• Sonuç bulunamadı

Siyasi Partilerin Finansmanı ve Mali Denetimler

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ 1 Kavram

3. Parti İçi Demokrasiyi Etkileyen Faktörler

3.2. Parti İçi Demokrasiyi Etkileyen İçsel Faktörler 1 Örgütsel Yapı

3.2.4. Siyasi Partilerin Finansmanı ve Mali Denetimler

Demokrasi için vazgeçilmez kuruluşlar olarak kabul edilen partiler arasında rekabetin adil bir biçimde gerçekleşebilmesinde, para, önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Siyasetin finansmanı ile siyasette fırsat eşitliğinin sağlanması arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Günümüzde parti örgütlerinin profesyonelleşmesi ve tanıtım giderlerindeki artışlar nedeniyle, siyasi etkinlikler, giderek emek yoğundan sermaye yoğuna doğru bir gelişme göstermeye başlamışlarıdır. Geleneksel kitle partilerinde başlıca gelir kaynağını oluşturan üye aidatları, gün geçtikçe önemini yitirmiştir (Gençkaya, 2005: 1, 2000: 129).

İktidara gelmenin yolunun seçimlerden geçmesi, siyasi partilerin daha geniş kitlelere ulaşmak ve onların desteğini kazanmak yolunda çeşitli faaliyetlerde bulunmalarını zorunlu kılmaktadır. Toplum yaşamında çok farklı alanlarda faaliyet göstermek siyasi partilerin finansman gereksinimini arttırmakta ve kamuoyu açısından da finansman kaynağını ve harcamaların yerinde olup olmadığını izlemeyi gerekli kılmaktadır (Kaya, 2006: 585-586). Türkiye’de Anayasa’nın 69/3. maddesinde, siyasi partilerin mali denetimi için tarafsız bir organı olarak Anayasa Mahkemesi görevlendirilmiştir.

Bilindiği gibi, siyasi partiler aslında özgür kuruluşlardır ve esas olan kendi çalışmalarını kendilerinin düzenlemeleridir. O nedenle, Anayasa düzenlemeye giderken, kanun koyucu için getirdiği sınırlamalardan biri, “iç çalışmalar” kavramının kapsadığı alanla ilgilidir. Bu kavram oldukça kapsamlıdır. Parti tüzüğü ve programının düzenlenmesi, parti organlarının kuruluşu ve çalışmaları, parti üyelerinin hak ve ödevleri, adayların belirlenmesi gibi konular parti iç düzeni ile ilgili konulardır. Benzer şekilde, parti faaliyetlerinin finansmanı da, siyasal partilerin iç sorunudur. Partilerin mali denetimlerinin AYM’ce yapılması ilkesi ise partileri her tür mali baskıdan kurtarmak ve parti iradesinin, demokratik bir biçimde oluşması amacıyla konulmuştur (Tanilli, 2002: 233). Kısacası, siyasi partilerin finansman kaynakları ve aşağıda ele alınacak olan mali denetimleri konusu ile parti içi demokrasi arasında önemli bir ilişki vardır.

Bilindiği gibi, kamusal kaynakları dağıtma tekeline sahip olan iktidar, bu kaynakları siyasetin finansmanında da kullanabilmektedir. Ekonomik güçlerini siyasi güce dönüştürerek, siyasi iktidarı etkilemek isteyen birey ve grupların partiler üzerinde etkili olmaları, parti içi demokrasiyi zedeleyici etkiler yaratabilmektedir. Gençkaya (2005: 12; 2000: 130-140) bu durumu, “parayı veren, düdüğü çalar” özdeyişine benzetmektedir. Parti ya da parti önderleriyle para kaynakları arasında bağımlılık yaratan bu süreç, yolsuzluk eğilimlerini arttırdığı gibi, toplumun siyaset ve siyasetçiye olan güveninin azalmasına da yol açabilmektedir. Bu sakıncaları gidermek için önerilen siyasetin kamusal finansmanın (doğrudan ya da dolaylı) da bir takım sakıncaları bulunmaktadır. Zira, partilere yapılan devlet yardımı, partilerin, seçmen ve üyelerine hesap verme yükümlülüklerini zayıflatmaktadır. Dolayısıyla siyasetin finansmanın farklı yönleri ve sonuçları bulunduğu söylenebilir.

