• Sonuç bulunamadı

3. Demokratik Dönemde Bulgaristan İç Siyaseti

3.1. Geçiş Sürecindeki Eksiklikler (1990-1997)

3. Demokratik Dönemde Bulgaristan İç Siyaseti

açıklayan bildirge ile adların iade edilmesine ilişkin kararlar alınmış; 16 Ocak 1990 tarihinde 1971 Anayasa’sında yer alan 1/2. ve 1/3. Maddelerin kaldırılmasıyla Bulgar siyasetine hâkim olan Komünist Parti tekeline son verilmiştir.323

İsimlerin iade edilmesine ilişkin kararlar alınırken; özellikle Bulgar nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgelerde genel bir hoşnutsuzluk kendisini göstermiştir. Yaz döneminde çok sayıda Türk’ün Bulgaristan’dan göç etmesi, Bulgarlar açısından vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylem olarak görülmüştür. Özellikle, Jivkov döneminde Bulgarlaştırılmak istenen Türk azınlığın haklarının Mladenov İdaresiyle birlikte geri verilmesi göz önünde bulundurulduğunda; yeni yönetimin söz konusu politikaları, Bulgar nüfusunun milliyetçi duygularını harekete geçirmiş ve çok sayıda protesto mitinginin düzenlemesine neden olmuştur.

Bulgaristan’da farklı bir sürece girilirken politik arenada yeni siyasal partiler kendilerini göstermiştir. 7 Aralık 1989’da kurulan DGB, çeşitli sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi sonucu oluşturulmuştur. DGB’nin Bulgaristan siyasetinde yer alması, ülke içindeki siyasal dokuyu sosyalist eksenli bir yapısal görünümünden çıkarılması hususunda önemli bir faktör olmuştur. DGB’nin yanı sıra bu dönem itibariyle, Bulgar Sosyal Demokrat Partisi, Yeni Demokrasi, Bulgar Ulusal Birliği, Demokrat Parti, Yeşiller Partisi, Bulgar Halk Partisi gibi sayıları 100’ü bulan çok sayıda yeni partinin Bulgaristan politik yaşamına katıldığı gözlemlenmektedir. Bu durumun Bulgaristan’da çok sesli bir yapıyı oluşturduğu düşünülse de, geçiş döneminde teşekkül eden bu partiler birbirlerinin türevi olmaktan öteye gidememişlerdir.

Todor Jivkov’un iktidardan uzaklaştırılmasına karşın, Bulgaristan’da tansiyon düşmemiştir. Ocak 1990’da ülkede Komünist Parti’nin tekeline son veren, Anayasa’nın 1.

Maddesinin değiştirilmesi ile Komünist Parti adı Sosyalist Parti olarak değiştirilmiş ve Başbakanlığa ılımlılardan Andrey Lukanov324 getirilmiştir. Haziran 1990’da çok partili, hür ve serbest bir seçim yapılırken; 400 sandalyeli Bulgaristan Parlamentosu’nda Sosyalist Parti 211, DGB 144, HÖH ise 23 milletvekilliği kazanmıştır. Komünistlerin iktidarı halen ellerinde bulundurması Bulgaristan halkının tepkisine neden olurken; Aralık 1990’a kadar mitinglerin,

323 Özgür, a.g.e., s. 86.

324 Sosyalist Parti bünyesinde ılımlılardan biri olarak nitelendirilen Lukanov, Jivkov döneminin önemli kurmaylarından biri olarak ön plana çıkarken; Jivkov sonrası dönemde daha kilit görevler üstlenmiştir. Özellikle, Bulgar İstihbarat Teşkilatı ile olan yakınlığı ile tanınan Lukanov, Bulgaristan Türklerinin 1989 göçünün ardından, geride kalan Türk azınlığın Bulgaristan siyasetinde yapıcı ve ılımlı bir siyaset izlemelerinin ve sisteme entegre edilerek kontrol altında tutulmalarının arkasındaki isim olarak ön plana çıkmıştır. Kısa bir süreliğine de olsa Bulgaristan Başbakanlığı görevinde bulunmuş; Ekim 1996’da ise suikasta uğrayarak yaşamını yitirmiştir.

