• Sonuç bulunamadı

G. Nâsırüddevle Mansur b Nizâmüddîn Dönemi (472-478/1080-85) ve

1.1.6. Çocukları

1.1.6.2. Said

İbnü’l-Ezrak, Said’in Fadluniye’nin oğlu olduğunu söylemektedir. Ebü’l- Hasan Sa’d’dan sonra Nasrüddevle’nin en büyük oğlu Said’dir.318 Annesi Fadlûniye,

bir daha dönmemek üzere Nasrüddevle’yi terk ederek gittiğinde Said babasının yanında kalmıştır.319

Nasrüddevle’den sonra oğlu Nizâmüddîn hükümdar olarak seçilmiştir. İlk olarak tüm kardeş ve amcaoğulları onun emirliğine razı olmuşlardır. Emir Said, 455/1063 yılında kardeşi Nizâmüddîn Nasr ile anlaşmazlık yaşayınca Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den asker desteği almış, Meyyâfârikîn’i kuşatmış, ama diplomasi ile mesele çözülmüştür.320 Ancak 460/1069 yılında tekrar iki kardeşin

araları açılmış ve Emir Said Selçuklulara sığınmıştır. 463/1070/1071 yılında Rum Kralı Malazgirt’e gidince Alparslan da Diyâr-ı Bekr’e gelmiş ve Emir Said’in yanında olduğu görülmüştür. Vezir Nizâmülmülk, Meyyafarkin’e geldiğinde Nizâmüddîn’i yanında götürmüştür. Sultan ve Nizâmülmülk, birbirinden habersiz iki kardeşe emirlik sözü vermiş, Nizâmülmülk’ün verdiği söz yerine getirilerek Emir Said tutuklanmış ve Nizâmüddîn’e teslim edilmiştir. Emir Said, Hettah’a gönderilerek orada hapsedilmiştir.321 Bir süre sonra Emir Said, durumundan şikâyet edip Emir

315 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.169 316 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi,s.174,178,

317 Bu konu hakkında geniş bilgi için bkz. İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi,s.169,174,175,178,

179

318 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, s.121 319 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, s.122

320 İbnü’l-Ezrak, Mervanî Kürtleri Tarihi, s.169

321 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.174-75; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.19,

58

Nizâmüddîn’e haber yollayınca Âmid, Emir Said’e beylik olarak verilmiştir.322 Daha

sonra Emir Nizâmüddîn, Âmid’i kardeşine beylik olarak verdiğine pişman olmuş ve ona bir cariye hediye edip suikast tertiplemiştir.323 Said, Nizâmüddîn’in gönderdiği

cariyeye hayran olmuştur. Bir geceyi beraber geçirdikten sonra cariyenin verdiği zehirli havluyu kullanan Said, 464/1071-1072 yılında ölmüştür.324

Nasrüddevle sağlığında bu oğlunu Harran ve Ruha/Urfa Valisi Zenk b. Evân’nin kızı Sitti Azîze ile evlendirmişti ve ondan Emir İsko ve Emire Sittünnâs adlı çocukları olmuştu.325

1.1.6.3. Nizamüddin Nasr

Emir Said’in hizmetçisi, ona Nizâmüddîn’i hile ile öldürmesini söyleyince “Ben Fadluniye’nin oğluyum, o ise bir cariyenin oğlu…”326 dediği sözlerinden

Nizâmüddîn’in annesinin cariye olduğu ortaya çıkmaktadır. Nasrüddevle’den sonra hükümdar olan Nizâmüddîn, 12 yıldan birkaç ay fazla hüküm sürmüş, 472 yılının Zilhicce ayında (Mayıs/Haziran 1080) vefat etmiştir.327

İbn Şeddâd, Nizâmüddîn’in kardeşi Âmid hakimi Said’i öldürttükten sonra karısı Sitti Azize ile evlendiğini ve bundan Ahmed adında bir çocuklarının olduğunu ve 4 yaşında vefat ettiğini anlatmaktadır.328

