• Sonuç bulunamadı

Siyasal Katılım ve Siyasal Güdü

Kişiyi siyasal katılıma yönelten bir takım siyasal güdüler bulunmaktadır. Bunlar: Bağlılık duygusu, dayanışma arzusu, menfaat beklentisi ve vatanperverlik gibi hislerdir. Vatandaş bir kabile veya aile reisinin veya dini bir büyüğün etkisinde kalarak uyarılma biçimi ile siyasal katılımda bulunabilir. Kişi mensubu bulunduğu siyasal veya sosyal grupla dayanışmaya girerek siyasal katılımını belirleyebilir. Veya makam, mevki, para gibi menfaatleri hedefleyen bir beklenti ile de siyasal katılım gerçekleşebilir. Veya vatandaşlık hissi ve sorumluluğundan esinlenen bir siyasal katılım isteği de olabilir. (Özbudun, 1775:5-6).

İnsanların büyük çoğunluğunun toplumsal hayatta üstlenmiş oldukları roller, siyasal özellik taşımamaktadır. Toplumların bunalım dönemleri dışında, siyasetin çoğunluk tarafından bir uğraş ve merak konusu olduğu şüphelidir. Bu sebeple vatandaşlar boş zamanlarını daha çok spor, eğlence, sanat v.b. etkinliklerle geçirmeyi tercih etmektedir. Kişinin siyasal alana ilişkin eylemlerde bulunabilmesi için ise siyasal sistemin işleyişine yönelik siyasal bilgiyi, siyasal sistemi ve kararlarını etkileyebilecek güç, yetenek ve yetkiye sahip olma bilinci ve arzuladığı sonucu elde edebileceğine inanması gerekmektedir. Bundan dolayı kilinin özellikleri, siyasal katılıma ilişkin kaynakları, siyasal fırsat yapısı içinde oluşan yönelim, eğilim ve tutumların tümü siyasal güdüyü oluşturmaktadır (Roth, 1998: 31).

Kişiyi sadece bireysel sorunlar değil, buna ilaveten toplumsal sorunlar da güdülemektedir. Bir şehrin, bir ülkenin, çevrenin veya toplumun bütününü ilgilendiren sorunlar kişiyi etkilemektedir. Bu etki kişinin siyasal katılım arzusunu, problemin çözümü için tahrik edebilmektedir. Siyasal katılıma ilişkin güdünün gelişebilmesi için yeterli zamanın olması ve siyasal iktidarı kullananların, vatandaşların siyasal katılım sürecinde ürettikleri düşünce, teklif ve tavsiyeleri ciddiye alarak inandırıcı olması da bir ön koşuldur. Vatandaş tekliflerinin tehdit kabul edildiğini, siyasal katılım için ayırdığı zamanın boşa gittiğini fark etmesi halinde oluşan siyasal güdülerinin de zayıflayacağı bir gerçektir. (Keleş, 1993:30-31; Geissler, 1994: 52-53). Bu zayıflama halkın siyasal alana karşı yabancılaşmasını üretmekte, siyasal iktidara ve siyasal katılım araçlarına duyduğu güveni sarsmaktadır.

Sonuç olarak, insanın içinden gelen duygular, bağlılıklar, mensubiyet hisleri, arzu ve istekler siyasal yönelimin şeklinin belirlenmesinde etkili olmaktadır. Bu etki her zaman olumlu ve geniş anlamda bir siyasal katılımı değil, tersi durumu da doğurabilmektedir. Vatandaşın siyasal katılımını, siyasal eğilimler düzeyinde etkileyen iki unsur bulunmaktadır. Bu unsurlar siyasal etkinlik duygusu ve siyasal ilgidir.

