C) KONUDA BELĠRLĠLĠK
III- AÇIKLIK (ALENĠYET) ĠLKESĠ
Sınırlı bir aynî hak olarak rehin hakkının herkes tarafından bilinmesinde ve
dıĢarıdan gözlenebilir olmasında hukukî yarar gören kanunkoyucu, aynî hakların
kamusal açıklığa kavuĢturulmasını arzulamıĢtır. Bunu sağlayacak aleniyet aracı,
taĢınmaz rehninde tapu kütüğüne yapılacak tescil, taĢınır rehninde ise, kural olarak
zilyetliktir (MK. m. 763, 795, 856, 939, 985, 986, 992, 1022)
104.
101 Foëx, s. 210 vd.
102 Bu durum, taĢınmaz rehninde MK. m. 855 hükmü ile özel olarak düzenleme altına alınmıĢtır.
TaĢınmaz rehninde, MK. m. 855/I’deki istisna hariç kural, her bir taĢınmazın alacağın bir miktarını temin etmesi iken; taĢınır rehninde, taĢınırların her biri alacağın tamamı için teminat oluĢturur. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 884, N. 26; Zobl, Art. 884 – 887, Systematischer Teil, N. 499; Wieland / Karafakı, s. 706; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1100; Cansel, Menkul, s. 60;
Ayan, III, s. 231. Söz konusu hüküm, taĢınmaz rehni için özel olarak ihdas edildiğinden, MK.
m. 851’i kıyasen sicilli taĢınır rehni türlerine uygulamak mümkün değildir. Birlikte rehin hakkında daha fazla bilgi için bkz., KürĢat, Zekeriya, Birlikte Rehin, Prof. Dr. Özer Seliçi’ye Armağan, Ankara 2006, s. 393 – 426.
103 Wieland / Karafakı, s. 706; Köprülü / Kaneti, s. 469; Ayan, III, s. 231; Cansel, Menkul, s. 60;
Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 357; Serozan, TaĢınır, s. 349; ErtaĢ, EĢya, s. 543; Ergüne, s. 183.
104 Oftinger / Bär, Systematischer Teil, N. 27; Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s.
1158; Zobl, Art. 884 – 887, Systematischer Teil, N. 273; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 884 – 894, N. 21;
Studer / Sigerist, s. 91; Baur / Baur, s. 535; Umbach-Spahn, s. 10; Oğuzman /
Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 22 – 23; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 7; Ayan, I, s. 30; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 21 – 22; Akipek / Akıntürk, s. 13; Esener / Güven, s. 478; Sirmen, Alacak, s.20; ErtaĢ, EĢya, s. 65; HGK., 13.11.1996, E. 1996/19 – 609, K. 1996/764, “...Menkul rehni hukukunun esas prensibi aleniliktir. Bu aynî hakkın varlığının dıĢarıya karĢı görünüĢ Ģekli temelde zilyetliktir. Zilyetliğe bağlı rehin hakkına “teslimi meĢrut (teslim Ģartlı) menkul rehni denir ve mutad çeĢidi de budur...” (Kuntalp, Değerlendirme, s. 3 vd.). Girsberger’e göre, günümüzde zilyetliğin devrinin taĢınır rehni açısından açıklığı sağlama fonksiyonu geniĢ ölçüde yok olmuĢtur (Girsberger, s. 102 – 103).
Rehin hukukunda, açıklık ilkesi özel bir öneme sahiptir. Zira, kredi verecek
üçüncü kiĢiler, bir nesnenin yüksüz olarak borçlunun mülkiyetinde mi bulunduğunu,
yoksa bir rehin hakkıyla yüklü mü olduğunu anlayacak durumda olmalıdırlar.
TaĢınırlarda, eylemli zilyetlik, üçüncü kiĢiler nazarında zilyedin bunlara malik
olduğu yönünde bir düĢünce yarattığından (MK. m. 985), rehnedilen taĢınırı
borçlunun zilyetliğinden çıkarmak ve bu sayede üçüncü kiĢilerin verecekleri kredi
yönünden bu taĢınırı dikkate almamalarını sağlamak zorunludur
105.
