G. Nâsırüddevle Mansur b Nizâmüddîn Dönemi (472-478/1080-85) ve
1.2. Nasrüddevle-Şervîn Mücadelesi
1.3.4. Şervîn’in Emirliği Bırakmak Zorunda Kalması ve Halka Teslim Olması
Şervîn, buradan kaçıp surdaki Burcü’l-Melik’e455 çıktı ve orada kaldı. Daha
sonra şehrin yaşlılarını çağırttı. Onlar gelince kendisine sitem ve serzenişte bulundular. Şervîn, kendilerinden aman istedi. Onlar da aman verdiler ve onu öldürmeyeceklerine, kendisiyle Emir Ebu Nasr arasında arabuluculuk edeceklerine söz verdiler.456 Bunun
üzerine burçtan indi ve elebaşlarından birinin evinde onlara yemin ettirdi. Bu antlaşmadan sonra Şervîn’in kontrolü kaybetmiş ve yönetim Meyyâfârikîn’in ileri gelenlerinin eline geçmiştir.
Şervîn’in kaldığı evin sahibi Ebu Tayyib Muhammed b. Ubeyd b. Muhavvir457 adında zengin bir adamdı. Halk kendisine bağlıydı ve sözünü dinlerdi.
Kendisi, Şeyhler Şeyhi Eb’ül-Hasan Ali b. Yahya b. Hasan b. Ebi Tayyib’in dedesidir. İsyan sırasında adı geçen Ebu Tayyib, Şervîn’nin yanından çıkıp halka sitem etti ve sarayı yağma etmekten vazgeçmelerini söyledi. Ne var ki halk sözünü dinlemedi. Kasrü’l-Atîk’i yıktılar458 ve kalan malları da aldılar.459
Halk sarayı istila ettikten sonra Emir Ebu Nasr’a haber göndererek gelmesini istediler. Ebu Nasr da gelip şehrin dışında karargâh kurdu ve kendilerine haber salarak Şervîn’i teslim etmelerini istedi. Fakat halk, “Biz kendisine eman verdik, canını ve malını koruyacağımızı vaat ettik.” diyerek Şervîn’i teslim etmeyeceklerini bildirdi. Sonra aralarında ikilik çıktı. Bunun üzerine Şeyh Ebu Tayyib b. Muhavvir onlardan
453 Sibt, yakıldığını söylemektedir. Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.207
454 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.111; Krş. İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.95-97; Sibt
İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.207; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre..., c.3/1, s.345
455 Burcü’l-Melik denilen bu saray Meyyâfârikîn’in doğusunda yüksek mevkidedir. Bu konuda bkz.
Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s.165
456 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.111; Sibt, Şervîn’in arabuluculuk ve eman için şehrin ileri
gelenlerini çağırdığını söylemektedir. Bu konuda bkz. Sibt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.207; İbn Şeddâd, El-A’lakü’l-Hatîre..., 3/1, s.207
457 İbn Şeddad’a göre ismi Ebu Tayyib Muhammed b Abdülmecid İbnü’l-Muhavvir’dir. Şeyhü’ş-Şüyuh
Ebü’l-Hasan Ali b. Muhavvir’in dedesidir. İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.346
458 İbn Şeddâd, Kasrü’l-Atîk’in yıkıldığını ve içindekilerin yağmalandığını teyit etmektedir. İbn Şeddad,
el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.346; Burası Hamdanîlerden itibaren Mümehhidü'd-devle’nin hükümdarlığının sonuna kadar yönetim merkezi idi. Bkz. Yûsuf, Ed-Devletü’d-Dûstekiye..., c.1, s.165
90
ayrıldı ve “Ben bu işte yokum!” dedi. Kendisi çekilince, başlarına Tahir b. Hammamî adında saygı gösterdikleri bir adamı getirdiler. Bir süre onun sözünden çıkmadılar. Ne var ki daha sonra aralarında yine ikilik çıktı. Bunun üzerine Ebu Tahir de onlardan ayrıldı.
