TaĢınır rehninde, taĢınmaz rehninden farklı olarak, teminat altına alınmak
istenen alacağın (Türk parası ile) belirli bir miktar olarak gösterilmesi zorunlu
değildir
72. Bununla birlikte, taĢınır rehninde de geçerli olan sıkı fer’îlik ilkesinin,
belirli alacağa belirli rehin yükünü bağımlı kıldığı ölçüde, taĢınır rehni alanında
alacakta belirlilik ilkesini dolaylı yoldan da olsa sağladığı belirtilmelidir
73. TaĢınır
rehni ile temin edilen alacağın tutarı, rehnin kuruluĢu sırasında belirlenmemiĢ olsa
bile, söz konusu rehin hakkı geçerli bir rehin olarak doğar
74. Bu bakımdan, teminat
altına alınan alacağın önceden azamî bir miktar olarak gösterilmesi veya rehin
konusu taĢınırın paraya çevrilmesi anında parayla ifade edilmesi yeterlidir
75. Zira,
taĢınmaz rehni açısından alacakta belirlilik ilkesini açıkça düzenleyen MK. m.
851’in, Medenî Kanunun taĢınır rehni bölümünde herhangi bir karĢılığı
bulunmamaktadır.
TaĢınır rehni alanındaki alacakta belirlilik ilkesi, taĢınmaz rehninden
esinlenilerek ortaya atılmıĢ ise de, bu konuda, bir boĢluk olmaması sebebiyle
taĢınmaz rehnine iliĢkin hükümlerin, taĢınır rehni alanında kıyasen uygulanmasının
gerektiği düĢüncesiyle teminat altına alınacak alacağın belirli bir miktar Ģeklinde
72 Brehm / Berger, s. 509; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 812; Ayan, III, s. 218;
Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1093; Saymen / Elbir, s. 644 – 645; Cansel, Menkul, s. 21 – 22; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 354; Serozan, TaĢınır, s. 343; Akipek / Akıntürk, s. 839; Esener / Güven, s. 479; ErtaĢ, EĢya, s. 543. Aynı yönde bkz., 12. HD., 22.3.1994, E.
1994/164, K. 1994/3359, 19. HD., 6.6.1995, E. 1995/4389, K.1995/4999; 19. HD., 6.3.1997, E. 1997/75, K. 1997/2254 (Kazancı BiliĢim – Ġçtihat Bilgi Bankası).
73
Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 354; Serozan, TaĢınır, s. 343.
74 BGE 47 III 97; Westermann, Harry, s. 641;
Baur / Baur, s. 540; Köprülü / Kaneti, s. 470;
Sirmen, Alacak, s. 19.
75 BGE 51 II 281; Oftinger / Bär, Art. 884, N. 139; Haffter, s. 54; Brehm / Berger, s. 509;
Ayan, III, s. 218; Köprülü / Kaneti, s. 470; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 812; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1093; Cansel, Menkul, s. 22; Wieland / Karafakı, s. 708; Saymen / Elbir, s. 645; Akipek / Akıntürk, s. 840; Esener / Güven, s. 479; Sirmen, Alacak, s. 19; ErtaĢ, EĢya, s. 543; Zevkliler / Havutçu, s. 392; Doğan, Murat, s. 199 – 200; Uyar, Rehin, s.
29; Uyar, TaĢınır, s. 97; 19. HD., 6.3.1997, E. 1997/75, K. 1997/2254 (YKD., C. 24, S. 5, 1998, s. 719 – 720). Hatemi / Serozan / Arpacı’ya göre, taĢınır rehni alanında kapsamı henüz belirsiz alacaklar için, taĢınmaz rehnindekine benzer bir üst sınır (maksimal) rehin öngörülmüĢ değildir (Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 354). Aynı yönde bkz., Serozan, TaĢınır, s. 343.
gösterilmesinin gerektiği savunulamaz
76. Bu bakımdan, taĢınır rehni açısından
alacakta belirlilik ilkesini, taĢınır rehninin kendine has özellikleri çerçevesinde
değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Görüldüğü gibi, alacakta belirlilik ilkesinin taĢınır rehninde taĢıdığı önem,
taĢınmaz rehninde taĢıdığı önem ölçüsünde değildir. TaĢınır rehninde, sabit derece
ilkesi söz konusu olmadığından, tarih itibarıyla öncelik ilkesi gereğince hiçbir rehinli
alacaklının sonradan beklenmedik kapsamda bir güvenceye kavuĢturulmuĢ baĢka bir
art rehinli alacaklı tarafından geri plana itilmesi mümkün olamaz
77.
Motorlu taĢıtların rehni açısından, zilyetliğin devri olmaksızın trafik siciline
yapılacak tescil ile rehin hakkının kurulduğu hâllerde, rehnin kuruluĢ Ģeklî itibarıyla
taĢınmaz rehnine yakınlığı sebebiyle teminat altına alınmak istenen alacağın Türk
parası ile belirlenen bir miktar olarak gösterilmesi gerektiği düĢüncesi hâsıl olabilir
78.
Bu düĢünceye karĢı, taĢınmaz rehninde söz konusu zorunluluğu düzenleyen MK. m.
