• Sonuç bulunamadı

Süfyân ve ġu‟be‟nin Ġkisinden Birden Aktarılan Tarîkler

A. Kur‟ân Öğrenimi ve Öğretimi

3. Süfyân ve ġu‟be‟nin Ġkisinden Birden Aktarılan Tarîkler

Hz. Osman‟dan gelen bu hadisi Yahyâ b. Saîd, Süfyân ve ġu‟be‟nin ikisinden birden rivayet ederek aktarmıĢtır. Bu rivayet Ģöyledir:

.

Yahyâ b. Saîd, Süfyân ve ġu‟be‟den, o ikisi Alkame b. Mersed‟den, o Sa‟d b. Ubeyde‟den, o Ebû Abdurrahmân es-Sülemî‟den, o Osman‟dan, o da Hz. Peygamber‟den (s.a.) bize rivayet ettiğine göre; Süfyân, „en faziletliniz‟, ġu‟be, „en hayırlınız‟ dedi, „Kur‟ân‟ı öğrenen ve öğreteninizdir.‟61

Diğer rivayetlerden farklı olarak bu tarîkin senedinde yer alan Ġbn Hanbel‟in hocası Yahyâ b. Saîd, Ebû Saîd el-Kattân‟dır (ö.198). Hakkında sika, sebt, me‟mûn, huccet, mutkın, imâm, hâfız, râfi‟, emîru‟l-mü‟minîn fi‟l-hadîs gibi değerlendirmeler yapılmıĢtır.62

Bu değerlendirmeyle birlikte bu isnad da sahih olmaktadır.

Yukarıda Süfyân‟ın rivayet ettiği senedde Alkame doğrudan Ebû Abdurrahman‟dan rivayet ederken, ġu‟be‟nin rivayetlerinde Alkame, Sa‟d b. Ubeyde‟den hadisi almaktadır. Bu rivayette ise ayrım yapılmaksızın Süfyân‟ın da ġu‟be‟nin de Sa‟d b. Ubeyde‟yi zikrettikleri görülmektedir. Alkame‟nin Sa‟d‟dan rivayeti de Ebû Abdurrahman‟dan rivayeti de muhaddislerce sabittir. Yani Alkame, önce Sa‟d‟dan rivayette bulunmuĢ, sonra Ebû Abdurrahman ile görüĢmüĢ ve ondan da rivayeti almıĢtır. ġu‟be, Alkame‟nin Ebû Abdurrahman‟dan aktardığı rivayeti duymamıĢ olacak ki Sa‟d‟ı zikretmiĢtir. Süfyân ise Sa‟d bulunmayan rivayeti Alkame‟den dinlemiĢtir. Ancak Yahyâ b. Saîd, iki rivayeti birleĢtirerek verdiğinden Süfyân‟ı da Sa‟d‟ı zikreder göstermiĢtir. Ġbn Adiy, el-Kâmil‟inde bu durumu değerlendirerek Yahyâ‟nın yaptığı tek hatanın bu olduğunu aktarmıĢtır.63

Nitekim Bezzâr da Yahyâ‟nın bu rivayetini zikrettikten sonra Süfyân ve ġu‟be‟nin her ikisinden birden yapılan rivayetin sadece bu Ģekilde bilindiğini söylemiĢtir.64

Ancak Darakutnî, rivayetin Süfyân‟dan aktarılıp Sa‟d‟ın da zikredildiği baĢka tarîklere de

61

Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 69.

62 Ġbn Sa‟d, et-Tabakât, VII, 293; Buhârî, et-Târîh, VIII, 2983; Ġbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve‟t-ta‟dîl, IX, 624;

Ġbn Hıbbân, es-Sikât, VII, 611; Mizzî, Tehzîbu‟l-kemâl, XXXI, 329-342; Ġbn Hacer, et-Takrîb, 521.

63 Ġbn Adiy, el-Kâmil, III, 1234; Tayâlisî, el-Müsned, I, 73. 64 Bk. Bezzâr, el-Müsned, II, 53-54.

yer vermiĢtir. Bunlardan biri Ģöyledir: Saîd b. Sâlim el-Kaddâh, Süfyân ve Muhammed b. Ebân, Alkame, Sa‟d b. Ubeyde. Ayrıca Darakutnî, Süfyân ve ġu‟be‟nin birlikte zikredilip Sa‟d‟ın da zikredildiği rivayetin sadece Yahyâ b. Saîd‟den gelmeyip, Hallâd b. Yahyâ‟nın da rivayet ettiğini zikretmektedir.65

