• Sonuç bulunamadı

KIRGIZ SÖZLÜ GELENEĞİNDE TERSBATALAR (BEDDUALAR/ KARGIŞLAR) Ergün KOCA 

2. KIRGIZ TERSBATALAR

Kırgız Türkçesi’nde “Kargış”olarak da adlandırdığımız tersbatalar (beddualar) kargoo “ lanetleme ”,

karganuu “kendi kendisine lanet okuma, yeminler etme, kendini aklamaya çalışma, pişmanlık

bildirme, sözler verme” , tildöö,cemelöö “sövüp-sayma, gözdağı verme, tehdit etme,” , naalat aytuu “ lanetleme, kötüleme”, camandık tilöö “ kötülük dileme”, tıyuu “ ayıplama, men etme, yasaklama”,

korkutuu “korkutmak, yıldırmak, bezdirmek”, eskertüü “ uyarma, dikkati çekme” , çoçuu“ korkma,

ürperme, ürkme” , kordoo “hor görme, tahkir etme” , erkeletüü “ şımartma, nazlandırma” , kemitüü “ itibarsızlaştırma, alçaltma” vb. alt türlerle birlikte incelenebilecek anonim bir folklorik unsurdur.

Doç. Dr.; Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Kızılhisar Kampüsü 27260 Gaziantep / Türkiye; e.koca06@gmail.com

Doç. Dr.; Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Kızılhisar Kampüsü 27260 Gaziantep / Türkiye; aysen_koca71@hotmail.com

Kırgız Türkçesi, yüzyıllar boyunca sözlü gelenekte yaşatılmıştır. Bundan dolayıdır ki sözlü gelenek, farklı tür ve şekillerle meydana gelmiş eserlerde Kırgız halkının yaşamını en üst seviyede anlatabilme gücüne erişmiştir. Batalar ve tersbatalar bu sözlü geleneğin en eskilerinden ve en önemlilerindendir.Bütün sözlü gelenek ürünlerinde olduğu gibi makalemize konu olan tersbatalar (beddualar) da geçmişten bugüne halk yoluyla yaşatılmış ve gelecek nesillere taşınmıştır.

“Tersbata” sözü “bata” sözüyle birlikte ele alınması gereken bir kavramdır. Bata Kırgız Türkçesi’nde “dua” sözüne karşılık gelen ve etimolojik olarak Kur’an-ı Kerim’in birinci suresi olan “Fatiha” sözüne dayanan bir sözcüktür (Karasaev, 1995, s.167). Bata ifadesinin tersi kullanımlarda da tersbata (beddua / kargış) teriminin halkın dilinde yer edindiğini görmekteyiz.

Kırgız halkı, her zaman sözün gücüne inanmış ve “Oynop süylösön da, oylop süylö / Şaka bile yapsan düşünerek konuş; Söz öltüröt, söz tiriltet / Söz öldürür, söz diriltir.” gibi atasözlerinde de görüldüğü gibi sözün etkisini öne çıkarmıştır. Sözün sihirli, keskin, etkileyici gücü olduğuna inanan Kırgız halkı “Kargış albay-algış al / Beddua alma, dua al, Kargıştı bilbesen biröödön üyrönbö / Beddua etmeyi bilmiyorsan birilerinden hiç öğrenmeye kalkışma” ifadelerinden de anlaşılacağı üzere daha çok duayı öne çıkarmış, gerekmediği sürece bedduaya başvurmayı tasvip etmemiştir. Kırgıza göre beddua serttir, kılıçtan keskindir, acı verir ve soğuktur. Gerekmediği sürece başvurulmamalıdır.Ancak özellikle halkın edep-ahlak bakımından dengelenip yetiştirilmesinde, toplumsal huzurun korunup artırılmasında, çaresizlik karşısında ruhsal destek alınarak rahatlamada, özellikle kendilerine düşman olan güçleri, kişileri sözle yenip korkutmada, psiko-sosyal baskı unsuru olarak beddualara başvurulduğu görülür.

