• Sonuç bulunamadı

5. Bulgaristan’ın AB Üyelik Süreci ve Bulgaristan Türklerinin Güncel Sorunları

5.2. AB Üyelik Sürecinin Türk Azınlığa Etkileri ve Mevcut Sorunlar

5.2.2. Türkçe Eğitim

Bulgaristan’daki Türklerin geçmiş yıllarda Türkçe eğitim konusunda mevcut hakları bulunurken; Komünist Parti iktidarı döneminde 1951–1952 ders yılında Türkçe okutulan derslerin oranı üçte bire indirilmiş; aynı yıl azınlık okulu kavramı ortadan kalkarak Türk ve Bulgar okulları birleştirilmeye başlanmıştı. Bununla birlikte, 1959’da Türk azınlık okulları tamamen kapatılarak Türkçe seçmeli ders olarak haftalık 1 saate indirilmiş; 1974’te ise Türkçe eğitime tamamen son verilmişti.

Demokratik dönemde ise, başlangıçta sembolik olarak Türkçe bazı bölgelerde program dışı okutulurken;443 konuya ilişkin asıl düzenleme 1999 yılında kabul edilen Milli Eğitim Kanunu ile gerçekleşmiştir. Söz konusu kanun kapsamında, anadili eğitiminin mecburi seçmeli ders programına alındığı görülmektedir.444 Haftada 4 saat olarak verilen Türkçe derslerin, hafta sonlarında veya okuldaki normal ders saatleri sonrasında verilmesi, Türk öğrencilerin derslere olan talebini düşürmektedir. Bunun yanında, Türkçe dersini alabilen öğrencilerin başka bir yabancı dili, ders olarak alamaması, mevcut uygulamanın eksik yönlerini oluşturmaktadır.445 Diğer bir deyişle, Türkçe Türk azınlık öğrencileri için yabancı dil statüsündedir.

443 Örneğin, 1991 yılında Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Türkçe derslerin haftada 4 saat okutulmasına izin verilmiştir. Çelik, a.g.m., s.12.

444 Ümit, Sayı:27, Eylül 1999, s.8.

445 Özkan, a.g.m. s.88.

1999’daki AB İlerleme Raporu’nda Türk azınlığın anadilde eğitimine ilişkin Sofya yönetimine uyarılarda bulunan AB Komisyonu’nun beyan ettiği görüş dikkate alınmış olacak ki; konuya yönelik kısmî düzenlemeler Bulgaristan hükümetince yerine getirilmiştir. Hatta bununla ilgili, Bulgaristan 2000 yılı raporunda övülürken; anadilde eğitim hakkının sağlanmasına karşın, bu sefer de azınlığın anadilde eğitiminde öğretmen sıkıntısının baş gösterdiği raporda dile getirilmişti.

Öte yandan; Nisan 2009 içerisinde yapılan yeni bir düzenlemeye göre, anadil eğitimi artık mecburi ders olarak program çerçevesinde okutulacaktır. Bu düzenleme sadece Türklere yönelik değil; Türkçenin yanı sıra Roman ve Ermeni dillerinin de 4. sınıftan 8. sınıfa kadar zorunlu seçmeli ve program çerçevesinde okutulmasını kapsamaktadır.446 Okullarda çocukların Türkçe eğitim alabilmeleri için Türk velilere büyük bir sorumluluk düşerken;

öğrencilerin Türkçe okuyabilmeleri için dilekçe vererek talep etmeleri gerekecektir. Bu noktada, velilerde bilinç eksikliği bulunduğunu belirtmek gerekir. Türkçe eğitim konusunda son düzenlemenin getirileri önümüzdeki dönemde şekillenecektir. Ortaya çıkan tabloda; 1999 Kanununa göre, 1. sınıftan 12 sınıfa kadar zorunlu seçmeli ders olan Türkçe, program dışı okutulurken; son düzenleme ile 4. sınıftan 8. sınıfa kadar program dâhilinde okutulacaktır.

