• Sonuç bulunamadı

TÜRK, KIRGIZ VE KAZAKLARDA DÜĞÜN ŞİİRLERİ

Asil ŞENGÜN

Aygül ŞENGÜN

ÖZET

İnsan hayatının üç önemli geçiş dönemi vardır. Bunlar doğum, evlenme ve ölüm olarak adlandırılmaktadır. Bütün toplumlarda bu geçiş dönemleri ile ilgili çeşitli örf-adetler, gelenek- görenekler oluşmuştur. Geçiş dönemlerinden evlenme döneminde oldukça bol örf-adetler ve gelenek- görenekler uygulanmaktadır. Evlenme geçiş dönemi insan hayatının en önemli döneminidir. Zira bu dönemde insan hemen her uygulamaya aktif olarak katılır ve yoğun bir duygu hali hâkim olur. İşte bu duygu yoğunluğu ile insanlar içlerinden gelen hislerini şiirlerle, türkülerle, şarkılarla dışarıya yansıtırlar. Toplumumuzda evlenme merasiminin (düğün) hemen her aşamasında şiirler söylenip türkülerle, şarkılarla duygular ifade edilmektedir. Zaman içerisinde bu şiirler müstakil bir tür olarak incelenebilecek kapasiteye ulaşmıştır. Kırgız ve Kazaklarda düğün şiirleri halk edebîyatının önemli bir yerini tutmakta ve halk edebîyatı şiirleri tasnifinde müstakil bir yer almaktadır. Düğünün hemen her aşamasında söylenen düğün türküleri Kırgızlarda Üylenüü Irları, Kazaklarda Üylenüw Jırları olarak adlandırılmaktadır.

Giriş

İnsan tek başına bir fert olmakla beraber bir toplum içerisinde yaşamaya muhtaçtır. Bu yönüyle insan, ferdi hayatını yaşarken aynı zamanda da bir toplum hayatı yaşar. İnsan ferdi hayatı yaşama süresince çevresiyle iletişimi ve çeşitli etkenlere bağlı olarak öğrendikleriyle kendi hayatının bir düzeni, yaşamının vazgeçilmezleri olan alışkanlıkları geliştirir. Gelişen bu alışkanlıklar şahsın hayatının anlamı haline gelir ve ömrü boyunca zaman içerisinde meydana gelen şahsi veya çevresel etkilere bağlı olarak değişmelere uğrar, ama temel prensipler değişmez. İşte aynen insanın hayatı gibi toplumların ve toplumların oluşturduğu milletlerin de bir hayatı vardır. Milletler hayata geçtikleri, tarih sahnesinde yer almaya başladıkları andan itibaren kendilerine has alışkanlıklar, prensipler, uygulamalar geliştirirler ve bunlar zaman içerisinde o milletin örf-adetleri, gelenek-görenekleri haline gelir. Toplumun temel unsuru, çekirdeği olan insan, bir milletin geliştirdiği toplum hayatıyla ilgili alışkanlıkları diyebileceğimiz örf-adetler, gelenek-göreneklerin oluşup gelişmesinde bazılarında aktif rol aldığı halde bazılarında ise daha pasif durumdadır.

İnsan hayatının başlıca üç önemli geçiş dönemi vardır. Bunlar; doğum, evlenme ve ölümdür. Her biri kendi bünyesi içerisinde bir takım alt bölümlere ve basamaklara ayrılır. Bu üç önemli aşamanın çevresinde birçok inanç, âdet, töre, tören, âyin dinsel ve büyüsel özlü işlem kümelenerek söz konusu geçişleri bağlı bulundukları kültürlerin beklentilerine ve kalıplarına uygun bir biçimde yönetmektedir. Bunların hepsinin amacı da kişinin bu geçiş dönemindeki yeni durumunu belirlemek, kutsamak, aynı zamanda da kişiyi bu sırada yoğunlaştığına inanılan tehlikelerden ve zararlı etkilerden korumaktır (Örnek,1995:131).