Tersbataların duygu değeri bakımından insanlar üzerindeki etkisi düşünülerek söylenmesi gerekir.Öyle kullanımlar vardır ki kolay kolay ağza alınmaz.Böyle sözlerin düşmana bile söylenmesi doğru değildir.Örneğin “Azdık kılıp baratsa, Atandın kanın koşo içkin / Sapıtıp, yoldan çıksa, babasının kanını içsin; Ceti atandın boorun ce / Yedi ata-babanın çiğerini ye, Balanın boorun cep kal / Evladının bağrını ye, Erin ölüp tul bolup kal / Eşin ölüp dul kalasın, Irkın ıdırasın / Irkın dağılsın (parçalansın) gibi. Bu tür ağır durumlarda Kırgız halkının geliştirdiği karşı beddualar da vardır.

Oozundan çıkıp çakana carmaşsın / Ağzından çıkıp yakana yapışsın, Kargışın kara başına körünsün!/

Kargışın dönüp kendi başına görünsün (değsin) gibi.

Bu tür ağır sözlerin kullanılması kişinin kültür birikimiyle, ahlaki seviyesiyle, çevresiyle, karekteriyle ve konumuyla da yakından ilgilidir. Kırgızlara göre “Kargıştın kaarı katuu” Yani bedduanın tesiri (gazabı) güçlüdür (serttir). Hal böyle olunca dikkat etmek gerekir.Örneğin bir anne yavrusuna “Ey

kara cerge kirgir, kayda tentip cürösün / Hey kara yere gir, nerlerde oyalanıp geziyorsun ya da

“Booruna çok tüşkürdün balası / Çiğerine ateş (kor) düşesicenin çocuğu” şeklinde beddua etmez, etmemelidir. Etse de güzel karşılanmaz.

Kırgızlara göre üç beddua çok tesirlidir. Bunlar ana-baba, misafir ve canı acıyan, kalbi kırılmış kişilerin beddualarıdır. Özellikle baba bedduasıyla alakalı şu yaklaşımlar ilginçtir. Örneğin “Ata

kargışı ok, ene kargışı bok / Baba bedduası ok, ana bedduası bok gibidir, Ata kargışına uçuragan perzent onolboyt/ Baba bedduası alan mümkün değil düzelmez”.

Yine beddua alanın taşa, kuşa ve diğer bazı hayvanlara dönüştüğü yönünde halk dilinde bazı efsaneler, masallar yer etmiştir.Örneğin Kırgızistan’ın Özgön denen şehrinin Calpaktaş köyü sakinleri ırmak kenarındaki beyaz taşları “Karınbay’ın taşları” diye adlandırmıştır. İnanışa göre, aç gözlülüğü ile ünlü ve çok zengin olan Karınbay denen adam beddua almış ve tüm malı mülkü taşa dönüşmüştür.

Kırgızcada kargışların kullanıldığı bağlama göre bedduadan öte “uyarmak, yasaklamak, dikkatleri çekmek, şımartmak, nazlandırmak, yanlıştan döndürmek gibi kaygıları da içerdiğini görmekteyiz. Özellikle çocukların, gençlerin disipline edilmesi ve ahlaki eğitimi adına bu tür kullanımlar önemlidir. Örneğin “ittin balası / itin çocuğu” esasen ağır bir söylem gibi görünse de esasen niyet övgüdür. “İttin balası, koy, köp süylöbö, köz tiyet / İtin çocuğu, dur, çok anlatma, nazar değecek,

Ölgönündü köröyün dese, boldu cetet köp küldürbö/ Öldüğünü göreyim dese, oldu tamam yeter çok

Kargışların gerek kalıp sözler olarak adlandırdığımız atasözlerinde gerekse Kırgızcanın sözvarlığındaki farklı leksik kullanımlarıyla halk indinde öteden beri işlevsel bir unsur olduğunu da görmekteyiz. Örneğin, “Kargış albay-algış al / Beddua alma, dua al, Bööde kargış börüge cetbeyt/ Boş beddua kurda etki etmez, Bööde kargış özüne tiyet / Boş, maksatsız beddua söyleyene zarar verir,

