• Sonuç bulunamadı

1.3. Siyasal Katılımın Nedenleri

1.4.6. Siyasal Katılım ve Kentleşme

Kişinin siyasal davranışını etkileyen etkenlerden bir diğeri de yerleşme birimidir. Bu birimin şehir, kasaba ve köy oluşuna göre siyasal davranışlar düzenlenmekte, sınıflandırılmakta ve yorumlanmaktadır. Halkın siyasal yönelimleri ve sosyal değişimi neden-sonuç ilişkisi içinde en güzel bir şekilde şehir-köy ayrımına göre yapılmaktadır. Kasabalar, şehir ile köy özelliği arasında bir yerde durmuş olması sebebiyle şehirliliğe geçiş dönemi yaşamaktadır. Bu kısımlandırma alelade bir şekilde değil, daha çok insanların yaşam biçimlerini belirleyen sosyo-ekonomik ve coğrafi şartlardan doğmaktadır. Bu ayrım, kişinin siyasal katılımını tahrik eden eğitim, gelir, kitle iletişim araçlarını izleme, örgüt üyeliği ve siyasal kurumlarla daha çok ilişki içinde olma gibi unsurların dağılımını da belirlemektedir. Şehirlerde siyasal katılımın çevresi köylerden

daha güçlüdür. Bundan dolayıdır ki, şehirli kişi siyasal katılmanın çevresini oluşturan unsurların baskısı altında daha çok kalmaktadır. Şehirler, eğitim seviyeleri ve gelirleri yüksek, daha kozmopolit bilgilere sahip, kitle iletişim araçlarını daha çok izlemekte, siyasal partilerin kendilerini daha sık tanıttıkları yerler olması yönüyle de köylerden daha elverişli merkezlerdir (Wehling, 1992: 182-183) .

Genelde kamu yönetimi düzeni içerisinde siyasal bilgi, karar ve davranışlar en merkezi olandan taşraya doğru yayılmaktadır. Bu yönüyle şehirler kendilerine bağlı olan köyler için adeta siyasaların, bilginin ve modelin üretildiği merkezlerdir. Bu bilgilere şehirde yaşayanların ulaşıp siyasal sistemi etkilemesi, köylerden daha hızlı, rahat ve kolay olacağı tahmin edilmektedir (Baykal, 1970: 66).

Siyasal katılım ve kentleşme arasındaki ilişki konusunda siyasal bilimciler birbirinden farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Şehirleşmeyi modernleşmenin bir uzantısı kabul edenler, şehir hayatının siyasal katılmayı tahrik ettiğini, yerel ve kültürel bir çevre oluşturduğunu savunmaktadır. Bu yaklaşıma göre şehir, eğitim imkanları, kitle iletişim araçlarını izleme, örgütlenme ve grup çalışmaları bakımından kenara oranla daha zengindir (Lerner, 1958: 111; Milbrath, 1965: 113-114). Pek çok araştırma da şehir sakinlerinin köyde ikamet edenlere oranla siyasal alanda daha aktif olduğuna dikkat çekmektedir. Belirtilen siyasal aktiflik, sadece seçimlerde oy kullanma şeklinde değil, siyasaların oluşumu esnasında birçok alanda kendini göstermektedir (Tingsten, 1963: 211-214).

Herhangi bir itiraz olacaksa, o da şehir sakinlerinin siyasal katılmaya ilişkin imkanlarının bolluğuna değil, daha çok siyasal katılımlarının kapsamına yönelik olabilir. Bu kapsam şehirli kişinin kendi çıkarları için mevcut imkânları siyasal davranış belirlemede ne kadar kullanıp kullanmadığı ile ilgilidir. Rokken ve Valen’in müşterek yürüttüğü 1800’ün sonlarından 1927’lere kadar uzanan Norveç’teki siyasal katılmaya ilişkin çalışma şehir köy ayrımı yaparak çok tutarlı bir siyasal katılım örneği ortaya

koymaktadır. Buradaki ayrıma göre şehirler, her seçimde köylerden daha yüksek siyasal katılımda bulunmaktadır (Baykal, 1970: 66-67).5

