• Sonuç bulunamadı

ÇUKUROVA HALK KÜLTÜRÜNDE “SÂMEN KARŞILAMA OYUNLARI” ÜZERİNE SOSYOKÜLTÜREL BİR İNCELEME

3. Bilgiye ve Bahşiş Almaya Dayalı Oyunlar

 Kız evinden bir kişi sâmenlere “Nereden geldiniz, nereye gidiyorsunuz?” diye sorar. Karşıdan beklenilen cevap: “Hazırlardan geldik, Hızırlara gidiyoruz.”dur.23 Sâmen bu cevabı vermezse

cezalandırılır ya da bahşiş alınır. Ceza genelde kamışla vurmadır. (K.8)

 Sâmenlerden biri seçilir ve kollarını iki yana düz bir şekilde açması istenir. Bir oklava bu kişinin bir kol girişinden sokulup, sırtından geçirilerek diğer kol girişinden çıkarılır. Böylece vücut “T” şeklini almış olur. Kız evinden biri eline altı isli bir tava alır ve bu kişiye sorular sormaya başlar. Bilinemeyen her soruda yüzüne is sürülür. Bu sorular dinî ya da günlük hayatla ilgili olabilir. (K.2)

 Damattan uzun bir duayı okuması istenir. Okuyamazsa yüzüne is sürülür. (K.11)

Diğer sorular şunlardır:

 Adaletiyle bilinen halifemiz kimdir? (Hz. Ömer). (K.10)  İslam’ın /imanın şartı kaçtır? (K.10)

 Gökten bir elma düştü on iki parçaya ayrıldı, on birini yedik, on ikinciye hayırdır dedik. (Ramazan Ayı). (K.9)

Doksan dokuz cemaat iki müezzin bir imam. (Tespih). (K.9)Milli ve dini bayramlarımız nelerdir? (K.9)

Sâmenler oyunları geçip onay aldıktan sonra davul zurna eliğinde kız evi ile karşılıklı oynar. Oyunun ardından kız evinin kapısına gelirler. Burada yengelerin görevi başlar. Kız evinden kıza refakat etmeleri için seçilen yengeler, kapıyı kapatarak “Kilit yok, kayboldu.” diyerek bahşiş isterler. Sâmenler bahşiş verip kapıyı açtırdıktan sonra gelinin bulunduğu odaya giderek çeyiz sandığını almak isterler. Yengelerden biri ya da ikisi çeyiz sandığının üzerine oturur ve bahşiş almadan kalkmaz. Onlara da bahşişi veren sâmenler, gelini alarak evden çıkıp yola koyulurlar. Kız evinin avlusundan son çıkan sâmen geriye dönerek “Aldık kaçıyoruz kızınızı, it yalasın yüzünüzü.”der. Kız evi de sâmenlerin arkasından yumurta atar. (K.4)24

Sâmenler, gelini ve geline refakat eden yengeleri alıp giderken yol boyunca davul zurna eşliğinde oyunlar oynarlar fakat yengeler bu eğlencelere katılmaz. Sâmenler gelini oğlan evine getirip, kaynanaya teslim etmeden önce bahşiş isterler. Kaynana bahşişi verir ve gelin kaynananın evine indirilir. Sâmenlerin görevi burada biter ve hep birlikte oyuna devam edilir.

Burada özellikle belirtmek istediğimiz nokta şudur: Sâmenlere oynanan oyunlar, dışarıdan bakıldığında küçük düşürücü, gurur kırıcı olarak algılanmaktadır. Oyunların amacı ise aşağılama değil sınamadır. Oyunları oynayanlar en ufak bir alınganlık göstermediği gibi oyunlar bittikten sonra birlikte eğlenirler ve oyunlar oynanıldığı yerde kalır.