Geçiş dönemlerinde kümelenen âdetler, gelenekler, törenler ve törenlerle bunların içerisinde yer alan işlemler ve uygulamalar bir ülkenin ya da belirli bir yörenin geleneksel kültürünün ana bölümlerinden birini oluşturur. (Artun, http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/ artun_tekirdag_evlenme.pdf)

Doğum ile başlayan geçiş dönemleri çocukluk, evlenme ile devam edip ölümle sona erer. İnsan doğum ve ölüm geçiş dönemlerinde daha pasiftir. Yani bu dönemlerde oluşan ritüellerde insanın kendisi aktif olarak rol almaz. Ritüeller yoğun olarak kişinin yakınları tarafından oluşturulur ve uygulanır. Fakat insanın hayatta da en aktif olduğu gençlik dönemine denk gelen evlenme geçiş dönemindeki uygulamalarda ve bu uygulamalara bağlı olarak tarihi süreç içerisinde oluşan örf-adet, gelenek-

Öğr. Gör., Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Filolojisi Bölümü Öğr. Gör., Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Filolojisi Bölümü

göreneklerde kişi daha aktif bir şekilde rol alır. Evlenme insanın hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Evlenmeyle birlikte iki farklı ailenin fertlerinden iki gencin bir araya gelmesiyle yeni bir ailenin temelleri atılır. Bu bir noktada aile hayatının doğum evresini oluşturur.

Evlenme, kadınla erkeğin aile kurmak için yasal olarak veyahut geleneksel ritüellerle birleşmeleridir. Kızın ve erkeğin sosyalleşme sürecinin önemli bir aşamasıdır. Aileler arasında dayanışmayı, toplumsal ve ekonomik ilişkiyi belirler, düzenler. Evlenme törenleri bağlı bulunduğu kültür tipinin öngördüğü belirli kurallara ve kalıplara uydurularak gerçekleştirilir. Evlenme, tören, töre, âdet, gelenek, görenek

ve inanma bakımından zengin bir tablo çizer. (Artun,

http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/artun_tekirdag_evlenme.pdf )

Türk topluluklarında evlenme ve buna bağlı olarak evlilik törenleri büyük bir öneme sahiptir. Evlenme törenleri gerek Orta Asya Türk halklarında gerekse Anadolu’da genel olarak üç aşamadan meydana gelmekle birlikte bu aşamalar arasında ortak noktalar olduğu gibi farklılıklar da bulunmaktadır.

Evlenme töreni Türkiye’de “Evlenme Töreni, Düğün”, Kırgızistan’da “Üylenü Ülpötü”, Kazakistan’da “Üylenü Rasimi” olarak adlandırılmaktadır. Halkımızın oluşturduğu örf-adet, gelenek-göreneklerin uygulanması merasimlerinde duygularını, düşüncelerini, sevinçlerini, hüzünlerini ifade eden şiirler söyledikleri aşikârdır.

Evlenme töreni Türkiye’de genel olarak evlilik öncesi, evlenme aşaması ve düğün aşaması olarak üç aşamadan oluşmaktadır(Artun, http://turkoloji.cu.edu.tr/ HALKBILIM/ artun_tekirdag_evlenme.pdf). Kırgızlarda kudalaşuu (kız isteme), küöölöö (kızla damadın görüşmesi), kız toyu (kızı evlendirme düğünü), kelin toy (evlenme düğünü) (Kırgız Edebîyatı Tarihi I, 2004:110) aşamalarından oluşmaktadır. Kazaklarda üylenüw rasimleri üç ana aşamadan oluşmaktadır. Birincisi kudalasu (kız isteme), ikinci aşaması kız uzatu toyu (kızı evlendirme düğünü), üçüncüsü kelin tüsürü (gelin alma) (Matıjanov, 2007:120-121).

Türkiye’de ve Orta Asya Türk halklarında düğünün her aşamasıda söylenen kendine has şiirler vardır. Orta Asya meskûnu Türk halklarından Kırgız ve Kazaklarda düğün şiirleri ayrı bir tür olarak ele alınıp “Toy Jırları” olarak adlandırılmaktadır. Türkiye’de halk edebîyatı nazımı biçime göre tasnif edilip, nazım biçimlerinin işlediği konulara göre tasnif yapılırken; Kırgız ve Kazaklarda halk edebîyatı nazım türleri şiirlerin söylendiği duruma göre tasnif yapılmıştır.

