• Sonuç bulunamadı

Ebu Ali Hasan b Mervân Dönemi (380-387/990-997)

Meyyâfârikîn’in sahibi Ebu Ali Hasan b. Mervan el-Kürdî, Mervân’ın en büyük oğludur.143 Annesi, Ebu Şüca' Bâd’ın kız kardeşidir. Mervânî Devleti'nin ikinci

hükümdarı olmasına rağmen, bazı tarihçiler onu Mervânîler'in kurucusu olarak kabul ederler.144 Ebu Ali, Musul Savaşı’nda (380/990) Bâd’ın öldürülmesinden sonra145 dağılan askerlerini toplayarak Hısn-ı Keyfâ’ya getirdi.146 Bâd’ın Deylemli karısı

oradaydı. Ebu Ali kendisiyle görüştü, dayısının öldürüldüğünü bildirerek durumu anlattı. 380/990 tarihinde Meyyâfârikîn’e giderek ülkeye sahip oldu ve dayısı Bâd’ın karısı ile evlendi. 147

Ebu Ali b. Mervân, Meyyâfârikîn’in ardından Diyâr-ı Bekr’in birçok kalesine hâkim oldu.148 Ebu Ali’nin 380/990 yılında Meyyâfârikîn’e yerleştiği

kaydedilmektedir.149 Kaynaklardaki bilgilerde Hamdanîlerin Âmid’i kuşattıklarından150 bahsedilmesi Mervânîlerin Âmid’e de hâkim olduklarını

göstermektedir.

Bâd’ın ölümünün ardından Ebu Ali’nin Diyâr-ı Bekr’e hâkim olması üzerine Hamdanîler eski topraklarını geri almak için harekete geçtiler. Ebu Tahir, bir ordu toplayarak, Ebu Ali'nin ordusuyla Meyyâfârikîn'de karşılaştı. Ebu Tahir büyük kayıplar vererek teslim olmak zorunda kaldı. Ancak Ebu Ali, ona çok saygı göstererek kendisini serbest bıraktı. Bunun ardından Âmid’e giderek dayısının katili olan Ebu Abdullah ile büyük bir savaşa girişti. Savaşı kazanıp, Abdullah'ı esir almasına rağmen,

143 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.97/ c.19, s.479; Demircan, “Müslümanların

Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, s.16

144 Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.182; Demircan, “Müslümanların

Fethinden Mervanîlerin Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, s.16; Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.231

145 Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s. 122

146 Mehmet Emin Zeki, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri..., s.42

147 Ebü’l-Fida, el-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer, c.2, s.126; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-Ümem…,

s.213; İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, c1. s.298; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.182; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.68

148 Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.68

149 İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.410; Demircan, “Müslümanların Fethinden Mervanîlerin

Yıkılışına Kadar Meyyâfârikîn”, s.16

32

Fâtımî Halifesi’nin şefaati ile onu affederek, serbest bıraktı. (381/991-92)151 Böylece

Mervânîler, Büveyhîlerden sonra Hamdânî tehlikesini de bertaraf ettiler.152

Ebu Ali, hiç değilse Diyâr-ı Bekr’i elinde tutabilmiştir. Bu sıralarda Bağdat Büveyhileriyle Musul’da egemen olan Ukaylîlerin genelde Irak’taki iktidar mücadeleleri nedeniyle kendi dertlerine düşmüş olmaları Mervânîlerin yararına sonuç vermiştir.153

Ebu Ali, Seyfüddevle’nin şahsında Hamdânîlere sevgi besleyen ve idarecilerine çok kötü davranan Meyyâfârikîn halkına kurduğu bir tertip ile onları şehirden çıkarmayı ve hâkimiyetini mutlak bir şekilde kurmayı başarmıştır. (384/994)154 Veziri Mem’in (Muhammed) tavsiyesi ile bayram günü halkı hile ile dışarı çıkarıp ileri gelenlerinden Muhammed b. Ebu Sakr’ı öldürmüştür. Kürtler şehri yağmalamış, Ebu Ali şehrin kapılarını kapatarak halkın içeriye girmelerine mani olmuş ve onları uzaklaştırmıştır. Halktan istediklerini içeri alan Ebu Ali, halkın çoğunu dışarıda bırakmış ve bunlar göç etmek zorunda kalmışlardır. (384/994)155

