• Sonuç bulunamadı

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ 1 Kavram

2. Parti İçi Demokrasinin Önem

Demokratik rejimin tam anlamıyla işleyebilmesi, siyasi partilerin de kendi iç düzenlerinde demokrasi esaslarına uygun hareket etmelerini gerektirmektedir. Çünkü, parti içi demokrasi sadece siyasal partinin kendisini değil, tüm toplumu ilgilendirmektedir. Siyasal partilerin yerine getirdikleri işlevler göz önüne alındığında parti içi demokrasi ilkesinin, gerçek anlamda bir demokrasinin hayata geçebilmesi için ne derece önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü siyasal partiler çeşitli toplumsal kesimlerin çıkarlarını bağdaştırıp, onları temsil etmekle kalmayıp, halk ile devlet arasında aracılık eden kuruluşlardır. Bunun yanında halkın siyasete, dolayısıyla da iktidara katılımının başlıca aracı durumundadırlar. Yine, siyasal partilerin siyasal kadrolar yetiştirmek ve devşirmek, halkı eğitmek ve siyasal sosyalleşme yönünde yerine getirdikleri işlevler de bu kurumların kendi iç yapılarının demokratik olmasını gerektirmektedir. Uygulamada, partilerin bu konuya ne yazık ki yeterince önem vermedikleri görülmektedir.

Demokrasinin geçirdiği gelişme sonucu günümüzde, gerek yasama organına, gerekse yürütme organına, iktidarı elinde bulunduran parti, ya da koalisyon oluşturan partiler egemen olmaktadır. Bilindiği gibi günümüzde, hükümet üyeleri, iktidar

partisinin lider kadrosu tarafından oluşturulmaktadır. Parti disiplinin de etkisiyle, yürütme organı, yasama organı üzerinde güçlü bir etkiye sahip olmaktadır. Bunun sonucunda da yürütme ve yasama organlarının yönü, gerçekte belirli bir parti yöneticileri grubunun, hatta parti üzerindeki sultası düşünüldüğünde, liderin kararlarıyla belirlenmektedir (Perinçek, 1985: 139-140).

Her ne kadar bu kararlar bir parti yönetici grubu ya da lider tarafından alınıyor olsa da, tamamen keyfi bir biçimde alınmamaktadır. Her şeyden önce iktidarlar, dayandıkları sınıfın çıkarlarıyla bağlıdırlar. Ayrıca, iktidar partilerinin, muhalefet partilerinin dikkatli denetimi altında olmaları da onların keyfi biçimde hareket etmeklerini engellemektedir. Yine, kamuoyu ve toplumun çoğulcu yapısının doğurduğu çeşitli grup ve birlikler iktidarın karar ve hareketleri üzerinde etkilidir. Bunların yanında, anayasalarda, iktidarı sınırlamak üzere öngörülen bazı hukuki kurumlar da keyfiliği engellemektedir. Ancak, bu önlemlere rağmen, siyasi partilerin karar alırken, kararlarını aşağıdan yukarıya doğru almaları, gerçek bir demokrasinin işleyişinin şartlarından biridir (Perinçek, 1985: 140). Siyasal partilerin, kitlelerin istek ve gereksinimlerinin sözcüsü olabilmeleri ve bireylerin yalnızca seçim yoluyla değil, parti örgütü aracılığı ile siyasete katılabilmeleri için parti içinde demokratik bir karar mekanizmasının kurulması gerekmektedir.

Bilindiği gibi, halkın iktidar üzerinde etkili olabilmesinin yolu, siyasal partiler üzerinde etkili olması ile mümkündür. Siyasal partilerin halk ile aralarındaki bağ ne kadar güçlü olursa, siyasal iktidarın halkla arasındaki bağ da o kadar güçlü olmaktadır. Bunun yolu ise siyasal partiler içinde demokratik karar alma mekanizmasının kurulması ve sağlıklı işlemesinden geçmektedir (Koçak, 1993: 99; Perinçek, 1985: 140-141).

