• Sonuç bulunamadı

TÜRK KÜLTÜRÜNDE EBCED VE OSMANZADE/ ŞEYHZADE MEHMED YÜMNÎ EFENDİ’NİN BİLİNMEYEN BİR TARİH MANZUMESİ

1. EBCEDİN TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDEKİ YERİ

Ebced hakkında en derli toplu çalışmayı yapan İsmail Yakıt (2010: 443,445), eserinin sonuç kısmında ebcedin Türk İslam kültüründeki yerini özetlemektedir. Bundan yola çıkarak biz de şu çıkarımları yapabiliriz:

1. Ebced, tarih düşürme sahasında en fazla divan ve tekke edebîyatında yer bulmuştur. 2. Ebced münevver tabakanın ilgi alanı olmuştur.

3. Fatih Sultan Mehmet’ten III. Selim’e kadar pek çok padişah ve devlet adamı bu sahada ilerlemiştir.

4. Hayattayken kendi ölüm tarihini düşürenler dahi olmuştur: İbn-i Kemal, Şair Nabi… 5. Ebcedin sayı değeri bazen kitapların bölüm başlıkları gibi numaralandırmada da

kullanılmıştır.

6. Ebced, nüfus kütüğü gibi bir sülalenin izini sürmeye de yaramaktadır.

7. Mimarîde ebced, belli değerlerin hayırlı olduğu inancıyla yer almıştır. Mimar Sinan pek çok ölçüyü dini kavramlardan seçmiştir.

8. Bazı sayısal benzerlikler önemsenmiştir: Allah, hilal, lale, çift vav(= 66 )gibi. 9. Ebced sosyal tarih açısından da önemlidir; çünkü hakkında ebcedli tarih düşürülen kişinin sosyal durumu bir cümle ile özetlenmektedir.

10. Ebced kullanılarak yazılan manzumeler bazen belli bir kronoloji ile mecmualara

girmekte ve bu şiirler ilk elden kayıt altına alındığı için divanlardaki kayıtlardan daha sağlıklı olabilmektedir.

Bu bağlamda, çalışmamıza temel oluşturan Şakir Bey ve Faiz Efendi Mecmuası(Hakverdioğlu, 2007) Lale Devrinin pek çok olayını kronolojik olarak vermektedir ve divanlardaki şiirlerden farklılıklar arz etmektedir. Görüşümüz şudur ki, divanlar tekrar tekrar yazılırken bazı kelime değişikliğine uğramaktadır; ancak bu mecmua bizzat dönemin sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın gözetiminde kaydolduğu için böyle yanlışlıklardan uzaktır.

11. Ebecedli manzumeler önemli tarihlerin kolay hatırlanmasını da sağlamaktadır. Bir binanın veya önemli bir hadisenin tarihini bir beyitle zihne

kazımak daha kolaydır. Örneğin: “Aç besemleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua” 1141 tarihini hafızaya kazımakta kolay ve estetik bir yoldur. 12. Bilmeceli tarih türleri “zeka oyunu” severler için

oldukça ilginç bir uğraş olmuştur. Örnek:

Bu kitabede “Ahmed” isminin altındaki nokta anlamsız gibidir. Ancak (“b”= 2) “b” harfinin sayı değeri bu tarihte eksiktir. Bu sebepten o nokta oraya konulmuştur. (1139+2= 1141)

Dedi Hân Ahmed ile bile İbrahim târihin

Suvârdı âlemi dest-i Muhammed’le Cevâdullah (Üsküdar Sultan III. Ahmed Çeşmesi 1141) 13. Düşürülen tarihler bir nevi vakanüvislik çalışmasıdır. Çalışmamızda kullandığımız

Faiz Efendi ve Şakir Bey Mecmuası(Mecmua) Lale Devrinin tüm önemli savaşlarını da tek tek kronolojik olarak anlatmış ve ebced ile tarihlendirmiştir.

14. Ebced ile kültürel yoğunluk arasında bir bağ vardır. Kırsal kesimde ebcede eğilimin söz konusu olmadığı açıktır.

15. Ebcedle düşürülen tarihlerin kitabelerde yer alması keyfiyeti, muhtevayı kuru bir tarih hesabından çıkarmış ve pek çok sanatı bir arada kullanmanın yolu, yöntemi olmuştur. Başlarken de belirttiğimiz gibi bir tarih kasidesi; tarih, hat, mimari, ebced, tezhip, aruz, aritmetik, geometri, sosyoloji, sanat tarihi, edebîyat hatta musiki gibi pek çok sanat ve ilmi bir arada kullanma imkanı sağlamaktadır.