Ebu Ali, Diyâr-ı Bekr'de otoritesini güçlendirdikten sonra fetihlere başlamış ve kısa bir süre içerisinde Bâd’a ait olan tüm vilayetleri ülkesine katmıştır. Bu sırada başka vilayetler de elde ederekülkesinin sınırlarını Van Gölü’nün kuzeyine kadar genişletmiştir. Batı bölgesinde de başarılı olarak Urfa'yı (Ruha) almıştır. Ancak burası, bir süre sonra Bizans’ın eline geçmiştir. Ebu Ali, bir süre sonra Bizans Hükümdarı II. Basil’in (Basileious) elinde olan Urfa'yı tekrar geri almayı başarmıştır.156

Bizans, Mervânîlerin kuzeyinde egemen olan Ermeni Bagratunilere mensup Küropalates David’e hüküm sürdüğü toprakları imparatora devretmesini vasiyet ettirdi.157 Bu bölgede etkin olan Bizans, Mervânî topraklarına yöneldi. Mervânîler için kuzeyden gelen tehdit Ebu Ali yönetimi devralır almaz David’e bıraktığı Malazgirt tarafından geliyordu.158 382/992-93 yılında Rumlar Ahlat, Malazgirt, Erciş ve Bergiri

151 İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-Ümem…, s.213; Ayrıca bkz. İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, c1.

s.298; Mehmet Emin Zeki, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri..., s.42; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.68

152 Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.68 153 Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.231

154 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.84; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.69

155 El-Ömerî, Mesâlikü’l-Ebsâr..., c.26, s.185; İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.411;

Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.183

156 Mehmet Emin Zeki, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri..., s.42

157 Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), s.125-126

33

taraflarına saldırdılar. Ebu Ali, onlara karşı çıktı ve bölgeyi terk etmek zorunda bıraktı.159 Ebu Ali, bütün Müslümanları toplayıp karşılarına çıkacağını söyleyince

Bizans, Mervânîlerle on yıllık bir antlaşma imzaladı ve bu bölge tekrar Mervânîlerin hâkimiyetine girdi. (382/992)160 Her ne kadar bu topraklar Mervânîlere bırakılsa da

Bizans İmparatoru II. Basileios’un emriyle sözü edilen saldırı sonrasında Ebu Ali’nin başarılı olamadığı ve yapılan antlaşmanın ardından Mervânîlerin Bizans’a tabi olduğu söylenmektedir.161 Büveyhilerin acziyeti, Hamdanîlerin yenilgisi ve Bizans ile yapılan

barış ile birlikte Mervânîler belli bir alanda mutlak hâkimiyet sağlamıştır.

Ebu Ali’nin, Hamdanîleri isteyen Meyyâfârikîn halkını şehirden çıkarmak amacıyla kurduğu tertip162 aynı zamanda onun öldürülmesinde de etkili olmuştur. Ebu

Ali, Halep’e haber gönderip Emir Sa’düddevle Şerif b. Seyfüddevle b. Hamdan’ın kızı Sittünnâs ile nişanlandı. Ebu Ali, Meyyâfârikîn’den çıkıp askerleri ve kardeşleri ile beraber Âmid’e gitmek için yola çıktı. Beraberindekilerle Âmid’e yakın Tel Aleviye’ye163 kadar yolculuğa devam ettiler. Âmid’in şeyhi Abdülber burada

konaklayan emirin yanına geldi. Emir Ebu Nasr’ı164 seven ve Ebu Ali’yi sevmeyen

Hacip Muhammed’in (Mem) oğlu Şervîn165 ona Meyyâfârikîn ehline yapılanların

kendilerine de yapılacağını söyledi.166 Ebu Ali, Su Kapısı’na (Bugünkü Yeni Kapı167)

gelince bu akıbetten korkan Abdülber, önceden planladığı şekilde yüzüne dinarlar savurdu. Koluyla yüzünü kapatınca Ebu Tahir Yusuf b. Dimne üzerine atladı ve onu öldürdü.168 Ebu Ali suikastı 387/997 yılının sonunda olmuştur.169

159 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.77; İbnü’l-Esîr, El-Kamil fi’t-Tarih, Darü’l-Kütübi’l-

İlmiye, c.7, s.413; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.69; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.182

160 Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.69

161 Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), s.125-126 162 Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.69

163 Bugünkü Karaçalı/Tıl Alo

164İbni Cevzî burada Nasrüddevle ile Mümehhidüddevle’yi karıştırmıştır. Ebu Nasr’ı

Mümehhidüddevle’nin lakabı olarak anmıştır.