Kaynakların verdiği bilgilere göre Nizâmüddîn’in iki eşinden 4 erkek ve 1 kız çocuğu olmuştur. Nizâmüddîn’in çocukları şunlardır: Veliaht Emir Nâsırüddevle Mansur, Emir Behram, Küçük Emir Ahmed. Kızı Fate, kendisine beylik olarak Bitlis Beyliği verilmiş olan Emir Mücahid Ebü’l-Kasım Hibetullah b. Mûsık ile evlenmiştir. Emir Mücahid ölünce kardeşi Reis Ebu Abdullah Muhammed b. Mûsık onunla evlenmiştir.329

İbnü’l-Ezrak, Nâsırüddevle Mansur’un çocuklarının akıbetini kendi zamanına kadar uzun uzadıya şöyle anlatmıştır: “Emir Nâsırüddevle ölünce geride

322 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.178-79

323 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.178-79; Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.19,

s.255-257

324 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.179; Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.253 325 İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Fârikî, s.179; Krş. İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.168 326 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.178-79

327 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.185 328 İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre, c.3/1, s.370

329 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.188; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre, c.3/1, s.381; Sibt

59

Emir Tacüddevle Muhammed’i ve bir kız çocuğunu bıraktı. Bu kız, Emir Ebu Nasr b. Ebü’l-Fevâris b. İbrahim b. Nasrüddevle ile evlendi ve Hüseyin adında bir oğlu oldu. Tacüddevle ise 502/1108/09 yılında Sökmen el-Kutbî’nin Meyyâfârikîn’i fethetmesiyle birlikte oraya gidip yerleşti ve Emir Behram b. Nizâmüddîn’in kızı Sıttî Hatafe ile evlendi. Bu kadın Kılıçarslan Meyyâfârikîn’i alırken Emir Muhammed Duvinî ile evlenmiş, daha sonra da ondan ayrılmıştı. Emir Tacüddevle Muhammed ile evlendikten sonra ikisi de Meyyâfârikîn’de kaldılar. Emir Sökmen’ın ondan sonra da Necmüddin İlgazi’nin bütün valilikleri boyunca ve merhum Said Hüsamüddin’in valiliğinin çoğunda hep Meyyâfârikîn’de kalan Tacüddevle, 540/1145/46 yılında Erzen’e gitti ve Vezir Yakutarslan b. Şemsüddevle Doğanarslan el-Ahdeb’in hizmetine girdi. Bu zat ölüp de yerine kardeşi Emir Fahrüddin Devletşah b. Doğanarslan geçince Tacüddevle bu sefer de onun hizmetine girdi. Devletşah ona iyilik yaptı ve onunla birlikte Hemedan’a Irak Selçuklu Sultanı Mes’ud’un yanına gitti. Sultan Mes’ud da Tacüddevle’ye saygı gösterdi, ona iyilik yaptı ve onu kendi meclisinde oturttu. Devletşah Sultan’ın meclisinde ayakta dururken Tacüddevle ise otururdu. Karısı Sittî Hatafe Erzen’de öldü, cesedi Meyyâfârikîn eteğine getirilerek oraya defnedildi. Mezarı orada Kaya Camii’nin altındadır. Tacüddevle ise 554/1159/1160 yılında Erzen’de vefat etti. Onun cenazesi de Meyyâfârikîn’e getirilerek karısının yanına defnedildi.

Nizâmüddîn’in ikinci oğlu Emir Behram ise Cezîre’de öldü ve oradaki Dağ Kapısı Kubbesi’ne defnedildi. Kendisinin Hatafe ve Sevre adında iki kızı vardı. Sevre halası olan Nizâmüddîn’in kızı Fate’nin ölümünden sonra Reis Ebu Abdullah Muhammed b. Mûsık ile evlendi. Bu evlenmeden Mûsık adında bir oğlu dünyaya geldi. Mûsık, iki kız ve Namık adında bir erkek çocuk bıraktı. Kızlardan biri Emir Süleyman b. Emir Ali b. Ebü’l-Fevâris b. İbrahim b. Nasrüddevle ile diğeri de Emir Süleyman’ın kardeşi Emir Davud ile evlendi. Emir Ahmed b. Nizâmüddîn330 ise en

küçük kardeşti. Büyüdükten sonra Irak Selçuklu sultanı Muhammed’in hizmetine girdi. Bir süre sonra Klifa sırasında Musul’a gitti. Cesur bir adam ve maharetli bir süvariydi. Bu alanda maharetiyle ünlüdür. Daha sonra Frenklere esir düştü ve onların

