• Sonuç bulunamadı

3. TÜRK SİNEMASINDA İSLAMCI İFADE

3.3. İslamcı İzler Taşıyan Türk Filmleri

3.3.18. Sonsuza Yürümek (Yalnız Değilsiniz 2) (1991)

yakıştırmasını yapması eski antagonizmin taraflarından sosyalizmin yeni politik mücadelelere bakışını özetler niteliktedir.

Serpil’in geçirdiği değişimlerin rüyasında gördüğü anneannesi tarafından onaylanması başlangıçtaki rüyalarında elini öptürmemesi örtündükten sonra ise buna izin vermesi ile yansıtılır. Serpil ölüm üzerine düşünürken kendisinin bile tam olarak kim olduğunun bilincinde olmadığı sonucuna varır ve kendisine ve çevresine yaşadığı yabancılaşma onun bu dünyada misafir olduğumuza ve bedeninin yaratıcıya ait olduğuna ilişkin görüşlerini pekiştirir. Tesettüre girmeye karar vermesinde bu düşünceleri etkili olur. Tıpkı yönetmenin Zeynepler Ölmesin filmindeki gibi baş karakter yaşadığı bunalımlarla ulaştığı Allah inancını duygusal coşkunluklarla ifade eder. “Allah var ve beni seviyor” ifadesi Uçakan’ın bu filmde tekrarlayan mesajıdır.

Anlatı Serpil’in uyguladığı iki aşamalı baskıyı yansıtır. Serpil’e birincil ilişkilerinde iletişim halinde olduğu insanlar tarafından psikozlu damgası vurulur, ikincil ilişkilerinde etkili olan okul hayatında ise baskıcı devlet aygıtının eğitimine kıyafeti sebebiyle engel olması durumuyla karşı karşıyadır. Anlatıya göre egemen sınıf eğitimden mahrum etmekle ve çevre baskısıyla yola getiremediği Serpil’e, onu toplumun dışına iterek çare bulur. Foucault’nun toplumun disipline edici aygıtlarından saydığı tımarhanenin devreye girmesi, filme, toplumdaki delilik akıllılık diskuruyla ilgili başka bir katman ekler. Politik doğrunun muhalifine hareket eden birey rasyonelin dışında olduğuna hükmedilerek cezalandırılır.

rastlar. Daha sonra onun cezaevinde yapılan işkencelerle dengesini kaybetmiş eski bir tanıdığı olduğunu öğrenir. Onunla konuşmak için fırsat kollar. Bir gün onu namaz kılarken gören Serhat ona “Allah var mı?” sorusunu yöneltir. Heyet incelemesinden sonra Serpil’in klinikten çıkmasına izin verilir. Serpil çıkarken kitaplarını Serhat’a bırakır. Serpil klinikten çıktıktan sonra evine dönmez ve Gülten’in(Hicran Günay) birlikte yaşadığı Serap ve Esra adındaki iki kız öğrenciyle Serpil dört öğrenci beraber yaşamaya başlarlar. Evde Klasik Türk Müziği dinlenmektedir. Esra ebru sanatıyla ilgilidir. Bu arada üniversitede başörtüsü yasağına ilişkin Meclisten çıkan bir kanun başörtülü öğrencileri bir nebze rahatlatsa da derse başörtülü olarak derse girmek istediklerini beyan eden bir kağıt imzalamadan alınmazlar. Derste ise hoca “sıkma-başlar” diye hakaret ederek Serpil ile Serap’ı sınıftan kovar. Derslere alınmayan öğrencileri açlık grevi yahut oturma eylemi gibi tepkileri koymayı reddederler ve hukuki yollardan çözüm ararlar. Meclisten geçen başörtüsü yasasının veto edildiği haberi ile Serpil ve Serap’ın okuldan bir hafta uzaklaştırıldıkları haberi aynı anda gelir.

Basına yansıyan olay çarpıtılmış ve öğrenciler hocaların üstüne yürümüş gibi yansıtılmıştır. Bu arada Serpil’in babası onu Avrupa’da daha rahat okuyabileceği bir üniversiteye yollamayı teklif eder fakat Serpil bu teklifi reddeder. Daha sonra Serhat’la konuştuğu zaman ona da böyle bir teklif yapıldığını ve onun da Türkiye’yi terk etmeyi reddettiğini öğrenir. Bu arada arkadaşları Salih (Akın Tunç) ve Gülten’le zaman geçiren ve inanç ve hayatla ilgili meseleleri tartışan Füsun da (Funda Birtek) geçmişteki düşünüş tarzını değiştirmiş ve Allah’a inanmaya başlamıştır.

