• Sonuç bulunamadı

Asılsız Rivayetlere KarĢı Tavrı

Hadislerin dinde otoriter konumda bulunması, hadis rivayeti iĢinin su-i istimal edilmesine neden olmuĢ ve Hz. Peygamber‟e ve ashabına onlara ait olmayan sözler nispet edilmiĢtir. Hadis uydurma iĢinin baĢlama tarihi konusunda farklı görüĢler söylenmiĢ, kimi bunu Hz. Osman‟ın son dönemlerinde meydana gelen fitnelere, kimi de Hz. Peygamber‟in hayatına kadar uzandırmıĢtır.

Sıddıkî, asılsız rivayetlerin yayılmaya baĢlamasını Hz. Peygamber dönemine kadar götürenlerdendir. O, bu konudaki görüĢünü Ģu ifadelerle açıklar: “Hadiste sahtekârlığın baĢladığı devir konusunda William Muir, onun halife Osman

68 Abdürrezzâk, el-Musannef, II, 20-21; Buhârî, Salât, 100; Müslim, Salât, 259. 69 Abdürrezzâk, el-Musannef, II, 34.

70 Hz. Osmân‟ın fıkıh bilgisine dair bazı çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bu konuda gelen rivayetlerin bir araya

zamanında baĢladığı kanaatindedir. Fakat ben onun bizzat Hz. Peygamber (s.a.) hayatta iken baĢladığını düĢünüyorum. DüĢmanları O‟nun mesul olmadığı sözleri ve fiilleri uydurup ona isnad etmekten geri kalmadı. Münafıklar çok sayıda hadis uydurup onları Hz. Peygamber‟e (s.a.) isnad etmiĢ olmalılar..”71

Sıddıkî bu düĢüncesini destekler mahiyette Hz. Peygamber döneminden bir örnek verdikten sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemlerindeki durumu ele alır. Ridde olaylarında mürtedlerin maksatlarına uyan hadisler uydurmuĢ olabileceklerini, ilk iki halifenin hadisleri kabulde son derece sert olmalarının sebebinin de yalancılık olmasının mümkün olduğunu söyler. Daha sonra Hz. Osman‟ın hilafetinde hadis uydurma iĢinin daha umumî bir hal aldığını dile getirir.72

Sıddıkî‟nin bu görüĢlerine de yer veren YaĢar Kandemir, ilk iki halife döneminde hadis uydurulduğuna dair zan ve tahminden öte kesin bilgilerin bulunmadığını hatırlatmıĢtır.73

Hadis bilginlerinin bir kısmı hadis uydurma iĢinin Hz. Osman‟ın hilafeti dönemindeki fitne olaylarıyla baĢladığını söylemiĢlerdir. Zira bu dönemde sınırları oldukça büyüyen Ġslam devletinin toplum üzerindeki kontrol gücünü kaybettiği, halkın arasında bir takım memnuniyetsizliklerin baĢ gösterdiği, halifeye yönelik eleĢtirilerin bulunduğu bilinen bir gerçektir. Ġbn Sebe‟nin baĢrolünü oynadığı bu fitne hareketiyle Hz. Muhammed‟in dünyaya tekrar dönmeye, Hz. Ali‟nin de hilafete daha layık olduğu iddiaları gibi sapık fikirler ortaya çıkmıĢ ve halk arasında yaygınlaĢmıĢtır. Bu bilgilerden hareketle her ne kadar kesin olarak tespit edilememiĢ olsa da Ġbn Sebe‟nin Hz. Peygamber‟e nispet ettiği sözlerle görüĢlerini savunduğu, böylelikle inananlar üzerinde büyük tesir bıraktığı söylenmiĢtir.74

Ġlk hadis uyduranlardan sayılan Ġbn Sebe ve yanlılarının hadis uydurma iĢine Hz. Osman döneminde mi yoksa daha sonraki süreçte mi baĢladıkları konusuna da cevap aranmıĢtır. Süyûtî (911/1505), Hz. Osman‟ı öldürmeye gelen isyancıların öncülerinden Ġbn Udeys‟in Ġbn Mes‟ud kanalıyla Hz. Peygamber‟e nispet ederek söylediği „Osman, cariyesinin efendisini aldatmasından daha çok sapıtmıĢtır‟ sözünü aktarmıĢ ve Hz. Osman‟ın yeminli bir ifade ile bunu tekzib ettiğini

71 Sıddıkî, Hadis Edebiyatı Tarihi, s. 205. 72 Sıddıkî, Hadis Edebiyatı Tarihi, s. 206. 73 Kandemir, Mevzû Hadisler, s. 22.