Bu sefer de başlarına Bezciler Çarşısı’nın ileri gelenlerinden Eb’ül-Hasan Ahmed b. Vasîf el-Bezzaz’ı460 getirdiler. Bunun, İbn Rehyan adında, aşireti, akrabaları
ve adamları bulunan bir dostu vardı. İkisi görüşüp anlaştılar ve şehri korumaya, halkın durumuyla ilgilenmeye karar verdiler. Ebü’l-Hasan, halka iyilik yapacağına söz verdi ve halkı, yaşlıları toplayarak onlarla durumu görüşüp kararlar aldı. Saraydan yağma edilmiş olan malların bir bölümünü de geri aldı. Böylece konumu güçlendi.461
Sonra Emir Ebu Nasr, kararlı bir şekilde halkın karşısına çıktı, onlarla şiddetli bir savaşa girişti. Bunun üzerine İbn Vasif işin uzayacağından, halkın Nasrüddevle’ye teslim olacağından ve kendisinin düşman olarak kalacağından korkmaya başladı. Bunu önlemek için de Nasrüddevle’ye gizlice haber göndererek kendisinden ve Hoca Eb’ül- Kasım’dan eman istedi. Ayrıca kendi şahsı ve halk için bazı şartlar ileri sürdü ve elinden geleni yapacağını bildirdi. Nasrüddevle kendisine olumlu cevap verdi ve geri çekildi.
İbn Vasîf, sonra şehrin yaşlılarını ve ileri gelenlerini camide toplayarak onlara şöyle dedi: “Abluka altında ne zamana kadar sabredeceğiz ve içinde bulunduğumuz durum ne zamana kadar sürecek? Evlerimiz ve emlakımız yıkıldı, geçimimiz ve kazancımız bozuldu.” Halk ise onun bu sözlerine şu karşılığı verdi: “Şervîn’i asla teslim etmeyeceğiz.”
Nasrüddevle kendilerine haber yolladı, fakat ona cevap vermediler. Bu olaylar ekim ayında oldu. Kasım ayı gelince, görülmemiş bir soğuk ve kar yağışı başladı. Bu yüzden Nasrüddevle ve arkadaşları büyük sıkıntı yaşadılar. Orada kalmalarına imkân yoktu. Bu nedenle bazı askerleri orada bırakarak Erzen’e döndüler. Şehri kuşatmaya devam eden askerler, şehir halkının dışarı ile olan bağlantısını kesmeye ve yiyecek sağlamalarını engellemeye devam ettiler. Nasrüddevle de şubat ayına kadar Erzen’de kaldı. Sonra tekrar Meyyâfârikîn üzerine yürüyerek kuşatmayı ve savaşı şiddetlendirdi. İbn Vasîf tekrar Nasrüddevle’ye haber göndererek güvenini
460 Sibt Ebü’l-Hüseyin Ahmed b. Ali b. Vasîf diye ismini vermektedir. Bu konuda bkz. Sibt İbnü’l-
Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.208
91
kazanmaya çalıştı. Nasrüddevle de iyilik yapacağı cevabını verdi. Nasrüddevle, Meyyâfârikîn halkının uzun süre direnebilmelerinden ve teslim olmayışlarından etkilenmişti.462
İbn Vasîf, Nasrüddevle’den olumlu cevap alınca tekrar halkı topladı ve şöyle konuştu: “Bu durum ne zamana kadar böyle devam edecek? Bu iş hayli uzadı. Bu Emir bizlerden vazgeçmeyecektir. Bizim de kendisinden başka sığınacak kimsemiz yoktur. Şervîn için kendimizi ölüme atmayalım.” Halk ne yapılması gerektiğini sorunca da şöyle dedi: “Emir’e yazalım ve durumumuzu düzelttiğimizi bildirelim. Şervîn için af dileyelim. Affederse ne âlâ, etmezse varsın Şervîn ölsün fakat biz kendimizi ölüme atmayalım.”
