olmayacak derecede kayba sebep olabilecek değişikliklerin ya da değişiklik risklerinin önlenmesi302.

Sözleşme, Mayıs 1980’de Canberra’da yapılan ikinci danışman ülkeler özel toplantısında karara bağlandı ve 7 Nisan 1982’de onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girdi303. Sözleşmenin uygulanabilmesi için üçlü bir kurumsal yapı

oluşturuldu: Komisyon, Bilimsel Komite ve Sekretarya. Komisyon, karar organı olarak, Bilimsel Komite ise danışma organı olarak tasarlandı. Komisyonda temsil edilebilmek için Antarktika Antlaşması’nın Danışman Ülkelerinden biri olmak veya Bölgede bilimsel ya da ekonomik faaliyetlerini ispat ederek Sözleşmeye taraf ülke olmaya hak kazanmış olmak gerekiyordu. Bu sözleşmeye taraf olup Antarktika Antlaşmasına taraf olmayan bir ülke, yine de Antarktika Antlaşmasının 4. ve 6. Maddeleriyle bağlı olacaktı. Bölgede ekonomik bütünleşme amacıyla kurulmuş kuruluşların da, Sözleşmeyi kabul etmek kaydıyla, Komisyonda temsili mümkündü. Bilimsel Komite’de temsil Komisyonda temsile bağlıydı. Böylece, karar mekanizmasına dahil olmak için tıpkı Antarktika Antlaşmasında olduğu gibi Antarktika’da bilimsel faaliyetlerini ispatlamak veya ekonomik faaliyetleriyle tanınmış olmak gerekiyordu304.

Komisyon, Sözleşmenin amaçlarını ve prensiplerini hayata geçirmeye yönelik tüm kararları almakla görevliydi. Kararlar oybirliği ile alınmak zorundaydı. Bilimsel Komite ise Komisyon tarafından belirli görevlere yönlendirilmek için kurulmuş bir destek organıydı. Koruma tedbirleri bu organdan gelecek bilimsel bilgi ve tavsiyeler doğrultusunda Komisyonca belirlenecekti305.

Komisyon, Sözleşmenin amacına ulaşması için gerekli bilimsel zemini oluşturmak, izleme, denetim ve revizyon süreçlerini yönetmek üzere oluşturuldu. Komisyon, Bilimsel Komite tarafından desteklenecekti. Bilimsel Komite üyeliği Komisyon üyelerine açık olacak ve Komisyon gerekli olduğu ya da talep edildiği kadar üyeyle Bilimsel Komitede temsil edilebilecekti. Burada söz edilen üyelikler

302 Jack Gareth, “a.g.e.”, s. 8; Karl-Hermann Kock, “a.g.e.”, s. 236 303 Thomas J. Cioppa, “a.g.e.”, s. 15

304 Matthew Howard, “The Convention on the Conservation of Antarctic Marine Living Resources: A

Five -Year Review”,1989, s.106, 115 - 116

alanlarında ehliyet kazanmış bilim insanları ya da uzmanlardan oluşuyordu. Komisyonun görevleri arasında, bilimsel araştırmaları kolaylaştırmak, verileri derlemek, sonuçları yayınlamak ve yaymak, koruma tedbirlerini sistematik hale getirmek, geliştirmek ve benimsetmek görevleri de vardı. Sözleşmenin yirminci maddesine göre komisyon üyeleri, gerekli biyolojik istatistiksel ya da diğer bilimsel bilgileri Komisyona ve Bilimsel Komiteye iletmek yanında temsil ettikleri ülkelerin avcılık faaliyetleri ile ilgili yer, zaman ve araç bilgileri; Komisyon tarafından belirlenen tedbirlerin uygulanma düzeyi konularında Komisyona sürekli bilgi aktarmakla yükümlüydü306.