zikretmiĢtir.75

Bu bilgi hadis uydurma iĢinin onun hilafetinin son dönemlerinde baĢladığına delil olarak gösterilmiĢtir. Sadece siyâsî nedenlerle de olsa Hz. Osman‟a muhalefet eden grubun onun icraatlarını eleĢtirmeleri, yanlıĢ yolda olduğunu düĢünmeleri ve bunu açıkça ve sıkça dile getirmeleri doğaldır. Onu Ģehit edecek olan Mısırlı grubun ülkelerine giderken aniden Medîne‟ye geri dönmelerinin sebebi olarak gösterdikleri mektup hadisesinin gerçek mi düzmece mi olduğu da bu meyanda değerlendirilebilir. Ancak onun aleyhine söylenen sözlerin daha sonraki nesillerce hadis olarak algılanması ve her söze isnad eklendiği dönemlerde Hz. Peygamber‟e nispet edilmesi de imkân dâhilinde gözükmektedir. Yoksa sahabenin ve tâbiûnun büyüklerinin bulunduğu Medîne‟de Rıdvan Beyatı‟nda bulunmuĢ sahabeden Ġbn Udeys‟in böyle bir sözü mescitte Hz. Peygamber‟e nispet etmesi gerçek gözükme- mektedir. ġu halde varılan sonuç odur ki her ne kadar iftira ve aleyhte sözler Hz. Osman döneminde söylenmeye baĢlansa da bu açıkça Hz. Peygamber‟e nispet Ģeklinde değildi. Yani hadis uydurma iĢi Hz. Osman henüz hayatta iken baĢlamıĢ değildir. Bu tespit hadis uydurma amaçları irdelendiğinde de görülecektir. Çünkü Hz. Osman döneminde iki taraf mevcut olsa da henüz gruplaĢma yoktur, var olan ihtilaflar da dînî bir sebebe mebni olmayıp siyasi düĢünce farklılıklarıdır. Bununla beraber Hz. Osman dönemi fitne olayları, onun Ģehit edilmesiyle büyüyen kargaĢa ortamındaki gruplaĢmalar ve savaĢlarla devam ettiğinden, hadis uydurma faaliyetleri- ne de bir zemin hazırladığını söylemek mümkündür.76

Burada Ģunu belirtmekte fayda vardır: Hz. Osman döneminde olmadığını söylediğimiz hadis uydurma faaliyeti sadece Hz. Peygamber‟e nispet edilen haberler konusundadır. Sahabenin sözlerinin de hadis olarak değerlendirileceği dikkate alınacak olursa, Hz. AiĢe ve Hz. Ali baĢta

75 Süyûtî, el-Leâli‟l-mesnûa, I, 291-292. Ġbnü‟l-Cevzî, bu sözü el-Mevzûât‟ında zikretmiĢ ve

bunun Ġbn Udeys‟in bir iftirası olduğunu belirtmiĢtir. Ġbnü‟l-Cevzî, el-Mevzûât, Beyrut, 1983, I, 335.

76 Hadis uydurma faaliyetlerinin ne zaman baĢladığı kesin olarak bilinen bir husus değildir.

Günümüze ulaĢan rivayetlere göre değerlendirdiğimizde bile hangi rivayetin hadis olarak hangisinin söz olarak söylendiği ve ne zamandan sonra hadis Ģeklini aldığını tespit oldukça zordur. Bununla birlikte uydurmaların baĢlama tarihi olarak Ġbn Hazm, Sıddıkî, Ebû Zehv, Ahmed Emin Hz. Peygamber dönemini; Ekrem Ziya Umerî, Hz. Osman dönemi fitnelerini; Acâc el-Hatîb, es-Sıbâî, el-A‟zamî, Ebû Gudde ve Ebû ġehbe, Cemel ve Sıffîn SavaĢları ile Hz. Ali‟nin Ģehit edilmesini (40/661) kabul etmiĢlerdir. Ebû Zehv de yalan uydurmanın net olarak ortaya çıktığı tarih olarak 40/661 yılını zikreder. Bunlardan baĢka uydurmaların baĢlama vakti konusunda Ridde olayları, Kerbelâ hadisesi, Tevvâbûn hareketi, Emevî devri Ģeklinde farklı tarihler de verilmiĢtir. Bu konuda geniĢ bilgi için bk. Yıldırım, Hadis Problemleri, s. 15-40; Ünal, Hadis Doğuş ve Gelişim Tarihine Yeniden Bakış, s.254-287.

olmak üzere sahabenin büyüklerinin ağızlarıyla yazılan ve çeĢitli beldelere gönderilen mektuplar, asılsız haberlerin bu dönemde baĢladığını gösterir.

