• Sonuç bulunamadı

GERB İktidarında Türk Azınlık ve Türkiye ile İlişkilerde Öne Çıkan Konular

6. GERB Hükümeti Döneminde Türk Azınlık ve Türk-Bulgar İlişkileri

6.1. GERB İktidarında Türk Azınlık ve Türkiye ile İlişkilerde Öne Çıkan Konular

5 Temmuz 2009 tarihinde Bulgaristan’da yapılan parlamento seçimlerinde GERB Partisi (Bulgaristan’ın Avrupai Kalkınması için Yurttaşlar - GERB) %39’luk oy oranıyla sandıktan birinci parti olarak çıkmış ve bir azınlık hükümeti kurarak işbaşına gelmiştir.

Haziran 2005’te iktidar koltuğunda bulunan partiler muhalefete düşerken; GERB’in lideri ve önceki dönemde Sofya Belediye Başkanı olan Boyko Borisov başbakanlık koltuğuna oturmuştur. 2005 seçimleri sonucunda kurulan koalisyon hükümeti döneminde ortaya çıkan yolsuzluk, rüşvet ve organize suçlar gibi Bulgar halkını rahatsız eden sorunlarla mücadele edeceğini seçim kampanyasının merkezine yerleştiren Borisov, belediye başkanlığı

481 Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ) tarafından, T.C. Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazılan soydaş sorunları ile ilgili verilen rapor: “Soydaşlarımızın Sorunları”, Sayı: 163, Tarih:

04.08.2009.

döneminde Türk azınlık karşıtı söylemleriyle de dikkat çekmişti. Borisov, Belediye Başkanlığı görevindeyken, Sofya’daki camilerde okunan ezan sesinin kısılması gerektiğini, Türklerin isimlerinin değiştirilmesini ve Türkiye’ye göçe zorlanmalarını savunmuştu.482 Türk azınlığa ilişkin Jivkov döneminden kalma söylemleri kullanan ve komünist dönemde de Jivkov’un koruması olan Borisov, kısa sürede ülkenin en güvenilir siyasetçileri arasında yer almış ve ilk genel seçimlerde de başbakan olmuştur.

Bu bağlamda, 5 Temmuz 2009 tarihinden günümüze kadar geçen kısa süre zarfında Bulgaristan’da Türkiye’yi ve Türk azınlığı doğrudan ilgilendiren bir dizi gelişme yaşanmıştır.

Bulgaristan’da özellikle son 5 yıldır milliyetçi rüzgârlar kendisini iyice hissettirirken;

milliyetçiliği malzeme yapan siyasetçiler, GERB döneminde öncelikle Bulgaristan ulusal kanalında günde 10 dakika yapılan Türkçe haber yayınını kaldırmak istemişler ve konuyla ilgili ülke çapında geniş bir kampanyaya girişmişlerdir. Hatta söz konusu Türkçe yayını protesto etmek için, küçük çaplı bir Bulgar partisinin genel başkanı Sofya’da kendisini yakmıştır.483

Türkçe yayının kaldırılması kampanyaları sürerken, Aralık 2009’da Bulgaristan Başbakanı Türkçe yayın konusunda aşırı milliyetçi partinin gündeme getirdiği referandum talebini destekleyeceğini açıklamış; daha sonra Türkiye’den ve Avrupa’dan yükselen tepkiler karşısında geri adım atmıştır.484

Öte yandan, bunlara ilave olarak Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçisi Mladenov, 5 Temmuz seçimlerinde Türkiye’deki sandıklarda şaibe olduğu gerekçesiyle, Sofya merkeze çağrılmış ve Mladenov’un Dışişleri Bakanlığınca görevden alınması kararlaştırılmıştır.

Ancak, Bulgar Cumhurbaşkanı Pırvanov tarafından Bulgar Dışişleri’nin kararı veto edilse de,

482 Milliyet, 7 Şubat 2009.

483 Sofia News Agency, 10 Kasım 2009.

484 Milliyet, 21 Aralık 2009.

5 Temmuz 2009 Bulgaristan Parlamento Seçim Sonuçları

Parti Oy Oranı (%) Milletvekili

GERB 39,71 116

Bulgaristan Sosyalist

Partisi (BSP) 17,7 40

Hak ve Özgürlükler

Hareketi (HÖH) 14,46 38

ATAKA 9,36 21

Mavi Koalisyon 6,76 15

Düzen, Meşruiyet ve

Güvenlik (RZS) 4,13 10

‘Türk dostu’485 olarak bilinen Mladenov yine de istifa etmiştir.486 Bu durum, Bulgaristan cumhurbaşkanı ile başbakanı arasındaki derin görüş ayrılıklarının yanı sıra, daha sonra iyice belirginleşecek olan güç mücadelesinin de habercisiydi.