16. Bu sanatta o kadar ileri gidilmiştir ki, her dizesi aynı tarihi veren mükemmel örnekler ortaya çıkmıştır:

Târîh-i Seyyid Vehbî Berây-ı Feth-i İrân

Çekdi a‘câme kılıç şer‘ile sultân-ı enâm / Ya‘ni sultân-ı cihân-dâr u necîb ü erşed Aldı yek hamlede bir bendesi Kirmânşâhın / Nice kal‘a nice iklîmini serhad serhad Müjde zîl-hiccede cenk ile alındı Hemedân / Dâd ile aldı Revânı sipeh-i Hân Ahmed Mülk-i İslâma olup şu‘be Nihâven-i ‘Irâk / Erivân kal‘asın aldı o şeh-i Cem-mesned Geldi miftâh-ı Revân açdı der-i Âmîdi / Şeh-i Dârâ sipeh ü dâver-i İskender-ced Şeh-i Tahmâsbı mat eyledi sultân-ı cihân / Yümn ü iclâl ile Mevlâ vire ‘ömr-i sermed Aldı Tebrîz ü Nihâvendini de Îrânın / Hemedân Gence Revân fâtihi Sultân Ahmed Nahcivân ile alup ülke-i Erdübâdın / Olmadı leşker-i İskender-i Cem-kevkebe sed Bu nüh ebyâtda her mısra‘-ı pâk-i Vehbî / Sene-i feth ile birdir be-hisâb-ı ebced 1137 Târîh-i tam (Her dize ayrı ayrı tam târîh verir.) Mecmua: 408

17. Tarih kasideleri ile ilgili pek çok özelliğin yanında şu durum da gözden kaçırılmamalıdır: Anadolu’nun ortasında küçücük bir kasaba olan Muşkara, Damat İbrahim Paşa’nın himmeti ile yeni bir şehir olmuş ve Nevşehir adında bir merkez doğmuştur. Bu merkezin oluşumunda ilk nüveyi camiler, hanlar, hamamlar, çarşılar, çeşmeler oluşturmuştur. İşte bu eserlerin bir sadrazam tarafından yaptırılmış olması şairleri harekete geçirmiş ve bu güzide eserlere tarih kasideleri yazılmıştır. Ancak, yazılan bu kasidelerin pek çoğunun o mimarî eser görülmeden, İstanbul’dan ayrılmadan, kaleme alınmış olması ihtimali çok yüksektir. Özellikle Nedim gibi rahatına düşkün bir şairin bu mimarî eserleri görmek ve ondan sonra tarih kasidesi yazmak gibi bir endişesinin olmadığı kesindir. Bu

kasidelerin binayı öven bölümlerinin, her esere kalıplaşmış halde söylendiği gerçeğini, örnekler açıkça göstermektedir.

Aşağıdaki alıntı beyitler bu durumu yansıtır: Târîh-i Nedîm Efendi berây-ı câmi‘-i Nevşehir

Didi bu mısrâ‘ ile târîh-i itmâmın Nedîm Kıldı İbrâhîm Paşa câmi‘-i enver binâ 1140 Tarih-i tam

Mecmua: 480 ve Macid (1997: 153)

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1140 tarihi çıkmaktadır.

Nedim’in bu tarih manzumesi Nevşehir Camii ile ilgilidir ve klasik “cami’-i Enver binâ” ifadesi ile “Nurlu bir cami bina etti.” denilmektedir.

Târîh-i Nedîm Efendi berây-ı Hammâm

Eyledim çün vakt-i itmâmın Nedîmâdan su’âl Böyle iki mısra‘-ı târîh ile virdi cevâb

Cûd-ı İbrâhîm Paşa germ idüp bâzârını Buldı bu hammâm ile bu şehr-i zîbâ âb u tâb

1140 Tarih-i tam Mecmua: 480 ve Macid (1997: 155)

İkinci beytin her iki dizesinin tüm harf değerleri ayrı ayrı toplandığında ayrı ayrı iki dizede de 1140 tarihi çıkmaktadır.

Bu şiirde de Nedim, “Bu güzel şehir, bu hamam ile suyunu ve hararetini, sıcaklığını buldu.” klasik ifadesini kullanmıştır.

Târîh-i Şâkir berây-ı Çeşme-i Nevşehir

Okurlar su gibi leb-teşne-gân târîhini Şâkir

Gel iç nev-çeşme-i dil-cûy-ı İbrâhîm Paşada 1139 Tarih-i tam Mecmua: 481

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1139 tarihi çıkmaktadır. (“çeşme-i” tabirindeki hemze elif =1 kabul edilmiştir. )

Bu manzumede ise Şakir Bey, Nevşehir’de yapılan yeni çeşme için “İbrahim Paşa’nın gönül çelen yeni çeşmesinden gel iç.” ifadesini tercih etmektedir. Bu ifadeler şairin yapılan yapıyı gördüğüne dair hiçbir ip ucu vermemektedir. Genellikle klasik ifadeler olarak tekrar edilmektedir.