Jane Perlez, “A Bulgarian Is Slain and Motives Are Many”, The New York Times, 3 Kasım 1996.

protesto gösterilerinin ve grevlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bunun üzerine, tarafsızlardan Dimitar Popov’un bütün partilerden meydana gelen bir koalisyon hükümetini kurması ortalığı bir süreliğine yatıştırmıştır.325

Temmuz 1990’da Devlet Başkanı Mladenov’un 1989 Aralık ayında gerçekleşen protesto gösterilerini bastırmak için yaptığı bir konuşmada “yapılacak en iyi şey tankları meydanlara getirmektir” şeklindeki açıklamasına ilişkin videoların kamuoyuna yansıması, Mladenov’un istifasına neden olmuştur.326 Mladenov’un yerine Ağustos 1990’da yapılan seçimlerde muhalefetteki parti olan DGB’nin adayı Jelyu Jelev Devlet Başkanı olarak seçilmiştir.

Jelev’in 1988’de Bulgaristan’da ilk muhalif hareketi kurmuş biri olarak rejim tarafından geçmiş yıllarda adeta aforoz edilmesi, onun bu yeni dönemde devlet başkanı olmasını daha anlamlı hâle getiriyordu. Bu olay, ülkedeki reformist kanatta ve Batı dünyasında memnuniyetle karşılanmıştır. Hatta Jelev özellikle Fransa’dan kendisine yönelik destek geldiğini, Sofya’daki üniversite öğrencilerinin kendisinin tamamen yanında ve kontrolünde bulundurduğunu ifade etmiştir. Mladenov’un ortaya çıkan görüntülerinin ardından istifaya pek yanaşmak istememesi Jelev’i harekete geçirmiş; öğrencileri sokaklara dökmesi ve devlet başkanlığı binasının basılmasını teşvik etmiştir.327 Komünistlerin yeni dönemde bile iktidarı elden bırakmak istemediklerini gören Jelev, kendi siyasi hareketlerinin yok sayıldığı durumlarda öğrenci yurtlarına selam gönderdiğini belirtmektedir. Diğer taraftan, Bulgaristan’daki muhalif hareketi destekleyen Fransa Başbakanı Mitterand’ın olumlu katkıları nedeniyle, Mitterrand’ın adı 2009 yılında Sofya’da öğrenci yurtlarının bulunduğu “Studentski Grad” yerleşkesinde bir caddeye verilmiştir.328

Popov Hükümeti döneminde Bulgaristan’da yeni bir dönemin başlangıç sancıları çekilmiştir. Demokrasinin işleyişini sağlayacak çeşitli mekanizmaların inşası için çaba gösteren Popov, kısmî bir ulusal mutabakat sağlayarak “demokratik topluma barışçıl geçişi sağlayacak bir hükümet”329 olma iddiasını taşımıştır. Bu kapsamda sokaklara taşan gösterileri anayasal zemine oturtmak ve yeni anayasanın hazırlanmasının yanı sıra, ekonomik reformları gerçekleştirmek gibi belli bir takım hususlara öncelik tanınmıştır. Ancak, Popov Hükümeti kısa süre içerisinde sıkıntılı bir süreç yaşamıştır. Uygulanmaya başlanan ekonomik

325 Armaoğlu, a.g.e., s. 925.

326 Nuray, a.g.tz. ss.124-125.

327 Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Jelyu Jelev ile Röportaj, Sofya, 29 Ocak 2010.

328 Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Jelyu Jelev ile Röportaj, Sofya, 29 Ocak 2010.

329 Crampton, a.g.e., s.201.

reformlarla, birçok ürün fiyatı serbest bırakılmış ve söz konusu ekonomik reformlar halk için büyük bir sıkıntı oluşturmuştur.