Börü kargışı koygo cetbeyt / Kurdun kargaması (bedduası) koyuna yetnez (etki etmez), Kargıştan ölböyt, alkıştan tirilbeyt / Bedduadan ölmez, alkıştan dirilmez, Kargaşa bolso kan ölöt, Beddua alasa

han (bile) ölür (Güngör, 1998 / İbragimov, 2005) atasözleri ve Kırgız diline yerleşmişters bata / beddua, kargış / beddua / kargoo /lanetleme, karganuu / kendi kendisine lanet okuma, pişmanlık bildirme, kargışçı / beddua eden, karga- / beddua etmek, kargan / kendisini aklamak için yeminler savuran, kargan- / beddua etmek, kargant- / beddua ettirmek (ettirgen), kargat- / beddua ettirmek (ettirgen);kargışka kalbaylı / bedduaya uğramayalım, kargap koyut / beddua edip durur, kargışın kara

taşa / beddan kara taşa (olsun), kargış tiyip öl / lanet çarpsın, kargışın kara başına, kak çokono tiysin! /

lanetin cahil başına, tam tepene değsin gibi kullanımların varlığı da tespitimizi desteklemektedir. Batalarda olduğu gibi tersbatalarda da -iyi dilek olmasa da- sığınılan güç Allah’tır (Kuday’dır). Özellikle Kuday ursun!/ Allah Çarpsın!, Kuday alsın!Allah (canını) alsın gibi kullanımlar çok büyük hayal kırıklığı yaşandığında karşıdakine söylenen ağır beddualardandır. Yine burada Kırgızların İslam öncesi hayatında da bedduaların önemli bir yere sahip olduğuna değinmek gerekir.Bu hususta “Kök

Tenir / Gök Tanrı” inancından kalma kullanım ve inanışları öne çıkartabiliriz. Örneğin “Teñir / Tanrı”

sözcüğü bugün “Kuday, Alla” sözleriyle karşılık bulsa da “Teñir berdi / Tanrı verdi, Teñir buyurdu / Tanrı buyurdu, Teñirdin cazganı / Tanrının yazgısı, Tenir koldoy kör! / Tanrım koruyup kolla!,Teñir

saktay kör! / Tanrım muhafaza buyur!,Teñir urdu / Tanrı çarptı, Teñir cazaladı / Tanrı cezalandırdı

gibi. sözler bugün hala kullanılan ifadelerden birkaçıdır. Örneğin:

Kököteñir urbaybı Kök tanrı çarpmaz mı?

Calgan-caşık söz kılsak Yalan yanlış söz söylesek

Kököteñir urbaybı Kök tanrı çarpmaz mı? (Mamay, 2004, s.151) …

Kuday ursun Allah çarpsın

Kuday ursun kırk çoro Allah çarpsın kırk döneği

Oşol işin önörbü O işin (senin) hüner mi (Mamay, 2004, s. 373)

Özellikle Kırgız efsane ve destan kahramanlarının zorda kaldıklarında “ Kök Teñirge / Gök Tanrıya;

Töbösü açık kökkö / Tepesi açık göğe; Ay-cıldızlarga / Aya ve yıldızlara vb. dua ettikleri, dilek ve

övgüde bulundukları ya da beddua ederken kullandıkları görülür. “Kökö teñirim koldosun! / Gök Tanrım korusun!” batasını veTöbösü açık kök ursun! / Tepesi açık gök çarpsın!,Töşü tüktüü yer

ursun! / Döşü (üstü)tüylü (bitkilerle süslü) yeryüzü çarpsın! tersbatasını kahramanlar sıkça

dillendirirler. Manas destanında geçen şu mısralara bakalım:

Uşul sözün çın bolso Şu sözün doğru ise

Aytkanındı kılbasam Söylediğini yapmazsam

Töbösü açık Kök ursun! Tepesi açık gök çarpsın!

Töşü tüktüü yer ursun! Döşü tüylü yer çarpsın! ( Mamay, 2004, s.185)

Yine bugün hala ölen kişinin ruhunun göze görünmeden etrafta olup biten herşeyi takip etmesi, yaşayanları koruyup-kollaması, onlardan razı ya da narazı olması gibi inanışlar yaşamaya devam etmektedir. “Arbak / Ervah (Ruhlar)” sözcüğü ile başlayan tersbatalar dikkatleri çeker: Arbak urgur / Ruhlar çarpsın, Manas’tın arbagı ursun / Manas’ın ruhu çarpsın, Atandın arbagı ursun / Atanın (geçmişlerinin) ruhu çarpsın” örneklerinde olduğu gibi.