1.7.1. Siyasal Katılım ve Siyasal Etkinlik

Siyasal etkinlik, kişinin içinde yaşadığı siyasal sisteme unsurlarına etki etmek suretiyle kendi yararına çalıştırabilme inancı, düşüncesi ve duygusudur(Leidhold, 2002: 26-27). Bu duygu, çevrelerini etkileyebilen ve denetleyebilenlerde daha yüksektir. Dolayısıyla etkinlik duygusu sadece siyasal alanda değil, toplumsal ve diğer alanlarda da dikkati çekmektedir. Kişi sahip olduğu bu etkin düşünce, duygu ve inançla sadece seçimden seçime siyasal katılımda bulunmayı değil, siyasal alana ilişkin iş, işlem ve eylemlere her zaman daha yoğun katılmayı tercih etmektedir. Neticede vatandaş, hem siyasal kararları ve karar alma süreçlerini, hem de devlet dairelerinde işlerini takip edebileceğini ve haklarını arayabileceğini düşünmektedir (Eith, 2001: 333-342).

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren siyasal katılıma ilişkin yapılan bilimsel çalışmalar, siyasal etkinlik duygusuna sahip olanların, bu duyguya sahip olmayanlara oranla daha fazla siyasal katılımda bulunduklarını göstermektedir (Milbrath, 1965: 58-60). Kişinin siyasal etkinlik duygusu ne kadar derinse siyasal hayata katılımı da o kadar yoğun olmaktadır. Siyasal etkinlik duygusuna sahip olanlar du duygunun gücüyle

siyasal olayları takip etmekte, yorumlamakta ve olumlu veya olumsuz tepkilerini ortaya koyabilmektedir. Siyasal etkinlik duygusu taşımayanlar da ise aynı oranda siyasal yönelimi görmek mümkün olmamaktadır. Siyasal etkinlik duygusu kabarık olanların kendilerine yeterince güvenmeleri sebebiyle, siyasal sistemi de istedikleri gibi etkileyebileceklerine inanmaktadırlar. Bazı kişiler yaratılış itibariyle sosyal girişimcidir. İnsan, insan toplum ve insan kurum ilişkilerinde oldukça girişkendir. Bu girişkenlik, onları siyasal partilere üye olmada, seçim çalışmalarına katılmada ve siyasal kurumlarda aktif kılmaktadır (Korte, 2001: 36-37).

Etkin insan çevresini düzenler. Sosyal ve siyasal olaylara karşı kayıtsız kalmaz. Dolayısıyla etkinlik ve girişkenlik, siyasal katılımı tahrik ederken siyasal yabancılaşma duygusunu azaltır. Bu durumda siyasal yabancılaşma duygusuna sahip olanlar, siyasal etkinlik duygusuna sahip olanların tersine, siyasal sistemi kendi yararlarına etkileyebileceklerine inanmazlar. Bu sebeple kendilerini çok zayıf ve etkisiz görerek siyasal alana uzak durmayı tercih ederler. Müteşebbis ve girişimci ruhun, tersi durumda olan içe kapalı ve çekingen tipe oranla, siyasal katılım arzusu daha yüksek ve risk üstlenmesi de daha fazladır. Şu da bilinmelidir ki, Siyasal etkinlik duygusunu psikolojik ve sosyo-ekonomik etkenler belirlemektedir. (Dursun, 2002: 245-246). Siyasal etkinlik duygusu, siyasal katılımı doğru yönde etkilediği gibi, siyasal katılım da siyasal etkinlik duygusunu artırmaktadır. Bu karşılıklı etkileşim kişiyi siyasal alanda aktif, bilgili ve daha yoğun bir siyasal katılıma tahrik etmektedir.

Siyasal etkinlik duygusunu özetlemek gerekirse, kişi siyasal katılıma ilişkin duygu, düşünce ve inançlarıyla siyasal sistemden yararlanmayı dener ve siyasal katılımının biçimini, yönünü, yoğunluğunu belirler. Sonuçta ilgi alanını da bu siyasal eğilimler çerçevesinde ortaya koyar. Siyasal etkinlik duygusu psikolojik ve sosyo-ekonomik olarak siyasal katılımı artıran önemli bir faktördür.