Söz konusu düzenlenmenin Bulgaristan Türklerinin azınlık eğitiminin gelişmesine yardımcı bir düzenleme olmadığı açıktır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun 21 Şubat “Uluslararası Anadili Günü” kutlamaları çerçevesinde Kırcaali’de gerçekleştirilen toplantıda 2010 yılında il genelinde 3.738 Türk öğrencinin ana dilinde ders gördüğü açıklanmıştır. Kırcaali’de toplam nüfusun 156.000 olduğu ve bu sayının baskın bir oranını Türklerin meydana getirdiği göz önünde bulundurulduğunda, 3.738 sayısının son derece düşük bir rakam olduğu göze çarpmaktadır. Bunun yanı sıra, Kırcaali Bulgaristan Türklerinin kalesi olarak pek çok platformda ifade edilirken447; Bulgaristan Türklerinin yaşadığı diğer Güney Rodop illerinde ve Kuzeydoğu Bulgaristan’daki Türklerin eğitim durumlarına yönelik, Kırcaali’deki bu rakamların ardından pek olumlu bir tablo çizilmesi mümkün görünmemektedir. Kırcaali İl Eğitim Müdürlüğü, Türk Dili Uzmanı Harun Bekir,

“Uluslararası Anadili Günü” ile ilgili organize edilen toplantıda yaptığı konuşmada, Türkçe ders kitaplarının 18 yıldır tekrar basımının yapılmadığını belirterek, eski kitapların ve

446 Kırcaali Haber, 28 Nisan 2009.

447 Kırcaali demografik anlamda Türklerin çoğunlukta olduğu bir bölgedir. Örneğin hâlihazırda 156.000 kişinin yaşadığı kentte, 101.000 kişi Türk’tür. Çelik, a.g.m., s. 3. Kırcaali’de halk arasında Bulgarca ikinci dildir. Ne var ki, kentin nüfusu yaz aylarında Türkiye’deki Bulgaristan vatandaşlarının ziyaretleriyle iki katına çıkmaktadır.

yardımcı araç gereçlerin olmamasının öğrencilerin ana dilde eğitim alma motivasyonunu azalttığını vurgulamıştır.

Bulgaristan Türklerinin anadilde eğitim durumuna ilişkin IMIR Başkanı Zhelyazkova’nın dile getirdiği görüşler ise, hemen hemen Bulgar devletinin izlediği politikaları tanımlayıcı niteliktedir. Türkçe eğitim konusunun Bulgaristan’daki Türk azınlığın temsilcileri tarafından dile getirilmediğini ifade eden Zhelyazkova, daha ziyade Türkiye’den bu konuya ilişkin bir takım taleplerin ve baskıların geldiğini ifade etmektedir.

Bulgaristan’daki Türk çocuklarının Türkçe okumak istemediklerini ve onların daha ziyade Batı dillerini tercih ettiklerini belirten Zhelyazkova, Türk çocuklarının Türkçe’ye karşı dirençli olduklarını ve bu dilde okumak istemediklerini aktararak, şu görüşleri dile getirmektedir: 448

“Genç insanların Türkçeye karşı bir direnci var. Türkçe okumak istemiyorlar. Çünkü zaten biliyorlar onu… Evlerinde Türkçe konuşuyorlar. Uydu antenler vasıtasıyla Türk kanallarını izliyorlar. Belki biraz okuma-yazma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. O kadar… Onlar için, İngilizce, Fransızca, Almanca gibi Batı dilleri Türkçe’den daha fazla çekici geliyor. Gelecekleri için bunları tercih ediyorlar. Bulgarca konusunda da sorun yaşıyorlar. Burada yaşayanlar günlük yaşamlarına devam etmek ve üniversitelerde okumak için Bulgarca bilmek durumundalar.

Ancak Bulgaristan’da anadilde eğitim konusunda, özellikle Türkler için bir sorun olduğunu zannetmiyorum. Eğer Türkçe öğrenmek istiyorlarsa, bunu gerçekleştirmek için pek çok yol var. Dolayısıyla anadilde eğitim bir sorun değil. Bulgaristan’da yaşayan hangi azınlık grubu olursa, eğer kendi anadilinde okumak istiyorsa bu hakka sahiptir. Örneğin Bulgaristan’da çok güzel bir Yahudi okulu var. Bulgarlar ve diğer etnik gruplardan öğrenciler de o okula gidebiliyor. Ama İbranice okuyorlar.