Ekonomik anlamda yaşanan krize paralel olarak, etnik anlamda yaşanan bazı gelişmelerin de etkisiyle Bulgar halk iyice gerilmişti. Şubat 1991’de Popov Hükümetinin Millî Eğitim Bakanı, talep olması halinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Türkçe derslerin okutulacağını açıklamış ve bunun haftada 4 saat olarak gerçekleşmesini öngörmüştür. Bunun üzerine, Türk azınlığın yaşadığı yerlerde, başta Kırcaali, Razgrad ve Şumnu olmak üzere Bulgar öğretmenler grevlere başlamış, Bulgar anne ve babalar ise çocuklarını okullarına göndermeme kararı almışlardır. Söz konusu Türkçe eğitim uygulaması Eylül ayındaki yeni eğitim-öğretim yılına bırakılırken; DGB Yönetimi, reformlara karşı çıkanların aslında “soya dönüş sürecinin sorumluları olduğunu iddia etmiştir.330

Jivkov Rejiminin devrilmesiyle birlikte, Bulgaristan’da yönetim mekanizmalarında yer almaya başlayan yeni sosyalistler ve reformistler, Bulgaristan’ın uluslararası alandaki saygınlığını yeniden kazanmak, Türkiye’yle olan ilişkilerini iyileştirmek ve Türk azınlığın gönlünü yeniden almak için, 1980’li yıllarda izlenen baskı ve asimilasyon politikalarının bütün sorumluluğunu Jivkov’a ve onun rejimine bırakmışlar; konuyla ilgili sorumluluk almaktan kaçınmışlardır. Hâlbuki söz konusu politikalar ciddi bir halk desteği ve bürokratik bir hazırlık süreciyle gerçekleştirilmişti. Zira 1980’li yılların ikinci yarısında izlenen politikalar, katı bir asimilasyon sürecini başlatırken; 1950’li yıllarla birlikte başlayan yumuşak bir asimilasyon süreci de mevcuttu. Dolayısıyla, 1984 yılında Türk azınlığa uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarını salt Jivkov’a ve onun rejimine endekslemek olayların ancak bir yönünü aydınlatıcı niteliktedir.

Popov Hükümetinin en önemli icraatı, 12 Temmuz 1991 tarihinde kabul edilen yeni Anayasa olmuştur. 1991 Anayasası’na göre, Bulgaristan kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan demokratik bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır ve devletin başkanı doğrudan halk tarafından seçilecek olan bir cumhurbaşkanı olacaktır.331 Öte yandan, yasama görevi için 240 sandalyeli bir meclis (sıbranie) tesis edilmiş; hukuksal düzenin en üst denetleyicisi olarak da Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Bu açıdan bakıldığında, kurumsal olarak parlamenter demokrasinin ve hukuk devleti sisteminin tesisi anlamında Bulgaristan’da yeni Anayasa ile bir dizi reform gerçekleştirilmiştir.

330 Crampton, a.g.e., s.202.

331 Bulgaristan’da 1991 yılı Anayasası ile birlikte, cumhurbaşkanı seçilebilme için ülkede en az 5 yıl ikamet etme şartı getirilmiştir. Aslında söz konusu madde sürgündeki Kral Simeon’un cumhurbaşkanı olmasını engellemek için konmuştu. Bkz. Crampton, a.g.e., s. 203.