Türkiye’de siyasi partilerin, özellikle seçim dönemlerinde kamu ve özel kesime ait araç ve hizmetleri bedelsiz olarak kullanmaları yanında; irili ufaklı partili yandaşların sağladığı kayıtsız mali ve ayni desteklerin son derece yaygın olduğu görülmektedir. Giderek artan seçim kampanyası giderleri, partileri bağış yapanlara bağımlı hale getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında iktidarı elinde bulunduranların, rakip partilere göre daha ayrıcalıklı konuma sahip olduğu görülmektedir. Partilere en yüksek bağış yapanların, devlet olanaklarından yararlanma istekleri ve beklentileri bir yandan yolsuzlukları tetiklemekte, öte yandan da seçimlerde adiliyet ilkesinin temel kurallarını da ciddi biçimde zedelemektedir (Gençkaya, 2005: 2, 2000: 140).

Yukarıda değinildiği gibi, kamusal finansmanın da bir takım sakıncaları bulunmaktadır. Çok yaygın olmasa da devlet desteği, parti yönetimini ve adayları, parti üyelerine mali bağımlılıktan kurtarmakta, ancak bu durum, parti ve adayları, giderek kitle iletişim araçlarına ve profesyonel halkla ilişkiler uzmanlarına bağımlı hale getirmektedir. Bu son nokta, hem kitle partileri için, hem de parti içi demokrasi ve katılımcı demokrasi anlayışları bakımından tartışmalara açıktır. Sonuç olarak, siyasetin finansmanında dolaylı ya da doğrudan kamusal destek sağlanması, var olan siyasi parti sistemini ve dolayısıyla da parti içi demokrasiyi yakından etkilemektedir (Gençkaya, 2000: 140).

Siyasetin kamusal finansmanı, partilerin merkez organlarını doğrudan ve dolaylı olarak güçlendirirken, demokrasinin tabana yayılmasını da olumsuz etkileyebilmektedir. “Siyasetin kamusal finansmanı ‘daha eşitlikçi ve daha ucuz bir seçim kampanyası’ ortamı yaratırken, siyasette yerleşik grupların lehine, var olan siyasal parti sistemini de güçlendirmektedir”. Özellikle parlamenter demokrasilerde, siyasetin kamusal finansmanı, var olan statükoyu koruyarak, parlamentoda temsil edilen partilerin yararına işleyen sonuçlar doğurmaktadır (Gençkaya, 2000: 141-142). Bu sakıncalara rağmen, siyasetin kamusal finansmanı partiler için son derece önemlidir. Zira, siyasette fırsat eşitliğini güçlendirdiği gibi, devlet yardımının yapılmaması durumunda partilerin büyük miktarlarda bağış yapanlara daha bağımlı hale gelebilmesi söz konusu olacaktır.

Benzer şekilde, siyasi partilerin mali denetimi olgusu da örgütlenme özgürlüğü ve parti içi demokrasi ile yakından ilgilidir. “Denetim yapan organın, bir siyasi partinin, bir dönem içerisindeki mali işlemlerini kapsayan bütçesine karşı yaklaşımı, parti özelinde parti içi demokrasinin oluşumuna ve gelişimine katkıda bulunabileceği gibi, genel anlamda da örgütlenme özgürlüğü ve demokratik yaşam biçimine olumlu katkıda bulunabilir”. Ancak, mali denetim, sözü edilen bu olumlu katkılarının yanında, denetimi yapan organın algılayış biçimine göre, bu kavramların önünde önemli bir engel oluşturabilecek nitelikler de taşımaktadır (Kaya, 2006: 586).