Bunu üzerine halk, “Nasıl istersen öyle yap” diyerek İbn Vasif’e yetki verdi. Sonra halktan bir grup çıkarak Nasrüddevle’nin yanına gitti. Nasrüddevle onlara ilgi gösterdi, iyilik yapacağını vaat etti. Onlara yazılı olarak eman verdi, Şervîn’e de dokunmayacağını söyledi. Bunun üzerine döndüler. Ertesi gün halk erkenden Bâbü’l- Beled, Bâbü’l-Hüvve ve Bâbü’r-Rabad kapılarını açtı. Emir Ebu Nasr şehre girerek Şervîn’in evine gitti. Çünkü hükümdarlık makamı yıkılmıştı. Şervîn de Burcü’l- Melik’ten inip Nasrüddevle’nin huzuruna girdi. Hoca Eb’ül-Kasım, Burcü’l-Melik’e çıktı.463
Emir Ebu Nasr’ın şehre girişi 401/1011 yılının son ayındaydı. Bu tarih Miladi 1011 yılının Temmuz/Ağustos464 aylarına denk gelmektedir.465 İbnü’l-Ezrak’ın
anlatımında olayların 401 yılının başında (Ağustos/Eylül 1010) başladığı ve 401 yılının sonunda ( Temmuz/Ağustos 1011) bittiği anlaşılmaktadır. İbnü’l-Ezrak’ın yukarıdaki anlatımda ekim ve kasım ayından bahsetmesi ve ardından sert kış şartları nedeniyle kuşatmayı kaldırıp tekrar kuşatmaya başlandığını belirtmesi zaman ve mevsimlerin akışına uymaktadır. Bu da aktardıklarının doğruluk derecesini arttırmaktadır.
462 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.113 463 İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.102
464 http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=385
465 İbnü’l-Ezrak, Mervânî Kürtleri Tarihi, s.114; Krş. İbnü’l-Ezrak, Târihü’l-Fârikî, s.97-102; Sibt
İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zaman..., c.18, s.207; İbn Şeddad, el-A’lakü’l-Hatîre…, c.3/1, s.346- 348; Tufantoz, Ortaçağda Diyarbekir..., s.77; Amedroz, “The Marwanid Dynasty...”, s.131
92
Nasrüddevle’nin ısrarla Şervîn’in kendisine teslim edilmesini istemesi ve Meyyâfârikîn ileri gelenlerinin de kesin bir şekilde bundan kaçınması kuşatmanın yaklaşık bir sene sürmesine neden olmuştur. Sonunda Şervîn’in tarafında olup olayların istemedikleri şekilde biteceğini anlayanlar ile Şervîn’in yönetiminden rahatsız olan Meyyâfârikînliler, Nasrüddevle’nin onu teslim alma ısrarı nedeniyle Şervîn’e verdikleri emandan vazgeçmek zorunda kalmışlardır.
Şervîn ile İbn Fîlûs’un Bizanslılara yanaşmaları ve hazineleri Âmid’e kaçırmaları Meyyâfârikînlilerin taraf değiştirmelerinde etkili olmuş, camide halkın kılıçtan geçirileceği şayiası, İbn Fîlûs’un kalabalık bir şekilde gürültü ile cuma namazına gitmesi bu şayianın doğru olduğu izlenimi uyandırmış ve halkın ayaklanmasına yol açmıştır. Sonunda ayaklananların amaçlarına ulaştıkları, Şervîn’i devre dışı bıraktıkları, Meyyâfârikînlilerin kuşatma süresince kendi aralarından birini süreci yönetmekle görevlendirdikleri ve bu işin üstesinden gelemedikleri görülmektedir. Meyyâfârikîn’in ileri gelenleri ve halkı, Şervîn’e verdikleri sözü tutmak ve hayatını garanti etmek için uzun süre direnmişlerdir. Nasrüddevle’nin de bunu takdir ettiği görülmektedir.
Meyyâfârikîn’de 401/1010 senesinde kestirilen bir sikkenin varlığını kanıtladığı yeni yönetim466 hakkında kaynaklar çok az farklılıklarla olanları dile
getirmektedirler. Şervîn’in Meyyâfârikîn’de hakim olduğu bir yıla yakın süre içerisinde kuşatma altında olmasına rağmen para bastırmayı ihmal etmediği, bir hükümdar gibi davrandığı görülmektedir.