Târîh-i Râşid Efendi berây-ı Câmi‘-i Nevşehir

Sûy-ı hâtifden işitdim Râşidâ târîhini

Câmi‘-i ra‘nâ münevver ma‘bed-i ‘âlî-makâm 1139 Tarih-i tam Mecmua: 478

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1139 tarihi çıkmaktadır.

Raşit Efendi aynı cami için “nurlu, latif, yüce makam” klasik ifadelerini kullanır. Yalnız tarihi Nedim’den bir yıl eksik vermektedir.

Târîh-i Râşid Efendi berây-ı Mekteb-i Nevşehir

Zâirânından işitdim Râşidâ târîhini Bî-bedel yapıldı İbrâhîm Paşa mektebi

1140 Tarih-i tam Mecmua: 478

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1140 tarihi çıkmaktadır.

Nevşehir’de yapılan mektep için de “bî-bedel” ifadesi tercih edilmiştir. Şair, açıkça “Ziyaret edenlerinden işittim.” diyerek durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Târîh-i Râşid Efendi berây-ı Hamâm-ı Nevşehir

Sakın bir habbe virme dinle hamâmı ne dir târîh Gelüp gir akçesiz hammâm-ı İbrâhîm Paşaya

1140 Eksiltmeli tarih Mecmua: 478

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1141 tarihi çıkmaktadır. Şair “sakın bir habbe virme” diyerek bir eksik olması gerektiğini ima etmektedir. 1141-1=1140.

Raşit Efendi, Hamam ile ilgili ilginç bir ayrıtı vermektedir: “İbrahim Paşa’nın hamamına, gel, parasız gir.” demektedir. “Bir habbe verme” ifadesi ise ebceddeki eksiltmeyi işaret eder.

Târîh-i Râşid Efendi berây-ı Hân u Çarşû-yı Nevşehir

Görenler didiler târîhini menkût ile Râşid Bu hân bu çârsû Nevşehri âbâd eyledi hakkâ

1139 Noktalı harflerle tarih Mecmua: 479

İkinci dizenin noktalı (menkut) harflerin değerleri toplandığında 1139 tarihi çıkmaktadır.

Han ve çarşı ile ilgili Raşid Efendi’nin bu beyti “Nevşehri abad eyledi.” diyerek yapılan eseri tanıtmaktadır.

Târîh-i Vehbî Efendi berây-ı Mekteb-i Nevşehir

Vehbî-i bende du‘â idüp didi târîhini Cûd-ı İbrâhîm Paşa yapdı bu nev mektebi

1139 Tarih-i tam Mecmua: 479

İkinci dizenin tüm harf değerleri toplandığında 1139 tarihi çıkmaktadır.

Bu beyitte de Vehbî tarihi bir eksik söylemektedir. Raşid’de tarih 1140’tır.

Aynı durum savaşlarla da ilgilidir. Şairler katılmadıkları savaşları sanki oradaymış gibi anlatabilir ve tarihini düşebilirler. Bunun bir örneği de Yümnî Efendi’nin aşağıdaki şiiridir.

Yümnî hakkında aşağıdaki bilgileri zikrettiğimizde görülecektir ki o, medrese hocası olduğu için bu savaşlara iştirak etmemiştir.

“Yümnî’nin doğum tarihi bilinmemektedir. Asıl adı Mehmed’dir. Bayezid Câmii şeyhi olan Osman Efendi’nin oğlu olduğundan Osmanzâde/Şeyhzâde Mehmed Yümnî Efendi olarak tanındı. Yümnî, Tuhfe-i Nâilî (Kurnaz ve Tatçı 2001: 70)’nin şairler dizininde Yahya olarak yazılmıştır. Medrese öğrenimi gördü. 1119/1707-08 yılında Şeyhülislâm Ebezâde’den mülâzım oldu. Yenişehirli Abdullah Efendi’nin mektupçuluğuna getirildi. Muharrem 1130/1717-18 yılında haric medreselerinde müderrisliğe başladı. 1137/1724-25 yılında Papasoğlu Ahmet Paşa Medresesi, sonra da Hacı Hasanzâde Medresesi’ne atandı. Rebiyülâhır 1141/Kasım-Aralık 1728’de Sahn-ı Seman’dan birinde, Şevval 1141/Nisan-Mayıs 1729’da ibtida altmışlıdan bir medresede, 4 Şevval 1146/10 Mart 1734’te Haseki Sultan Medresesi’nde görevlendirildi. Süleymaniye medreselerinden birinde de müderrislik yaptıktan sonra 1152/1739-40 yılında Yenişehir kadısı oldu. Aynı yıl içinde bu görevde iken vefat etti. Râmiz (Erdem 1994: 282)’e göre ilmiyle tanınmaktaydı; şiir ve inşada mahirdi; talik hattı güzel, usta bir şairdi. Eserlerine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Salim (İnce 2005: 710-711), Râmiz (Erdem 1994: 282-283) ve Esad (Oğraş 2001: 193-194) tezkirelerinde şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.”

Outline

Benzer Belgeler