Atagı ursun Talastın! Atası çarpsın Talas’ın!

Arbagı ursun Manastın!Ruhu çarpsın Manas’ın! ( Mamay, 2004, s.185)

İslamdiniyle birlikte kepin / kefen, Kur’an-ı Kerim, Kuday / Allah, ıyman / iman,İslamın haram ve helal yaklaşımları, ekmek gibi nimetler vb. tersbatalarda sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Kepinin

örttöngür/ Kefenin yanıp-tutuşsun; Iyık kuran urup ketsin / Kutsal Kur’an çarpsın; Kuday ursun /

Allah çarpsın; Iymanın küygür, örttöngür / İmanın yansın, tutuşsun, Nan urup ketsin / Ekmek çarpsın;

Azizhandın Almambet Aram siydik kulu eken / Azizhanın Almambet veledi zinaymış gibi.

Kırgızcada tersbatalar, “Azıp-tozup kal / Darmadığın ol,Balañnan kör / Evladından gör (bul);

Dozoktun otunda örttön / Cehennem ateşinde yan, İttey ulup kal / İt gibi ulu, Kan kuskur / Kan

kusasın,Kademin katsın / Adımın kurusun,Oozuña kan tolsun / Ağzına kan dolsun,Ötüñ ayrılsın / Ödün kopsun,Tuz (um) ursun / Tuzum çarpsın, Üyün küysün / Evin yansın,Talayıñ taş bolsun / Talihin taş olsun (Kayıpov, 2005: 200-205)” gibi iki ve daha fazla sözcükten oluşan cümleler halinde yapılanarak özlü, söz kalıpları arasında yerini alır. Bu yönleriyle Kırgızcanın sözvarlığını zenginleştiren önemli leksik ögelerdir.

Tersbatalarınyukarıda örneklediğimiz kalıplaşmış kullanımları dışında iki, üç ve daha fazla mısralardan oluşan halk şiiri örnekleri folklorik unsur olarak önem arzetmektedir. Özellikle Kırgızın destanlarında, halk hikayelerinde, mitolojik ürünlerinde tersbataları sıkça görmekteyiz. Bu şiirler genellikle hece vezniyle söylenmiş kafiyeli ürünlerdir.Örneklersek:

Bargan cerine batpagın Vardığın yere sığma

Bereke-payiz tappagın Bereket feyiz bulma (Kayıpov, 2005, s.201)

*

Kaşıktagı suuda kalkıp öl Kaşıktaki suda boğul

Ayaktagı suuga agıp öl Kasedeki suda akıp öl

Çöyçöktögü suuga çögüp öl Kaptaki suya çökerek öl (Kayıpov, 2005, s.203) *

Aş kötörgön bakanın Aş taşıdığın değneğin

Aştoosunan üzülsün Orta yerinden kırılsın

Ak betindi çaşırgan Beyaz yüzünü gizleyen

Oromolun süzülsün Peçen süzülsün (Kayıpov, 2005, s. 205)

Tersbatalarda daha çok kal-, ur-, bol-, al- gibi filllerin oluşturduğu redifli kullanımları görmekteyiz. Ölçü olarak da hecenin 7,8veya 9’lu örnekleri sıkça tersbataları şekillendirmiştir.

Barganından kelbeykal Bulunduğun yerden gelme, kal

Bazar üyün körböykal Yerini yurdunu görmeyip kal

Ketkeninden kelbeykal Gittiğin yerden gelme, kal

Kerben üyün körböykal Sevgili evini görmeyip kal (Er Töştük Destanı, Akmataliyev, 2004, s. 308)

Mergen bolboy kurup kal Avcı olma yersiz yurtsuz kal

Askadan tüşpöy turup kal Yanaşılmaz kayalardan düşemeyip (orda) kal

Çöp sargayıp küzbolsun Otlar sararıp güz olsun

Tamanın aldı tüzbolsun Ayağın altı kaykan olsun

Turup kal mergen askada Kalıp kal kimsesiz zirvelerde (Kococaş Destanı, Akmataliyev, 2004, s.310)