330 Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.212; Abdurrakib Yûsuf, Emir Ahmed’in bazı destanlarda

geçen kişi olabileceği ihtimali üzerinde durmuştur. “ Emir Ahmed efsanede geçtiği gibi kardeşlerinin üçüncüsü ve en küçüğüdür. Efsanede geçen emirin özellikleri de Emir Ahmed’in özelliklerine uymaktadır ve kahramanlık hikayeleri Hicri VI. ve miladi XII. asırda Kürtler arasında yayılmıştır.” Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s.347

60

yanında kaldı. Evlendikten sonra Muhammed adında bir oğlu oldu. Frenklerin yanından döndükten sonra bazı yerlerde emirlerin hizmetinde bulundu. Bir ara Tanza Kalesi’ne egemen oldu. Daha sonra da Hettâh’ı ele geçirerek oraya yerleşti. Orada bazı çocukları oldu. Uzun bir süre sonra oğlu Muhammed de Frenklerin yanından geldi. Emir Ahmed oradan geldiği zaman karısına bir nişan vermişti. Çocuk büyüyüp yetiştikten sonra annesi kendisine babasının nişanını verdi ve “Baban Mervânîlerden Emir Ahmed’dir, Diyâr-ı Bekr’de kalmaktadır; yanına git.” dedi. Bunun üzerine Muhammed de Hettah’a gelip babasını buldu. Kendisine yemin ettirerek nişanı verdi. Babası kendisini evlendirdi. Onun, Emir İbrahim ve Emir Hasan adında iki oğlu oldu. Bu iki kardeş Meyyâfârikîn’de Emir Necmüddin’in hizmetinde bulundular. Babaları ise bir süre babasının yanında kaldı, sonra babası kendisine darıldı. Bunun üzerine o da kaleden çıkıp Rabad’ın etrafında dolaştı ve kayboldu.331

Emir Ahmed’in de çocukları vardı. Bunların en büyüğü Emir İbrahim’di.

İbrahim’den başka Emir Behram, Emir İsa ve dört oğlu daha vardı. Emir Ahmed 528/1133-34 yılına kadar Hettah’ta kaldı. Emir Ahmed’in ava çıkmasını fırsat bilen oğlu Emir İbrahim kendisine karşı başkaldırarak kalenin kapısını yüzüne kapadı ve böylece Hettah Kalesi’ni ele geçirdi. Bunun üzerine babası, Bitlis’teki Dilmaçoğlu Beyi Said Hüsamüddin’in yanına giderek bir süre orada kaldı. Daha sonra Emir İsa gizlice giderek Hettah’ı kardeşi İbrahim’den aldı. Babası Emir Ahmed, 529/1134-35 Hettah’a yerleşen oğlu İsa’ya haber göndererek kaleyi tekrar kendisine vermesini istediyse de İsa bu teklifi kabul etmedi ve şöyle dedi: ‘Sen Rabad’da otur. Emirlik de senin olsun. Bizler de senin emrine girelim, fakat kalede ben oturacağım.’ Babası da Dilmaçoğlu Beyi Said Hüsamüddin’e giderek, ‘Hettah’ı sana verdim.’ dedi. Bunun üzerine Hüsamüddin 530/1135-36 yılında gidip Hettah’ı kuşattı. Bir süre sonra Emir İsa kaleyi kendisine teslim etti ve çocuklarıyla karısını alarak kaleden çıkıp Âmid’e gitti. Karısı, Hani Valisi Şaruh’un kızıydı. Emir İsa bir süre Âmid’de kaldıktan sonra Davud b. Sökmen b. Artuk’un oğlu Fahrüddin Karaarslan’ın hizmetine girdi ve ölünceye kadar orada kaldı. Fahrüddin’in ölümünden sonra da çocukları onun hizmetine girdi.332

331 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.219 332 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.220

61

Emir Ahmed’in oğlu Emir Behram ise Mahmud ve Ali adlarında iki çocuk bıraktı. Bunlar Meyyâfârikîn’de Emir Necmüddin’in hizmetine girdiler. Emir Behram 548/1153-54 yılında öldü. Babası Emir Ahmed ise 532/1137-38 yılında öldü ve Meyyafarkin’deki Mervânî Türbesi’ne gömüldü. Oğullarından başka birkaç kızı da vardı.