Sâmen Karşılama Oyunlarının İşlevleri

“Yuvayı dişi kuş yapar.” atasözümüz, kültürümüzde kadınların aile hayatındaki önemini vurgulamaktadır. Kadına yuva yapma misyonunun yüklenmesi onun toplumdaki değerini attırmaktadır. Bu sebeple kız isteme törenlerinden düğün sonrası uygulamalara kadar her aşamada kız evinin sözü geçer. Dünürcülere tek seferde kız verilmemesi, Nişanda/sözde kız evinin istediği takıların takılması ve nihayet düğünde oğlan evine zorluk çıkarılmasının sebebi “Kız evi naz evi.” düsturunun toplumumuzda gerekçesiyle birlikte benimsenmiş olmasındandır. Sâmen karşılama oyunlarının temelinde de bu anlayış yatar. Kültürümüzde kadına yuva yapma misyonu yüklenip değeri yükseltilirken, erkeğe de o yuvaya sahip çıkma misyonu yüklenir. Bu sebeple damadın da hünerli, bilgi sahibi ve cesaretli olması beklenilir. Bundan dolayı da samen karşılama oyunları çeşitlilik gösterir. Bu oyunlarda kız evi aslında sâmenler aracılığıyla oğlan evini sınar.

Oyunların görünen ilk işlevi eğlencedir. Kızın baba evinden ayrılması hem kendisi hem ailesi için oldukça zor ve duygusal bir durumdur. Oyunlarda yapılan taklitler ve komik hareketlerle bu ağır hava dağıtılır ve düğün sahipleri, misafirler hep birlikte eğlenir.

Oyunların diğer bir işlevi ise insanların aynı amaç etrafında toplanarak sosyalleşmelerinin sağlanmasıdır.

En önemli işlev ise eşlerin ve ailelerin birbirlerine uyumlu olup olmadığının ya da damadın toplumsal kabul edilebilirliğinin ölçülmesidir. Milli bayramlarla ilgili sorular damat, vatanını milletini seviyor mu diye dini sorular dinini biliyor mu diye sorulur. Bunlara doğru cevap almak kız evi açısından önemlidir. Sâmenler tarafından ise bunların bilinmemesi utanç kaynağıdır çünkü vatanını sevmeyen, dinini bilmeyen bir damadın toplumsal kabul edilebilirlik derecesi düşüktür.

Hüner göstermeye dayalı oyunlarda ise dolayalı yoldan damadın yuvasını geçindirip geçindiremeyeceği ölçülür. Yetenekleri olmayan bir damat evine ekmek getiremez yuvasını

besleyemez. Cesaret ve beden gücünü ölçme oyunları ise karısını ve çocuklarını koruyup kollayabileceğinin ölçülmesi amacını taşır.

Sâmen Karşılama Oyunlarının Kökenleri

Mitolojik kabule göre aile, kâinatın izdüşümüdür. Aileyi oluşturan her bir birey, kültürün tarihsel derinliklerinde kâinatın düzenini oluşturan unsurlar olarak kabullenilmiştir. Düğünle birlikte işte ailenin kâinatı sembolize eden bu yapısı parçalanmaktadır. Bu parçalanmanın gözle görülen işareti kabul edilen gelinin aileden ayrılışı, mitolojik algıda geri dönüşü mümkün olmayan bir süreç ve adeta o aile için “kıyamet” olarak görülmektedir. Bu durum, tam bir “parçalanmadır”. Düğünlerdeki stresin sebebi, bu kâinat parçalanması, yani düzenin ve uyumun bozulmasıdır. Mito-poetik kabule göre, her bir kişinin kendi zaman-mekân algı ve seviyesinde kâinatın yapısını tekrar etmesi onun birliğinin işaretidir. Düğünle birlikte bu birlik ortadan kalkmaktadır. Ev, aile, mahalle ve köy gibi “vatan” olarak kabul edilen her küçük alan, orada yaşayanlar için adeta kâinatın semantik merkezidir. Onlar için bu merkez, hem kozmik harmoninin merkezi, hem de kâinatın embriyosudur (Rabinoviç 1982: 428’den Ergun; 2014, 60-72)25

