• Sonuç bulunamadı

GRAFİK 2: KÜRESEL DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM AKIMLARINDAKİ DEĞİŞİM

6. Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ)

ÇUŞ, iki veya daha fazla ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine ait olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüten, kendisine ait işletme stratejileri olan ve bu stratejileri tüm bağlı kuruluşları veya şubelerinde uygulayan işletmeler olup, üretimin bütün aşamalarını ayrı ülkelerde veya üretimin farklı aşamalarını ayrı ülkelerde gerçekleştirilebilir veya örneğin hammaddeyi bir ülkeden temin edip bunu ikinci bir ülkede imal edebilir, mamulünü üçüncü bir ülkede pazarlayabilirler. Küresel olarak faaliyet gösteren ÇUŞ’lerin menşe ülkeleri ağırlıklı olarak merkez ülkeleridir. Gelişmiş ülkeler merkezli (esas kar transferinin yapıldığı ülke) olarak küresel platformda kurulan şirketler, ağ uzantıları sayesinde gelişmekte olan ülkeleri denetim alanları içersine alabilmektedirler89.

Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerde önemli bir kesim yabancı sermayeyi sanayileşmiş ülkelere bağımlılık olarak algılamaktadır. Sağlanan karların ülke içersinde yeniden yatırıma yönlendirilmeyerek ÇUŞ’nin menşe ülkesine transfer edilmesi, sermayelerinin tamamının ÇUŞ yönetim mekanizması tarafından kontrol edilmesi, yönetime yerel katılım olmaması, genelde kadınlardan oluşan genç işgücünün hızla işe alınıp çıkarılması, düşük ücretler ödenmesi, ÇUŞ’lerin ülke yönetimlerine müdahalesi, doğal kaynakların talan edilmesi bu görüşü desteklemektedir. Bu imajlarından dolayı ÇUŞ’lerin 1970’lere kadar gelişmekte olan ülkelere nufuz etmeleri yavaş olmuştur. Ancak 1980’ler sonrası yerli yatırımlardaki gerileme, döviz sıkıntısı pek çok ülkelenin tutumunu değiştirmiştir. 1980’ler sonrası sermaye çekebilmek için her türlü vergi ve kamu denetiminden uzak serbest bölgelerin sayısı hızla artmaya başlamıştır. ÇUŞ’ler gelişmekte olan ülkelere gelirken asgari bir siyasi istikrarı aramaktadırlar. Buna karşın birçok devlet ÇUŞ’lere şart koşacak durumda bulunmamakta, istihdam ve ödemeler dengelerini iyileştirebilmek umuduyla en çekici şartları sunmaktadırlar90.

Bu koşullarda 1980’li yıllardan itibaren sanayi üretiminin küreselleşmesi, doğrudan yabancı yatırımların artması ve fason üretime dayalı ticaretin büyümesi ile devam etmektedir. Merkez ülkelerin fason imalat yaptıran ÇUŞ’leri, çevre ülkelerin, Merkez ülkelere ihracatını da düzenlemektedir. İmalat sanayinin değişik aşamalarını, değişik ülkeler arasında sipariş ile

88 Gürak, s.16.

89 Livesly, Frank; Applied Economics, MacMilan Busines Company, London,1998, s.118.

dağıtma, üretimi örgütleme ve nihai ürünü Merkez ülke piyasalarında pazarlama sırasını takip eden bir ‘meta zinciri’ oluşmuştur. Çevreden merkeze uzanan bu zincirde pazarlanan ürünlerin değerinin çok az kısmının çevre ülke üreticilerine bırakıldığı anlaşılmaktadır. Örneğin Güney Afrika’dan Avrupa’ya ihraç edilen konserve şeftalinin değerinin %43’ü, Bangeldeş’te üretilen gömleklerin ABD fiyatının %5’nin üretici ülkelerde kaldığı izlenmektedir. El Salvador’da tanesi 18-19 sente diktirilen gömleklerin ABD’de markasına göre tanesi 12-20 Dolara satılmakta, yine Çin’de tanesi 2 Dolar olan oyuncağın ABD’de fiyatı 7 Dolar, ek katma değeri 10 Dolar olmaktadır. Fason üretimde kazanç paylaşımındaki dengesizliğin temelinde “ihracata dayalı büyüme”ye endeksi ekonomiler olan çevre ülke arasındaki rekabet gerçek ücretleri bastırmaya dayalı politikalara dayanmaktadır. Buna karşın ÇUŞ’ler sektöre rakip sokmamaya özen göstererek; işletme sermayesi, teknoloji ve pazarlamadaki donanımları sayesinde kendi fiyatlarını belirleyebilmektedirler. Böylece ekonomisi dışa açılan ve ticaret payı büyüyen ülkelerin dünya gelirinden aldıkları payın olması gereken oranda artışı engellenmektedir91.

Öte yandan ÇUŞ’lerin etkinliğinin artmasıyla ulus devletin sosyo-ekonomik hayattaki kontrolünün azaldığı bilinmektedir. Daha önceleri genelde devletten-devlete yürütülen ekonomik ilişkiler ile mal veya hizmet mübadelesine dayalı uluslararası ticaret bugün mahiyet değiştirmiştir. Artık sermaye, uluslararası sınırları aşarak üretim hattını ucuz işgücü piyasalarına kaydırmakta, satın alınan mal değil, üretim süreci olmaktadır92.