Sözleşmenin ve Komisyon kararlarının sahada uygulanması bakımından iki yönlü bir yapı kuruldu. Uygulama yirmi birinci maddeyle esas olarak Danışman Ülkelere bırakıldı. Bu ülkeler Sözleşmeye uyum için gerekli tedbirleri almakla yükümlüydü. Her ülke uyum için getirdiği düzenleme ve uygulamalarını ve uymayanlara uyguladığı yaptırımları Komisyona rapor olarak sunmakla yükümlüydü. Diğer taraftan Komisyon, Sözleşmenin tarafı olsun olmasın, bir ülkenin sözleşmeye aykırı fiillerini izleme ve inceleme ve kendi görüşleriyle birlikte taraf ülkelerin dikkatine sunma; taraf ülke eylemlerini bu ülkelerin uyum süreçleri bakımından değerlendirme ve ilgili ülkenin ve tüm tarafların dikkatine sunma yetkisine sahipti. Yirmi dördüncü madde ayrıca, taraf ülkelere, Komisyonun izleme ve denetim yetkisinin kullanılmasında işbirliği içerisinde yardımcı olma yükümlülüğü getiriyor; izleme ve denetimler sonucunda elde edilen kanıtların taraf ülkelerce kovuşturmasında uyulacak prosedürü belirleme yetkisini Komisyona veriyordu. Kovuşturma sonucu uygulanan yaptırımların yirmi birinci madde uyarınca Komisyona sunulacak raporda yer alması gerekiyordu. Komisyonca gerekli görülmesi halinde, izleme ve denetim görevlileri taraf ülkelerin bilimsel araştırma ya da avlanma için kullanılan araçlarında bulunma, görevlerini bu araçlar üzerinde ifa etme yetkisine sahipti307.

Öngörülen izleme ve denetleme sistemi kurulana kadar, taraf ülkelerin sözleşmede belirtilen esaslara uygun şekilde geçici izleme ve denetleme sistemleri

306 Rosemary Rayfuse, “Enforcement of High Seas Fisheries Agreements: Observation and Inspection

under the Convention on the Conservation of Antarctic Marine Living Resources.”, 1998, s. 581 - 583, dpn. 14

oluşturması tavsiye ediliyordu. Ama hiçbir taraf devlet bunu kurmamıştır. İzleme ve denetleme sistemi 1989’dan itibaren faaliyete geçirilebilmiştir. Münhasır uluslararası bilimsel izleme sistemi 1992 yılında kurulabilmiş; 1993 yılında balıkçı teknelerinde bilimsel gözlemci bulundurulması zorunlu hale getirilmiştir. Komisyon en çok kaçak avcılığın belirlenmesi ve rapor edilmesi ile uğraşmaktadır308.

Sözleşme yürürlüğe girene kadar Antarktika’da en az 13 yıldır balık(finfish) avcılığı devam etmekteydi. Yaklaşık bir milyon ton balık avlandığı tahmin ediliyordu. Bazı balık popülasyonları tükenme noktasına gelmişti ve acilen koruma altına alınması gerekiyordu. Krill avcılığı dahi yarım milyon tona ulaşmıştı. Ki 1980’de yapılan FIBEX araştırmasına göre Atlantik Okyanusu’ndaki krilllerin

toplam biyokütlesi 35,8 milyon ton civarındaydı. Avlanma oranı görece düşük olmasına rağmen temel besin kaynağı olduğu için krillerdeki azalmanın bunlarla beslenen türlere doğrudan ya da dolaylı etkisini tespit etmek için 1985’te Ekosistem İzleme Programı (CEMP) başlatıldı309. Bu programın iki önemli amacı vardı.

Birincisi Antarktika ekosisteminin hassas bileşenlerindeki değişimleri tespit etmek ve kaydetmek; ikincisi ise, ticari avcılık yüzünden meydana gelen değişiklikler ile çevresel koşullardaki biyolojik veya fiziksel değişkenlikler nedeniyle meydana gelen değişimleri birbirinden ayırmaktı310. İzleme Programı 5 önemli unsur üzerine

kuruluydu: Besin zincirine göre listeleri belirlenmiş yiyen ve yenilen türler; bu türlerin yoğun etkileşim içerisinde olduğu bütünleşik üç çalışma bölgesi; izleme parametreleri; standartlaştırılmış ve merkezileştirilmiş veri yönetimi; değişiklik eğilimlerini yıllık zaman serileri şeklinde değerlendirmek311. Bu program sayesinde

bilgi eksiklikleri giderildikçe Sözleşmenin koruma listeleri revize edildi. 1990 yılında Güney Shetland Adaları, Antarktika Yarım Adası ve Güney Orkney Adaları bölgelerinde balık avcılığı yasaklandı312.