165 İbnü’l-Ezrak’ta هورش (Şerve) olarak geçmiş, eseri Trükçe’ye çeviren Mehmet Emin Bozarslan bunu

Şero olarak kaydetmiştir. Bkz. İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.91; İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fariki, s.103

166 Meyyâfârikînlilerin başına gelen ve Âmid halkının başına gelebilecek felaketten dolayı Abdulber’in

bu suikastı gerçekleştirdiği yeterli bir neden değildir. Abdülber’in Âmid’e hâkim olmak istemesi de bu suikastta etkili olmuş olmalıdır.

167 Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.186

168 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fâriki, s.78-81; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.98-99; İbn

Haldûn, Târihu İbn Haldûn, c.4, s.411; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.88; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.183

34

Askerler Ebu Ali’nin cesedini ata bindirip başı ve bedenini Erzen’e taşıyıp oraya defnettiler. Ondan sonra kardeşi Said, Mümehhidüddevle lakabını alarak tahta oturdu ve yönetim işlerini Şervîn ve babasına devretti. Âmâ olan emirlerin babası Mervân el-Kürdî eşiyle beraber kalenin batısında, mescidin baş tarafında olan Ebu Ali’nin türbesine geldi ve burada ikamet etti.170 Emir, öldürüldüğünde gelin Ruha’ya

ulaşmıştı. Ebu Ali’nin Âmid kapısında öldürüldüğü haberi gelince Ruhâ’ya ulaşan gelin Halep’e, kadınlar heyeti de Meyyâfârikîn’e geri döndü.171 Mümehhidüddevle

emir olduktan sonra mihrini gönderip Sitünnâs’ı getirterek nikahına almıştır. 172 Abdülber ise Âmid’in bazı işlerini gulamı olan İbn Dimne’ye devretti. Askeri işleri ona teslim etti. Bir süre sonra İbn Dimne onu öldürmeye karar verdi. Onu, Âmid’i Mümehhidüddevle’ye teslim etmekle suçluyordu. Hazineleri açtı, malları bölüştürdü ve halka iyi davranarak işleri yoluna koydu. Mervânîler ile vergi vermek şartıyla anlaştı, halife ve meliklere hediyeler gönderdi. Âmid’de Bağdat ve Mısır’dan elçiler gönderildi. Dicle’nin batısında, Dicle Nehri kıyısında saray yaptı. Nehir tarafında bir yol açtı ve ona Babü’l-Hüvve ismini verdi. Şair ve ulemalar ona yöneldi. Ünlü Arap şairi Tihamî, şiirleriyle onu övdü ve ödüllendirildi.173

İbn Dimne, ömrünün ilk yıllarında un taşıyor, buğdayı değirmene götürüp öğütüyordu. Sıcak bir günde bir eve un taşırken iki sur arasında dinlendi. Surun kısa olduğunu gördü ve “Allahım, Eğer Âmid’e melik olsam surları yükselteceğim.” dedi. Nitekim melik olduğunda surları yükselterek binasına ek yaptırdı. Bu maksat için çok fazla para harcadı. Zamanına dek Âmid’in bu kadar güzel olmamıştı denilir.174

Ebu Ali, geride Fadl adında dedesine nispeten Senhârîb denilen ve künyesi Ebu Dülef olan bir evlat bıraktı. Amcazadelerinin yanında büyüdü, amcası Nasrüddevle onu evlendirdi. Sittünnâs adındaki kızı, Emir İbrahim b. Nasrüddevle ile evlendi ve onlardan Emir Ebü’l-Fevâris Şâd Zîk dünyaya geldi.175

Muhammed Emin Zeki, “Ebu Ali, halkına karşı çok merhametli ve yumuşak bir kişiliğe sahipti. Hiçbir suretle adaletten ayrılmazdı. Bu nedenle halkı tarafından çok

170 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.98-99 171 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.97 172 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.99 173 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.95

174 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fâriki, s.80-81; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.99; İbn

Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.411

35

seviliyordu. Fahrüddevle lakabıyla anılıyordu. Hutbe esnasında adı halifenin ismiyle birlikte okunuyordu” demiş ancak Ebu Ali ile Mümehhidüddevle’nin ölüm olayı ile ölüm tarihlerini karıştırmıştır.176

D. Mümehhidüddevle Ebu Mansur Said b. Mervân Dönemi (387-