• Sonuç bulunamadı

Âmid Hakimi İbn Dimne’nin Ortadan Kaldırılması

G. Nâsırüddevle Mansur b Nizâmüddîn Dönemi (472-478/1080-85) ve

1.5. Âmid Hakimi İbn Dimne’nin Ortadan Kaldırılması

Diyâr-ı Bekr bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Âmid, 387/997 yılında Mervânî Emiri Ebu Ali suikastından sonra Mervânîlerin elinden çıkmıştı. Ebu Ali, Halep Hamdanî Emiri’nin kızı ile evlenmek için Âmid’e geldiğinde hacibi Muhammed’in oğlu Şervîn, Âmid’in ileri gelenlerinden Abdülber’e Meyyâfârikînlilerin başına gelenlerin onların da başına gelebileceğini söylemiş ve onu etki altında bırakarak suikastın zeminini hazırlamıştır.510 Ebu Ali, Şervîn’in babası

Mem’in tavsiyesi ile Meyyâfârikîn’deki Hamdanî yanlısı asi Arap halkını bayram dolayısıyla şehir dışına çıkmışken içeri almayıp bir kısmını öldürtmüş ve çoğunu da

508 Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.180 509 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.124 510 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.89

101

sürmüştü.511 Bu olaydan sonra Arapların çoğu Âmid’e göç etmiş ve sonradan Mervânî

Hanedanı’na ağır bir darbe vurmuşlardır.512 Ebu Ali’nin öldürülmesinin ardından

Abdülber, Âmid’e hükümdar olmuştur. Ancak o da bir süre sonra damadı İbn Dimne tarafından 389/998-999 yılında öldürülmüştür. Bu tarihten sonra İbn Dimne Âmid’in hâkimi olmuş, Abdülber’in Mümehhidüddevle ile yaptığı 200 bin dirhem vergi antlaşmasını yenilemiştir.513 Bunun karşılığında görünürde affedilmiş ve vali olarak

kabul edilmiştir.514 Bu tarihten 415/1025 yılına kadar Âmid, İbn Dimne’nin

kontrolünde kalmıştır.

İliya En-Nasîbî kroniğinde, 402/1011-12 yılı olayları içerisinde muzaffer Emir Nasrüddevle’nin Âmid’i kuşattığını ve İbn Dimne’yi zora soktuğunu, İbn Dimne’nin bir çıkar yol bulamayınca Nasrüddevle’ye boyun eğdiğini, onun valisi olmayı kabul ederek vergi verdiğini, Âmid’e hâkim olup izzet sahibi olduğunu kaydetmiştir. Sonra aynı yıl İbn Dimne’nin ve Âmid’den bazı insanların öldürüldüğünü, Nasrüddevle’nin Âmid’i zapt ettiğini söylemektedir. Bu bilgiyi Sibt İbnü’l-Cevzî teyit etmektedir.515 Diğer kaynaklarda daha çok Meyyâfârikîn’nin

alınması ve Nasrüddevle’nin galip gelmesinden sonra İbn Dimne’nin ilişkileri düzeltmek için Mervânî Emiri’ne yanaştığı şeklinde anlatılmaktadır. Öte yandan İbn Dimne’nin öldürülmesi ve Âmid’in ele geçirilmesinin 415/1024-25 yılında olduğu rivayet edilmektedir. Fakat dönemin tanığı olan İliyâ’nın şahitliği bu bilgiyi de şüpheli kılmaktadır.

İbn Dimne’nin hakim olduğu bu dönem içerisinde Âmid’de iyi işler yaptığı rivayet edilir. Kaynaklarda kaydedildiğine göre krallarla mektuplaşmış, Kâdir Billah’a, Mısır Hükümdarı’na ve Bizans İmparatoru’na mektuplar yazıp hediyeler göndermiş, hediyeleri kabul edilmiş, Mısır ve Bağdat’tan ona hediyeler gelmiş, Âmid’in mutlak hâkimi olarak kabul tanınmış, Dicle’nin batısında, Dicle Nehri’ne nazır bir saray yaptırmış, Şair ve alimler ona yönelmiş, şair Tihamî onu şiirleriyle

511 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.82-83

512 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.84; Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.354

513 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.99; İbn Haldûn, Tarihu İbn Haldûn, c.4, s.411;

İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.93

514 Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.78

515 İliya en-Nasîbî, Elia Bar-Senaya History (Opus Chronologicum), s.204; Sibt İbnü’l-Cevzî,

102

övmüş ve Âmid surlarını yükseltmiştir. 421/1030 yılına kadar Âmid’in bu kadar güzel olmadığı söylenmiştir.516