ĠĢte, bu nedenle kanunkoyucu, MK. m. 939 hükmü ile, taĢınır rehni alanında
kamusal açıklığı sağlamak amacıyla kural olarak, taĢınır üzerindeki dolaysız
zilyetliğin dıĢarıdan görülebilir biçimde rehin alana (veya tarafların anlaĢmasıyla
üçüncü bir kiĢiye) geçirilmesini, rehin hakkının doğumu bakımından Ģart
koĢmuĢtur
106.
TaĢınır rehninin kurulması için rehin konusunun dolaysız zilyetliğinin rehinli
alacaklıya sağlanmasına iliĢkin Ģart, rehinli alacaklıyı da koruyucu bir iĢleve sahiptir.
Zira, bu Ģekilde malikin, alacaklının zararına olarak rehin konusu taĢınır üzerinde fiilî
ve hukukî tasarruflarda bulunma imkânı kalmayacak ve böylece rehnin teminat
sağlama görevi güç kazanacaktır
107.
105 Köprülü / Kaneti, s. 465 – 466; Sirmen, Alacak, s. 21.
106 BGE 123 III 367; Oftinger / Bär, Art. 884, N. 199; Meier – Hayoz, Systematischer Teil, N.
22 vd.;
Honsell / Vogt / Geiser, Art. 884, N. 57; Haffter, s. 37, 40; Leemann, Art. 884, N. 42,
43; Altorfer, s. 75; Doskotz, s. 44; Oftinger, Fahrnispfand, Art. 884, N. 197 vd.; Westermann, Harry, s. 637; Westermann, Harm, s. 253; Baumann, s. 87; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 809; Köprülü / Kaneti, s. 466; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1092 –
1093; Saymen / Elbir, s. 632; Akipek / Akıntürk, s. 837; ErtaĢ, EĢya, s. 542; Esener / Güven, s. 478; Ayiter, NuĢin, s. 186; Kaynar, s. 118; Ergüne, s. 127; 8. HD., 13.2.2007, E.
2006/7967, K. 2007/692 (Kazancı BiliĢim – Ġçtihat Bilgi Bankası); ĠĠD., 14.4.1967, E. 1967/3510, K. 1967/3557; ĠĠD., 5.5.1962, E. 1962/2615, K. 1962/5401; ĠĠD., 14.4.1964, E. 1964/5345, K. 1964/5662; TD., 17.5.1968, E. 1968/4157, K. 2986 (Uyar, Rehin, s. 76 – 78).
107
Oftinger / Bär, Art. 884, N. 199; Haffter, s. 40; Leemann, Art. 884, N. 42, 43; Ball, 1;
Girsberger, s. 100, 101; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 809; Köprülü / Kaneti, s.
466; Akipek / Akıntürk, s. 837 – 838; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 351; Davran, Rehin, s. 82; Ayiter, NuĢin, s. 186 – 187; Serozan, TaĢınır, s. 340; Kaynar, s. 120; Uyar, Rehin, s. 28;
Uyar, TaĢınır, s. 96; Ergüne, s. 129. Serozan’a göre, rehin veren borçlunun rehin verdiği
eĢyayı elden çıkarma zorunluluğu, uyarma yolundan bizzat borçluyu da korumaktadır (Serozan, TaĢınır, s. 340). Aynı doğrultuda, rehnin kurulması için rehin verenin dolaysız zilyetliğine son verilmesi Ģartı, bu kiĢiden alacağı bulunan üçüncü kiĢilere, borçlunun
TaĢınır rehninde zilyetliğin alacaklıya devri suretiyle gerçekleĢtirilen kamusal
açıklık ilkesi mutlak değildir, bu ilkenin birçok istisnası vardır
108. Teslimin mümkün
olmadığı, alacaklının veya borçlunun yararına uygun düĢmediği hâllerde
kanunkoyucu, açıklık ilkesini taĢınır sicilleri yoluyla sağlama yolunu tercih
etmiĢtir
109. Bu sebeple, sicilli ve teslimi gerektirmeyen taĢınır rehni türlerinde
kamusal açıklığa, rehin hakkının ilgili sicile tescil edilmesi ile ulaĢılmaktadır
110.
zilyetliğinde bulunan mallar üzerinde bir rehin yükü bulunmadığının teminatıdır. Bkz., Honsell
/ Vogt / Geiser, Art. 884, N. 7;Haffter, s. 36; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1092.
