• Sonuç bulunamadı

3. PİŞMANLIK ve ISLAH KURUMUNDAN YARARLANMA ŞARTLARI

3.2. Önşart: Kendiliğinden Haber Verme

3.2.2. Talebin Şekli

Kural olarak haber vermenin bir dilekçeyle yapılması ve bunun resmi kayıtlara geçirilmesi şartı aranmaktadır. Haber vermenin hukuki olarak bir değer ifade etmesi, somut olarak bir dilekçenin verilmesini gerektirmektedir. Bildirimlerin yazılı olması esas olmakla birlikte okuma yazması olmayan bir mükellefin yapacağı sözlü bildirimin tutanakla tespiti suretiyle de haber verme gerçekleşebilir (VUK m. 169). Ülkemizdeki okur-yazar oranının gittikçe arttığı göz önüne alınırsa bu durumun gittikçe istisnai bir nitelik kazandığı söylenebilir. Bunun haricinde tutanağa geçirilmek suretiyle yazıya dökülmüş diğer sözlü pişmanlık taleplerinin de hukuken geçerli kabul edilmesi doğru bir uygulama olacaktır620

Aşağıda pişmanlık ve ıslahtan yararlanma talebi içeren bir dilekçe örneği verilmiştir:

.

---

BATTALGAZİ VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NE ESKİŞEHİR

Dairenizin ... sicil numarasında kayıtlı ... vergi mükellefiyim.

Kanuni süresinde veremediğim ... dönemine ait ... beyannamesinin Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesine göre kabulünü arz ederim.

Saygılarımla

Adres: Tarih

Adı Soyadı (Ünvanı)

İmza Ek: 1 Adet ... Vergisi Beyannamesi

--- Bu örnekte gösterildiği şekilde pişmanlık talebini içeren bir dilekçe verilmeden, sadece beyanname verilmesi pişmanlıktan yararlanma sonucunu doğurmaz. Bu halde beyanname re’sen takdir edilmek üzere takdir komisyonuna sevk edilmek yerine beyannamede gösterilen matrah üzerinden re’sen tarhiyat yapılmaktadır (VUK m. 30/4).

Benzer şekilde bir dilekçe ve beyanname verilmeksizin ödemenin yapılması da pişmanlık ve ıslah açısından bir değer taşımayacaktır. Teoride bu konu çok net olmasına

620 Aynı yönde bir görüş için bkz.: Kızılot-Kızılot, s. 180.

karşılık Danıştay’a intikal eden uyuşmazlıklarda verilen bazı kararlarda dilekçe verme şartının katı yorumlanmadığı görülmektedir621

Dilekçe verilmesi şartı haricinde dilekçenin içeriğine ya da şekline ilişkin olmazsa olmaz özel bir şart veya sınırlama getirilmemiştir. Dilekçe metninde “pişmanlık”

kelimesinin ya da 371. maddenin zikredilmemesi, pişmanlık ve ıslah talebinin reddi için bir gerekçe sayılamaz

.

622

621 Danıştay 4. D., E. 1996-5596, K. 1997-3900, T. 31.10.1997: “(…) davacı, beyanname verme süresinden sonra ikinci gün içinde kendiliğinden beyannamesini vermiş ve vergisini de ödemiştir. Davacının bu tutumunda Vergi Usul Kanunu`nun 371 inci maddesindeki pişmanlık hükümlerinden yararlanması için gerekli şartlardan sadece keyfiyeti dilekçe ile bildirmesi noksandır. Tamamen şekle ilişkin olan bu noksanlığın, davacının pişmanlık hükümlerinden yararlanmasını engellediği kabul edilemez. Bu durumda davacı hakkında kesilen usulsüzlük cezası yerinde ise de, pişmanlık hükümlerine göre pişmanlık zammının, hesaplanıp istenmesi ile yetinilmesi gerekirken, kusur cezası kesilmesi yerinde bulunmamaktadır. Kusur cezasına ilişkin davanın reddinde isabet görülmemiştir. (KİBB); Bir başka kararda karşıoy yazısında da bu konuya değinilmektedir: “Aslında cezayı kaldıran sebeplerden biri olan "pişmanlık" hükümlerinden davacının yararlanmasını engelleyen, sadece keyfiyeti ayrıca bir