Yeni Anayasa’nın inşa edilmesinin ardından Ekim 1991’de yapılan genel seçimlerde BSP meclis çoğunluğunu kaybetmiştir. DGB mecliste 110 sandalye kazanırken; BSP 106, HÖH ise 24 milletvekili çıkarmıştır. Ekim 1991 seçimlerinde yüzde 4 seçim barajını sadece üç siyasi parti geçme başarısını göstermiş ve DGB, hükümeti kurma konusunda HÖH’ün desteğine ihtiyaç duymuştur. HÖH ise kabineyi dışarıdan desteklemiş; ancak hükümet içinde yer almamıştır. Filip Dimitrov’un başkanlığındaki yeni hükümet içeride başarısız bir performans sergilerken; dış politikada ise önemli gelişmeler kaydetmiştir. DGB Hükümeti iç siyasette tamamen anti-komünist bir yaklaşım sergilemiş332 ve rejim suçlularının tutuklanmasıyla meşgul olmuştur. Dimitrov Hükümeti iktidarının temel kırılma noktası ise, Bulgar Ortodoks Kilisesi ile yaşadığı sorun olmuştur. Hükümetin, komünizm döneminde usulsüz bir şekilde görev başına gelen Patriği görevinden uzaklaştırmasıyla, kamuoyu ikiye bölünmüştür. Devletin din işlerine müdahale ettiği gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi söz konusu uzaklaştırmayı yerinde bulmayan bir karar tesis edince konu iyice karmaşık bir hale bürünmüştür. Yaşanan kaos ortamını çözmek için İstanbul’dan gelen sözde “Ekümenik”

Patrik bile işin içinden çıkamamıştır.333 Bunların sonunda, hükümet Cumhurbaşkanı Jelev’in bile güvenini kaybetmiştir. Bu kırılma noktasında HÖH, Jelev’in yanında yer alarak hükümetin düşmesinde kilit bir rol üstlenmiştir.334

Dimitrov Hükümeti henüz 1 yılını bile tamamlayamadan Ekim 1992’de dağılmış, bir süre ülkede hükümet krizi yaşanmıştır. BSP de hükümeti tek başına oluşturamazken; Aralık 1992’de ekonomi profesörü olan Lyuben Berov başkanlığında yeni bir hükümet kurulmuştur.

Parlamento’da kilit bir öneme sahip olan HÖH ise, Berov Hükümetinin içinde yer almamış;

ancak ona da dışarıdan destek vermiştir. Bulgaristan, Berov Yönetimi döneminde adeta yerinde sayarken; ekonomik anlamda hiçbir gelişme kaydedememiştir. Aksine 1994 yılında ülkede enflasyon oranı yüzde 120’leri bulmuştur. Ekonomideki kötü gidişat, sosyal yardımların kaybedilmesi ve artan suç oranları Berov Hükümetinin sonunu getiren faktörler olmuştur. Ancak söz konusu olumsuzluklar sadece Berov açısından sorunlar yaratmamış;

toplumda da kaybedilen geçmişe yönelik bir özlem duygusunu ortaya çıkarmıştır.335 Bu dönemde Bulgarların özgürlüğün olmadığım ancak daha fazla güvenliğin olduğu komünist döneme yönelik bir eğilimleri olduğu görülmektedir.

332 Rumyana Kolarova, “Bulgaria: Could We Regain What We Have Already Lost?”, Social Research, Vol.63, No.2, Summer 1996, ss.548-549. Hatta Dimitrov hükümeti, iktidarı döneminde Todor Jivkov’u 7 yıl hapse mahkûm etmiş; ancak sağlık sorunları yüzünden Jivkov’un cezasını ev hapsine çevirmiştir. Böylece Jivkov Doğu Avrupa’da yarılanarak mahkûm edilen ilk lider olmuştur.

333 Crampton, a.g.e. s.204.

334 Nuray, a.g.tz. 125.

335 Kolarova, a.g.m., s. 551.

Berov Hükümeti 1994’ün Eylül ayında çökerken; aynı yılın Aralık ayında genel seçimler gerçekleştirilmiş ve BSP bu seçimden büyük bir zaferle çıkmıştır. Ekonomik anlamda kötüye gidiş, Berov Hükümetinin başarısız politikaları, ülke içindeki artan suç oranları ve bunun geçmişe yönelik bir özlem duygusu yaratması BSP’yi iktidara getirirken;

iktidarda 1 yıl kalmasına rağmen DGB, ortaya çıkan olumsuz tablodan sorumlu tutulmuştur.