108 Gerçekten, kanunda taĢınır rehninde kamusal açıklık ilkesinin, rehin konusu taĢınırın dolaysız
zilyetliğinin rehinli alacaklıya fiilen teslim edilmesi ile sağlanmasına birçok istisna getirilmiĢtir. Bu istisnalardan ilki, MK. m. 940/I’de yer alan hayvan rehnidir. Kanunkoyucu, hayvan rehninde rehin konusu hayvanların alacaklıya teslimini gerekli görmemiĢ, bunun yerine hayvan siciline tescil Ģartını getirmiĢtir. Ġkinci istisna, MK. m. 940/II hükmü ile ortaya çıkmıĢtır. Hükme göre, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taĢınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taĢınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin hakkının kurulacağı kabul edilmiĢtir. Diğer bir istisna, art rehnin kurulmasında görülür. MK. m. 941’e göre, art rehin kurmak isteyen malik, birinci rehinli alacaklıya, borç ödenince rehin konusu malın ikinci rehinli alacaklıya teslim edilmesi gerektiğini bildiren bir ihbarname göndermek suretiyle taĢınırı teslim etmeksizin yeni bir rehin hakkı tesis etmiĢ olur. BaĢka bir istisnaî durum ise, MK. m. 957’den dayanak alır. MK. m. 957/I’e göre, bir taĢınır için emtia senedi düzenlenmiĢse, emtiayı temsil eden kıymetli evrakın rehnedilmesiyle emtia üzerindeki rehin hakkı, taĢınırın teslimi gerekmeksizin doğar. MK. m. 957/II hükmüne göre de, emtiayı temsil eden senetten baĢka özel bir rehin senedi (varant) düzenlenmiĢse, rehinli alacak miktarının ve muaccel olduğu tarihin senet üzerine yazılmıĢ olması koĢuluyla, rehin senedinin rehnedilmiĢ olması yeterli olacaktır. MK. m. 970 – 972 hükümleri ile düzenleme altına alınmıĢ olan rehinli tahvil de, açıklık ilkesinin zilyetliğin devri ile sağlanmakta olmasının baĢka bir istisnası olarak gösterilebilir. Hükme göre, “İşletme olarak taşınmaz rehni karşılığında ödünç verme işiyle uğraşmak üzere yetkili makamdan izin alanlar, özel bir rehin sözleşmesi ve teslim yükümlülüğü olmasa bile, taşınmaz rehniyle güvence altına alınmış alacakları ile cari işlerinden doğan alacaklarını karşılık göstererek rehinli tahvil çıkarabilirler”. Son istisna ise, Medenî Kanun dıĢında yer alan ticarî iĢletme rehninde gözlenir. Ticarî iĢletme rehninde kamusal açıklık, rehin hakkının ticaret veya esnaf siciline yapılacak tescil ile sağlanmaktadır. Söz konusu istisnalar üzerine ayrıntılı bilgi için bkz., Davran, Rehin, s. 85 – 90; Oğuzman /
Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 809 – 810; Saymen / Elbir, s. 641 – 642; Göktürk, s. 1120 –
1121; Serozan, TaĢınır, s. 340 – 341; Kaynar, s. 121 – 123; Akipek / Akıntürk, s. 838; Uyar,
TaĢınır, s. 96. Ayrıca bkz., Studer / Sigerist, s. 91; Baur / Baur, s. 535.
109 Esener / Güven, s. 479.
110
Doskotz, s. 58; Baumann, s. 87; Baur / Baur, s. 535; Köprülü / Kaneti, s. 466; Esener /
Güven, s. 479; Cansel, Menkul, s. 32; Serozan, TaĢınır, s. 341; Evren, s. 64. O hâlde,
teslimsiz ve sicilsiz rehin türleri, kamusal açıklıktan yoksun olup, bünyelerinde, “gizli rehin” olarak gündeme gelebilmelerinin sakıncalarını barındırmaktadırlar. Bkz., Köprülü / Kaneti, s. 466. Ayrıca bkz., Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 834. Studer / Sigerist ise, zilyetliğin devrinin yerini ilgili sicile tescilin almasını “tescil ilkesi (Eintragungprinzip)” olarak isimlendirmektedir (Studer / Sigerist, s. 91). Teminat sağlayan hakların bir sicile tescilinin pek çok hukuk sisteminde yaygın bir uygulama alanının bulunduğu yönünde bkz.,
Motorlu taĢıt rehninin MK. m. 939 çerçevesinde, motorlu taĢıtın rehinli
alacaklıya teslim edilerek kurulduğu hâllerde
111, rehin hakkının kamusal açıklığını
zilyetliğin devri sağlayacaktır. Motorlu taĢıt rehninin MK. m. 940/II uyarınca trafik
siciline tescil edilerek kurulduğu hâllerde ise, rehin hakkının aleniyetini zilyetliğin
yerini alan tescil iĢleminin gerçekleĢtirmesi beklenmektedir.