Bu gelişmeler Türkiye tarafından yakından izlenmiş, ancak Ankara Yönetimi pek fazla ses çıkarmamıştır. Türkiye’nin asıl tepkisini toplayan husus, Dış Bulgarlardan Sorumlu Bakan Dimitrov’un 1913 Trakya göçmenlerine ilişkin 10 milyar Dolar tazminat talep edebileceklerini ve bunun Türkiye’nin AB üyeliği için önşart olacağını ifade etmesiydi.487 Konuyla ilgili olarak, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türk-Bulgar ilişkilerinin Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgede model olabilecek nitelikte geliştiğini, Türk-Bulgar dostluğunun ve ilişkilerdeki işbirliği anlayışının devam etmesinin her iki ülkenin de yararına olduğunu söylemiş; göç konusunun tek taraflı olmadığını vurgulayarak, Bulgaristan’a ‘bu işten zararlı çıkarsınız’ mesajını göndermiştir. Ardından Bulgaristan Dışişleri Bakanı, Bojidar Dimitorov’u yalanlamış; Türk-Bulgar ilişkilerinde ciddi bir politik sorun olmadığını ve AB’nin Brüksel-Ankara hattında alacağı kararları destekleyeceklerini ifade etmiştir. Başbakan Borisov ise, Dimitrov’un yaptığı açıklamaların Bulgaristan’ı zor durumda bırakmasından dolayı bakanını sert bir dille eleştirmiş ve görevden alabileceği uyarısında bulunmuştu.488 Öte yandan, Bulgarlar yine de tazminat taleplerinden vazgeçmemişler, büyük bir gizlilik içinde bu çalışmalarına hız kazandırmışlardır.489

Bulgaristan’ın tazminat talebi ve GERB Hükümeti döneminin daha hemen başında Türk-Bulgar ilişkilerinde yaşanan bu dalgalanma Ankara’yı endişeye sevk etmiştir. Ancak, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı, Dimitrov’un açıklamalarının hemen ardından onu yalanlaması, Bulgaristan dış politikasında çok seslilik imajının doğmasına neden olmuştur. Bu durum, Sovyet sonrası dönemin ilk yıllarındaki Rus dış politikasını çağrıştırmaktadır. Hatırlanacağı üzere, o dönem Rusya’da her Bakan çıkıp farklı bir şey söylemekte, Genelkurmay Başkanı aynı konuda başka ifadeler kullanmakta; Rus Devlet

485 Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçiliği görevini yerine getiren ve “Türk dostu” olarak bilinen Branimir Mladenov, Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri tarafından sevilen ve takdir edilen bir diplomat olmuştur.

Görev süresi esnasında Bursa’da ve İzmir’deki Bulgaristan vatandaşlarına götürdüğü hizmetlerle ön plana çıkan Mladenov, Bursa’daki Bulgaristan konsolosluğunun açılmasında en önemli aktörlerden birisidir.

Mladenov’un ılımlı, barışçıl ve Türkiye’deki Bulgaristan Türklerinin sorunlarıyla yakından ilgilenmesi yeni hükümet nezdinde tepki toplamıştır. Mladenov Ankara’daki görevinden istifa ederek ayrılırken; Sofya’ya Ankara’dan değil; Bursa’dan yolcu edilmiştir. Üyelerinin çoğunluğunu Bulgaristan göçmenlerinin oluşturduğu Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ) yöneticileri tarafından uğurlanan Mladenov’un görev süresi esnasında, Türk-Bulgar ilişkileri pozitif yönde zirve yapmıştı.

486 The Sofia Echo, 13 Kasım 2009,

487 Anadolu Ajansı, 4 Ocak 2010.

488 Sofia News Agency, 6 Ocak 2010.

489 Doğan Haber Ajansı (DHA), 6 Ocak 2009.

Başkanı ise hepsini yalanlamaktaydı. Özetle, Bulgaristan’da GERB döneminin Türkiye ve Türk azınlıkla ilgili ilk altı aylık performansı bazı kaygıların oluşmasına yetmiştir. Bu süreçte Bulgaristan’ın izlediği politikalar, uluslararası ilişkiler teorileri literatüründe yer alan

“Sarhoşun Yürüyüşü” modeliyle490 açıklanabilecek niteliktedir.

Dış Bulgarlardan Sorumlu Bakan Dimitrov’un Bulgaristan’ın 1913 yılında Trakya’dan göç edenlere ilişkin yaptığı tazminat açıklamasının ardından, Bulgaristan’a Türkiye’den ve kısmen de olsa Avrupa’dan yükselen tepkiler, Sofya Yönetiminin kısa süre içerisinde kendini toplamasına ve yanlıştan geri dönmesine neden olmuştur.

Konuyla ilgili, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde tazminat meselesinin önşart olarak ileri sürüleceği her ne kadar Bulgar Dışişleri Bakanı tarafından reddedilse de, bu parametreden hareketle farklı bir sonuca doğru da gidebilme ihtimali de bulunmaktadır.

Örneğin, AB’nin motor güçleri olarak ifade edilen ve aslen Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakmayan; ancak, Ankara Yönetimi ile olan ekonomik ve diğer türden ilişkileri dolayısıyla bu karşı çıkışını açık ve kesin olarak dile getirmekten çekinen ülkeler, AB içerisindeki küçük ve orta ölçekli üyeleri adeta taşeron olarak kullanarak, bu politikalarını uygulamak istemektedirler. Yakın zamanda bunun örnekleri defalarca görülmüştür. Bu noktada, Bulgaristan’ın da böyle bir fonksiyon üstlenerek AB’nin büyük güçleri tarafından bilhassa Türkiye’nin AB üyelik hedefine ilişkin ‘kötü polisi’ oynamak için kullanılabilmesi ihtimali kuvvetle mevcuttur.