Emir Behram b. İsa da Abdullah, Süleyman, Ebü’l-Kasım ve Yahya adlarında dört çocuk bıraktı. Bunlar, bir süre Dilmaçoğlu beyi Said Hüsamüddin ve Melik Necmüddin’in hizmetinde kaldılar. Bunlardan Süleyman 556/1160-61 yılında Kocba Ayaklanması sırasında Bariye Kapısı’nda öldürüldü; tabutu Zilkade ayında Meyyâfârikîn’e getirtilerek Mervânî Türbesi’ne defnedildi. Emir Ebü’l-Kasım ise Erzen’e gidip amcasının oğlu Tacüddevle Muhammed’in yanında kaldı; Muhammed öldükten sonra ise tahsisatını alarak Meyyâfârikîn’e geldi ve Melik Necmüddin’in yanında kaldı. Emir Abdullah’a gelince o da Hüsamüddin’e bir süre hizmet ettikten sonra Melik Necmüddin’in ve daha sonra da Fahrüddin Karaarslan’ın hizmetine girdi. Fahrüddin’in sağlığında onun arkadaşlarından biri haline geldi. Ölümünden sonra da aynı şekilde çocuklarına himet etti. Çoğunlukla Meyyâfârikîn’de iki ırmak arasında bulunan ve kendi mülkleri olan Şa’biniye’de kardeşi Emir Yahya ile beraber yaşamışlardır. Emir Abdullah ile Ebü’l-Kasım’ın zürriyetleri devam etmiştir.” 333

1.1.6.4. Hüseyin

Mervânîlerin son hükümdarı Nâsırüddevle Mansur, Selçukluların emriyle Fahrüddevle İbn Cehîr’in ülkesine saldırması sırasında, savunmayı Vezir Ebu Salim’e bırakmış ve Cezîretü İbn Ömer’e gitmiştir. Amcası Hüseyin b. Nasrüddevle Meyyâfârikînli bir heyet ile beraber yanına gitmiştir. Melikşah’ın sarayına gittiği söylenen Nâsırüddevle Mansur’un aslında Hüseyin b. Nasrüddevle olabileceği söylenmekte ve savaş sürerken Mervânî Emiri’nin bizzat düşmanın karşısına çıkmış olabileceğinin makul olamayacağı öne sürülmektedir.334

Nâsırüddevle Mansur, Melikşah’ın ölümünden sonra Harbe’de iken yıkılan Mervânî Devleti’ni tekrar diriltme fırsatını değerlendirdi. Nâsırüddevle, amcası Emir Hüseyin b. Nasrüddevle komutasında bir orduyu Arap kuvvetleri ile beraber Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş’a karşı gönderdi. Rebiülevvel 486/1094 yılında Nusaybin’den

333 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.221; Krş. İbnü’l-Ezrak, Tarihü’l-Farikî, s.248-264 334 Ripper, Diyarbekir Merwanileri..., s.279-280

62

geçen Hermâs Nehri üzerinde veya İbnü’l-Esîr’e göre Musul bölgesinde yapılan bu savaşta Mervânîler ve Araplar yenildi. Emir Hüseyin b. Nasrüddevle ile Emir İbrahim b. Kureyş esir düştü ve yaklaşık on bin kişi öldü. Arapların malları, kadın ve çocukları yağmalandı. Tutuş, tarafından esir edilip öldürülen yirmi emir arasında Mervânî emiri Hüseyin b. Nasrüddevle b. Mervân da vardı.335

1.1.6.5. Mamık

Salar-ı Horasan’ın 458/1065-66 yılında Meyyâfârikîn’i kuşatması esnasında Emir Nizâmüddîn tarafından askerlerine rehin olarak verilmiştir.336 Salar-ı Horasan,

müzakere için şehre girince Nizamüddin’in veziri onu tutuklamasını istemiştir. Nizamüddin buna itiraz edince Vezir ona “Kardeşlerin sana düşmandırlar. Onların karşılığında Diyâr-ı Bekr’i satın alıyorsun” deyip onu ikna etmiştir. Salar-ı Horasan yakalandıktan sonra bunu anlayınca “Düşmanını düşmanının karşılığında yakaladı” demiştir. Salar-ı Horasan’ın öldürülmesinden sonra Emir Mamık da öldürülmüştür.337