Siyasi partilerin mali denetimlerinin yapılması gerekliliğinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenlerden biri de, konumuzla ilgili olarak; parti dışındaki özel kişiler, şirketler ve çıkar gruplarının yapmış oldukları bağışların, yardım alan siyasi partiyi ödün vermeye yöneltebileceği ve bunun da siyasi yozlaşmaya neden olabileceğidir (Kaya, 2006: 586). Zira, bu sakınca siyasi partilere devlet yardımı yapılmasının da gerekçelerinden birini oluşturmaktadır.

Mali denetim sonuçları, partinin yönetiminde yer alamayan parti üyeleri açısından da büyük önem taşımaktadır. Zira, parti üyeleri, denetim sonuçlarını inceleyerek, partilerin faaliyetleri ile kuruluş nedenleri arasındaki bağlantıyı saptayabilme olanağına sahip olurlar. Ayrıca, denetimin tarafsız bir dış organca yapılması, parti yönetiminde yer alamayan parti üyeleri açısından bir güvence oluşturmaktadır. Öte yandan, günümüzde siyasi partilerinde gözlenen önemli

aksaklıklardan biri de “partilerin iç işleyişlerinin saydamlıktan uzak olması”dır. “Mali denetim bulguları sonucunda ortaya çıkan denetim belgeleri, parti içi mali işlemlerin saydamlığına katkıda bulunacağı gibi, parti içi demokrasi kavramı ile demokratik toplum geleneğinin oluşumu ve gelişimine de katkıda bulunacaktır”. Özetle, mali denetimin en önemli faydası; saydamlığı sağlama yönünde katkı yapmak yoluyla, demokratik yaşamın gelişimine katkıda bulunmasıdır (Kaya, 2006: 587-588).

Mali denetim bulguları, parti yönetimine katılma olanağı bulamayan parti üyeleri, parti dışında kalan tüm bireyler, daha genel bir ifade ile kamuoyu açısından da önem taşımaktadır. Zira, kamuoyunun bir parti hakkında kanaat oluşturmasına yardımcı olan unsurlardan bir tanesi de mali denetim sonuçlarıdır. “Siyasi partilerin mali denetimi olgusuna saydamlığı sağlayıcı bir unsur olarak bakıldığında ve denetim bu amaca hizmet ettiğinde demokratik toplum düzenini besleyen bir nitelik taşıyacağı açıktır” (Kaya, 2006: 588).

Siyasi partilerin mali denetimleri ile ilgili bazı çalışmalarda, bu konunun teknik bir nitelik taşıdığı ve bu nedenle denetimin AYM tarafından değil de, Sayıştay tarafından yapılmasının daha uygun olacağı yönünde görüşler bulunmaktadır. Ancak, Kaya (2006: 605), siyasi partilerin mali denetimi görevinin Sayıştay’a verilmesinin, tüm sorunları çözmeyeceğine dikkat çekmektedir. Zira, mevcut mali denetim sırasında ortaya çıkan aksaklıklar ve sorunlar giderilmeden, görevin başka bir organa devredilmesi; sadece AYM’nin sırtında olan sorunun, tümüyle, denetim yetkisinin devredileceği organa aktarılmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla denetimin başka bir organa devrinden önce, mali denetim sırasında karşılaşılan sorunların çözülmesi gerekmektedir.

Özetle, siyasi partilerin finansman kaynakları ile parti içi demokrasi arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Siyasetin kamusal finansmanı, siyasi partilerin ekonomik güç olanaklarına sahip olan ve yüksek bağış yapan kişi ve gruplara olan bağımlılığını azaltıcı etki yaratmaktadır. Bununla birlikte, siyasi parti yönetiminin üyelere olan bağımlılığını da azaltmakta, dolayısıyla merkezin gücünün pekişmesine neden olabilmektedir. Öte yandan, siyasi partilerin mali denetimi de, parti içi mali işlemlerin

saydamlığına katkıda bulunacağı gibi, parti içi demokrasi kavramı ile demokratik toplum geleneğinin oluşumu ve gelişimine de katkıda bulunacaktır.