Türkiye’deki düğün türküleri müstakil bir tür olarak değil türkülerin söylendiği konulara göre sınıflandırılmasında konulu türküler başlığı altında incelenmektedir. Kına türküleri, baş öğme türküleri, gelin alma türküleri, güvey türküleri, oyun türküleri olarak sınıflandırılmıştır(Kaya, 1999: 184).

Türkiye’de düğün öncesi aşamada kız istenmeye gidildiğinde maksat manilerle ifade edilip şiire dökülür. Kız tarafı ile görücüler arasında karşılıklı maniler söylenir.

Kız tarafı:

Hoş geldiniz hoş geldiniz Bereket getirdiniz Varsa bir niyetiniz Çekinmeden söyleyiniz

Görücü:

Tellidir süpürgeniz Gülle dolu bahçeniz

Niyetimiz bellidir Kızınızı isteriz

Kızın ailesi eğer kızı vermeye niyetliyse şöyle söyler:

Kız tarafı:

Hoş geldiniz hoş geldiniz. Aziz misafirlerimiz. Bize güzel saadetli Bir haber getirdiniz.

Kız tarafı kızı vermeye niyetli değilse:

Kız tarafı:

Hoş geldiniz hoş geldiniz Aziz misafirlerimiz. Başları hep bağlıdır

Yok verecek kızımız(Kaya, 1999: 24)

diyerek niyetlerini ifade ederler.

Evlilik merasiminin düğün öncesi aşamasında Kırgızlarda ise görücülerin kız tarafına niyetlerini şiirle ifade etme çok eski tarihlerden beri devam ede gelen bir gelenektir. Bu gelenek Kırgız halkının oluşturduğu ve günümüze kadar ulaşmış olan Manas Destanında önemli bir yere sahiptir.

Manas Destanının S. Karaliyev varyantında görücü olarak Bakay gider. Temirkan’a şöyle der:

Tuura sözdün kıskası, Doğru sözün kısası, Azır kördüm, Temirkan! Şimdi gördüm Temirkan! Juuçu keldim desembi, Görücü geldim desem mi, Kaalap keldim özündü, İsteyip geldim desem mi, Kan Temirim, esenbi? Han Temir’im esen mi?

Seksen narga dilde artıp, Sen nara (tek hörgüçlü) altın yükleyip Juuçu bolgan jerim bar, Görücü olma durumum var

Sizge küyöö boluçu Size güvey(damat) olmaya Arstan Manas şerim bar. Aslan Manas aslanım var, Seksen tööge dilde artıp, Seksen deveye altın yükleyip, On eki kızdın kenjesi, On iki kızın küçüğü,

Kudaydın süygön mendesi, Allahın sevdiği bendesi, Oluya balan Kanıkey, Evliya balan Kanıkey,

Söyke salar jerim bar. Küpe (nişan) takmak niyetim var.

Temir Kan ise Bakay’ı güzel bir şekilde ağırlayıp, gönlünü alıp, attığı adımı bozmayıp,

Uşu balam Kanıkey, Bu balam Kanıkey, Kasiyettüü bala ele, Hikmetli balam idi, Kabılan Manas sultanga, Kaplan Manas sultana Ilayıktu jan ele. Layık can idi.

diye cevap verir (Kırgız Edebîyatı Tarihi I, 2004:112).