1.1.6.6. Fadlun

Salar-ı Horasan’ın 458/1065-66 yılında Meyyâfârikîn’i kuşatması sırasında rehin verilen Nizamüddîn’in diğer kardeşidir. Emir Fadlun, tıpkı diğer iki kardeşi gibi Salâr-ı Horasan’ın tuzağa düşürülmesinin akabinde ölümle yüz yüze kalmıştır. İbnü’l- Ezrak, Emir Fadlun olabileceğini söylediği kardeşin bir tayın kuyruğuna bağlanıp bırakıldığını ve Tirmin Köyü’nde bir köylünün onu kurtararak şehre gönderdiğini söylemiştir.338

1.1.6.7. İbrahim

Nasrüddevle’nin oğlu İbrahim, evliliği ve devam eden soyu nedeniyle İbnü’l- Ezrak tarafından anılmıştır. Nasrüddevle onu ağabeyi Ebu Ali Hasan’ın torunu ile evlendirmiştir.339 Eserinin başka bir yerinde Nizâmüddîn’in çocuklarından

bahsederken Nizâmüddîn’in kızlarından birinin İbrahim’in torunu Emir Süleyman b. Emir Ali b. Ebü’l-Fevâris b. İbrahim b. Nasrüddevle ile evlendiğini yazmıştır.340

335 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.233

336 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.171-72

337 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.171-72; İbn Şeddâd bu ismi Babek diye kaydetmiştir.

Bkz. El-A’lakü’l-Hatîre..., 3/1,1991 s.371

338 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.171-72 339 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.92 340 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.219

63

Sonrasında İbnü’l-Ezrak, Nasrüddevle’nin oğlu İbrahim’in soyu hakkında şunları söylemiştir: “Emir İbrahim b. Nasrüddevle, Emir Ebü’d-Delf Senharib b. Emir Ebu Ali Hasan b. Mervan’ın kızı Emire Fatma ile evlendi ve Ebü’l-Fevâris adında bir oğlu oldu. Onunda Ebu Nasr, Ali, Ebü’d-Delf, Ebü’l-Feth ve İbrahim adlarında beş oğlu dünyaya geldi. Emir İbrahim, 550/1155 yılının Receb ayında öldü.

Çocuklarından Ebu Nasr, Nasrüddevle’nin kızı ile evlendi ve Hüseyin adında bir oğlu oldu. Hüseyin’in bir cariyesinden dünyaya gelen Hasan, Nasrüddevle’nin torunu Derbas b. İsko’nun kızı ile evlendi. Bir oğlu ve kızı dünyaya geldi. Oğlu Ebü’l- Fevâris’in torunu Süleyman b. Ali’nin kızı ile evlendi. Kızı ise Emir Mahmud b. Ebü’l- Fevâris ile evlendi ve birkaç çocuğu oldu. Hasan, 537/1142-43 yılında Başezrim’de öldü.

Emir Ebü’l-Feth, evlenmeden ve dolaysıyla çocuk bırakmadan 533/1138-39 yılında öldü. Emir Ebu Delf ise Emir Ahmed’in kızı ile evlendi. Bu karısı ölünce Ahmed’in Serve adındaki diğer kızı ile evlendi. Bu ikinci karısından Bâd, Said ve Mervân adında üç çocuğu oldu. Kendisi 3 Receb 541/9 Aralık 1146 tarihinde ölünce çocukları, amcaları Emir Şucaüddevle İbrahim b. Ebü’l-Fevâris’in himayesine girdiler.341 Ebü’l-Fevâris’in oğlu Emir Ali ise Mûsık’ın torunu Reis Büyük Mûsık b. Reis, Ebu Abdullah’ın kızı Siti Zeynep ile evlendi ve Süleyman, Mahmud, Davud adlarında üç oğlu oldu. Bunlar Meyyâfârikîn’de Melik Necmüddin’in hizmetine girdiler ve her birinin birkaç çocuğu oldu. Emir Ali 12 Zilkade 548/29 Ocak 1154 tarihinde Başezrim’de öldü. Cenazesi Meyyâfârikîn’e getirilerek babası Ebü’l- Fevâris’in türbesine gömüldü.