Bundan sonra İbnü’l-Ezrak Âmid’in Nasrüddevle’nin eline nasıl geçtiğini detaylı bir şekilde anlatmaktadır: “Komutan Mürtec, 415/1024/25 yılında517 Âmid’den

Meyyâfârikîn’e gelerek her yıl olduğu gibi yine İbn Dimne’den hediyeler ve hatıralar getirdi. Kendisi İbn Dimne’nin damadıydı. Bu seferki gelişinde Nasrüddevle ile yalnız konuşmak istedi. İkisi yalnız kalınca ona şu soruyu sordu: “Âmid’i İster misin?” Emir de tabii ki “Evet” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Mürtec dedi ki: “Öyleyse istediğim yemini eder misin?”

Emir, teklifini kabul etti ve kendisinden yana olacağına, İbn Dimne’nin mal ve mülklerini kendisine vereceğine ve kendisi hakkında hiç kimsenin sözüne518

inanmayacağına dair yemin etti. Böylece Nasrüddevle’ye tam güveni olduktan sonra Vezir Ebü’l-Kasım’a da yemin ettirdi. Sibt İbnü’l-Cevzî, Mirrih’in Nasrüddevle ile Âmid Valiliği için anlaştığını, Nasrüddevle’nin ona kendi hattıyla valilik ve naiplik yazısını verdiğini söylemektedir. Sibt İbnü’l-Cevzî’nin Mirrih dediği Komutan Mürtec, Âmid’e dönmüş ve insanları kendine çekmeye başlamıştır.519

Komutan Mürtec, Âmid’de büyük miktarda mal ve mülk elde etmişti. İbn Dimne ise bu yüzden onu çekemiyordu. Mürtec bu nedenle İbn Dimne’den korkuyordu. Meyyâfârikîn’den Âmid’e döndükten sonra adamlarını toplayarak amacını onlara açıkladı. Kendilerine yemin ettirip güvendikten sonra aralarından dört kişi seçerek İbn Dimne’ye gitmelerini, kendisinden para ve her zaman aldıkları haklarını istemelerini emretti.

Bunlar güçlü ve cesur adamlardı. Mürtec her zaman kayınbabasının yanına serbestçe girdiği için onlar da kendisiyle birlikte gittiler ve haklarını istediler. İbn Dimne onlarla bir saat tartıştı. Onlar, o sırada üzerine atılıp kendisini bıçaklayarak öldürdüler.520

516 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.99; İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.93-95 517 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mürtec ismini Mirrih olarak yazmıştır. Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman...,

c.18, s.209

518 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.128; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.355-356 519 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.209

520 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.129; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18,

103

O adamlar içeri girdiğinde İbn Dimne zarif bir tahtın üzerinde oturuyordu ve yanında hizmetçilerden başka kimse yoktu. Kendisi öldürülünce hizmetçi bağırdı. Bunun üzerine halk sarayın kapısında toplandı. İçeri girdiklerinde İbn Dimne’nin kanlar içinde yattığını gördüler. Hizmetçi diğer hizmetçileri de çağırdı. Bunlar İbn Dimne’nin kızının oturduğu eve gittiler ve kendisine, “Kocan babanı öldürdü” diye haber verdiler. Bunun üzerine Mürtec’in çocukları da çıktılar, halk da toplandı.

Bu sırada İbn Dimne’nin öldürüldüğünü görmüş olan hizmetçi halkın arasından fırlayarak Mürtec’in üzerine atıldı, “Onu sen öldürdün!” diyerek bıçağı gırtlağına sapladı ve kendisini sarayın ortasında boğazladı. Halk bu sefer de Mürtec ile uğraşmaya başladı.

Bu arada hizmetçi, hazineyi açarak içindeki değerli cevherleri aldıktan sonra, Bâbü’l-Hüvve’yi açıp Meyyâfârikîn yolunu tuttu. Âmid halkı da saraya saldırarak içinde bulunan eşyayı yağma etti.521

Mürtec’in oğulları Nasrüddevle’ye haber göndererek durumu bildirdiler. Onların haberi hizmetçiden önce ulaşınca Nasrüddevle derhal yola çıktı. Yolda da hizmetçiyle karşılaştı ve kendisinden durumu öğrendi. Hizmetçi, beraberinde getirmiş olduğu değerli eşyayı da ona vererek İbn Dimne’nin parasının nerede bulunduğunu, kimler tarafından alınmış olduğunu ve emanetlerinin yerlerini de kendisine söyledi.522

