• Sonuç bulunamadı

G. Nâsırüddevle Mansur b Nizâmüddîn Dönemi (472-478/1080-85) ve

1.8. Vefatı

Bazı rivayetlere göre Nasrüddevle, 77 yaşında, bazılarında 80 yaşını aşkın, bazılarında ise 115 yaşında 29 Şevval 453’te (16 Kasım 1061) başkent Meyyâfârikin’de vefat etmiştir.679

Nasrüddevle’nin 452/1061-62 yılında vefat ettiğini söyleyen Muhammed Emin Zeki dışında680 kaynaklarımızda 453’te,681 Şevval 453’te 682 veya 29 Şevval 453’te (16 Kasım 1061),683 Meyyâfârikın’de vefat ettiği geçmektedir. Dolayısıyla

vefat tarihinde çelişki yaratacak bir rivayet (453, Şevval 453, 29 Şevval 453) bulunmamaktadır. Nasrüddevle’nin ölüm tarihini 29 Şevval 453 olarak kabul ettiğimizde hükümdarlık yaptığı süre 51 yıl, 2 veya 4 ay olmaktadır.

İbnü’l-Ezrak Nasrüddevle’nin vefatı hakkında şöyle yazmıştır: Nasrüddevle 29 Şevval 453 (16 Kasım 1061) tarihinde vefat etti. Allah kendisine rahmet etsin. Muhdese Camisi’ne defnedildi, bazıları da Sidillî’deki684 sarayda defnedildiğini,

sonra 456/1063-64 yılında kızı Sittülmülk tarafından Muhdese Camisi’nin yanındaki

679 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.166; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.366; İbn

Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, c.1, s.178; Yusuf, Ed-Devletü’d- Dûstekiye..., c.1, s.262; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.103; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.212; Tufantoz, “Nasrü’d-devle”, c.32, s.426; Keleş, “Selçuklu- Mervanoğulları İlişkisi ve Diyarbekir Bölgesi’nin Selçuklu Hakimiyetine Alınması”, s.212

680 Mehmed Emin Zeki, Tarihu’d-Düvel..., s.121

681 İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi’t-Tarih, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, c.8, s.174-175; İbn Kesir, El-Bidaye ve’n-

Nihaye, c.15, s.784; Ez-Ziriklî, El-A’lâm, c.1, s.256-257; İbn İmad el-Hanbelî, El-Muhtasar, 2/189; İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, s.355; El-Yafiî, Mir’atü’l-Cinân, c.3, s.57; El-Ömerî, Mesâlikü’l-Ebsâr..., c.26, s.251; İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.415; Ebü’l-Fida, el- Muhtasar fi Ahbâri’l-Beşer, c.2, s.180; İmadüddin Isfahanî, Kitabı Tarihi Devleti Ali Selçuk, s.22; Çevik, XI-XIII Yüzyıllarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, s.189; Amedroz, The Marwanid Dynasty at Mayyafariqin in the Tenth and Eleventh Centuries A.D.”, s.141; Yûsuf, Ed-Devletü’d- Dûstekiye..., c.1, s.263; Demircan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, İstem, s.18; Keleş, “Selçuklu-Mervanoğulları İlişkisi ve Diyarbekir Bölgesi’nin Selçuklu Hakimiyetine Alınması”, s.212

682 İmadüddin Isfahanî, Kitabı Tarihi Devleti Ali Selçuk, s.22; Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam..., c.10,

s.35; İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.415; İbnü’l-Adîm, Buğyetü’t-Taleb..., c1, s.1131; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam fi Tarihi’l-Mülük ve’l-Ümem, c.16, s.71; Ez-Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübela, c.18, s.97

683 Muhammed b. Hilal, Kitabü’r-Rebi’, s.330; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.19, s.127;

İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.166; İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z- Zamân, c.1, s.178; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, 3/1, s.366; Tufantoz, “Nasrü’d-devle”, s.426; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.103; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.212; Keleş, “Selçuklu-Mervanoğulları İlişkisi ve Diyarbekir Bölgesi’nin Selçuklu Hakimiyetine Alınması”, s. 212