* …

Er Toltoy alsın atındı AtınıEr Toltoy alsın

Çınkoco alsın başındı İmam alsın başını

Cediger alsın ötündü Allah korkusu ödünü alsın

Ölgönçö men körböyün betindi Ölünceye kadar yüzünü görmemeyim. (Semetey,

Akmataliyev, 2004, s. 310)

Özellikle kal- redifli şiirleri birçok destanda kelime kelime aynen görmekteyiz. Örneğin Manas destanında Şaatemir kızı Çaçıkey’in kargışıyla Er Töştük destanından bir bölümü karşılaştırırsak anlatmak istediğimiz daha rahat anlaşışır:

Barganından kelbeykal Bulunduğun yerden gelme, kal = Er Töştük Barganından kelbeykal Bulunduğun yerden gelme, kal = Semetey

Bazar üyün körböykal Yerini yurdunu görmeyip kal = Er Töştük

Bazar üyün körböykal Yerini yurdunu görmeyip kal= Semetey

Ketkeninden kelbeykal Gittiğin yerden gelme, kal=Er Töştük

Ketkeninden kelbeykal Gittiğin yerden gelme, kal= Semetey

Kerben üyün körböykal Sevgili evini görmeyip kal=Er Töştük Kerben üyün körböykal Sevgili evini görmeyip kal=Semetey

Tersbatalarda bir görüş, bir fikir beyan edilmediği gibi değerlendirme de yoktur.Geçmiş ve şimdiki zaman kullanılmaz ve beklenti gelecektedir.Bir şeyin varlığı yokluğu tartışılmaz. İnsanların, Allah’ı ve kutsal saydıkları birçok şeyleri kullanarak çoğunlukta teskin olmak gayesiyle söyledikleri, keskin ifadelerle, emir kipi kullanarak tercih ettikleri bir türdür. Yani emir cümleleridir.

Emir kipinin daha çok I. (-sAm, -sIn, -AyIn), II. (-Gır, -sIn), III. (-Gır, -sIn) tekil şahıs ekleriyle çekimlendiğini görmekteyiz. Cakşılıgın unutsam, örttönsün baktı-taalayım / İyiliğini unutsam yansın bahtım-talihim, Çöyçöktöy suuga çöküp ölöyün / Çanak gibi suya düşüp öleyim, Kalp ayıtsam, kuday

ursun / Yalan söylersem, Allah çarpsın; Zaar iç, balee ce / Zehir iç bela ye, Ötüñ ayrılgır / Ödün

kopsun; Söögü söpöt bolgur / Son nefesini ver, Oçogun otsuz kalsın / Oçağın ateşsiz kalsın gibi örneklerde de görüldüğü gibi.

Kırgız halkı söz vermeye, sözünde durmaya, yemine, yeminini yerine getirmeye çok önem vermiştir. Yemin ederken ekmeği eline alıp, “Nan urup getsin! / Ekmek çarpsın ki!”; Kur’anı eline alıp, “Iyık

kuran urup ketsin! / Kutsal Kur’an çarpsın!”; Gökyüzünü öne çıkarıp, “ Töbösü açık kök ursun! /

Tepesi açık gök çarpsın!” gibi kargışları kullanır.

Tersbatalar yalnız dil ögeleriyle yapılmaz.Aynı zamanda bazı uygulamalarda vardır ki niyet muhataba / muhataplara kötülüktür. Evden çıkıp giden kişinin arkasından normalde, gittiği gibi sağlık ve sıhhat içinde dönme batasıyla su dökülür. Ancak giden kişinin arkasından su döküp sonrada “Camandıgı özü

menen koşo getsin / Kötülüğü kendisiyle beraber uzaklaşsın” denirse maksat bedduadır. Yine

mezardan toprak alıp gelip bir ailenin evinin önüne serpmek, her türlü kötülüğü onlar için istemenin bir uygulamasıdır (Sagınbayeva, 2009, s.89).

Kırgızcadaki tersbataları genel hatlarıyla tanıdıktan sonra işlevlerine göre belli başlı şu gruplara ayırarak incelememiz mümkündür. Acaba Kırgız halkı nelere, hangi kavram ve varlıklara beddua eder? Bunu açıklamak için birçok bedduanın dökümünü yaptık.

Outline

Benzer Belgeler