Kazaklarda ise kız isteme merasiminde söylenen şiire örnek olarak Kambar Batır Destanında (Kamber Nazlı Halk Hikayesi) Nazlının istenmesi şu şekilde ifade edilmektedir. Nazlının babasından düşmanları olan Kelmembet Nazlıyı isterken

Argımak at bizde bar, Argımak at bizde var, Altın jabdık sizde bar, Altın koşum sizde var, Almas pışak bizde bar, Almas bıçak bizde var, Pisken kavın sizde var, Olgun kavun sizde var, Tildirgeli kelgenmin. Dilimlemeye geldim. Kök karşıga bizde bar, Gök doğan bizde var, Konır üyrek sizde var, Yeşil ördek sizde var, İldirgeli kelgenmin. Avlamaya geldim.

diyerek Nazlı’ya talip olduklarını ifade eder. Burada kız istemede sembollerle maksat dile getirilmektedir.

Destanda kız isteme şiirle ifade edilmekle birlikte, Kencehan Matıcanov Kazaklarda kız isteme merasiminde kendine has kalıplaşmış ifadeleri vardır. Bu ifadeler günümüzde çoğunlukla nesirle dile getirildiğinden kısa ve net olduğu için ayrı bir tür olarak ele alınmadığını ifade etmektedir (Matıcanov, 2007:120)

Düğünün ikinci aşamasında Küöölöö merasimi yapılır ve bu merasime damat akrabaları ve yakınları ile birlikte gider. Damat için çadır kurulur. Damat, gelen misafirleri eğlendirip neşelendirir. Bu nedenle yanına birkaç arkadaşını alır. Kız yengeleri ile birlikte damadı görmeye gelir ve beğenip beğenmediğini yengelerine anlatır. Kurmanbek’i görmeye gelen Kanışay görüşme merasiminden sonra duygularını yengelerine şöyle anlatır:

Koşular bolsa ömürüm, Birleşecek olsa ömrüm,

Açıldı jenem könülüm, Açıldı yengem gönlüm,

Öönü jok köründü, Yakışıklı bulmadım

Ömürlükke şerigim, Hayat arkadaşımı

Meerimdüü beren turbaybı Merhametli, güçlü durmuyor mu,

Kırgızlarda düğünün üçüncü aşaması “Kız Toyu” olarak adlandırılır. Düğünün bu aşamasında en önemli bölüm “Kız Kınşılatuu”dur. Bu bölümde evlenecek kızı içten ağlatma olarak adlandırabileceğimiz bölümdür. Kız Kınşılatuuda, kız annesiyle, ablarıyla, yengeleriyle bütün yakınlarıyla vedalaşırken bu hüzünlü andaki duygular kızın yakınları tarafından şiirle dile getirilir. Bu tür şiirler Türkiye’de gelin ağlatma türküleri olarak bilinmektedir.

Kırgızlarda kızın yakınlarıyla hüzünlü vedalaşma töreni olan Kız Kınşılatuuda söylenen şiirlerin konuları içerisinde kıza nasihat, kızın nasıl yetiştiği, kızı nazlandırma gibi konular olmakla birlikte daha çok kıza gittiği yerde nasıl hareket etmesi gerektiği, gelecek hayatında nasıl olması gerektiği konusunda öğüt ve nasihat eden şiirler söylenmektedir.

Küyöönün köönün kirdetpe, Kocanın gönlünü kirletme, Künüge bizdi tildetpe, Her gün bize küfrettirme, Alganın köönün kirdetpe, Aldığının gönlünü kirletme,

“Atanın” dep bizdi tildetpe, “Babanın…” diye bize küfrettirme, Konok kelse jaylagın, Misafir gelse ağırla,

Kololuu samoor kaynatkın Tunç semaveri kaynat, Konoktu jayla al kelse, Misafiri ağırla eğer gelirse,

Kerbes tartıp oturba, Nazlanıp oturma,

Keçinde maarap mal kelse. Akşam möleyip hayvan gelse…(Kırgız Adabiyatının

Tarıhı I. 2004: 128) Yine bu konuda kızın kaynatasına, kaynanasına gittiği yerdeki evin insanlarına karşı saygılı davranması gerektiğini ifade eden şiirlerin sayısını çoğaltmak mümkün.