Genel olarak Süfyân, ġu‟be‟ye tercih edildiğine göre ve Sa‟d zikredilmeksizin yapılan rivayetin daha âlî isnada sahip olması hasebiyle Süfyân‟dan gelen rivayetler daha tercihe Ģâyândır. ġu‟be‟den gelen rivayetler ise bu konuda o rivayetlerin destekçisi olmaktadır. Ġbn Hacer de eserinde bu görüĢe varmıĢtır.66

Bu rivayetin hadis kaynaklarında geçtiği yerler ise Ģöyledir:

Ġbn Mâce, bu rivayeti aynı Ģekliyle Muhammed b. BeĢĢâr aracılığıyla Yahyâ b. Saîd‟den almıĢtır.67 Tirmizî de aynı yolla aldığı rivayetin devamında Muhammed b. BeĢĢâr‟ın „Süfyân‟ın öğrencileri, seneddeki Sa‟d b. Ubeyde‟yi zikretmezlerdi ki bu daha doğrudur‟ dediğini belirtmiĢtir.68

Nitekim tabakat kaynaklarında Süfyân‟ın ġu‟be‟ye tercih edildiği, ġu‟be‟nin kendisinin de Süfyân‟ın hafızasının kendisinin hafızasından daha sağlam olduğunu söylediği nakledilmiĢtir.69

Bezzâr da rivayeti Muhammed b. el-Müsennâ ve Amr b. Alî kanalıyla Yahyâ‟dan almıĢtır.70

Nesâî, hadisi Ubeydullah b. Saîd aracılığıyla Yahyâ‟dan aktarmıĢtır.71

Bunlardan baĢka da Süfyân ve ġu‟be‟nin birlikte zikredildiği rivayetler bulunmaktadır.72

Bu rivayet, Alkame‟den sadece Süfyân ve ġu‟be‟den değil, farklı kiĢilerce de rivayet edilmiĢtir. Bunlardan biri Bezzâr‟ın verdiği Ģu tarîktir: Ahmed b. Osman b. Hakîm, Ebû Ğassân, Kays b. er-Rebî‟, Alkame, Sa‟d b. Ubeyde, Ebû Abdurrahman..73 Ġbnü’d-Durays da el-Cerrâh b. ed-Dahhâk, Alkame.. Ģeklinde bir tarîk vermektedir.74 Bu iki isimden baĢka Mûsâ b. Kays el-Ferrâ, Amr b. Kays el- Mülâî, Mis‟ar, Ebu‟l-Yesa‟ el-Kûfî, Amr b. en-Nu‟mân, Muhammed b. Talha, Ebu‟l-

65 Dârakutnî, el-İlel, III, 56.

66 Bk. Ġbn Hacer, Fethu‟l-bârî, XI, 266-268. 67

Ġbn Mâce, Mukaddime, 37.

68

Tirmizî, Sevâbü‟l-Kur‟ân, 15.

69 Mizzî, Tehzîbu‟l-kemâl, XI, 165. 70 Bezzâr, el-Müsned, II, 52-53. 71

Nesâî, es-Sünenü‟l-kübrâ, VII, 266-267.

72 Ġbnü‟d-Durays, Fezâilü‟l-Kur‟ân, s. 78; Nesâî, Fezâilü‟l-Kur‟ân, 1-2 (105), 87 (61-62); Dârakutnî, el-İlel, III, 55-56.

73 Bezzâr, el-Müsned, II, 56.

Yemân, Ebû Hanîfe de rivayeti Alkame‟den aktarmıĢlardır. Abdullah b. Îsâ da Alkame‟den rivayeti almıĢ ancak Hz. Osman‟ın sözü olarak rivayet etmiĢtir.75

Rivayeti Ebû Abdurrahmân‟dan rivayet eden baĢka kimseler de bulunmaktadır. ġu‟be‟den gelen rivayetlerde zikredilen Sa‟d b. Ubeyde, Abdülmelik b. Umeyr, Seleme b. Küheyl, Âsım b. Behdele, el-Hasen b. Ubeydullah, Abdülkerîm el-Cezerî, Atâ b. es-Sâib bu kimselerdendir.76

Saîd b. Sâlim‟den nakledilen bir rivayette de Ebû Abdurrahman, hadisi Hz. Osman‟dan Ebân b. Osman kanalıyla almaktadır. Hallâd b. Yahyâ‟nın Süfyân‟dan rivayetinde de Ebân bulunmaktadır. Ancak Darakutnî, bu rivayetlerde Ebân‟ın zikredilmesinin vehim olduğu tespitinde bulunmuĢtur.77

