• Sonuç bulunamadı

Adı, Lakabı ve Künyesi

G. Nâsırüddevle Mansur b Nizâmüddîn Dönemi (472-478/1080-85) ve

1.1.1. Adı, Lakabı ve Künyesi

Kaynaklar,224 kitabeler225 ve sikkelerdeki226 tüm bilgiler, Nasrüddevle’nin

isminin Ahmed olduğunu göstermektedir. Nasrüddevle adına basılan bir sikke üzerinde Muhammed isminin yazılması tartışma yaratmış, bazı araştırmacılar isminin Muhammed olduğunu zannetmişlerdir. Fakat isminin Ahmed olduğu konusunda şüphe yoktur.227

Mervânîler’de lakap kullanan ilk kişi, Nasrüddevle’den önce hükümdar olan Ebu Mansur Said’dir. Kendisine Mümehhidüddevle lakabı verilmiştir.228 Nasrüddevle,

Âmid’e vali olarak atadığı oğlu Ebü’l-Hasan’a, Sa’düddevle lakabını vermiştir.229 Bu

da Mervânîlerde lakabın sadece hükümdarlara özgü bir şey olmadığını göstermektedir. Nasrüddevle, Mervânîlerin dördüncü hükümdarı olan Mervân’ın oğlu Ahmed’in lakabıdır. Nasrüddevle’den başka bu lakabı kullanan kişiler olmuştur.

224 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, s.77; İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, c.1, s.370; El-

Ömerî, Mesâlikü’l-Ebsâr..., c.26, s.258; İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire..., c.4, s.145-146; Ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübela, c.18, s.119; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.13; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.186-187

225 Parla, Türk İslam Şehri Olarak Diyarbakır, (Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Arkeoloji-Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1990, s.169; Max Van Berchem, Josef Strzygowskı, Gertrude L. Bell, Amida, Heidelberg 1910, s.25; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.226;

http://www.discoverislamicart.org/database_item.php?id=object;isl;pa;mus01;50;en (Erişim Tarihi 13.05.2018)

226 Stanley Leane Poole, Catalogue of Oriental Coins in The British Mueseum, Forni Editore,

Bologna 1967, Vol. 9, s.271-273; Lowick, Cribb, Coin Hoards, Vol. 5, Billing&Sons Limited, London 1979, s.81; Lutz İlisch, Reports Of The State Hermitage Museum LXXIV, The State Hermitage Publishers, Saint Petersburg 2016, s.143

227 Poole, Catalogue of Oriental Coins in The British Mueseum, Vol. 9, s.271-273; Yûsuf, Ed-

Devletü’d-Dûstekiye..., c.2, s.116

228 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.91 229 İbnü’l-Ezrak, Mervani Kürtleri Tarihi, s.131

43

406/1015-16 yılında vefat eden Nasrüddevle Badis b. Mansur bunlardan biridir.230 Torunu Nâsırüddevle Mansur ise isim benzerliği nedeniyle Nasrüddevle ile karıştırılmaktadır.

Abbasî Halifesi Kâdir Billah adına elçisi tarafından 7 Zilhicce 403/19 Haziran 1013 tarihinde Meyyâfârikîn’de Ahmed b. Mervân’a “Nasrüddevle ve İmaduhâ Zi’s- Sarâmeteyn” unvanı verilmiştir. Aynı gün orada bulunan Mısır Fâtımîleri elçisi de Halife’nin vekaletiyle ona “İzzü’d-devle ve Mecduhâ Zi’s-Sarâmeteyn” unvanını takdim etmiştir.231

Oğlu Nasr’dan dolayı ona Ebu Nasr denilmiştir. İbnü’l-Ezrak, Nasrüddevle’nin büyük oğlunun Âmid valisi Ebü’l-Hasan Sa’düddevle Muhammed olduğunu söylemektedir.232 Nasrüddevle’ye ilk oğluna nispetle Ebü’l-Hasan

künyesinin verilmemesi, Nasr’a olan sevgisini gösteren bir kanıt olarak değerlendirilebilir. Abbasî Halifesi’nin aynı isim kökü olan Nasr’dan Nasrüddevle unvanını vermesi, tesadüf gibi görünmemektedir. Nasr ile Nasrüddevle isim ve lakabı arasında bir ilişki olduğu yüksek bir ihtimaldir. Ya Nasrüddevle lakabından dolayı oğluna Nasr ismini koymuş ya da Nasr isminden dolayı Abbasi Halifesi ona Nasrüddevle lakabını uygun görmüştür.233 Nasr’ın Mervânîlerde sevilen bir isim

olduğuna işaret eden bazı bilgiler bulunmaktadır. Nasrüddevle, sağlığında oğulları içerisinden Nasr’ı veliaht olarak seçmiştir. Üçüncü oğlu Ceziretü İbn Ömer Valisi Nizamüddîn Ebu'l-Kasım Nasr’ın, çok akıllı ve ileri görüşlü olduğu için veliaht tayin

230 Katip Çelebî, Süllemü’l-Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, c.5, s.366

231 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.118, İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, 108-109; İbnü’l-

Cevzî, el-Muntazam fi Tarihi’l-Mülük ve’l-Ümem, c.15, s.92; İbn Kesir, El-Bidaye ve’n-Nihaye, c.15, s.784; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.19, s.125,126; Katip Çelebî, Süllemü’l- Vüsûl İla Tabakâti’l-Fühûl, c.2, s.219; İbnü’l-Adim, Buğyetü’t-Taleb fi Tarih-i Haleb, c.6, s.2540; Ez-Zehebî, Tarihü’l-İslam..., c.9, s.13; Mehmed Emin Zeki, Tarihu’d-Düvel..., s.121; Abdulgani Efendi, Mardin Tarihi, s.26; Ali Sevim, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000, s.29; Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s.174,247,264/c.2, s.76; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.78; Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.178-179; Alican, Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan), s.130