Gerçekten, rehin hakkının kurulması bakımından trafik sicilinde
gerçekleĢtirilecek tescile kurucu etki tanınmıĢtır ve tescil gerçekleĢmedikçe, motorlu
taĢıt üzerinde rehnin kurulmuĢ olmayacağı kabul görmektedir
112. Ancak, teslime
bağlı olmayan ve ilgili sicile tescille kurulan taĢınır rehni türlerinde, açıklık ilkesinin
gerçekleĢmesi açısından sadece sicile tescil yeterli olmamakta; ayrıca, sözü edilen
sicilin kamuya açık (alenî) bir sicil olması gerekmektedir
113. Oysa, ne 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununda, ne de baĢka bir mevzuatta trafik sicilinin kamuya
açık olduğu yönünde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır
114.
O hâlde, trafik sicili alenî bir sicil olmadığından, sicildeki kayıtları herkesin
bildiği yönündeki karine, trafik sicili için geçerli olmayacaktır. Bu sebeple, motorlu
111 Motorlu taĢıt rehnine dayanak olarak gösterilen MK. m. 940/II hükmü, emredici nitelikte
değildir. Bir sicile tescili zorunlu olan taĢınırlardan motorlu taĢıtlar üzerinde, MK. m. 940/II hükmünün uygulanması yoluyla teslimsiz ve sicilli bir taĢınır rehni kurulabileceği gibi, teslime bağlı taĢınır rehni kurulabilmesi de mümkündür.
112 Doğan, Murat, s. 192; Ozanoğlu, s. 25; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 830;
Barlas, Aynî, s. 577; Kılıçoğlu, Medenî, s. 368; Reisoğlu, Medenî, s. 74; Ergüne, s. 170; Yetik, s. 1303; Kısa, DüĢünceler, 513. Teslimsiz ve sicilli rehnin yazılacağı sicildeki tescilin
kurucu olması gerektiği yönünde bkz., Davran, Sicilli, s. 180; Doskotz, s. 1; Bartkus /
Petrauskaite, s. 51; Smaliukas, s. 23.
113 Doskotz, s. 1; Engi, s. 67; Judit / Orsolya, s. 856; Köprülü / Kaneti, s. 466; Serozan,
TaĢınır, s. 341; Kuntalp, Değerlendirme, s. 27; Doğan, Murat, s. 196; Toprak, s. 41. Ayrıca bkz., Simpson, s. 8.
114 Trafik sicilinin açıklık fonksiyonuna sahip olmadığı yönünde bkz., Serozan, TaĢınır, s. 341;
Doğan, Murat, s. 196; Kuntalp, Değerlendirme, s. 27; Öğüz, s. 720; Ozanoğlu, s. 32; ErtaĢ,
Sicil, s. 14; Evren, s. 65; Toprak, s. 41. Benzer müesseseler olan hayvan rehninde, gemi ipoteğinde ve hava aracı ipoteğinde, hayvan rehni sicilinin, gemi sicilinin ve uçak sicilinin alenî olduğu ilgili mevzuatta açıkça belirtilmiĢtir (HRT. m. 8; TK. m. 842/I; TSHK. m. 51). 6102 sayılı Ticaret Kanunu da 973/1 hükmü ile aynı ikeyi benimsemiĢtir. Hüküm, sicilin alenîyeti konusunda sadece inceleme ve örnek alma yetkisini düzenlerken, eski hükümde yer alan alakası olduğunu ispat etme kuralını değiĢtirmiĢ, sicilin incelenebilmesi ve sicilden örnek alınabilmesi için haklı bir menfaatinin olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyma kriterini benimsemiĢtir (YTK. m. 973/2). Bkz., Aydın, s. 760 – 761.
taĢıt üzerinde hak kazanacak olan kiĢilerin, hak kaybına uğrama riskine karĢı,
tartıĢmalı olmakla birlikte, trafik sicilini inceleme zorunluluklarının olmadığı kabul
edilmektedir
115.