Bundan baĢka Ebû Abdurrahman‟ın Ġbn Mes‟ûd‟dan merfûan aktardığı bir rivayet zikredilmiĢtir. Bütün bu tarîkleri zikreden Darakutnî, doğrusunun Osman‟dan nakledilen rivayet olduğunu söylemiĢtir.78

Bu konuda Hz. Ali, Ġbn Mes‟ûd, Abdullah b. Amr b. el-Âs ve Sa‟d b.Ebî Vakkâs‟dan da benzer rivayetler aktarılmıĢtır.79

Ali‟den aktarılan rivayet, ravilerinden Abdurrahman b. Ġshâk el-Vâsıtî‟nin zayıf olması ve rivayette de tek kalması hasebiyle zayıftır.80

Bezzâr, Hz. Osman‟ın rivayetini zikrettikten sonra sahabeden baĢkalarının da bunu rivayet ettiklerini ancak diğer tarîklerin isnadlarındaki bazı illetlerinden ve Hz. Osman‟ın rivayetinin daha sağlam isnada sahip olmasından ötürü onu tercih ettiğini söylemektedir.81

Bu hadisin Ahmed b. Hanbel‟e ulaĢma Ģekillerinin hepsini Ģu Ģema ile gösterebiliriz:

75 Bk. Dârakutnî, el-İlel, III, 53-54, 56-57; Beyhakî, Şuabü‟l-Îmân, II, 324; Hatîb, Târîhu Bağdâd, V,

175; XII, 298; Mizzî, Tuhfetü‟l-eşrâf, VI, 548.

76

Dârakutnî, el-İlel, III, 53, 57; Mizzî, Tuhfetü‟l-eşrâf, VI, 548. Dârakutnî muhakkiki Mahfûzurrahmân es-Selefî, bu rivayetlerden bazısını zikrettikten sonra kaynaklarda bulamadığını ve kimlerin tahric ettiğini tespit edemediğini söylemektedir. Dârakutnî, el-İlel, III, 56-57.

77

Dârakutnî, el-İlel, III, 57. Ayrıca bk. Ġbn Hacer, Fethu‟l-bârî, XI, 268.

78 Bk. Taberânî, el-Mu‟cemü‟l-kebîr, X, 200 (10325); Dârakutnî, el-İlel, III, 59. Ayrıca bk. Ġbn Hacer, Fethu‟l-bârî, XI, 268.

79

Bk. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 153; Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, XV, 486; Dârimî, Fezâilü‟l-Kur‟ân, 2; Ġbn Mâce, Mukaddime, 16; Bezzâr, el-Müsned, II, 56; Tirmizî, Sevâbü‟l- Kur‟ân, 15.

80 Bk. Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, XV, 486; Tirmizî, Sevâbü‟l-Kur‟ân, 15. 81 Bezzâr, el-Müsned, II, 55-56.

Hz. Peygamber‟in „en hayırlı‟ ve „en faziletli‟ kimselerin Kur‟ân öğrenen ve öğretenler olduğu yönündeki bu sözleri, Ģüphesiz teĢvik ve terğîb içindir. Yoksa ümmetin en hayırlılarını tespit için değildir. Aksi takdirde Hz. Peygamber‟in muhtelif zamanlarda söylemiĢ olduğu „Sizin en hayırlınız ailesine karĢı iyi davrananınızdır‟, „Sizin en hayırlınız kadınlarınıza karĢı en iyi davrananınızdır‟, „En hayırlınız ahlâken en iyi olanınızdır‟, „Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır‟ gibi hadislerle bir çeliĢki ortaya çıkardı. Bu sebeple bütün bu hadislerin terğîb ve terhîb olarak değerlendirilmesi daha uygun olacaktır.

Okunması bir ibadet olan hayat rehberi Kur‟ân-ı Kerîm‟in eğitim-öğretime konu olması kaçınılmazdır. Allah‟a iman etmiĢ kimse O‟nun indirdiği kitabı da kabul etmiĢ demektir. Ġnandığı Rabbin öğretilerini ihtiva eden kitabı okumayı öğrenmesi, okuyup anlaması ve ilahi öğretileri hayatına aksettirmesi her Müslüman için kutsal bir vazifedir. Sadece tilaveti ile de baĢlı baĢına bir ibadet olan Kur‟ân talim ve tedrisinden maksat, onun hayata geçirilmesiyle tamamlanacak ve okuyanını „en hayırlı ümmet‟ olmanın yanı sıra ümmetin de en hayırlılarından olmasını sağlayacaktır.