Küreselleşme, ulus devletin temelini teşkil eden yasama, yürütme ve yargı erklerini de zayıflamaktadır. ÇUŞ’ler karşısındaki en önemli engel olarak kamu kontrolündeki ekonomi ile ulusal yargıyı görmektedirler. Bu nedenle ekonomik alanda özelleştirme teşvik edilmekte, ÇUŞ’ler gittikleri ülkelerde kendilerine yerel ortaklar bularak dev işveren kartellerine dönüşmekte, bu durum rekabetten kurtulma gayretindeki şirketlerin uluslararası birleşmelerine uygun ortam sağlamaktadır93. Diğer taraftan ÇUŞ’ler iletişim, haberleşme imkanları sayesinde, kültürel veya sportif temaslardan, teknik yenilik ve tıbbi gelişmeye kadar pek çok şeyin bütün dünya insanları tarafından aynı anda paylaşılabildiği dünyamızda, küresellik olgusunun etkisini hissettiren kurumlar olmaktadırlar94.

91 Somel, Cem; “Meta Zincirleri, Bağımlılık ve Eşit Olmayan Gelişme”,İktisat Üzerine Yazılar; İktisadi Kalkınma

Kriz ve İstikrar, İletişim Yayınları İstanbul, 2003, s.561-563.

92 Erdut, Zeki; Rekabetin İşgücü Piyasasına Etkisi, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri

Sendikası Yayın No. 29, İzmir,1998, s.19.

93 Tonak , Boratav, Türel, Somel, Şengün, Arslan; s.17-18 .

ÇUŞ’lerin politikaları az gelişmiş ülkeler arasında rekabeti körüklemekte, bu da kar paylarının yükseltilmesini sağlamaktadır. Finansal güç olarak bakıldığında büyük bir ÇUŞ’in sermayesi küçük ülkelerin GSMH’nın üzerindedir. Bu durum ÇUŞ’lerin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Çünkü ÇUŞ’ler az gelişmiş bir ülkede doğrudan yabancı yatırımı genellikle yerel firmalarla müşterek gerçekleştirirler. Bu girişimler ise gelişmekte olan ülkeler arasında rekabete yol açmakta anılan ülkeler ÇUŞ yatırımlarını kendisine çekebilmek için kendilerine vergi indirimleri, kar transfer garantileri gibi kolaylıklar sağlamaktadırlar. Bu nedenle DYY en fazla taviz veren belli başlı birkaç ülkeye yönelmiştir. Örneğin az gelişmiş ülkelere yapılan DYY’nin Çin %31’ni, Brezilya %13’ünü çekmektedir. Rusya 2001 yılında 2.5 milyar dolarlık DYY alabilmiştir95. Değinilen bu noktalar sonrasında ÇUŞ’ler için, uluslararası örgütlenme yapısına sahip, genellikle gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere ucuz üretim ve yüksek kar payı için yönelen ve gelişen küreselleşme olgusuna bağlı olarak etkileri artan kuruluşlardır denilebilir.

Öte yandan sanayileşmenin küreselleşmesi, şirketlerin gelişim, üretim, kaynak bulma, pazarlama ve finansal aktivitelerini sağlıklı bir biçimde organize edilebilmesi için ulusal sınırları dışında yürüttükleri etkinlikler anlamına gelmektedir. Küreselleşmenin ayırt edici özelliği, işletme fonksiyonlarının ayrılarak çeşitli bölümler biçiminde farklı ülkelere taşınmasıdır. Küreselleşmenin en belirgin biçimleri, doğrudan yabancı yatırımlar, uluslararası ticaretin çeşitli biçimleri ve ulusal-yabancı şirket birleşmeleridir. Konunun özellikle 1980’lerden itibaren gündeme fazla taşınmasının nedeni, geçmişe oranla ÇUŞ’lerin artık az sayıda girişimle sınırlı kalmayan hedefleri, yabancı ülkelerde gösterdikleri büyüme hızı ve etkinliklerini dünya çapında koordine edilebilmeleri olanağıdır96.

Burada ÇUŞ’ler açısından işgücünün ucuzluğunun yanında, verimliliğin daha büyük önem taşımakta olduğu ifade edilebilir. Örnekler ÇUŞ’ler açısından ücret/katma değer oranının gelişmekte olan ülkelerde cazip şartlar oluşturduğunu göstermektedir. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’deki ÇUŞ’lerin dış uzantısı durumunda ve çoğunluğu ABD kökenli firmaların sahibi olduğu kuruluşlara doğru gerçekleşen genişleme için Çin ve Meksika örnekleri verilebilir. Örneğin Meksika’da bu tarz işletmelerin işçi sayısı 1977’de 258.200 iken 1997’de 527.800’e, Çin’de ise 1989’da yalnız 3700 iken 1998’de 138.400’e ulaşmıştır.

95 World Bank , Global Development Finance, Washington D.C.,2003, s, xxxviii-xl .

96 Kutal, Gülten-Büyükuslu, Ali Rıza; Endüstri İlişkileri Boyutunda Çokuluslu Şirketler ve İnsan Kaynağı Yönetim

ÇUŞ’lere bağlı bu gelişmeler ABD işçisinin geliri üzerinde etkili olmuş, işçinin niteliğine bağlı olarak ücret gelirlerinde % 5 ile %15 arasında azalmaya yol açmıştır97.

ÇUŞ’den en büyük ikiyüz adedi 1990’lı yıllar itibariyle dünya üretiminin üçte birini gerçekleştirmiştir. Ciroları itibariyle dünyanın en büyük ekonomik ünitelerinin yarısını devletler, kalan yarısını ise ÇUŞ’ler oluşturmaktadır. 38.000 ÇUŞ ve bunların 250.000 bağımlı şirketi bulunmaktadır. Şirket merkezlerinin %90’ı gelişmiş ülkelerdedir. Bağımlı şirket merkezleri ise daha dengeli dağılmış olup, %42.4 gelişmiş, %47si gelişmekte olan, %10.5’şi ise Doğu Avrupa ülkelerinde bulunmaktadır98. 2000 yılında en büyük 500 ÇUŞ menşei aşağıdadır.