Füsun, Özgür Kadınlar Dergisi adına Doktor Murtaza ile kadın konulu bir röportaj yapmak için Doktor Murtaza’nın kliniğine gelir. Doktor Murtaza burada kadınla ilgili görüşlerini açıklarken kadından örtüsü açılmaması gereken bir hazine olarak bahseder. Revaçtaki aşk anlayışını eleştirir ve aşktan anlaşılması gerekenin ilahi aşk olduğunu belirtir. Hz. Muhammed’in kendisini taşlayan Taif halkını affetmesini örnek gösterir. Bunun üzerine Serpil bu örnekten etkilenerek gözyaşı döker ve kendisini inancı sebebiyle kliniğe yatıran annesini bağışlaması gerektiğini düşünerek evine gider.

Annesi hasta düşmüştür. Başucunda Necip Fazıl Kısakürek’in Çöle İnen Nur adlı kitabı vardır. Annesi de okuyarak din karşıtı düşüncelerini değiştirmiş ve dinini öğrenmeye hevesli bir birey haline gelmiştir. Annesiyle bu barışmasından sonra ona Serhat’tan bahseder ve ondan Serhat’ı tam olarak tanıyıp nikah kıyacak kadar güvenmeden ona

olan hislerini derinleştirmemesi öğüdünü alır. Füsun Serpil’e artık huzurlu olup olmadığını sorduğunda ise huzurlu olmadığını Dünya’nın dört bir tarafında ezilen Müslümanların dertlerinin huzurlu olmasını engellediğini söyler.

Son geçirilen başörtüsü yasası da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince Serpil ve arkadaşlarının da dahil olduğu başörtülü öğrenciler oturma eylemi yaparlar.

Serpil’in annesi Seval de gençlere destek verir. Film 1990 yılında geçen başörtüsü serbestisi yasasıyla eylemlerin başarıyla son bulduğunu bildiren bir dış sesle sona erer.

Sonsuza Yürümek adlı film, Yalnız Değilsiniz adlı filmde hayatı değişen Serpil’in yeni haliyle yaşadığı toplumda tutunmak için verdiği politik mücadeleyi konu alır. Serpil’in klinikte tanıştığı Serhat’a yakınlık duyması onun cezaevi geçmişi nedeniyle dengesini kaybettiğini öğrenmesinden sonra olur. Yönetmen sistemin ortaya koyduğu baskının mağduru iki gencin yakınlaşmasını izleyiciye aktararak, onları insani duygularıyla hesaba katılması gereken bireyler olarak izleyiciye sunar. Heyet sorgusunda niçin başörtüsü takıyorsunuz sorusuna Serpil’in verdiği “Dostlarımın gerçek yüzünü ortaya çıkarttığı için örtünüyorum.” cevabı ise İslamcılığın bir ideoloji olarak tepkisel yanına ilişkin mesajlar verir. Filmde aktivist İslamcı gençlerin üstyapılarını oluşturan öğeler göze çarpar. Klasik Türk Müziği ve Tasavvuf Müziği popüler yahut klasik her türlü batı müziğine alternatif olurken, resim yapmak yerine ebru yapan İslamcı gençler diskoya gitmek yerine Tasavvuf Müziği konserini tercih ederler. Tesadüf kelimesi yerine kader aracılığıyla denk getirilme anlamına gelen tevafuk kelimesinin kullanıldığı bir jargonları mevcuttur. Toplantılarında konuştukları konular din eksenlidir. Yaşayışlarını ve içinde yaşadıkları çağı İslami çerçevede ele almaya çalışırlar. Kapitalist sistemin cazip hale getirdiği yaşam biçimine karşı toplantılarında müşrik kadının güzelliği ve malının aldatıcılığıyla ilgili öğütler verilir.

Gençlerin dansları ve giyimleri Serpil tarafından etrafı alev dolu oyuncaklar olarak nitelenir.

Filmdeki ana motiflerden biri de anlatıda düşünce biçimini değiştiren Füsun’un tartışmalarla değil beraber vakit geçirdikleri süre zarfında Salih ve Gülten’i tanımasıyla dinle ilgili düşüncelerinin değiştiği mesajıdır. Yönetmen sözlü iletişimin, Freudyen ifadeyle sembol dünyasının insan benliğine ve harekete geçme motivasyonlarına ilişkin ileti yollama açısından yetersizliğini vurgular. Film ayrıca İsrail - Filistin çatışmasına ilişkin televizyon haberlerine de yer ayırarak Filistin sorununa da değinir ve

başörtülülerin okula alınmaması için yasaklar koyan güçlerle Müslümanları dünya genelinde mağdur eden güç anlatıda yan yana getirilir.