Ġlk emri „oku!‟ olan Kur‟ân‟ı insanlara tebliğle vazifeli olan Hz. Peygamber, uygulamalı olarak bizzat Kur‟ân tilâvetinde bulunmuĢ, Kur‟ân dinlemesinden haz

Hz. Osman Ebû Abdurrahmân Süfyân Ahmed b. Hanbel (241) Abdullah Alkame b. Mersed Behz Şu’be Muhammed b. Ca’fer Abdurrahmân Hz. Sa’d Vekî’ Affân

Haccâc b. Saîd Yahyâ Hz. Ali Hz. İbn Mes’ûd

Hz. Peygamber

Sa’d b. Ubeyde

duymuĢ, ashabı özelinde ümmetini okumaya teĢvik etmiĢtir. Hz. Peygamber‟in tavsiyelerine uyarak çokça Kur‟ân okuyan, Kur‟ân okumaktan sonsuz mutluluk duyan Kur‟ân hafızı sahabilerden birisi olan Hz. Osman‟ın rivayet ettiği bu hadis, Kur‟ân eğitimi konusunda önemli bir teĢvik olmuĢtur. Nitekim rivayetin râvilerinden olan Kûfe kârîsi Ebû Abdurrahman es-Sülemî‟nin bu hadisi kendisine düstûr edinerek Hz. Osman döneminden Haccâc‟ın valiliği zamanına kadar Kur‟ân öğretimi ile meĢgul olduğunu daha önce zikretmiĢtik.

Hz. Peygamber‟den Kur‟ân‟ın önemi konusunda farklı hadisler de rivayet edilmiĢtir. Bunlardan birisinde Rasulullah (s.a) Kur‟ân okuyan ile okumayanın farkını örneklendirme ile açıklamaktadır. Söz konusu rivayet Ģöyledir: “Kur‟ân okuyan müminin misali, kokusu da tadı da güzel portakal gibidir. Kur‟ân okumayan müminin misali, kokusu olmayan ama tatlı olan hurma gibidir. Kur‟ân okuyan münafıkın misali, kokusu güzel olan fakat tadı acı olan reyhan otu gibidir. Kur‟ân okumayan münafıkın misali ise kokusu olmayan tadı da acı olan Ebu Cehil karpuzu gibidir.”82

Hz. AiĢe‟nin haber verdiği Ģu hadis de Kur‟ân öğreniminin önemini gösterir: Hz. Peygamber‟in (s.a) yanında bir adamın iyi olduğundan bahsedilince onun Kur‟ân‟ı bilip bilmediğini sorardı.83

Kur‟an tedrisi ve cihaddan hangisinin daha faziletli olduğu sorulduğunda Süfyan es-Sevrî‟nin „Kur‟ân tedrisi. Çünkü Allah Rasulü „En hayırlınız Kur‟ân öğrenen ve öğreteninizdir‟ buyurmuĢtur‟ Ģeklinde cevap vermesi84 selefin Kur‟ân talim ve tedrisine verdiği önemi göstermesi açısından dikkate değerdir.

Hz. Osman‟ın Hz. Ebû Bekir döneminde cem edilen mushafı çoğaltarak önemli merkezlere gönderdiği bilgisi de hadis kitaplarında Hz. Osman‟ın hadisleri arasında yerini almıĢtır. Bu konudaki rivayetlerden Buhârî‟nin metninin tercümesini verip, diğer kaynaklara atıfta bulunmakla iktifa ediyoruz. Söz konusu hadis Ģöyledir:

Enes b. Mâlik anlatıyor: Ermenistan ve Azerbaycan‟ın fethi için Irak ordusu ile birlikte cihad eden ġam ordusundan bir nefer olan Huzeyfe b. el-Yemân, halife

82 Buhârî, Et‟ıme, 30; Fezâil, 17, 36, Tevhid 57; Müslim, Salâtu‟l-Müsâfirîn, 243; Ebû Dâvud, Edeb,

18; Nesâî, Îmân, 32; Tirmizî, Edeb, 79; Emsâl, 4; Ġbn Mâce, Mukaddime, 16; Ahmed b. Hanbel,

Müsned, IV, 397, 404, 408.

83 Aliyyü‟l-Kârî, Kur‟ân-ı Kerîm‟in Fazileti Hakkında Kırk Hadis (trc. ve Ģerh: Durak Pusmaz), Bahar

Yay., Ġstanbul, 1988, s.21.