Düğün kavgaları genellikle çocukları evlenen “dünür” iki aile veya akrabaları arasında çıkmaktadır. Bazen de iki ailenin mensubu olduğu aşiret, oymak veya sülaleler arasında veyahut iki tarafın köylüleri ya da mahallelileri arasında gerçekleşen kavgalara da şahit olunmaktadır. Evlilikte kavgalar, genellikle düğünle birlikte başlamaktadır. Düğünlerde yaşanan bu kavgaların sebebi, kültür kodlarımızla ilgilidir. Bu sebebi, mitolojik şuuraltında aramak gerekir. Geleneksel kültüre göre, düğünle birlikte kaos durumu oluşmaktadır. (Ergun: 2014 , 60)

Yukarıda Ergun (2014; 60-72)’nun aktardığı bilgilere göre evlilik mitolojik anlamda bir kaosa sebep olmaktadır. Bu mitolojik kaostan evlenen bireylerin etkilenmemesi için de düğün kavgaları ortaya çıkmıştır. Bu düğün kavgaları ise zamanla ortaya çıkış amacından uzaklaşarak bir eğlence olarak algılanmış ve günümüze kadar bu şekilde icra edilerek gelmiştir. Çukurova Bölgesi’nde halen küçük bir parçasıyla varlığını devam ettiren sâmen karşılama oyunları aslında bir mitolojik düğün kavgası modelidir.

Sâmen Karşılama Oyunlarında Kullanılan Malzemeler

Oyunlarda; ip, meyve, oklava, ekmek tahtası, su, kamış, sopa, çuval, araba, çamur, un, kül, yumurta gibi malzemeler kullanılmaktadır. Bu malzemeler düğün evinden temin edilir. Temin edilmesi kolay bu malzemelerin kullanımı, oyunlarda anlatıldığı üzere, çoğu zaman amaçları dışındadır.

Günümüzde Sâmen Karşılama Oyunlarının Durumu

Gelenekler kültürlerin yayın organlarıdır. Kültürlerdeki değişmeler gelenekleri de yakıdan etkilemektedir.

Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi Çukurova’da da üç gün üç gece süren geleneksel düğünlerimiz yerini büyük oranda salon düğünlerine bırakmıştır. Salon düğünlerinde ise sâmen karşılaması yapılmamaktadır.

Günümüz köy düğünlerinde ise sâmen karşılama oyunlarından hünere dayalı ve cesarete dayalı olanlar büyük ölçüde terk edilmiştir. Bunun sebeplerinden biri, oyunları yönetecek kişilerin olmamasıdır. Diğer bir sebep ise yeni kuşağın oyunları yanlış yorumlaması ve oyunlara karşı alınganlık göstermesidir. Bilgiye ve bahşişe dayalı olanlarsa farklı şekillerde devam etmektedir.

Sonuç

Geleneksel uygulamaları değiştirmek kaçınılmazdır. Aslolan özü değiştirmemektir. Pek çok geleneğimizin uygulamasını değiştirerek hayatımızdaki yerlerini muhafaza ederken pek çoğunu kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmış durumdayız. Sâmen karşılama oyunları kaybolmaya yüz tutan geleneklerimizden yalnızca bir tanesidir.

Terk ettiğimiz her gelenek, geleneğin bağlı bulunduğu toplumsal kuruma zarar vermektedir. Düğün geleneklerinden biri olan “Sâmen Karşılama Oyunları” nın terk edilmesi dolaylı yoldan evlilik 25Ergun, M., (2014), Düğün Kavgalarının Mitolojik Kökenleri, Milli Folklor, sayı:101, s.60-72.

kurumuna zarar vermektedir. Evlilik kurumunun zarar görmesiyle de boşanma oranlarında meydana gelen artış toplumsal yapımızı bozmaktadır. Öte yandan yukarında anlatılan oyunların günümüz şartlarında, ilk halleriyle oynatılması oldukça zordur. Fakat oyunların temelinde yatan “sınama ve uygunluk” amaçları temel alınarak birtakım uygulamalar sâmen karşılamasının devamı niteliğinde sürdürülebilir.