Asılsız rivayetlerin baĢlama tarihini değerlendirirken sahabenin hadis rivayetinde oldukça hassas davrandıklarını da zikretmekte fayda vardır. Vefatından sonra kendi adına sözlerin uydurulacağını öngören Hz. Peygamber‟in müteaddit kereler tekrarladığı men kezebe hadisi sahabeyi bu konuda temkinli davranmaya sevk etmiĢ, birçok sahabi hadis rivayetinden kaçınmıĢ, gerekmedikçe hadis rivayet etmemiĢlerdir.77

Hz. Osman‟dan önce müminlere emirlik yapan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer‟in, daha önce duymadıkları bir hadisi iĢittiklerinde muhataplarından Ģahit istemeleri;78 Hz. Ömer‟in, fazla hadis rivayet edenleri veya rivayet ettikleri hadislerin doğruluğunu Ģahitlerle ispat edemeyenleri Ģiddetle azarlaması;79

Hz. Ali‟nin hadis aldığı kimseye rivayet ettiğini Hz. Peygamber‟den duyduğuna yemin ettireceğini söylemesi,80 sahabenin Hz. Peygamber‟e nispet edilecek bilginin doğruluğuna ve hadisleri güvenilir kimselerden almaya ne kadar önem verdiklerini göstermesi açısından önemlidir. Hz. Osman da bu yönde çaba sarf etmiĢtir. O, „Bir kimsenin Ebû Bekir ve Ömer döneminde iĢitmediği bir hadisi rivayet etmesi helal değildir‟ diyerek81 kendi döneminde ortaya çıkmaya baĢlayan uydurma haberlerin önüne geçmeye çalıĢmıĢtır.

Hz. Osman‟dan gelen bu rivayetin bazı vecihlerinde Hz. Osman‟ın „men kezebe‟ hadisini de hatırlattığı zikredilmiĢtir.82

Onun mütevatir seviyesine ulaĢan ve gerek sahabe gerekse sonraki nesiller arasında Ģöhret bulmuĢ bir hadisi hatırlatması, hadis rivayetinde gereken hassasiyete verdiği değeri göstermesi açısından önemlidir.

Hata yapmaktan çekindiği için çok hadis rivayet etmekten kaçınan Hz. Osman, sahabeyi de fazla rivayette bulunmaması hususunda uyarmıĢ, bu konuda temkinli

77 Hz. Ebû Bekir, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh (14 tane), Zübeyr b. Avvâm (38 tane), Abbâs b. Abdülmüttalib

(35 tane) az hadis rivayet eden sahabiler arasında zikredilmiĢtir. Ġbnü‟l-Cevzî, Telkîh, 366-368.

78 Örnekleri için bk. Mâlik, Ferâiz, 8; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 327; Buhârî, Ġsti‟zân, 13; Diyât,

25; Ġ‟tisâm, 13; Müslim, Edeb, 34; Kasâme, 11.

79

Zehebî, Tezkira, I, 7-8. Ġlk iki halifenin bu tutumlarından Ģahit getiremeyenlerin rivayetlerini kabul etmedikleri gibi bir sonuç çıkarmak doğru değildir. Onların bu tutumu sadece geliĢigüzel hadis rivayetinin önüne geçmek olsa gerektir. Nitekim hadis kaynakları incelendiğinde onların haber-i vâhidi kabul ettikleri görülecektir. Örnekleri için bk. Buhârî, Tıb, 30; Menâkıb, 25; Müslim, Iydeyn, 14; Selâm, 98; Tirmizî, Hac, 99;

80 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 2; Ġbn Mâce, Ġkâmetü‟s-salât, 193; Bezzâr, el-Müsned, I, 61-62;

Hâkim, Ma‟rifetü ulumi‟l-hadîs, s. 15.

81 Ġbn Sa‟d, et-Tabakât, II, 291. 82 Ġbn Sa‟d, et-Tabakât, II, 336.

davranmalarını hatırlatmıĢtır. es-Sâib b. Yezîd‟in anlattığına göre Hz. Osman onu Ebû Hüreyre‟ye göndermiĢ ve ona Ģöyle demesini söylemiĢtir: “Ona git, Müminlerin emirinin „Rasûlullah‟tan bu kadar hadis de ne oluyor, hadisleri çoğalttın. Ya bundan vazgeçersin, ya da seni Devs dağına sürerim!‟ Ayrıca Ka‟b el-Ahbâr‟a da gitmesini ona da Müminlerin emirinin „Bu kadar hadis de ne oluyor, dünyayı hadisler doldurdu. Ya bundan vazgeçersin yahut seni Kırade dağına sürerim‟ dediğini söylemesini istemiĢtir.”83

Buradan anlaĢıldığı üzere Hz. Osman, iyice fehmemeyip vürûd sebebini araĢtırmaksızın, geliĢi güzel bir Ģekilde hadislerin rivayet edilmesini engellemeye çalıĢmıĢtır.