Bu durumun doğal bir sonucu olarak, daha önce lehine rehin hakkı kurulmuĢ
olan kiĢi, sonradan hak kazanan kiĢilere karĢı bir üstünlüğe veya önceliğe sahip
olamayacaktır
116. Bu durum, teslim gerekmeksizin sicile tescil ile gerçekleĢtirilen
motorlu taĢıt rehninin aksayan yönünü oluĢturmaktadır. Zira, kanunkoyucu, trafik
siciline tescil ile rehin hakkının kurulacağını hükme bağlarken; kamusal açıklığı
sağlayacak olan trafik sicilini alenî hâle getirmediğinden, rehin hakkının iyiniyetli
üçüncü kiĢiler tarafından öğrenilmesi oldukça zorlaĢmaktadır
117.
115 Öğüz, s. 720 – 721; Doğan, Murat, s. 196; Ozanoğlu, s. 32 – 33; Uyar, Talih, Trafik Sicilinin
Aksayan Yönleri, ĠBD., C. 44, S. 5 – 6, 1970, s. 355 – 362, s. 358. Motorlu taĢıtın önceki kayıtlarını incelemeden satın alanların, kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri için MK. m. 2 gereğince iyiniyet iddiasında bulunamayacakları yönünde bkz., 15. HD., 16.11.1993, E. 1993/3253, K. 1993/4602 (Kazancı BiliĢim – Ġçtihat Bilgi Bankası). MK. m. 940/II hükmünün ihdasından önce, menkul rehni sicili kurularak motorlu taĢıtlar üzerinde sicilli ve teslimsiz rehin kurulabileceğini savunan Davran, üçüncü kiĢilerin menkul rehni siciline bakmaya mecbur tutulmalarının gerektiğini savunmaktaydı (Davran, Sicilli, s. 181).
116 Rehin konusu taĢınırın rehin verenin fiilî egemenliğinde bulunduğu durumlarda, rehinli
alacaklı için en önemli sakınca, iyiniyetli üçüncü kiĢinin rehin konusu taĢınırın mülkiyetini kazanarak rehin hakkının sona ermesi veya üçüncü kiĢi tarafından rehin konusu taĢınır üzerinde sınırlı aynî hak kazanılması ile rehin hakkının bu sınırlı aynî haktan sonra sıra almasıdır (MK. m. 988). Bkz., Leemann, Art. 888, N. 3; Oftinger / Bär, Art. 888, N. 47; Brehm / Berger, s. 508; Wieland / Karafakı, s. 717 – 718; Köprülü / Kaneti, s. 500; Oğuzman / Seliçi / Oktay
– Özdemir, s. 824; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1112; Cansel, Menkul, s. 207; Ayan, III, s.
240; Öğüz, s. 718. Örneğin, rehin hakkıyla yüklü bir motorlu taĢıtı, bu rehin hakkından habersiz olarak iyiniyetle satın alan kiĢiye karĢı, rehinli alacaklı rehin hakkını ileri süremeyecek ve yeni malik motorlu taĢıtı rehin hakkından arınmıĢ olarak elde edecektir. Aynı Ģekilde, kazanılan hak rehin hakkı olsaydı, önceki rehinli alacaklının motorlu taĢıt üzerindeki rehin hakkı, iyiniyetle rehin hakkı kazanan sonraki rehinli alacaklının hakkından sonra gelecektir. Bkz., Altorfer, s. 255. Trafik sicili alenî bir sicil olsaydı, sözü edilen rehin hakkını bilmediğini iddia eden yeni malikin veya sonraki rehinli alacaklının iddiası, sicili incelemediği gerekçesiyle dinlenmeyecekti. Zira, kamuya açık sicillerdeki kayıtları herkesin bildiği kabul edilmektedir ve bu kesin bir kanunî karine olduğu için aksinin iddia ve ispat edilmesi mümkün değildir. Ayrıca bkz., Doskotz, s. 68.