Nasrüddevle sonra yoluna devam ederek Âmid’e vardı. Ne var ki kapılar yüzüne kapatıldı ve Mürtec’in oğulları adamlarını, silahlarını alarak surların üzerine çıktılar. Vezir Ebü’l-Kasım kendileriyle konuşunca da şöyle dediler: “Babamızın katili bize teslim edilmedikçe şehri teslim etmeyeceğiz” Nasrüddevle ise katili teslim etmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine vezir kendilerine şöyle dedi: “Âmid bir hizmetçiye değiştirilmez. Onlar haklarını ve babalarının katilini istiyorlar. İbn Dimne ise senin fikrinle ve emrinle öldürüldü.” Bu sözler üzerine Nasrüddevle, hizmetçiyi onlara teslim etti onlar da kendisini öldürdüler. Emir, babalarına vermiş olduğu sözü

521 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.125; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.129

522 Ripper, Nasrü'd-devle’nin Mürtec ile yaptığı antlaşmanın aksine hem kenti hem de İbn Dimne’nin

servetini ele geçirme niyetinde olduğu görüşündedir. Bkz. Diyarbekir Merwanileri..., s.363 Ancak Mümehhidüddevle’nin öldürülmesinin ardından Şervîn ve İbn Fîlûs’un Mervânî hazinelerini Âmid’e kaçırdıklarını unutmamak gerekir. Bkz.

104

kendilerine de verdi. Bunun üzerine kapıları açtılar. Nasrüddevle 415/1024 yılının başlarında Âmid’e girdi. İbn Dimne’nin iktidarı 28 yıl sürmüştü.523

Nasrüddevle, Âmid’de oturup durumu düzene koymuş. İbn Dimne’nin mallarını ve hazinelerini isteyip sarayın yağma edilmiş olan mallarını geri almış, halka iyilik yapıp onları birçok külfetten kurtararak aralarında adaleti yaymıştır. İbnü’l- Ezrak, Âmid valiliğine de524 Harran ve Ruha valisi olan Ebü’l-Haris Zenk b. Evan’ın

tayin edildiğini, ne var ki Nasrüddevle henüz Âmid’deyken o günlerde Zenk’in ölüm haberini aldığını ve buna çok üzüldüğünü söylemektedir. Sibt İbnü’l-Cevzî ise bu kişinin adını Ebü’l-Hâris Zeyd olarak kaydetmiştir. İbnü’l-Ezrak, bunun üzerine Nasrüddevle’nin Ebü’l-Hasan adındaki oğlunu Âmid’e vali tayin ettiğini ve kendisine “Sa’düddevle” unvanını verdiğini ve emirin bu oğlunu çok sevdiğini söylemektedir. Sa’düddevle, kendisine İbn Hammar adlı bir katip tayin etmiştir. İbnü’l-Ezrak, zamanındaki Nexwar (Nahuvar) ailesinin bu adamın soyundan olduğunu, şarapçı demek olan “Hammar” adının “Nexwar” kelimesiyle değiştirildiğini eklemektedir.525

Nasrüddevle’nin Âmid’i ele geçirebilmesini sağlayan başlıca unsur ileri gelen şahsiyetlerin arasındaki rekabet ve birbirlerine duydukları güvensizlikti. Mürtec, İbn Dimne’nin hasedinden korkuyordu; İbn Dimne de tebaasından gelecek saldırılardan endişe ediyordu. Gerek Meyyâfârikîn’de gerekse Âmid’de Mervânîleri yeniden iktidara taşıyan unsurun halk ayaklanmaları olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Araplar da dahil olmak üzere farklı halk kesimlerinin kendi çıkarlarını yine en iyi Nasrüddevle iktidarının koruyacağına inandığı düşünülebilir. Herhâlükârda Nasrüddevle hükümdarlığı döneminde Âmid’deki Arap ailelerin nüfuzunu sınırlandıracak önlemler almaya devam etti. Verdiği sözün aksine vali olarak atadığı kişi de yörenin güçlü ailesi Mürtec ailesinden değil, Ebü’l-Hâris adlı bir kişiydi.526

523 Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s. 210,318; İbn Şeddâd, İbnü’l-Ezrak’ın söylediklerini

özetleyerek vermiştir. İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre..., s.355-357; Amedroz, “The Marwanid Dynasty...”, s.127; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.187-188

524 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.125-126; İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.130; Tufantoz,

Ortaçağda Diyarbekir..., s.80

525 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.126-127; Krş. İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.131; Sibt

İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.210; İbn Tağriberdî, En-Nücûmü’z-Zâhire…, c.4, s.261; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.78; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.187-188; Tufantoz, “Nasrü’d-devle”, s. 425

105