Hz. Osman döneminde hadislerin aktarımında bazı hatalar olduğu veya uygulamaların sünnete muhalif olduğu da rivayetlerden anlaĢılmaktadır. Çünkü Hz. Osman, insanların abdesti yanlıĢ veya eksik aldıklarını görmüĢ ve defalarca Hz. Peygamber‟in abdestini hem sözlü hem de uygulamalı olarak gösterme ihtiyacı hissetmiĢtir. Hatta bu rivayetlerden birinde “Ġnsanlara ne oluyor ki Hz. Peygamber‟den mahiyetini bilmediğim hadisler naklediyorlar?” diyerek bu konudaki sitemini dile getirmiĢtir.84

Bu ifadeden anlaĢıldığına göre Hz. Osman döneminde amden hadis uydurmaktan ziyade, yanlıĢ veya eksik bilgileri aktarma ve bunlarla amel söz konusudur. Hz. Osman‟ın çabaları da bu eksikliği gidermeye ve insanlara doğrusunu öğretmeye yönelik olsa gerektir.

Hz. Osman‟ın bu konudaki bütün gayretine rağmen hilafeti dönemindeki siyasi ihtilaflar ve fitne olayları, uydurma faaliyetlerinin ortaya çıkmasına yol açmıĢtır. Bundan baĢka çoğunluğu Hz. Osman‟ın Ģehit edilmesinden sonra ortaya çıkan onun halifelik dönemi ile alakalı olarak pek fazla mevzû ve taraflı rivayet kaynaklarda yerini almıĢtır. Özellikle Ġbn Sebe yanlılarının Hz. Ali‟nin hilafette hak sahibi olduğu iddialarını temellendirmek için uydurdukları hadislere karĢılık, Emevî taraftarları da Hz. Osman lehinde hadis uydurmuĢlardır.85

Hz. Osman‟ın Ģehadeti ile baĢlayan ve daha sonraki olaylarla büyüyen kargaĢa döneminde, Hz. Osman‟ın Ģahsiyeti, faziletleri, icraatları ve halifeliği sırasında meydana gelen hadiseler gündeme gelmiĢ, bu konuda pek çok rivayet aktarılmıĢtır.

83 Râmhürmüzî, el-Muhaddisü‟l-fâsıl, s. 554. Bu haberde emir veren kiĢinin Hz. Ömer olduğu da

söylenmiĢtir.Bk. a.y. (muhakkikin notu).

84 Müslim, Tahâret, 8; Bezzâr, el-Müsned, II, 81. 85 Kandemir, Mevzû Hadisler, s. 36-37.

Hadiseler ve olayların kronolojisi ile uyuĢmayan rivayetler göz önünde bulundurul- duğunda bu konudaki pek çok haberin uydurma ya da hatalı olduğu görülmektedir. Kaynaklarda Hz. Osman ve dönemi olayları hakkında o kadar çok çeliĢkili ifadeler bulunmaktadır ki, bunların sıhhatli bir Ģekilde değerlendirmesi bile oldukça zordur.

Hz. Osman‟ın hilafeti döneminde baĢlayıp, onun Ģehid edilmesiyle birlikte içinden çıkılamaz bir hal alan fitne olayları, insanların hizipleĢmelerine ve kendi grup görüĢünü üstün görme düĢüncesine itmiĢtir. Bu sebepledir ki kendi görüĢünü sağlam bir mesnede dayandırarak savunmak isteyen bazı kimseler, sahabe ve Hz. Peygamber ağzından sözler üretmiĢlerdir. Tâbîûn ve daha sonraki hadis otoritelerinin ifadelerine göre insanlar arasında uydurma haberler yayılmaya baĢlayınca oluĢan güvensizlik ortamı sebebiyle metinlerin sağlıklı bir Ģekilde naklini sağlamak için rivayetlerde isnad sorulmaya baĢlanmıĢ ve aktarılan rivayetin doğru olup olmadığını belirleyen isnad sistemi oluĢmuĢtur.86