851 hükmünün, sadece taĢınmaz rehni için geçerli olduğu, bu hükmün boĢluk
bulunmayan diğer rehin türlerinde, bu anlamda her türden sicilli taĢınır rehninde
76 Esasında, MK. m. 851 bir zorunluluğun ifadesidir. Zira, bir taĢınmaz arz ettiği ekonomik değer
itibarıyla üzerinde birden çok rehin hakkının tesisine imkân verir. Bundan dolayıdır ki, farklı alacaklar için rehin dereceleri öngörülmüĢtür (MK. m. 870 vd.). Bu dereceler, rehnin ne miktardaki alacağı temin ettiğini gösterir ve bu durum tapu sicili sayesinde üçüncü Ģahıslarca incelenerek öğrenilebilir. Bu da, alacağın belirli bir miktar olarak gösterilmesi mecburiyetinin sebebini açıkça göstermektedir. TaĢınır rehninde ise, birden fazla alacaklı lehine rehin tesisi pek sık rastlanan bir durum değildir. Gerçekten, taĢınır rehninde açıklığı sağlayan zilyetliğin devri sebebiyle, bir taĢınır üzerinde kaç tane taĢınır rehni kurulduğunu üçüncü kiĢilerin bilmeleri güç, kimi zaman da imkânsızdır. Çünkü, rehin konusu taĢınır, sıraca önde gelen alacaklının zilyetliğinde bulunmakta, sonraki dereceli alacaklıların rehin haklarının önceden alenîleĢtirilmesi mümkün olmamaktadır. Oysa, alacağın belirliliği ilkesi, ancak rehin konusu taĢınır üzerindeki alacak miktarlarının ve bütün alacaklıların sıralarının bilinmesi hâlinde önem kazanır. Bu sayede, üçüncü kiĢiler, taĢınırın temin ettiği borç miktarını öğrenip, taĢınır karĢılığında kredi verip vermeyeceklerine karar verebilirler. Bkz., Cansel, Menkul, s. 22. Ayrıca bkz., Westermann, Harry, s. 635.
77 Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 354 – 355; Serozan, TaĢınır, s. 343. TaĢınır rehninde, rehinli
alacaklının “tarih itibarıyla öncelik ilkesi” çerçevesinde sahip olduğu hukukî konum, MK. m. 979/III hükmünün “Üçüncü kişi, zilyetliği devredene karşı ileri sürebileceği sebeplerle şeyi edinene vermekten kaçınabilir.” Ģeklindeki ifadesi ile güvence altına alınmıĢtır.
78 Diğer bir sicilli ve teslimsiz taĢınır rehni türü olarak hayvan rehninde alacakta belirlilik
ilkesinin, taĢınmaz rehnindeki Ģekliyle MK. m. 940/I dayanak gösterilerek arandığı yönünde bkz., Cansel, Menkul, s. 22; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1093; Akipek / Akıntürk, s. 840.
etkili olamayacağı fikri savunma olarak getirilebilir. Gerçekten, trafik sicili, tapu
sicili gibi kamusal açıklığa sahip değildir ve taĢınmaz rehnindeki anlamıyla alacakta
belirlilik ilkesi, taĢınır üzerindeki alacak miktarlarının ve bütün alacaklıların
sıralarının bilinmesi hâlinde iĢlerlik kazanacağından, MK. m. 851 hükmünün motorlu
taĢıt rehni alanında kıyasen uygulanamayacağı belirtilmelidir
79.
Aynı Ģekilde, belirlenebilir olmaları kaydıyla, Ģarta bağlanmıĢ ve müstakbel
alacaklar da motorlu taĢıt rehniyle teminat altına alınabilir
80. Geciktirici Ģarta bağlı
veya ileride doğacak bir alacak için rehin tesis edilmiĢse, rehin hakkı alacağın
meydana geldiği veya Ģartın gerçekleĢtiği anda değil, rehnin kurulduğu anda doğar
81ve rehin hakkının sırası bu tarihe göre belirlenir
82.
79 Doğan, Murat, s. 199. Bu konuda açıkça bir fikir belirtmekten çekinen Evren ise, motorlu taĢıt
rehninde, alacağın bir sicile tescili mümkün bulunduğu için, sicilli taĢınır rehinlerinde taĢınmaz rehnindeki anlamıyla alacakta belirlilik ilkesinin uygulanabileceğini ve bu uygulamanın da söz konusu ilkeyi, taĢınır rehninden ziyade taĢınmaz rehnine yakın bir yapıya taĢıyacağını dile getiriyor (Evren, s. 76 – 77).
80 Studer, s. 170; Brehm / Berger, s. 510; Wieland / Karafakı, s. 708; Oğuzman / Seliçi /
Oktay – Özdemir, s. 812; Köprülü / Kaneti, s. 470; Cansel, Menkul, s. 22; Ayan, III, s. 218
– 219; Sirmen, Alacak, s. 19; Davran, Rehin, s. 91; ErtaĢ, EĢya, s. 544; Zevkliler / Havutçu, s. 392; Esener / Güven, s. 479; Doğan, Murat, s. 200. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., Rüll, Stefan, Das Pfandrecht an Fahrnis für Künftige oder Bedingte Forderungen Gemäss § 1204 Absatz II BGB, München 1986.