Ebü’l-Fevâris’in Ebu Nasr’dan sonra ikinci oğlu olan Emir İbrahim’e gelince; Erzen Nazır’ı Reis Ebu Ali b. Ruhban’ın kızı Sittî Zine ile evlendi. Fatma adında bir kızı oldu. Bu kız Ahmed b. Nizamüddin’in torunu Ahmed b. Abdullah ile evlendi ve birkaç çocuk dünyaya getirdi. Emir İbrahim’in bir cariyeden de Mes’ud adında bir oğlu oldu. Bu çocuk babasının yanında kaldı. Babası ölünce de Şam Valisi Fahrüddîn’in hizmetine girdi. Vali kendisine ilgi gösterdi ve çok arazi verdi. Fakat Mes’ud bir süre sonra oradan da ayrılıp Mısır’a gitti ve Fâtımî Veziri Şaver’in hizmetine girdi. Daha sonra Esedüddin Şirguh, Mısır’a gidip egemen olunca Mes’ud da onun hizmetine

64

girdi.342 Daha sonra Mısır’da Selahaddin’e hizmet etti. Emir İbrahim, kardeşi Ebü’d-

Delf’in ölümünden sonra onun karısı Serve ile evlendi ve ondan Ahmed Yek ile Ebü’l- Fevâris adlarında iki oğlu oldu. Bu iki kardeş Melik Necmüddin’in hizmetine girdiler. Emir İbrahim 6 Şaban 559/29 Haziran 1164 tarihinde Başezrim’de öldü. Cenazesi Meyyâfârikîn’e getirtilerek büyük Nasrüddevle’nin türbesine defnedildi. Bu türbe Nasrüddevle’nin defnedilmiş olduğu 456/1063-64 yılından beri, aradan 103 yıl geçmiş olmasına rağmen hiç açılmamıştı ve ilk defa Emir İbrahim’in defnedilmesi için açıldı.”343

1.1.6.8. İsko

Nasrüddevle’nin oğlu olan İsko’nun Derbas adında bir oğlu oldu. Derbas, Meyyâfârikîn’e bağlı Hûmat Köyü’nde oturdu ve orada evlendi. Birkaç çocuğu oldu. Bunlardan biri İsko b. Derbas’tır. O da Hûmat’ta kaldı. Onun da Mem adında bir oğlu ile birkaç kızı oldu. İsko’yu Nasrüddevle’nin soyu devam eden çocukları arasında sayan İbnü’l-Ezrak, kızlardan birkaç tanesinden bahsettiğini, erkeklere önem verdiğini ve erkeklerin tümünü zikrettiğinin kaydetmektedir.344

1.1.6.9. Hasan

Nasrüddevle’nin oğlu Emir Hasan 458/1065-66 yılında öldü. Geride Ebu Said ile Menkelân adlarında iki çocuk bıraktı. Ebu Said hastalandı ve çocuk bırakmadan öldü. Menkelân’ın ise Ebü’l-Heyca adında bir oğlu oldu. Siirt’e giderek orada kaldı. Onun da Mervân, Hasan ve Hüseyin adında üç oğlu ve birkaç kızı oldu. Daha sonra Meyyâfârikîn’e geldi ve 559/1163-64 yılında ölünceye kadar burada kaldı. Ölünce de Muhdese Camii’nde dedesi Hasan b. Nasrüddevle’nin yanına defnedildi. Çocukları İbnü’l-Ezrak zamanında Meyyâfârikîn’de oturmaktaydılar.345

Salar-ı Horasan’ın Meyyâfârikîn’i kuşatması esnasında Nasrüddevle’nin büyük oğlu Emir Hasan rehin olarak verilmiş, Salar-ı Horasan tuzağa düşürülünce, Nasrüddevle’nin oğlu Nizâmüddîn Nasr’ın iki kardeşi yakalanarak Su Kapısı’nın346

dışında başları kesilmiştir. Nizâmüd’dîn Nasr’ın diğer kardeşi bu olaydan sağ

342 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.223 343 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.92,224 344 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.224, 225

