Rehin karĢılığı ödünç verme iĢi ile uğraĢanlarla yapılan rehin iĢleminde, bu iĢle
uğraĢanların rehin veren karĢısındaki üstünlüğü, kanunkoyucunun bu müesseseyi
özel olarak düzenlemesini ve söz konusu iliĢkide rehin verenin korunmasını
gerektirmiĢtir. Bu özelliği dıĢında, rehin karĢılığı ödünç para veren kurumlarla
yapılan rehin iĢlemi (Versatzpfand), özü itibarıyla özel bir teslime bağlı rehin
türüdür
320. Bu hukukî müessese, Medenî Kanunun 962 – 969. maddeleri arasında
317
Leemann, Art. 906, N. 7; Studer, s. 170; Köprülü / Kaneti, s. 548; Oğuzman / Seliçi /
Oktay – Özdemir, s. 842; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1132; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 300;
Aybay / Hatemi, EĢya, s. 296; Akipek / Akıntürk, s. 871; Ayan, III, s. 258; Von Tuhr /
Edege, s. 881 – 882; Sirmen, Alacak, s. 95 – 98. Aksi yönde bkz., Brehm / Berger, s. 539;
Westermann, Harry, s. 674; Baur / Baur, s. 545; Schwab / Prutting, s. 364. Ayrıca bkz.,
Böckli, s. 301 vd. Kaynağını rehin sözleĢmesinden alan bu yetki, temsil yetkisinden farklı
olarak geri alınamaz. Bkz., Köprülü / Kaneti, s. 548.
318
Oftinger / Bär, Art. 889, N. 136; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1132; Oğuzman / Seliçi / Oktay
– Özdemir, s. 843; Ayan, III, s. 258; Köprülü / Kaneti, s. 548; Saymen / Elbir, s. 703; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 208; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 234; Akipek / Akıntürk, s.
872; Karahasan, s. 297; Ayiter, NuĢin, s. 196. Ayrıca bkz, Sirmen, Alacak, s. 109 – 125.
319
Rehinli alacaklı, miras yoluyla rehin konusu alacağı kazanırsa, hak sahibinin kendi hakkını rehin hakkına istinaden paraya çevirtmesinin pratik bir faydası olmayacağına göre, rehin hakkının son bulduğu ifade edilebilir. Ancak, aynı alacak üzerinde bir art rehin tesis edilmiĢse, rehin hakkının ifade edilen gerekçeyle son bulması söz konusu olamaz. Bu durumda, rehnin sona ermesi rehinli alacaklının aleyhine olur. Aynı Ģekilde, öğretide, rehinli alacaklı ile rehin konusu alacağın borçlusu sıfatının birleĢtiği bir durumda da örneğin, borçlu durumundaki üçüncü Ģahsın rehinli alacaklıya mirasçı olması durumunda, rehin hakkının sona ermeyerek, devam edeceği ifade edilmektedir.Bkz., Oftinger / Bär, Art. 889, N. 139, 140; Leemann, Art. 899, N. 37; Wieland / Karafakı, s. 748; Köprülü / Kaneti, s. 548 – 549; Gürsoy / Eren /
Cansel, s. 1132 – 1133; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 843; Saymen / Elbir, s. 703
– 704; Ayan, III, s. 259; Karahasan, s. 297 – 298; Sirmen, Alacak, s. 113.
320 Ödünç vermeyi meslek hâline getiren bir kimseden almıĢ olduğu kredi karĢılığında taĢınır
düzenleme altına alınmıĢtır. Ayrıca, 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname
321ve 11216 sayılı Rehin Üzerine İkrazatta Bulunan
Müesseseleri Teftiş ve Murakebe Hakkında Nizamname
322de konuya iliĢkin hükümler
mevcuttur.
Rehin karĢılığı ödünç verme iĢini meslek olarak icra edebilmek için, yetkili
idarî makamlardan
323izin almak gereklidir
324(MK. m. 962). Rehin karĢılığı ödünç
para verecek iĢletmelere üç yıl için izin verilir. Süre sonunda bu iznin yenilenmesi
mümkündür (MK. m. 963; Nizamname m. 5). Ġzin almıĢ iĢletmeler, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı eliyle devletin denetimine tâbi tutulmuĢlardır (Nizamname m. 37).