684 İbnü’l-Ezrak’ın Arapçasında Sidillî olarak yazılmış, ancak çeviri yapan M. Emin Bozarslan Kürtçe

okunuşunu (Sêdilî) kaydetmiştir. Kitabı tahkik eden Bedevi Abdullatif A’vad bu kelimenin aslının (ىكد) olduğunu, İbn Şeddad ve İbn Hallikan’da (ىلدس) olarak geçtiğini, Sidillî olarak yazıldığını, sarayda üç sütun üzerine inşa edilen bir yapı olduğunu ve yabancı kökenli bir kelime olduğunu söylemiştir. Bkz. İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, s.177

133

meydanda Mervânî ailesi için yaptırılan685 veya Muhdese Camisi’ne bitişik türbeye686

nakledilerek oraya gömüldüğünü söylemektedirler.687 Muhdese Meyyâfârikîn’n

dışında bir ribattır. Sidillîye ise üç sütun üzerine kurulu sarayda bir türbedir.688

Acemce bir sözcük olup üç direk veya ayak anlamına gelir.”689 Yukarıda görüldüğü

gibi tarihçiler Nasrüddevle’nin mezarı hakkında çok yakın şeyler söylemişlerdir. Bugün Nasrüddevle’ye ait mezarın olduğu söylenen, aslında Mervânî ailesi mezarlığı olan yerin kalıntıları mevcut değildir.

Tarihçiler, Sedillî’nin bulunduğu yerin Muhdese olduğu konusunda hemfikirdirler. Nasrüddevle’den başka bir yerde İbnü’l-Ezrak, Emir Hasan’ın Muhdese Camisi’nin doğu tarafında bulunan türbeye defnedildiğini söylemektedir.690 Oğlu Nizâmüddîn de öldüğünde Nasrüddevle’nin yanına meydanın en aşağısında defnedilmişti.691 İbn Hallikan, Muhdese’nin Meyyâfârikîn dışında bir ribat olduğunu

söylerken,692 Nasır-ı Hüsrev, Muhdese’nin şehrin kuzeyinde bulunan surun yanında

olduğunu dile getirmekte,693 İbn Şeddâd ise Meyyâfârikîn kapılarından bahsederken

Babü’l-Muhdese’nin kıble tarafında olduğunu kaydetmektedir.694 Bu bilgilerden yola

çıkarak Muhdese’nin yeri konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Fakat rivayetlerde şehrin kuzeyinde olduğu ağırlık kazanmaktadır. Günümüzde de geçmişteki rivayetleri anlaşılır hale getirecek mezar kalıntıları bulunmamaktadır.

İbnü’l-Ezrak’a göre Nizamüddin 10 Zilkade 453/26 Kasım 1061 tarihinde hükümdar olmuştur.695 Yani Nizâmüddîn, Nasrüddevle’nin öldüğü 29 Şevval’den 10

685 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.166; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.366;

Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.104; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.212; Ertekin, “Mervânîler Devrinde Meyyafarikin”, s.103-125; Tufantoz, “Nasrü’d-devle”, s.426; Demircan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, s.18

686 İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, c.8, s.219

687 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.166; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.366;

Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.104; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.212; Ertekin, “Mervânîler Devrinde Meyyafarikin”, s.103-125; Demircan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, s.18; Tufantoz, “Nasrü’d-devle”, s.426

688 ةبقلا Kubbe

689 İbn Hallikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, c.1, s.178; İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi’t-

Tarih, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, c.8, s.174-175

690 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, s.171-72 691 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, s.201

692 İbn Halikan, Vefâyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zamân, c.1, s.178 693 Nasır-ı Hüsrev, Sefernâme, s.52

694 İbn Şeddad, El-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s. 268,275,276,277 695 Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s.271

134

gün sonra tahta geçmiştir. Nasrüddevle’nin vefatından sonra Nizâmüddîn’e Vezir İbn Cehîr,696 Nâsırüddevle Mansur’a Vezir Ebu Tahir el-Enbari emirliği teslim etmiştir.697

Nasrüddevle ve oğlu Nizamüddîn’in ölümlerinden sonra yapılanlar, Mervânîlerin bu geçiş sürecinde uydukları bazı geleneklerinin olduğunu göstermektedir. Hükümdarın ölümüyle vezir yeni hükümdarı çağırır ve ona emir diye hitap ederdi. Emirlik tevdi edildikten sonra defin ve taziyelerin kabulüne geçilirdi. Vezir elbiselerini yırtar ve sarığını açar, emir olarak seçilen kişi de taziye elbisesi giyerek taziyeleri kabul ederdi. Bu esnada kurra ve şairler hazır bulunur, sükûnet veren kasideler okunurdu.698