Katılımcı ve tam demokratik sivil bir toplumun ancak; halkın, siyasi partilerin, kurum ve kuruluşların ortak tavır ve sorumluluk sahibi olmaları ve uzlaşmaları ile gerçekleşebileceği fikri, siyasetçiler tarafından da sıkça dile getirilmesine rağmen, günümüzde parti içi demokrasi olgusu gerçekleştirilememektedir. Bu sorunun araştırılıp çözülmesi gerekmektedir. Çünkü, ulusal irade burada yatmakta, rejimin demokratikliğinin ölçüsü de bu olguda görülmektedir (Tuncay, 1996: 55-56). Sık sık

ifade edildiği gibi demokrasinin gerçekten işleyebilmesi, parti içi demokrasinin gerçekleşmesi ile mümkündür.

Demokratik ilke ve yöntemlerin uygulanmaması, siyasal rejimin kilitlenmesine neden olabilmektedir. Zira bu durumda, demokratik olmayan tutum ve davranışlar, diyalog ve uzlaşmadan kaçış, ideolojik aşınmalar, özel mülke ve çıkara dayalı siyaset yapma gibi uygulamalar gündeme gelmektedir. Bu bağlamda, parti içi demokrasi olgusunun yokluğunda, doğması muhtemel pek çok sorun olmakla birlikte, bunlardan bazıları şunlardır (Tuncay, 1996; 56-57):

-Toplumsal tercihlerin tam belirlenememesi, -Özgür düşünce ve iradenin ortaya çıkamaması, -Politikadan uzaklaşma,

-Yetenekli, çalışkan, dürüst ve bilgili kişilerin politikaya girememeleri ve dolayısıyla “karizmatik liderliğin” teşvik edilmesi,

-Oligarşik yapı nedeniyle rejimin kişiselleşmesi ve “tek adam güdümünde sınırlı yönetim”in gündeme gelmesi,

-Demokratik kültürün oluşturulamaması,

-Toplumun tüm kesimlerinin ve kamu yönetiminin olumsuz etkilenmesi,

-Demokratik birlikler, partiler, dernekler, sendikalar vb. örgütlü kuruluşlar ile basının, kendilerinden beklenen objektif ve tarafsız rollerini icra edememeleri,

-Halkın temsilcilerini seçememesi, seçme ve seçilmenin tam anlamıyla işletilememesi,

-Siyasal kararların kişiselleşmesi,

-Kültürel yabancılaşma ve politik yozlaşma.

Parti içi demokrasinin Türk siyasi partileri arasında yaygın bir uygulama olduğunu söylemek ne yazık ki çok zordur. Türk siyasi hayatında yer alan siyasal partilerin çoğunda, iktidarın merkezileşmesine karşı olan kişilerin dışlandıkları gözlenmektedir. Ayrıca, seçilmiş bile olsa, merkezi iktidarın görüşlerini benimsemeyen, ondan farklı görüş ve tutumda olanlar meşru görülmemektedir (Sarıbay, 2001: 95). Bu durum, parti içinde tek sesliliği sağlamakla birlikte, ne yazık ki parti içi demokrasiyi engellemekte, fikirlerin parti içinde serbestçe tartışılmasına imkan vermemektedir.

Özetle, siyasi partilerin en önemli işlevlerinden biri olan çeşitli toplum kesimlerini temsil etme, onların ihtiyaç ve çıkarlarını savunma ve izleme, iç düzenlerinin demokratik olmasını gerektirmektedir. Ancak, sadece hukuksal düzenlemelerle bunu sağlamak mümkün değildir. Çünkü parti içi demokrasi, sıkça ifade edildiği gibi, hukuksal olmaktan çok, siyasal kültürle ilgilidir. Bu nedenle, aşağıda, demokratik hayatın sağlıklı işleyebilmesi için büyük önemi olan parti içi demokrasiyi etkileyen çeşitli etmenler ele alınacaktır.