1.7. 2. Siyasal Katılım ve Siyasal İlgi

Siyasal ilgi, kişinin ülkesindeki siyasal hayata, siyasal faaliyetlere ve siyasal gelişmelere karşı duygu ve tutumunu ifade etmektedir. (Kalaycıoğlu, 1978: 172). Siyasal olgu ve oluşumlara sıcak ve sempati ile bakılması, siyasal sistemi etkileyebilme inancı ile yaşanması halinde siyasal ilgiden bahsedilmesi mümkündür. Siyasal ilgi, kişinin siyasetten umutlu olmasıyla ileri bir dalga halinde, kitle iletişim araçlarını izleme

yoluyla siyasalara katılma arzusu şeklinde kendini gösterir. Bu ilginin zayıflamasıyla da ümitsizleşme ve siyasete olan inancını kaybetme şeklinde geri bir dalga halinde yabancılaşma oluşabilmektedir (Kaase, 1977: 152 ).

Siyasal ilgi, kişinin siyasal faaliyetlerini algılamasını kolaylaştırmakta ve siyasal faaliyetlerle ilgili güdülerin de yoğunluk etkisini arttırmaktadır. Siyasal haberlere, siyasal sistemin iş, işlem ve eylemlerine ilişkin olgu ve oluşumlara ilgi ne kadar artarsa, siyasal bilgi, siyasal merak, siyasal yönelim arzusu da o kadar artmaktadır (Leidhold, 2001: 136).

Siyasal ilgi derinleştikçe siyasal katılımda da bir artış gözlemlenmektedir. Siyasal ilgiyi geliştiren, artıran faktörler ise; şehir hayatı, kitle iletişim araçlarının yayınlarını izleme ve sosyo ekonomik statü olduğu kabul edilmektedir. Kişi sahip olduğu siyasal ilgi düzeyine göre, şehir hayatından yararlanır kitle iletişim araçlarından istifade eder ve sosyo-ekonomik yapısının da verdiği destekle daha fazla siyasal katılıma ilgi duyar. Artan siyasal ilgi ve etkinlik duygusu ile vatandaş, daha karmaşık siyasal katılım biçimlerine yönelebilmektedir. Örneğin; oy vermek dar anlamda bir siyasal katılımı temsil ederken, siyasal sistemin işleyişini bilmek ve etkilemeyi amaçlamak daha yoğun bir siyasal ilgiyi gerektirir (Eith, 1994: 322-324).

Halkın siyasal katılımına ilişkin beş ülke üzerinde yapılan mukayeseli siyasal katılım çalışmasında, siyasal ilginin her ülkede eşit olmadığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmaya göre “Batı Amerika’da %19, İngiltere’de %32, Almanya’da %25, İtalya ‘da %62, Meksika ‘da %44” siyasetle hiç ilgilenmemektedir. Bu da gösteriyor ki, modern toplumlarda siyasete karşı ilgisizlik, iyi eğitim görmüş olmaya ve kitle iletişim araçlarının yayınlarına yeterince maruz kalmaya rağmen artmaktadır. Bu ilgisizliğin eski Yunanda da olduğu, bunun için meclise devam edenlere para verildiği dikkati çekmektedir (Korte, 2001: 20-27). Batı toplumlarında yapılan yerel ve merkezi seçimlere halkın katılımının hala düşüklüğü devam etmektedir. Buradan da anlaşılıyor ki, halkın siyasete karşı ilgisizleşmesi bir demokrasi sorununu da beraberinde getirebilmektedir. Bu sebeple siyasal ilgi, siyasal sistemin güçlenmesi ve siyasal iktidarın meşruluğu açısından kişinin siyasal duruş belirlemesidir

BÖLÜM 2: ALMANYA’DA TÜRK TOPLUMUNUN GELİŞİMİ VE