Kırgızlardaki Kız Toyu, Türkiye’de düğünden önce kız tarafında kızın annesinin, bacılarını ve yakın arkadaşlarının iştirakiyle gerçekleştirilen Kına Gecesiyle benzerlik göstermektedir. Kına gecesi aynı Kırgızlarda ve Kazaklarda olduğu gibi evlenecek olan kızın ailesiyle vedalaşma özelliği taşır. Kına gecelerinin vazgeçilmez türküsü “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” türküsüdür. Bu türkü, kızın yakınları tarafından koro halinde söylenmeye başladığında hem kız hem de kızın annesinin, bacılarının hem sevinç hem hüzün taşıyan içten içe ağlatır.

Kırgızlardaki Kız Toyu Kazaklarda Kız Uzatuw Toyu olarak adlandırılır. Bu toyda Türkçe ifadeyle düğünde çeşitli eğlencelerden, örf-adetlerin yerine getirilmesinden sonra düğünün sonuna doğru Sınsuw söylenir. Sınsuw aynı Kırgızlarda ve Türkiye’de olduğu gibi gelin olup, baba ocağından gidecek olan kızın duygularını ifade etmektedir. Sınsuw gelin tarafından söylendiği gibi, çoğunlukla gelinin yengeleri tarafından söylenmektedir. Sınsuw söylenmeye başlayınca düğüne iştirak eden hemen herkesi hüzün kaplar ve baba ocağından ayrılan kız, kendi yuvasını kurmanın verdiği sevinçle beraber aynı zamanda ayrılık acısının karıştığı hüzün gözyaşları döker. Bu hüzünlü ana merasime katılan hemen herkes iştirak eder.

Altından menin bosagam, Altından benim eşiğim, Şeberler kıyıp jasagan, Ustaların kesip yaptığı, Ölgende şıgam dep edim, Ölünce çıkarım demiştim, Tiri de çıktım Jasagan. Diri çıktım Allah’ım. Bazardan kelgen üş kilem, Pazardan gelen üç kilim, Üşewdin biri tus kilem Üçünün biri duvar kilimi,

Tiri ketti demesen Diri gitti demesen, Ölgennen munun nesi kem, Ölümden bunun nesi kem,

Jılkı işinde dönen ker, Atlar içinde dönen (dört yaşındaki at) makbul Kızdı balam demender Kızı balam demeyin,

Kızdı balam desender, Kızı balam deseniz,

Jat elge bala bermender. Yad ele bala vermeyin. (Kerimov, 1992: 52-53)

Düğünün son aşaması Kırgızlarda Kelin Toy’dur. Türkiye’deki düğünün tam karşılığıdır. Kelin Toyu, Kız Uzatuu toyundan sonra gelinin baba ocağından ayrılıp, damadın evine gelmesi ile yapılan toydur. Düğünün bu safhasının en önemli kısmı nikâh kıyılmasıdır. Nikâh kıyılmasına müteakip çeşitli eğlenceler düzenlendikten sonra gelin ve damada dualar edilip iyi dileklerde bulunulur.

Köl boyunda talın bolsun, Göl kenarında ağacın olsun, Kölökölöör çagın bolsun, Gölgeleyecek zamanın olsun, Üyündün üstü jagında , Evin üst tarafında,

Üp tartılgan kayın bolsun, Değerli eşyalar asılı kayın olsun. (Kırgız Adabiyatının

Tarıhı I. 2004: 135) diyerek gelin ve damada dualar edilir.

Kelin Toyu Kazaklarda toy bastar (toy başlar), bet aşar (gelin karşılama), jar jar (yar yar), avşadiyar (nasihat), toy tarkar (düğün sonu) bölümlerinden oluşur.

Toy bastar jırlarında genel olarak gelinin düğün yerine gelmeden önce düğüne gelenlere düğünün güzel olması, toy bastarı söyleyenin de basit biri olmadığı, gelin tarafından da damat tarafından da düğün sahiplerinin ne kadar değerli insanlar oldukları ifade edilip övgüler yağdırılır. Düğüne gelenler karşılanıp hoşlanır.

Biz keldik toy bastavga dombıra alıp Biz geldik toy başlara dombra alıp, Ketüvşu ek aygay salsak toptı jarıp Giderdik nida ile toplumun önünde, Aytayın azırak söz toyınızga, Söyleyeyim azıcık söz düğününüze, Tındasan kop alevmet kulak salıp, Dinlesin cemaat kulak verip.