CCAMLR sonraki yıllarda özellikle,

308 Rosemary Rayfuse, “a.g.e.”, s. 584, dpn. 18

FIBEX: First International BIOMASS Experiment (İlk Uluslararası Biyokütle Deneyi), ayrıntılı bilgi

için, Sayed Z. El-Sayed “History, organization and accomplishment of the BIOMASS program”, “Southern Ocean Ecology: The Biomass Perspective” içinde, Editör, Sayed Z. El-Sayed, s. 4 - 5

309 Karl – Hermann Kock, “a.g.e.”, s. 236

310 David J. Agnew, “Review The CCAMLR Ecosystem Monitoring Programme”, Antarctic Science

9 (3): 235 - 242 (1997), s. 236

311 Daha fazla ayrıntı için Bkz. David J. Agnew, “a.g.e.”, s. 237 - 239 312 Karl - Hermann Kock, “a.g.e.”, s. 236

- Krillin sürdürülebilir avlanma seviyesinin belirlenmesine yönelik bir model geliştirilmesi ve bunun toothfish balıklarına da genişletilmesi,

- Kaçak toothfish avcılığıyla mücadele için bir resmi sertifika sisteminin geliştirilmesi,

- Özellikle Güney Georgia gibi yerlerde, kuş ölümlerine sebep olan yemli ve kancalı ticari avlanmaların (longline fishing) sınırlandırılması,

- Açık deniz balıkçılığının düzenlenmesi Konularında önemli ilerleme kaydetmiştir313.

Fakat kriller Antarktika Antlaşmasının geçerlilik sınırı olan 600 güney paralelinin kuzeyine de yayıldıklarından korunmaları için Antlaşmanın sınırlarını aşan bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Oysa Antarktika Antlaşması hem açık denizleri kapsamıyordu hem de egemenlik iddiaları açısından hassas nitelik taşıyordu. 600 güney paralelinin kuzeyini içine alacak bir antlaşma tekrar egemenlik

tartışmalarını alevlendirebilirdi. Bu nedenle başlangıçta taraf ülkelerce isteksiz yaklaşıldı. Egemenlik tartışmaları yaratacak bir deniz koruma rejimi istenmiyordu. O nedenle sözleşme denetleme ve yargılama yetkisi bakımından ayrıntılı hükümler taşıyamadı ve bu açılardan zayıf kaldı314. Fakat Antarktika Antlaşması’nın

kapsamına girmeyen açık deniz alanları bu sözleşmeler sayesinde yer yer koruma alanı haline getirilebilmiştir.

Bir başka sorun Sözleşmenin karar organında oybirliği esasının bulunmasıdır. Bu durum her üye ülkeye bir veto hakkı vermekte böylece pazarlıkların bencil çıkarlar eksenine sıkışıp kalmasına sebep olabilmektedir315. Sözleşmenin sadece taraf

ülkeleri bağlaması, koruma tedbirlerinin sadece bu ülkelerin bayrağını taşıyan eylemlerde etkili olabilmesine, taraf olmayan ülkelerin bayrağını taşıyarak yapılan kaçak avlanmalarda yeterli kontrolün sağlanamamasına sebep olmuştur. Örneğin İspanyol gemileri kaçak avcılıkta en sabıkalı gruptur. İspanya Sözleşmeye taraf olmakla birlikte bu ülkeye ait gemilerin Sözleşmeye taraf olmayan Afrika ülkelerinin

313 Karl - Hermann Kock, “a.g.e.”, s. 236 314 Elaine F. Foreman, “a.g.e.”, s. 860 - 862

315 Beth C. Clark & Alan D. Hemmings “Problems and Prospects for the Convention on the

limanlarını kullanarak kaçak avcılığa devam ettikleri; ya da sözleşmeye taraf olsa bile kontrolü zayıf Güney Amerika ülkelerini kullandıkları bilinmektedir316.

Sözleşmenin dokuzuncu maddesine göre Bilimsel Komite tarafından önerilecek koruma tedbirlerinin sağlam bilimsel kanıtlara dayandırılması gerekmektedir. Fakat taraf ülkelerin bölgedeki araştırmalara ve tespitlere ilişkin olarak Komiteye sağlanması gereken bilgiler her zaman yeterince ayrıntılı ve nitelikli olmadığından, Komite tarafından belirlenen tedbirler yetersiz ya da geç kalabilmektedir. Bu ve benzeri sebeplerden Bilimsel Komite’nin tavsiyeleri Komisyon tarafından görmezden gelinebilmekte; bu durum Bilimsel Komite’nin işlevini azaltarak Komite ile Komisyon arasındaki ilişkileri politikleştirebilmektedir317.