Ermeniler de kendi özel okullarına sahipler. Bulgaristan’daki Türklerin de kendilerine ait bir lisesi var Sofya’da… Bu okulda Bulgarca, Türkçe, İngilizce gibi 3–4 tane dilde eğitim yapılıyor. Çok dilli bir okul... Ayrıca Sofya’da Balkan Koleji adında bir okul daha var. HÖH lideri Ahmed Doğan’ın oğlu da bu okulda okuyor. Bu bir Bulgar okulu… Ancak Balkanlar’dan gelebilecek diğer öğrenciler de bu okulda eğitim görebiliyorlar. Okulda okuyan çocuklar 4 tane dil öğreniyorlar. İki tane Balkan dili öğreniyorlar, iki tane de Batı dili… Türkçe de bunların içinde. Bunların yanı sıra,

448 Kültürlerarası İlişkiler ve Uluslararası Azınlık Çalışmaları Merkezi (IMIR) Başkanı Dr. Antonina Zhelyazkova ile Mülakat, Sofya, 01 Şubat 2010.

üniversitelerde Türk filolojisi diye bir bölüm var. Dolayısıyla Türkçe eğitim konusu bence bir sorun değildir. Eğer sorun olarak görülüyorsa, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu HÖH bunu gündeme taşıyıp çözmeliydi. Hükümet ortağı oldular, kaç yıl iktidarda kaldılar; ancak konuyla ilgili hiçbir şey yapmadılar.

HÖH’ün parti ilke ve amaçlarına bakınız. İlk maddeleri ekonomik konularla ilgilidir.

Yorum sizin elbette… Azınlığın Türkçe anadilde eğitimi konusuna geri dönersek, konuyla ilgili farklı çözüm yolları da benimsenebilir. Sivil toplum kurumları Türkçe eğitimi desteklemelidirler. Ayrıca özel Türk okulları açılabilir. Ama bunun nihai çözümü politik adımlarla olmalıdır.”

Kanaatimizce, Türkçe anadilde eğitim meselesi Bulgaristan Türklerinin mevcut sorunları içerisinde en acil çözüm bekleyen konu başlığıdır. Zira kendi dilinde okumayan bir azınlığın geleceğine ilişkin iyimser tablolar çizilmesi mümkün değildir. Türkçe anadilde eğitimle ilgili yapılabilecek ve azınlığın bu haktan makro anlamda pozitif yönde yararlanabileceği en ideal düzenleme; ilk ve orta öğrenimde Türk çocuklarına Türkçe’nin zorunlu ders olarak Bulgarca ve diğer Batı yabancı dillerinin yanında program dâhilinde okutulmasıdır. Bununla birlikte, geçmiş dönemde var olan ancak komünist yönetimin iktidarı döneminde kapatılan Türk azınlık okullarının yeniden açılması ise, konuyla ilgili nihai çözümün anahtarı olmaktadır. Türk azınlığın ve HÖH’ün konuya ilişkin yüksek sesle taleplerde bulunması durumun en azından tartışmaya açılması bağlamında önemli katkılar sağlayacaktır.

Bulgaristan’da Türklerin sahip olduğu az sayıdaki sivil toplum örgütünün de Türkçe eğitimle ilgili konferanslar-toplantılar yapması ve talepkar bir yaklaşım benimsemeleri önemlidir. Buna paralel olarak, Türkiye’deki Balkan kökenli derneklerin de konuyla ilgili sosyal organizasyonlar düzenlemesi ve sorunu efektif bir biçimde gündeme taşımaları da sürece katkı sağlayacaktır. Bulgaristan Türklerinin anadilde eğitim konusu hayati bir önem taşımakla birlikte, azınlığın geleceğiyle ve Bulgaristan’daki kültürel varlığıyla doğrudan ilintilidir. Dolayısıyla Türkçe eğitim konusunda acil önlemlerin alınması ve konuyla ilgili baskı mekanizmalarının oluşturulması kaçınılmaz görünmektedir. Zira Bulgaristan’daki Türkler, kendi anadillerini uydu antenler vasıtasıyla takip ettikleri Türk televizyonlarındaki dizilerden ve paparazzi programlarından öğrenmek zorunda kalmaktadırlar. Bulgaristan’da tarafımızca yapılan gözlemler sonucunda da anlaşılmıştır ki; Türk azınlık mensupları günlük yaşamlarında ve eğitimlerinde kullanmak zorunda oldukları Bulgarca ile anadilleri Türkçe arasında yoğunlaşan hayatlarında kullandıkları dil, yerel Türkçe aksanının da etkisiyle, ortaya

sıra dışı bir dil çıkarmaktadır.449 Anadilde eğitim konusunda acil önlemler alınmazsa, orta vadede Bulgarların Türklerle Bulgarca anlaşamadıkları; Türkiye’den gidenlerin de azınlık mensuplarıyla Türkçe konuşamadıkları bir tablo ile karşılaşılabilir.