Kısacası, DGB’nin halk nezdinde güvenini kaybetmesi, BSP’nin işine yaramıştır. Aralık 1994’teki seçimlerde BSP, oyların yüzde 43,5’ini alarak mecliste 125 milletvekili ile temsil edilmiş ve tek başına iktidara gelmiştir.336 Yine aynı seçimde DGB’nin ve HÖH’ün oylarında düşüş yaşanırken; DGB 69 milletvekili, HÖH ise 15 milletvekili çıkarabilmiştir. Bunun yanı sıra iki parti daha meclise girmiştir.

Uzun bir aradan sonra ülkeye istikrar gelirken, parti dışındaki çevreler bile yeniden güven ortamının kurulması için iktidara destek vermiştir. BSP’nin Başkanı Videnov bu dönemde Başbakan olarak dört temel unsuru kendisine amaç edinmiştir: Ekonomideki kötü gidişatı tersine çevirmek, Bulgaristan’ın Avrupa ile bütünleşmesini sağlamak, suçlarla mücadele etmek ve Rusya’yla ilişkileri geliştirmek.337

Videnov Hükümeti, en başında ortaya konan amaçların neredeyse hiçbirini gerçekleştirememiştir. Özellikle dış politikada Sofya Yönetiminin Avrupalı kurumlara üyelik hedefine ilişkin somut adımlar atılamazken; Rusya ile ilişkilerde de pek çok sorunlar baş göstermiştir. Bilhassa, enerji nakil hatları konusunda Rusya ile başlayan anlaşmazlık, Burgaz-Dedeağaç enerji hattının inşasını geciktirmiştir.

BSP Hükümetinin sonunu getiren gelişmeler ise ekonomi alanında yaşanmıştır.

İktidarın ilk yılında ekonomik göstergeler olumlu yönde bir grafik338 çizse de, daha sonradan tam tersine dönmüş ve Bulgaristan büyük bir ekonomik kriz yaşamıştır. Hükümetin özelleştirme konusundaki başarısız politikaları bütçe açığındaki fazlalıklar, döviz piyasalarında Bulgar levası üzerinde baskıyı artırmıştır. Şubat 1996’da faizler yüzde 8‘den yüzde 42’ye fırlarken; daha sonra bu oran yüzde 300’ü bulmuştur. 1996 yıl sonunda ise enflasyon yüzde 578,6 olarak gerçekleşmiş ve kamu personelinin maaşları bile ödenemez hale gelmiştir.339 Söz konusu krizden Leva da nasibini almış ve sürekli değer kaybetmiştir. Batık

336 Kolarova, a.g.m., s. 552.

337 Crampton, a.g.e.ss.213-214.

338 Kolarova, a.g.m., s. 553.

339 Ayrıntılı bilgi için bkz. Crampton, a.g.e., ss. 215-2187.

bankalar, hiperenflasyon ve yaşam standartlarındaki radikal düşüşü protesto etmek için halk, Sofya’daki Millet Meclisi’nin önünde toplanmıştır.340

10 Ocak 1997 tarihinde göstericilerin Parlamento’yu kuşatarak, sosyalist milletvekillerini binaya hapsetmeleri, hükümet içinde erken seçimle ilgili büyük tartışmaların yaşanmasına yol açmıştır. Ayrıca, gösteriler esnasında Başbakan Videnov ile İçişleri Bakanı Dobrev arasında da anlaşmazlıklar çıkmıştır. Videnov göstericilerin güvenlik güçlerince dağıtılmasını isterken; Dobrev bunu kabul etmemiştir.341

Aralık 1996’da Bulgaristan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılırken; Jelev’in yerine DGB’nin adayı Petar Stoyanov seçilmiştir. DGB yönetimi böylece Jelev’den, Dimitrov kabinesinin de intikamını da almış oluyordu. Stoyanov’un cumhurbaşkanlığına gelmesiyle Dobrev seçimlere gitmek üzere bir hükümet kurmuş ve 1997’de yapılan genel seçimlerde342 DGB ezici bir farkla galip çıkmıştır. DGB bu seçimde 137 sandalye ile parlamentoda yer alırken; BSP, 58, HÖH ise 19 milletvekili çıkarabilmiştir.