Denetimler sonucunda gerekli kurallara uyulmadığı tespit edilirse, verilen izin geri
alınabilir (MK. m. 963/II).
bakımdan güçsüz olması, teslime bağlı rehin tipine bu kiĢileri koruyucu özel hükümler getirilmesi zorunluluğunu doğurmuĢtur. Bu bakımdan, rehin karĢılığı ödünç verme iĢi ile uğraĢanlarla yapılan rehin iĢlemi, özünde teslime bağlı rehinden baĢka bir Ģey değildir. Bkz.,
Honsell / Vogt / Geiser, Art. 907 – 915, N. 4; Oftinger / Bär, Art. 907 – 915, N. 4; Tuor /
Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1173; Studer, s. 175; Saymen / Elbir, s. 704;
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 843; Köprülü / Kaneti, s. 550; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1133; Ayan, III, s. 259; Esener / Güven, s. 514; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 212; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 305; Akipek / Akıntürk, s. 873; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın,
s. 40; Kaynar, s. 151; Ergüne, s. 51; Demir, s. 57. Bu müessese ile taĢınır rehni arasındaki farklar için bkz., Göktürk, s. 1136 – 1138. Ayrıca bkz., Zobl, Art. 888 – 915, Art. 915, N. 1 – 7; Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1158, 1173 – 1175.
321 RG. 6.10.1983, S. 18183. 322 RG. 20.6.1931, S. 1827. 323
Bu izni vermeye yetkili idarî makam, gerçek kiĢiler açısından Hazine MüsteĢarlığı’dır (KHK. m. 5/I, m. 3/I, b. e). Faaliyet izin belgesi ile verdikleri beyannamenin tasdikli bir örneğini alan ikrazatçılar, izin tarihini takiben otuz gün içinde Ticaret Siciline baĢvurarak bu izni tescil ve ilân ettirirler (KHK. m. 5/III).
324
Bu faaliyetin izne bağlanmasıyla öngörülen koruyucu amaç, ancak izinsiz yapılan iĢlemin geçersizliğinin kabulüyle gerçekleĢir. Bu sebeple, izin alınmadan ödünç para verme iĢiyle uğraĢanların yaptıkları rehin iĢlemleri geçersiz kabul edilmelidir. Ayrıca, hiçbir hukukî sonuç doğurmayacak bu iĢlemler, genel hükümlere göre teslime bağlı rehne de uyarlanamamalıdır. Bkz., Köprülü / Kaneti, s. 550; Ayan, III, s. 259, dn. 684; Ergüne, s. 52; Demir, s. 58;
Ergüne, s. 52, dn. 144. Ayrıca bkz., Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1173. KarĢı
görüĢ için bkz., Leemann, Art. 908, N. 7; Oftinger / Bär, Art. 907 – 908, N. 4; Honsell / Vogt
MK. m. 969 uyarınca, geri alım hakkı tanınarak satın almayı meslek edinenler
hakkında da, taĢınır rehni karĢılığında ödünç verenlere iliĢkin hükümler uygulanır.
Zira, bu ihtimalde mal, borç olarak istenen para miktarı verilerek satın alınmakta,
önceki malike, söz konusu para miktarına faiz ve masraflar eklenerek elde edilen
tutar üzerinden geri alım hakkı tanınmakta ve bu durum ödünç alanın aleyhine
olmaktadır
325.
Rehin karĢılığı ödünç para veren iĢletmeler, teminat olarak sadece taĢınır mal
veya kıymetli evrak kabul edebilirler
326(Nizamname m. 1). Rehnin konusu taĢınır
mal veya kıymetli evrak üzerinde söz konusu iĢletmeler lehine rehin hakkı, teslime
bağlı rehin hükümleri çerçevesinde kurulacaktır
327. Bu doğrultuda, rehin verilecek
Ģeyin tesliminden sonra, iĢletme tarafından teminata karĢılık bir makbuz verilmesi
gereklidir (MK. m. 964). Nama veya hâmiline yazılabilecek bu makbuz, MK. m. 964
325
Bu sebeple, MK. m. 969 gereği sözü edilen iĢlemler rehin karĢılığı ödünç iĢlemine uyarlanmakta, ancak bu nitelikte kaldıkça ayakta tutulmaktadırlar. Bkz., Honsell / Vogt /
Geiser, Art. 914, N. 2; Oftinger / Bär, Art. 914, N. 3; Leemann, Art. 914, N. 1; Tuor /
Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1175; Köprülü / Kaneti, s. 557 – 558; Saymen / Elbir,
s. 715 – 716; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 847; Velidedeoğlu, s. 811 – 812;
Ayan, III, s. 259 – 260; Wieland / Karafakı, s. 773; Berki, s. 177 – 178; Göktürk, s. 1138 –
1139; Ergüne, s. 54 – 55; Türk – Ġsviçre Kanunu Medenî ġerhi, s. 592. ErtaĢ ise, gerialım hakkı koĢuluyla taĢınmaz satım iĢleriyle uğraĢanlara, bu kanun hükümlerinin (MK. m. 969; EMK. m. 883) uygulanıp uygulanmayacağı hususunda, kanunlarımızda boĢluk olduğunu ifade ediyor (ErtaĢ, EĢya, s. 563). Teminat amacıyla yapılan gerialım koĢullu satımların lex commissoria yasağı karĢısında bir kanuna karĢı hile olduğu ve MK. m. 969’un kanunu dolanma amacı güden fiilleri engelleyici bir fonksiyona sahip olduğu yönünde bkz., Helvacı, s. 139 – 143.