117 Doğan, Murat, s. 196. KarĢı görüĢte olan Reisoğlu ise, 4721 sayılı Medenî Kanunla gelen MK.
m. 940/II’den bahsederken, yeni düzenlemenin taĢıt rehnine trafik siciline tescil ile geçerlilik kazandırdığını ve bu sayede yeterli aleniyet sağlandığından üçüncü kiĢilerin bu yüzden zarara uğradıklarını da ileri süremeyeceklerini ifade ediyor (Reisoğlu, Medenî, s.74). Trafik siciline aleniyet iĢlevi yüklenmedikçe, rehnin klasik bir biçimde kurulması gerektiği yönünde bkz.,
Motorlu taĢıt rehni açısından söz konusu olan sorun, rehin hakkının tescil
edildiği sicilin alenî hâle getirilmesi, böylece, sicilin ilgisini ispat eden herkes
tarafından incelenebilir kılınması ile çözülebilir
118. Bu doğrultuda, kanunkoyucunun
önünde iki seçenek bulunmaktadır:
Bunlardan ilki, mevcut trafik sicilinin elektronik sicil
119Ģeklinde aleniyeti
olan bir sicil hâline dönüĢtürülmesidir
120.ġüphesiz, aynî hakların elektronik sicillere
aktarılması iĢlemi sırasında, bilgi alma hakkı karĢısında kiĢilik haklarının korunması
göz ardı edilmemeli; kiĢilik haklarını koruyucu düzenlemelere yer verilmelidir. Bu
noktada, aynî haklara internet aracılığıyla sınırsız eriĢimin söz konusu olduğu bir
118 Serozan, TaĢınır, s. 341; Ozanoğlu, s. 34 – 35; Doğan, Murat, s. 196 – 197; Toprak, s. 41 –
42. Aynı yönde bkz., Doskotz, s. 67; Judit / Orsolya, s. 857.
119 KTK. m. 20/d’nin 5942 sayılı ve 24.12.2009 tarihli Kanunla değiĢik “197 sayılı Kanunun
13’üncü Maddesinde yer alan sorumluluk hükümleri saklı kalmak kaydıyla, anılan Maddede ve bu bentte yer alan isteme ve bildirmeleri elektronik ortamda yaptırmaya ve bu konuda yükümlülük getirmeye, elektronik bildirmelere ilişkin usul ve esasları belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkili olup, bu kurumlar satış, devir ve tescile ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmesi için gerekli elektronik veri akışını sağlarlar. Satış ve devir işlemlerini yapanlar, bu işlemler sırasında edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde Türk Ceza Kanununun 239 uncu Maddesi uyarınca cezalandırılırlar.” Ģeklindeki hükmü sözü edilen elektronik sicil teĢkilinin ilk adımı sayılabilir. TaĢınırlar üzerindeki bütün aynî hakların elektronik ortamdaki sicillere geçirilmesinin gerektiği yönünde bkz., Girsberger, s. 107.
120 Ozanoğlu, s. 35; Doğan, Murat, s. 197. Bugün için, Ġsviçre, Almanya ve Avusturya gibi bazı
ülkelerde alenî nitelik taĢıyan elektronik trafik sicili henüz yoksa da, elektronik tapu sicili sisteminin oluĢturulmuĢ, buna iliĢkin kanunî düzenlemenin çok daha önceden yapılmıĢ olduğu görülmektedir. Örneğin, Ġsviçre’de, Ġsviçre Medenî Kanununa 4.10.1991 tarihinde eklenen Art. 949a hükmü ile elektronik tapu siciline iliĢkin ilk düzenleme yapılmıĢtır. Bu değiĢikliğe dayanılarak Ġsviçre Tapu Sicil Tüzüğünde de 1994 yılında elektronik tapu siciline iliĢkin eklemelerin (Art. 111a-111p) gerçekleĢtirildiği belirtilebilir. Bkz., BaĢpınar, Veysel, Elektronik Tapu Sicili Düzenlenirken, Tapu Sicilinin Aleniyeti ve Diğer Alanlarla Ġlgili Alınması Gereken Tedbirler, AÜHFD., C. 57, S. 3, 2008, s. 97 – 132, s. 107 – 108;
Girsberger, s. 107, dn. 75. Elektronik trafik sicil sisteminden evvel, elektronik tapu sicil
sistemine geçilmesi daha önemliyse de, elektronik tapu sicil sistemine geçildikten sonra, bu sisteme iliĢkin alt yapı kullanılarak alenî nitelik taĢıyan elektronik trafik sicilinin oluĢturulması kolaylaĢacaktır. Kanada’nın Alberta ve British Columbia eyaletlerinde elektronik sicil sisteminin sorunsuz iĢlediği yönünde bkz., Girsberger, s. 106. Bugün, Polonya’da da teslimsiz kurulan taĢınır rehni Dünya Bankasının verdiği otuz yedi milyon Amerikan Doları kredi ile kurulan merkezî ve elektronik bir sicile (Centrum Ogólnopolskich Rejestrów Sldowych) tescil edilmektedir. Bkz., Rich, s. 6.