Kotan tolıp koyunız koyga ulassın, Ağıl dolup koyununuz koyuna ulansın, Kırga sıymay şulasıp oyga ulassın, Kıra sığmayıp meleşip vadi doldursun, Kuttı bolsın aytamız toyınızga, Kutlu olsun diyelim toyunuza,

Toy iyesi toyınız toyga ulassın. Toy sahibi toyunuz toya ulansın. (Kerimov, 1992: 74-76)

Bet aşarda gelin düğün yerine iştirak eder ve geline kaynatası, kaynanası, kayınları, görümceleri, damadın yakın akrabaları, gelinin geldiği köyün ve boyun ileri gelenleri tanıtılıp, onlara karşı saygıda kusur etmemesi öğütlenir.

Kelin kelin kelip tur, Gelin gelin geliyor. Kelip üyge enip tur, Gelin eve giriyor, Kayın jurtın halkına Damat tarafının halkına,

İyilip selem berip tur, Eğilerek selam veriyor. Kolıma aldım men kamşı Elime aldım ben kamçı, Basına jibek baylagan Başına ipek bağlamış, Ar jagında jibektin Öbür tarafından ipeğin, Uyadan şıgıp güldengen Yuvadan çıkıp güllenmiş Uşamın dep komdangan Ucacağım diye hazırlanan Ata anadan terbiye, Ana babasından terbiye,

Jaksılardan ülgi algan İyilerden örnek alan, (Matıjanov, 2007:159) şeklinde devam eder. Asıl düğün şiirlerinde kafiye düzenli olmayıp, söyleyenin tarzına bağlı gelişim göstermektedir. Klasik örneklerde sadece övgünün yer aldığı düğün şiirlerinde günümüzde yergi, eleştiri, şakalar da vardır. Jar-jarda geline damadın tarafı tanıtılıp, gelin kendine ayrılan yere oturduktan sonra eğlence faslı başlar. Jar-jarda gelin tarafının gençleri ile damat tarafının gençleri gelinle damadın yerine atışma yaparlar. Gelin tarafının gençleri damat tarafına gittiğinde gelinin karşılaşacağı zorlukları hatırlarken, damat tarafının gençleri gelinin karşılaşacağı zorluklara, sıkıntılara karşı nasıl duracağını öğütler. Birçok kaynakta jar-jar şiirlerinin sadece kız uzatuw toyunda söylendiği ileri sürülmektedir. Bunun nedeni günümüze ulaşan klasik örneklerin kız uzatuw toyundan verilmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Yalnız jar-jar şiirleri bir nevi atışma türü olarak evlenme merasiminin hemen hemen tüm aşamalarında yer aldığı bilinmektedir. Günümüzde gelenek-göreneklerin yeniden canlandırıldığı salon düğünlerinde jar-jar gelin ile damadın salona teşrifi esnasında düğün davetlileri tarafından icra edilmektedir.

Erkekler:

Alıp kelgen bazardan kara nasar jar jar, Alıp gelmiş bazardan kara kumaş yar yar, Kara makpal sevkele şaşın basar jar jar, Kara kadife başlık saçını basar yar yar, Munda ekem kaldı dep kam jemeniz jar jar, Burada babam kaldı diye gamlanma yar yar, Jaksı bolsa kaynatan ornın basar jar jar, İyi olsa kaynatan yerini alır yar yar,

Kızlar:

Esik aldı karasu maydan bolsın jar jar, Kapı önü karasu, meydan olsun yar yar, Ak jüzim körgende aynam bolsın jar jar Ak yüzümü görmeye aynam olsun yar yar, Kaynatası bar deydi osı Kazak jar jar, Kaynatası var diyor bu Kazak yar yar,

Aynalayın ekemdey kaydan bolsın jar jar, Canım babam gibi nerden olsun yar yar, (Gabdulin, 2013: 73-74)