326 Alacaklar ve diğer haklar, bu tür rehnin konusu olamaz. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 909, N. 3;
Honsell / Vogt / Geiser, Art. 909, N. 6; Baumann, s. 89; Köprülü / Kaneti, s. 551; Ayan,
III, s. 260; Ergüne, s. 52.
327
Teslime bağlı rehnin temel felsefesi gereği, rehin karĢılığı ödünç verenlerle yapılan rehin iĢleminde dahi rehin konusunun rehinli alacaklıya teslimi Ģarttır. Bkz., Haffter, s. 108; Oftinger / Bär, Art. 909, N. 2, 7; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 909, N. 2, 7; Baumann, s. 89; Velidedeoğlu, s. 812; Ayan, III, s. 260; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1134; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 237; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 212; Köprülü / Kaneti, s. 551;
Saymen / Elbir, s. 708 – 709; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 844; Akipek /
Akıntürk, s. 874; Esener / Güven, s. 514; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 41; Ergüne, s.
gereği rehnin kurulması için zorunlu bir unsur olmasına rağmen, kıymetli evrak veya
emtia senedi niteliğinde değildir
328.
Rehin karĢılığı ödünç veren iĢletme, ödünç alınan para vadesinde ödenmezse,
evvelce noter aracılığıyla ihtarda
329bulunmuĢ olmak kaydıyla rehin verilen malın
icra yoluyla paraya çevrilmesini isteyebilir (MK. m. 965)
330. Paraya çevirme
sonucunda elde edilen meblâğ iĢletmenin alacağını aĢarsa, arta kalan para borçluya
ödenir
331(MK. m. 966/I). SatıĢ bedeli alacağı karĢılamaya yetmezse, borçlunun
kiĢisel sorumluluğu yoktur
332(MK. m. 965/II). ĠĢletme, verdiği kredi için faiz de
328 Haffter, s. 109; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 909, N. 2; Oftinger / Bär, Art. 909, N. 13;
Baumann, s. 89; Studer, s. 176; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 844; Köprülü /
Kaneti, s. 552; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 237; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1134; Göktürk, s. 1136; Ayan, III, s. 260; Berki, s. 175; Wieland / Karafakı, s. 768 – 769; Velidedeoğlu, s. 812; Saymen / Elbir, s. 710; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 41; Ayiter,
NuĢin, s. 197; Akipek / Akıntürk, s. 874 – 875; Esener / Güven, s. 514; Aybay / Hatemi,
Dersler, s. 212; Ergüne, s. 53, dn. 149. Makbuzun, bu tür rehin hakkının kurulumu için Ģart olduğu, aksi hâlde kurulan rehin hakkının teslime bağlı rehin sayılacağı yönünde bkz.,
Leemann, Art. 901, N. 9; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1134, Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın,
s. 41.
329 Resmî Ģekle tâbi bu ihtarda, sekiz gün içinde borcun ödenmesi, aksi hâlde icra marifetiyle rehin
konusu malın satılacağı beyanı yer almalıdır (Nizamname m. 33). 743 sayılı Medenî Kanunun 879. maddesi, rehin karĢılığı ödünç iĢi ile uğraĢanların borcun vadesinde ödenmemesi hâlinde, borçluya resmen ihtarda bulunulması gerektiğini hükme bağlamıĢtı. Bu maddeyi karĢılayan 4721 sayılı Medenî Kanunun 965. maddesi ise, resmen yapılacak ihtarın noterden yapılması gerektiğini belirterek, maddede resmî ihtarı gerçekleĢtirecek makama açıklık getirmiĢtir. Bkz.,
Kılıçoğlu, Medenî, s. 368; Yetik, s. 1337.
330 Bu satıĢın Ġsviçre Ġcra – Ġflâs Kanunu hükümleri uyarınca yapılamayacağı, ancak resmî satıĢ
yoluyla yapılacağı yönünde bkz., Baumann, s. 89; Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1175; Studer, s. 176.
331 Ödünç veren iĢletmenin bu borcu, aranılacak borç olarak kabul edilmektedir. Bkz., Oftinger /
Bär, Art. 911, N. 7; Köprülü / Kaneti, s. 553; Ayan, III, s. 262. Borçlu, artan kısma iliĢkin
hakkını, Medenî Kanunun özel hükmü gereği (MK. m. 966/III), BK. m. 125 (TBK. m. 146)’te düzenlenen on yıllık zamanaĢımı süresinden farklı olarak taĢınırın paraya çevrilmesinden itibaren beĢ yıllık zamanaĢımı süresi içinde kullanmalıdır. Bkz., Baumann, s. 90.