‘dilekçe’ ile vergi dairesine bildirmemiş olmasıdır. Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde sözü edilen dilekçe, beyan ve ödeme sürelerinin başlangıcını tesbit için aranmıştır. Bu husus, sözü edilen maddenin 3 numaralı bendinde pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için ‘Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak 15 gün içinde tevdi olunması’nın şart olarak öngörülmesiyle belirlenmiştir. Beyannamesini vermek ve bu beyana göre tahakkuk eden vergiyi ödemek suretiyle pişmanlık iradesini vergi dairesine bildirmiş olan davacının, mücerret beyannamesine bir dilekçe eklememesini pişmanlık hükümlerinden yararlanmasına engel saymamak gerekir.” (Danıştay VDDGK, E. 1995-122, K. 1996-167, T.

17.05.1996, KİBB); Üzerinde tartışma yapılan benzer bir konu da süresinde verilmeyen bir beyanname bulunmasına rağmen vadesinde ödeme yapılmasıdır. Bu konuda bkz.: Niyazi Cangir,

“Beyanname Süresinde Verilmemekle Birlikte, Verginin Vadesinde Ödenmesi”, Maliye Postası Dergisi, 1 Temmuz 1996, Y. 17, S. 380, s. 28 vd.

. Pişmanlık talebinin zımni olarak ifade edilmesi, izhar edilmesi

622 Kaneti, s. 254, 255; Candan, Vergi Suçları ve Cezaları, s. 365; Kızılot-Kızılot, s. 180, 189; Mehmet Korkusuz, “Pişmanlık Hükümlerinden Faydalanmanın Şartları”, Maliye Postası Dergisi, 1 Ocak 1996, Y.17, S. 368, s. 70; 17.10.2000 tarihli ve B.07.0.GEL.30/3044-371-685/47122 sayılı Özelge: “(…) mükelleflerin kanuni süresinde vermedikleri veya kanuni süresinde vermekle birlikte eksik verdikleri beyannamelerini bir dilekçe ekinde vergi dairesine vermeleri ve Vergi Usul Kanununun 371.

maddesinde belirtilen şartları da yerine getirmeleri halinde verilen dilekçede pişmanlık talebinden bahsedilmese dahi, pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği yolundaki Danıştay kararlarındaki görüş Bakanlığımızca da benimsenmiş ve uygulama buna göre yönlendirilmiştir.” (www.gib.gov.tr, 13.03.2010); Maliye Bakanlığı’na ait 15.07.1986 tarihli 3-24466-371-413 Sayılı Özelge ve 06.03.1984 tarihli 1-24466-371-333 Sayılı Özelge (Şükrü Kızılot, Vergi Sorunlarıyla İlgili Danıştay Kararları ve Muktezalar, Ankara: Savaş Yayınları 1989, s. 974, 976); Danıştay 3. D., E. 1986-302, K. 1986-1498, T.

04.06.1986 (KİBB); Danıştay 7. D., E. 1989-215, K. 1992-1994, T. 29.05.1992 (KİBB)

bu başvurunun hukuki geçerliliğini etkilememektedir623. Buna ilişkin olarak bakanlığın verdiği özelgelerde ve Danıştay’ın içtihatlarında benzer görüşlere yer verilmektedir624

“213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda anılan 371'inci maddesinde, mükelleflerin verecekleri dilekçenin içeriğine ve biçimine ilişkin herhangi bir sınırlama getirilmediğinden, anılan dilekçede, sadece "pişmanlık" ifadesinin kullanılmamış olması, davacının, pişmanlık hükümlerinden yararlanmasına engel oluşturmaz. Bu bakımdan, davacı Şirketin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesine dayalı Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir

.

625

(…) kanunda pişmanlık dilekçesi herhangi bir şekle bağlanmadığına ve pişmanlık dilekçesinde ‘pişmanlık hükümlerinden’ yararlanmak istenildiğinin açıkça belirtilmesi de şart koşulmadığına göre (…)

.”