Verba, Nie ve Kim de değişik bir veri tabanından hareketle birinci yaklaşımdan daha farklı bir sonuca vardıkları görülmektedir. Bu yaklaşımı savunanlar “topluluğun zayıflaması ismini verdikleri çalışmalarında küçük yerlerin özelliklerini küçüklüklerine bağlamaktadır. Daha sonra yerleşme birimi büyüdükçe siyasal kararlar ve yönetime ilişkin iş, işlem ve eylemler de karmaşıklaşmaktadır. Kararlar birtakım bürokratik süreçler sonucu alınmakta ve karmaşık yapı içerisinde kişi kendini zayıf ve aciz görmektedir. Daha sonraki süreçte şehirlerin büyümesine paralel olarak kişinin siyasete katılımı azalmakta ve hatta tamamen ortadan kalkarak kaybolabilmektedir. Sayılan faktörler sebebiyle siyasal katılımın, küçük yerleşim birimlerinde büyük yerleşim birimlerine oranla daha fazla olması beklenmektedir (Verba, Nie ve Kim, 1971: 270-271, den Kalaycıoğlu,1983: 24 ).6

Dar anlamda siyasal katılmaya ilişkin sonuçlar “topluluğun zayıflaması “ yaklaşımını haklı çıkarır niteliktedir. Türkiye’de oy verme anlamında siyasal katılımı inceleyen kimi yazarlar siyasal katılımın köylerde şehirlere oranla daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır (Baykal, 1970: 79-80; Özbudun, 1975: 137-183; Eroğul, 1991: 114-117).7 Şehirleşmenin artmasıyla siyasal katılımın artacağı her zaman doğru olsaydı, Türkiye’nin batısının doğusundan daha yüksek siyasal katılımda bulunması gerekirdi.

5 Şehir sakinlerine sağlanan sosyo-ekonomik çevrenin köylülere de sağlanması halinde, siyasal katılmanın sonuç itibariyle buralarda da değişebileceği, bu sebeple de yerel yönetimlerin ve doğrudan katılımın geliştirilmesi siyasal katılımı kırsal kesimlerde de teşvik edebileceği Norveç örneğinden anlaşılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ve dünyanın birçok yerinde sosyo-ekonomik durum, kitle iletişim araçlarını izleme, eğitim, örgüt üyeliği bakımından köylerin de şehirlere yakın imkânlara sahip olması, buraların da siyasal ilgi, bilgi ve birikim açısından gelişmiş olduklarını ortaya koymaktadır.

6Köy soyolojisine göre köylü insan yaşamış olduğu sosyal küme içerisinde bütün gelişmeleri takip edebilmekte, halk ile adeta bir aile gibi kaynaşabilmekte, siyasal temsilcileri, adayları, kurumları ve oluşumunu ve gelişimini daha yakından tanıma fırsatı bulabilmektedir. Köyde, kişiler ve kurumlar arası ilişkiler şehre oranla daha sıcaktır. Siyasal katılımın yüksek oluşu da, sosyal kümenin kuvvetli oluşuna bağlanabilir.

7Şehir –köy ayrımında her zaman geçerli olmayan, sürekli değişken siyasal davranışlar belirleyen siyasal katılım tipleri görülmektedir. Köylerdeki siyasal katılım biçimi daha çok özerk olmayan, bağımlı ve geleneksel bir liderden etkilenme özellikleri taşımaktadır. Bu sosyal niteliklere haiz olan kişilerin kendi yerleşim birimlerini terk ederek şehirlere göçmeleriyle hızlı bir sosyo-ekonomik değişime uğradığı da bir gerçektir. Şehirlere sonradan yerleşmiş olan göçmenlerin de siyasal katılım düzeylerinin şehir –köy arasında bir yükseklikte olduğu görülmektedir (Baykal, 1970: 68-84; Özbudun, 1975: 137-183).

Oysa oy vermeye ilişkin istatistikler bunu doğrulamamaktadır. 1980 öncesi seçim sonuçlarına bakıldığında, Güney Doğu ve Doğuda halkın seçimlere katılımı, ülkenin batısına oranla daha yüksektir. Hatta Türkiye ortalamasının da üstünde seyretmektedir. Bunun sebebi ise bu yörelerde bir avuç güçlü kişinin (toprak ağası, aşiret lideri veya saygınlığı olan bir isim) etkisiyle bağımlı, güdümlü ve toplu halde siyasal katılımda bulunulmasıdır (Eroğul, 1991: 114-117).