Ek.1

Ek.2

kurumuna zarar vermektedir. Evlilik kurumunun zarar görmesiyle de boşanma oranlarında meydana gelen artış toplumsal yapımızı bozmaktadır. Öte yandan yukarında anlatılan oyunların günümüz şartlarında, ilk halleriyle oynatılması oldukça zordur. Fakat oyunların temelinde yatan “sınama ve uygunluk” amaçları temel alınarak birtakım uygulamalar sâmen karşılamasının devamı niteliğinde sürdürülebilir.

Ek.1

Ek.2

kurumuna zarar vermektedir. Evlilik kurumunun zarar görmesiyle de boşanma oranlarında meydana gelen artış toplumsal yapımızı bozmaktadır. Öte yandan yukarında anlatılan oyunların günümüz şartlarında, ilk halleriyle oynatılması oldukça zordur. Fakat oyunların temelinde yatan “sınama ve uygunluk” amaçları temel alınarak birtakım uygulamalar sâmen karşılamasının devamı niteliğinde sürdürülebilir.

Ek.1

Ek.3

KAYNAKÇA

Altay, H. (1965). Adım Adım Çukurova. Turizm Derneği Yayınları No:1. Adana: Kemal Matbaası. Başçetinçelik, A. (2009). Adana Halk Kültüründe Doğum-Evlenme-Ölüm. Adana: Altınkoza Yayınları.

Bozkurt, İ. (1940). Anadolu Türk Aşiretleri: Avşar ve Diğer Türkmen Aşiretlerinin Yaşayış ve

Kültürleri. İstanbul: Ötüken.

Ergun, M., (2014), Düğün Kavgalarının Mitolojik Kökenleri, Milli Folklor, sayı:101, s.60-72. Refik, A. (1930). Anadolu’da Türk Aşiretleri. İstanbul: Devlet Matbaası.

Tarsus Alan Araştırmaları. (1998). Ankara: T.C Kültür Bakanlığı Yayınları.

Tezcan, M. (1999). Türk Evlenme ve Düğün Gelenekleri. Türk Halk Kültürü Araştırmaları. Ankara: Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları. 275: 219- 230.

Kaynak Kişiler

Kaynak kişiler ile ilgili bilgiler, “ad, soy ad, doğum yılı, medeni hali, eğitim durumu, mesleği, yaşadığı yer” sıralaması ile verilmiştir.

K.1: Hamza Uğureli, (1960), Evli, Lise, Emekli, Adana. K.2: Hacer Uğureli, (1965), Evli, Ortaokul, Esnaf, Adana. K.3: Kamer Uğureli, (1956) Evli, Ortaokul, Ev Hanımı, Adana. K.4: Dilber Üstündağ, (1952), Evli, İlkokul Ev Hanımı, Adana. K.5: İbrahim Üstündağ, (1950),Evli, Ortaokul, Emekli, Adana. K.6: Duran Kestek, (1950), Evli, İlkokul, Şoför, Kadirli. K.7: İbrahim Çağlaroğlu, (1955), Evli, İlkokul, Çiftçi, Kadirli. K.8: Veli Kayış, (1947), Evli, Lise, Emekli, Kozan.

K.9: Melek Kayış, (1954), Evli, Lise, Ev Hanımı, Kozan

K.10: Fatma Bıyıklıoğlu, (1967), Bekâr, İlkokul, Ev Hanımı, Adana. K.11: Murat Sarıgöz, (1972), Evli, Lise, Şoför, Adana.

ÂŞIK FEYMANİ’NİN “YEMEN’DEN ÇANAKKALE’YE”

Outline

Benzer Belgeler