626

Dilekçe metninde açık bir şekilde pişmanlık ve ıslah hükmü dışında başka bir kanun maddesinden yararlanılma isteği belirtilmişse bu durumda dilekçenin, pişmanlık dilekçesi olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin farklı kararlar mevcuttur. Bir kararda, pişmanlık ve ıslah şartlarının yerine getirildiği tespiti yapılarak başka bir maddeden (VUK m. 376) yararlanmaya ilişkin açık iradenin 371. maddeden yararlanma isteği şeklinde yorumlanamayacağı ifade edilmektedir

627. Farklı bir daire kararında ise aksi yönde bir görüş belirtilmektedir628

623 Kaneti, s. 254-255; Alman vergi hukukunda da dilekçede “kendini ihbar/selbstanzeige” ifadesinin geçmemesi bir red sebebi olarak görülmemektedir. (Tipke-Lang, s. 1112-1113)

. Kanaatimizce bu konuda kesin bir hüküm vermek yerine vergi dairesinin ya da yargı organının, dilekçede geçen ifadeleri esas alarak bir sonuca varması gerektiğini kabul etmek daha isabetli olacaktır. Başka bir madde numarasının yazılması, kayıtsız şartsız bir red gerekçesi olarak kabul edilirse örneğin, dilekçeye hatalı bir şekilde 371. madde yerine 361. madde yazılması gibi durumlarda mükellefin aleyhinde sonuçlar doğabilecektir.

624 15.07.1976 tarihli 3-24466-371/413 sayılı ve 06.03.1984 tarihli 1-24466-371/333 sayılı özelgeler (Şükrü Kızılot, Vergi Uygulamasıyla İlgili Muktezalar ve Danıştay Kararları, Ankara: Savaş Yayınları 1987, s. 1433-1434, 1441)

625 Danıştay 7. D., E. 2002-1688, K. 2003-328, T. 04.02.2003 (LYMP)

626 Danıştay 4. D., E. 1971-8542, K. 1973- 852, T. 26.02.1973 (Karagözoğlu, s. 753)

627 Danıştay 3. D., E. 1986-2684, K. 1987-1165, T. 06.05.1987 (Candan, Vergi Suçları ve Cezaları, s. 365, dpn. 452.)

628 Danıştay 4. D., E. 1985-2862, K. 1985-2994, T. 18.11.1985 (Candan, Vergi Suçları ve Cezaları, s. 365, dpn. 452.)

Mükellefin pişmanlık dilekçesi vermek yerine düzenlediği beyannamenin herhangi bir yerine pişmanlık ve ıslahtan yararlanma isteğini yazması halinde de bu talep kabul edilmektedir629

Kural olarak yapılması gereken, kanundaki ifadesine uygun olarak mükellefin pişmanlık meramını tam olarak ifade eden bir dilekçenin resmi kayıtlara geçirilmesidir. Yukarıda belirtilen ihtimallerle pişmanlık talebinin geçerli sayılıyor olması, bir müsamahanın somutlaşan örnekleridir. Kuralına uygun hareket edilmesi, görüş farklılıkları sebebiyle gereksiz yere zaman kaybını önleyecektir. Daha da önemlisi mükellef açısından oluşabilecek hak mağduriyetleri gibi birçok zararlı sonucun önüne geçilmiş olacaktır.

Bu konuda gelir dairesi başkanlıklarının Internet sitelerinde yayınladıkları dilekçe örneklerinden yararlanılabileceği gibi vergi dairelerindeki ilgili çalışanlardan yardım da istenebilir.

. Beyannamenin üst tarafına “Pişmanlık Taleplidir” şeklinde bir ifadenin yazılması buna örnek olarak gösterilebilir. Doğru beyannamenin verilmesiyle ve bir şekilde pişmanlığın ifade edilmesiyle hükmün “ıslah” amacı gerçekleşmiş sayılmalıdır.

Dilekçe için şekil ya da içerik bakımından bir geçerlik şartının öngörülmemesi de bu düşünceyi desteklemektedir.