84 es-Sübkî, Mahmud Muhammed Hattab, el-Menhelü‟l-azbü‟l-mevrûd şerhu Süneni‟l-İmâm Ebî Dâvûd, I-X, el-Mektebetü‟l-Ġslâmiyye, ts; VIII, s. 98.

Osman‟a geldi. Hz. Osman‟a Kur‟ân‟ı okurken düĢtükleri kıraat ihtilafını haber verdi ve Ģöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Yahudi ve Hıristiyanlar gibi kitapları hakkında ihtilafa düĢmeden bu ümmetin imdadına yetiĢ!” Bunun üzerine Hz. Osman derhal Hz. Hafsa‟ya (r.a.) birisini yollayarak „Sendeki mushafı bize gönder, istinsah edip sana tekrar iade edeceğiz‟ diye haber saldı. Hz. Hafsa (r.a.) mushafı gönderdi. Hz. Osman (r.a.) Zeyd b. Sâbit, Abdullah b. ez-Zübeyr, Saîd b. el-Âs ve Abdurrahmân b. el-Hâris‟e mushafı istinsah etmelerini emretti. Onlar da bunu istinsah ettiler. Hz. Osman bu kiĢilerden KureyĢli olan üçüne „Herhangi bir konuda Zeyd b. Sâbit ile ihtilafa düĢerseniz, mushafı KureyĢ lisanı ile yazın. Çünkü Kur‟ân KureyĢ lisanı üzerine inmiĢtir.‟ dedi. Onlar da bu Ģekilde yaptılar. Sayfaları Mushaflar Ģeklinde istinsah iĢlemini tamamlayınca Hz. Osman, Hz. Hafsa‟ya ondan aldığı mushafı iade etti. Sonra da istinsah edilen nüshaları her bir diyara gönderdi. Ayrıca bunun haricinde kalan her sahife ve mushafın yakılmasını emretti.85

Hz. Osman‟ın „Kur‟ân‟ı KureyĢ lehçesi ile yazın. Çünkü o KureyĢ lehçesi ile nazil olmuĢtur‟ sözünü değerlendirirken Ġbn Hacer, bu ifadenin Kur‟ân‟ın bütününün değil çoğunun KureyĢ lehçesi ile nazil olduğu manasına geldiğini, bunun sebebinin de Kur‟ân‟ı KureyĢ‟ten bir kimseye vahyedildiği olabileceğini söylemiĢtir.86

Hz. Osman‟ın seçtiği kimselerden Zeyd b. Sâbit dıĢındakiler KureyĢ‟tendir. Zeyd ise Ensar‟dan olup, Hz. Peygamber‟le birlikte son arzada bulunmuĢ ve KureyĢ temelli kıraati bizzat ondan almıĢ bir sahabidir.87

Kur‟ân yazma iĢi bittikten sonra Hz. Osman, ihtilafların önüne geçmek için diğer Kur‟ân nüshalarının yakılmasını emretmiĢ ve bazı itirazlara rağmen bu emir yerine getirilmiĢtir. Hz. Osman‟ın bu iĢi yaparken müsamaha göstermediği görülmektedir. Nitekim kendilerine ait mushafları bulunan Ġbn Mes‟ûd gibi bazı sahabiler, emek mahsulü Mushaflarını vermek, kıraatlerini değiĢirmek istememiĢler, ancak Hz. Osman sonunda hepsini razı etmiĢtir.88 Hz. Osman‟ın böyle davranması Kur‟ân‟ın tevatüren günümüze ulaĢmasına büyük katkısı olmuĢtur. Çünkü Ģahıslara ait diğer sahifelerde tefsir amaçlı notlar, kunut duaları gibi bazı dualar bulunduğu

85 Buhârî, Fezâilu‟l-Kur‟ân, 2, 3; Tirmizî, Tefsîr, 10; Nesâî, es-Sünenü‟l-kübrâ, VII, 246; Ġbn Asâkir, Târîh, XXXIX, 241-242; Zehebî, Siyer, 157. Rivayetin bir kısmı için bk. Buhârî, Menâkıb, 3;

Fezâilu‟l-Kur‟ân, 2

86 Ġbn Hacer, Fethu‟l-bârî, XI, 182.

87 Aydın, Zeynel Abidin, Kur‟ân‟ın Metinleşme Tarihi, s. 150-151. 88 Ġbn Hacer, Fethu‟l-bârî, XI, 180-182.

gibi, sûrelerin diziliĢleri de farklıydı. Hz. Osman‟ın ümmeti tek Mushaf üzerinde birleĢtirmesi bu açıdan son derece takdire Ģayandır.