232 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.144

233 İbnü’l-Ezrak, Nasruddevle’nin Said’in annesi olan Fadluniye ile evliliğini 410 yılı olayları içerisinde

anlatmıştır. Bu da Nizamüddîn Nasr’ın Abbasi Halifesinin bu lakabı verdiği tarihten çok sonra doğduğu anlamına gelmektedir. Fakat 402 tarihli bir sikkede Nasrüddevle için Ebu Nasr künyesi kullanıldığından Nizamüdd’in’in bu tarihten çok önce dünyaya geldiği ve dolayısıyla Abbasi Halifesinin bu vermesinden önce Nasr’ın dünyaya geldiği anlamına gelmektedir. Bkz. İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.118,178; Poole, Catalogue of Oriental Coins in The British Mueseum, Vol. 9, s.271-273

44

edildiği kaydedilmektedir.234 Bunun yanında Mervânî devlet adamlarından önemli

kişilerin bazılarının künyesi de Ebu Nasr idi. Bu da künyenin verilmesinde Nasrüddevle’nin tesirinin olduğunu düşündürtmektedir. Nasrüddevle’nin vezirlerinden Ebu Nasr Muhammed b. Muhammed b. Cehîr235 ve Ebu Nasr Ahmed b. Yusuf el-Üstaz el-Menazî es-Süleykî,236 Ebu Nasr künyesine sahiptiler.

Nasrüddevle’ye ait paraların üzerinde de Nasrüddevle Ebu Nasr237 yazılıydı.

Kitabelerde de isminin “İzzü’l-İslam Sa’dü’d-dîn Nasrüddevle Rüknü’l-Mille Mecdü’l-Eimme, Şerefü’l-Ümerâ Ebu Nasr Ahmed b. Mervân” olarak yazılı olduğu görülmektedir.238 Bir kitabede de aynı vasıflara ek olarak Kâfiü’l-Mille lakabı

geçmektedir.239 Silvan’daki iki kitabede ayrıca Emirü’l-Mü’minîn hizmetçisi (mevlâ)

vasfı geçmektedir.240 Diğer ikisinde de farklı bir vasıf olarak İhtiyarü’l-Mille

geçmektedir.241

Nâsır-ı Hüsrev, 26 Cemaziyülevvle 438/28 Kasım 1046 tarihinde Meyyâfârikîn’e geldiğinde Mervânî emirinin tam adını “Emîrü’l-A’zam İzzü’l-İslam Sa’dü’d-dîn Nasrüddevle ve Şerefü’l-Mille Ebu Nasr Ahmed” olarak zikretmiştir.242

Diyâr-ı Bekrli hacılar için Kudüs’te açılan misafirhaneye ait kitabede de “Ebu Nasr Ahmed b. Mervân” olarak ismi kaydedilmiştir.243

Nasrüddevle’nin künyesi, oğlu Nasr’a nispeten Ebu Nasr olarak tarihe geçmiştir. Oğlu Nasr, Nasrüddevle’den sonra hükümdar olmuştur. Nasrüddevle

234 Keleş, “Selçuklu-Mervanoğulları İlişkisi ve Diyarbekir Bölgesi’nin Selçuklu Hakimiyetine

Alınması”, s.212

235 İbn İmâd, Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbari men Zeheb, c.5, s.358; İbn Haldûn’un eserinde ise Cüheyr

diye harekelenmiştir. İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.5, s. 7; Fakat En-Nüveyrî’nin eserinde Muhakkik Cüheyr olarak harekelendirmiştir. Bkz. En-Nüveyrî, Nihayetü’l-Ereb fi Fünûni’l-Edeb, Abdülmecid Turhînî (Tah.), Darü’l-Kütübü’l-İlmiye, Beyrut 2004, c.23, s.140

236 Yakût el-Hamevî, Mü’cemü’l-Üdebâ..., 1. Baskı, İhsan Abbas (Tah.), Darü’l-Garbü’l-İslamî

Beyrut 1993, c.1, s.305

237 Poole, Catalogue of Oriental Coins in The British Mueseum, Vol.9, s.271

238 Parla, Türk İslam Şehri Olarak Diyarbakır, s.168; Berchem, Strzygowskı, Bell, Amida, s.23;

Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.227

239 Parla, Türk İslam Şehri Olarak Diyarbakır, s.172-173 240 Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.234

241 Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.235; Gülsen Baş, Diyarbakır’daki

İslam Dönemi Mimarisinde Süsleme, (Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilimdalı, Doktora Tezi,) Van 2006. s.184

242 Nâsır-ı Hüsrev, Sefernâme, Muhammed Debîr Siyâkî (Tash.), İntişârât-ı Zevâd, Tahran 1379, s.11-

12

243http://www.discoverislamicart.org/database_item.php?id=object;isl;pa;mus01;50;en (Erişim Tarihi

45

dönemindeki sikkeler üzerinde de künyesi Ebu Nasr olarak yazılmıştır.244 Aynı şekilde

kitabelerde245 ve kaynak eserlerde246 de bu künye ile anılmıştır. Bunun dışında herhangi bir rivayet nakledilmemiştir.