332 Diğer taĢınır rehni türlerinden farklı olarak, bu rehin türünde iĢletme, eksik kalan kısım için
borç sona erdiğinden borçlunun diğer malvarlığı değerlerine yönelemez. Bkz., BGE 126 III 185; Zobl, Art. 888 – 915, Art. 915, N. 5; Oftinger / Bär, Art. 910, N. 17; Honsell / Vogt /
Geiser, Art. 910, N. 6; Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1174 – 1175; Baumann,
s. 89;
Studer, s. 176; Saymen / Elbir, s. 713; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 846;
Köprülü / Kaneti, s. 554 – 555; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1135; Velidedeoğlu, s. 812; Ayan, III, s. 260 – 261; Göktürk, s. 1138; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 212; Aybay / Hatemi,EĢya, s. 305; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 238;
Akipek / Akıntürk, s. 878; Berki, s. 175;
Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 349; Tekinay, Menkul, s. 150; Serozan, TaĢınır, s. 336; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 42; Gençcan, s. 4551; Demir, s. 60; Karabel, s. 22.isteyebilir
333. Ancak, iĢletmenin alacağı azamî faiz oranı
334, müĢterilerinin
görebileceği bir yere asılmalıdır (Nizamname m. 29). Ödünç alan, borcunu kapatıp
rehin konusu malı geri alırken, henüz bütün günleri tamamlanmamıĢ olsa da o aya
iliĢkin faizlerinin tamamını ödemek zorundadır (MK. m. 968).
Ödünç para verme iĢiyle uğraĢan iĢletmelerin, teminat amacıyla kendisine
teslim edilen Ģeyleri en iyi Ģekilde saklamak için gerekli tedbirleri alma, (Nizamname
m. 18, 21, 23), masrafları borçluya ait olmak üzere yangına ve hırsızlığa karĢı sigorta
yaptırma yükümlülüğü bulunmaktadır (Nizamname m. 22). Ayrıca, rehnedilen
taĢınır, satılıncaya kadar rehin makbuzunun geri verilmesi suretiyle taĢınır mal
rehinden kurtarılınca, iĢletme, kendisine teslim edilen Ģeyleri iade etmekle
yükümlüdür (MK m. 967/I). Yine, iĢletme, rehin konusu malı iade ederken makbuzu
ibraz edenin gerçek hak sahibi olup olmadığını araĢtırmakla mükelleftir
335. Buna
karĢılık, makbuzun ibrazı mümkün değilse
336, malın rehinden kurtarılabilmesi için
borcun muaccel olması ve gerçek hak sahibinin hak sahipliğini diğer delillerle
ispatlaması gereklidir (MK. m. 967/II).
Ancak, iĢletmenin aynı borçludan birden fazla alacağı varsa bunlar, eksik kalan paranın hesabında bir bütün olarak dikkate alınacaktır (MK. m. 966/II).
333 Ayan, III, s. 261; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1134; Köprülü / Kaneti, s. 554; Oğuzman /
Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 845; Saymen / Elbir, s. 714; Akipek / Akıntürk, s. 875;
Kaynar, s. 155.
334 Nizamnamenin 31. maddesine göre, müĢterilerden peĢin kesilemeyecek olan azamî faiz oranı,
90 sayılı KHK’nin değiĢik 13. maddesi uyarınca, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu” tarafından tespit edilecektir.
335
ĠĢletme, bu yükümlüğe uymaması sebebiyle meydana gelecek zararlardan, taraflar arasında makbuzu ibraz eden herhangi birine malın verilebileceği yönünde bir anlaĢma olmadıkça, sorumlu tutulabilecektir. Ancak, makbuzu ibraz edenin gerçek hak sahibi olmadığını bilen ya da bilebilecek durumda olan bir iĢletme, bu anlaĢmaya rağmen, MK. m. 2 çerçevesinde sorumlu tutulabilmelidir (MK. m. 968/II). Ayrıca bkz., Oftinger / Bär, Art. 912, N. 14;
Köprülü / Kaneti, s. 556; Wieland / Karafakı, s. 772 – 773; Ayan, III, s. 261; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 846; Velidedeoğlu, s. 813; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s.
238;
Aybay / Hatemi, EĢya, s. 305; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 213; Berki, s. 177; Esener /
Güven, s. 514; Kaynar, s. 155.
336 ĠĢletme, rehnedilen taĢınırı makbuzun teslimi karĢılığı iade etme hakkını açıkça saklı tutmuĢ
olsa bile, alacağın muaccel olmasının üzerinden altı ay geçmiĢ olması Ģartıyla hakkını ispat eden kimse, taĢınırı rehinden kurtarabilir (MK. m. 967/III).