Avşadiyar, düğüne gelenlere toplumsal değerlere saygı gösterilmesi, insanların iyiliği, güzelliği tercih edip kötü hareketlerden kaçınılması öğütlenir. Avşadiyar şiirleri düğün esnasında eğlence ve düğün gelenekleri yerine getirilip, davetlilerin dinlendiği esnada söylenir. Avşadiyar, uzun süre Kazakistan’ın büyük bir kısmında unutulmaya yüz tutan, daha doğrusu milli ve ahlaki değerleriunutturup, Batılı değerleri aşılamaya çalışan totaliter sistemin baskısından kurtulduktan sonra tekrar canlandırılmaya başlamıştır.

Avşadiyar on bolar, Avşadiyar on olur,

Köptün kamın oylasan İnsanların derdini düşünsen, Kılıgan isin ong bolar. Yaptığın iş hayırlı olur. Avşadiyar on togız Avşadiyar on dokuz, Kız jasavı ton togız, Kız çeyizi elbise dokuz, Dünyege köz toya ma? Dünya malına göz doyar mı?

Insappenen ölşeniz. İnsaf ile ölçünüz. (Kerimov, 1992: 60-61)

Türk halklarının temelinde ailenin çok önemli bir yeri vardır. Bütün örf-adetler, gelenek-görenekler ve bunlarla ilgili üretilen şiirlerin hemen hepsi ailenin teşkiliyle oluşmuştur. Halk edebîyatının anonim şiirlerini oluşturan ninniler, maniler, türküler, koşmalar, ağıtların hemen hepsinin temelinde aile unsuru vardır.

Ailenin meydana gelişi düğün/evlenme/ toy merasimi ile başlar. Toplumun temeli olan yeni bir ailenin oluşturulduğunun topluma ilanı niteliği taşıyan düğünlerimiz yukarıda zikrettiğimiz üzere çeşitli aşamalardan meydana gelmektedir. İşte bu mutluluk, sevinç dolu merasimin her aşamasında gerek kız tarafının mensuplarının gerek damat tarafının mensuplarının yaşanan bu mutluluğun yoğunluğu neticesinde oluşan duygularını şiire dökerek ifade etmişlerdir. Düğünle ilgili gelenekler Orta Asya Türklüğünde ve Anadolu Türklüğünde ufak farklılıklar olmakla birlikte büyük üçlüde benzerlikler göstermektedir. Aynı zamanda düğünle ilgili geleneklerin yerine getirildiği durumlarda söylenen şiirlerde işlenen duygularında ortak olduğu görülmektedir.

Kırgız ve Kazaklardaki halk edebîyatının nazım ürünlerinin sınıflandırılmasında söylenen şiirlerin söylendiği durum ve yer dikkate alınarak şiirler tasnif edilirken Türkiye’deki halk edebîyatı nazım türlerinin tasnifinde ürünleri özellikleri ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle de Türkiye’de geleneklerimizle ilgili şiirler halk edebîyatı nazım türleri içerisinde dağınık olarak yer almaktadır. Kırgız ve Kazak halk edebîyatı nazmında ise gelenek ve görenekle ilgili şiirler toplum hayatındaki temel geleneklerin adları ile tasnif edilerek incelenmiştir.

KAYNAKÇA

Artun Erman, http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/artun_tekirdag_evlenme.pdf Gabdullin, Melik, Kazak halkının awız edebîyeti, Almatı Ravan baspası, 2013. Kaya Doğan, Anonim Halk Şiiri, , Akçağ Yayınları, Ankara 1999.

Kerimov Ş, Küyev keltir kız uzat, Ana tili basbası, (1992), Almatı

Kırgız Edebîyatı Tarihi I, Kırgız Respublikası Uluttuk İlimler Akademiyası Manas Tanuu jana Körköm Madaniyattın Uluttuk Borboru, Oozeki Çıgarmaçılıktın Janırları, Folkloristika, Bişkek, 2004 Matıjanov Kencehan, Kazaktın otbası folkloru, Almatı 2007, Arıs baspası.

Outline

Benzer Belgeler