elektronik sicil sistemi yerine, kiĢilik haklarını zedelemeyecek Ģekilde sınırlı eriĢimin
mümkün olduğu bir sicil sisteminin hayata geçirilmesi önerilebilir
121.
Ġkinci seçenek ise, MK. m. 940/II’de bahsi geçen tüzükle, hayvan rehni
müessesesi örnek alınarak “motorlu araç rehni sicili” adı altında alenî nitelik taĢıyan
yeni bir elektronik sicilin kurulmasıdır
122.
Kanunkoyucunun, bahsi geçen aksaklığı gidermek adına, elektronik trafik
sicilini hayata geçirmesi yerinde olacaktır.
Zira, MK. m. 940/II hükmü
incelendiğinde, hükmün “...taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak
suretiyle...” Ģeklindeki ifadesinden yola çıkarak trafik sicilinin hedef alındığı
kanaatine ulaĢılabilir. Bu bağlamda, Medenî Kanundaki mevcut düzenlemenin,
motorlu taĢıtların üzerinden kurulacak rehin bakımından, trafik sicili dıĢında baĢka
bir sicilin kurulmasını öngörmediğini, bu konuda bütün iĢlevi trafik siciline
yüklemek amacında olduğunu söylemek hiç de güç değildir
123.
Böylece, elektronik sicil sisteminin geliĢtirilmesinde hem mevcut altyapı
kullanılabilecek, hem de bilgi çağı olarak adlandırılan bu çağda, ilgililerin sicildeki
bilgilere çok kısa sürede zaman ve masraf kaybı olmadan ulaĢabilmeleri sağlanmıĢ
olacaktır. Üstelik bu sayede, tüm resmî sicillere kolay ulaĢımı sağlayacak elektronik
siciller ağının kurulmasına da öncülük edilmiĢ olunur
124.
121 BaĢpınar, Tedbirler, s. 126 ve 129. Aksi yöndeki çözüm tarzı için bkz., Oktay Özdemir,
Saibe, KiĢilik Hakları ve Bilgi Alma Hakkı Çerçevesinde Tapu Sicilinin Aleniliği (Kamuya Açıklığı) Ġlkesi, Prof. Dr. Özer Seliçi’ye Armağan, Ankara 2006, s. 503 – 528, s. 527 – 528.
122
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 830; Davran, Sicilli, s. 180, 181; Toprak, s. 41.
Ayrıca bkz., Altorfer, s. 246.
123 Ozanoğlu, s. 33 – 34.
124
Ozanoğlu, s. 35. Macaristan’da, 1991 tarihli bir Kanunla rehin haklarına iliĢkin sicili kurma ve
yönetme yetkisi noterler odasına verilmiĢtir (Noterlik Kanunu madde 54). Ġlgili kanun hükmü gereğince Noterler Odası 1993 yılından bu yana merkezî bir elektronik sicil sistemi oluĢturmaktadır. Bu bilgisayar temelli sicil sistemi, 5 Mayıs 1997’de Noterler Odası tarafından baĢarıyla faaliyete geçirilmiĢtir. Sicilin faaliyete geçirilmesinden sonraki ilk on bir haftada sicile, 1915 rehin hakkının tescil edildiği ve sicilin 4500 farklı sebeple incelendiği görülmüĢtür. Bkz., Judit, Bokai, Hungarian Charges Register, EBRD Law in Transition Newsletter, 1997, s. 11 vd., http:// www.ebrd.com/ pubs/legal/lit97.pdf. EriĢim Tarihi: 12.02.2009, s. 11. Ayrıca bkz., Judit / Orsolya, s. 854 – 855; István, s. 2, 6;