345 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.224; Krş. İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.269 346 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.82

65

kurtulmuştur. Bu rivayete göre bu olayda öldürülen Emir Hasan’ın cesedi Muhdese Camii’nin doğu tarafında bulunan türbeye defnedilmiştir.347

1.1.6.10. Ebü’l-Harb Süleyman

Ebü’l-Harb Süleyman, Nasrüddevle’nin veliaht olarak seçtiği348 ve ismi

siyasi vakalarda çokça geçen kişidir. İbnü’l-Esîr, onun için cesur ve atılgan biri ifadelerini kullanmıştır. Girişimleri, cesaret ve atılganlığı kendisinin ve birçok kimsenin ölümüne, Mervânîlerin Kürt kabilelerinin desteğini kaybetmesine sebep olmuştur.349

Ermeni topraklarına 423/1031-32 yılında düzenlediği yağma seferi sonucunda birçok esir ve ganimet elde ettiği kaydedilmiştir.350 Adının karıştığı bir

başka olay ise 441/1049-50 yılında olmuştur. Karvâş ile kardeşi Ebu Kâmil arasında vuku bulan savaşta, Karvâş’a yardım etmek için giden ve ilk gün onun yanında savaşan Ebü’l-Harb Süleyman, ikinci gün savaşta kenarda durunca diğer müttefikler de ona uymuş ve Süleyman’ın bu ihaneti 50 yıl hükümdarlık yapan Karvâş’ın esir düşüp saltanatının sona ermesine neden olmuştur.351

Mervânîlerle Kürt aşiretleri arasında 447/1055-56 yılında patlak veren sorunlar nedeniyle Ebü’l-Harb Süleyman hakkında tarih kitaplarında bazı bilgiler verilmektedir. Buna göre Cezîretü İbn Ömer Valisi Ebü’l-Harb Süleyman b. Nasrüddevle, ihtilafa düştüğü Buhtî Emiri ile evlilik bahanesiyle yakınlık kurdu. Buhti Emiri Mûsık’ı Beşnevi Kürtleri Emiri Ebu Tahir'in kızıyla evlendirdi. Süleyman’ın halası kızı ile evlenen Mûsık yanına gidince tutuklandı. Tuğrul Bey araya girdiyse de

347 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.171-72

348 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.166; Mehmet Emin Zeki, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri...,

s.191; Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır..., c.1, s.212; Keleş, “Selçuklu- Mervanoğulları İlişkisi ve Diyarbekir Bölgesi’nin Selçuklu Hakimiyetine Alınması”, s. 212; Biçer, “Selçuklular ve Kürtler”, s.172

349 Bu konu hakkında bkz. İbnü’l-Esîr el-Kamil fi’t-Tarih, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, c.8 s.320-321;

İbnü’l-Esir, İslam Tarihi el-Kamil fi’t-Tarih Tercümesi, Bahar Yayınları, c.9, s.460

350 Bu konu hakkında bkz. İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi’t-Tarih, Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, c.8, s.205;

Abdulgani Efendi, Mardin Tarihi, s.27; Biçer, “Selçuklular ve Kürtler”, s.172; Abdulgani Efendi, Süleyman’ın 433/1041-42 yılında Azerbaycan’dan gelen Melikü’l-İzz (Oğuz Meliki) ile savaştığını ve onun emellerine set çektiğini nakletmektedir. 433 yılında Oğuzların Diyâr-ı Bekr’e akınlarda bulundukları ve bahsi geçen konunun bu olaylarla ilgili olduğu kanaatindeyiz. Melikü’l-Guz (Oğuz Meliki) olması gereken kelimenin ise yanlışlıkla Melikü’l-İzz olarak yazıldığını tahmin etmekteyiz. Abdulgani Bulduk, El-Cezîre’nin Muhtasar Tarihi, Mustafa Öztürk, İbrahim Yılmazçelik (Haz.), Fırat Üviversitesi Basımevi, Elazığ 2004, s.31

351 İbnü’l-Esîr, İslâm Tarihi el-Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi, c.9, s.420; Krş. İbnü’l-Esîr, el-Kâmil