81 Burada, rehnin paraya çevrilmesini isteme yetkisi, Ģartın gerçekleĢmesinden veya alacağın
doğmasından önce mevcut değildir. Bu yüzden, Ģarta bağlı veya ileride doğacak alacaklar için kurulan rehin hakkının, alacaktan önce doğması fer’îlik ilkesinin bir istisnası olarak gösterilemez. Aynı yönde bkz., Rüll, s. 22 – 23. Çünkü, rehin hakkının rehinli alacaklıya sağladığı ana yetki olan paraya çevirtme yetkisinden yararlanma, alacak hakkının akıbetine bağlıdır. Bkz., NJW 1983, 1619, 1620; Rüll, s. 8, dn. 3 ve 4. Bu durumun taĢınır rehni açısından sıkı Ģekilde kabul edilmiĢ olan fer’îlik ilkesini gevĢetip gevĢetmediği yönündeki tartıĢma için ayrıca bkz., Rüll, s. 9 – 16. Burada, rehin hakkı daha en baĢında doğduğu için, alacağın doğumu ile birlikte kurulacak Ģarta bağlı bir rehin hakkı yoktur. Bkz., Leemann, Art. 884, N. 24; Cansel, Menkul, s. 49. Ancak, Ģartın gerçekleĢmeyeceği veya alacağın doğmayacağı anlaĢıldığında, rehin hakkı düĢecektir. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 884, N. 124;
Köprülü / Kaneti, s. 470. Henüz paraya çevirme yetkisi vermeyen böyle bir rehin hakkının
alacaklıya sağlamıĢ olduğu pratik fayda, söz konusu taĢınır üzerinde tesis edilecek birden fazla rehin hakkının sırasını tespitte kendisini gösterir. Bkz., Ergüne, s. 191.
82 Rüll, s. 88, 94; Oftinger / Bär, Art. 884, N. 123; Studer, s. 170; Westermann, Harry, s. 633;
Brehm / Berger, s. 510; Schwab / Prutting, s. 348; Köprülü / Kaneti, s. 470; Serozan,
TaĢınır, s. 343. Wieland / Karafakı’ya göre, böyle bir durumda, rehin hakkı alacak ile birlikte doğacak ve rehin hakkının sırası (zilyetliğin kazanımının tapu sicilindeki tescilin yerine geçeceğinden hareketle), zilyetliğin devri anına göre belirlenecektir (Wieland / Karafakı, s. 708).
Rehin hakkının ileride doğacak alacaklar için kurulmuĢ olduğu hâllerde, hangi
alacakların rehin hakkından yararlanacağının belirlenmesi, en azından belirlenebilir
olması zorunludur
83. Elbette, bir kiĢinin mevcut veya ileride kurulması öngörülen
iliĢkilerden doğması beklenen alacaklar için rehin tesis etmesine bir engel yoktur.
Ancak, ileride doğabilecek bütün alacaklar için geçerli genel bir motorlu taĢıt rehni
kurulamaz. Böyle bir rehin sözleĢmesi, kiĢilik haklarına aykırı nitelik taĢıdığı için
geçersiz sayılmalıdır (MK. m. 23; BK. m. 19/II, 20; TBK. m. 27/1)
84.
Aynı doğrultuda, icra takibine konu olamamaları sebebiyle ahlâkî bir borç
taahhüdünden (BK. m. 62/c. 2; TBK. m. 78/2), evlendirme tellâllığından (BK. m.
408; TBK. m. 524
85), kumar ve bahisten (BK. m. 504; TBK. m. 604) doğan alacaklar
da rehinle güvence altına alınamaz
86. Borçlu, zamanaĢımı def’îni ileri sürmedikçe
mahkeme, alacağın zamanaĢımına uğradığını kendiliğinden nazara alamayacağı için,
zamanaĢımına uğramıĢ borçlar ise motorlu taĢıt rehni ile teminatlandırılabilir
87.
83 Uygulamada, özellikle bankalar rehin sözleĢmelerinde rehnin hangi alacak için kurulduğuna ve
teminat altına alınan alacağın miktarına açıkça yer vermektedirler. Bkz., Doğan, Murat, s. 200.
84 BGE 51 II 281, 282; Köprülü / Kaneti, s. 471; Cansel, Menkul, s. 88; Ayan, III, s. 219;
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 812; Saymen / Elbir, s. 645; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 355; ErtaĢ, EĢya, s. 544; Serozan, TaĢınır, s. 344; Ergüne, s. 194; Oktay Özdemir, Saibe, Teminat Amaçlı Alacak Devri ve Toptan Temlik SözleĢmeleri, ĠHFM., C.
LVII, S. 1 – 2, 1999, s. 287. KarĢı görüĢ için bkz., Wieland / Karafakı, s. 702, 708. SözleĢmenin batıl olması sebebiyle tarafların alacak ve borçları tasfiye edileceğinden bu sebeple sebepsiz zenginleĢme veya istihkak iddiaları doğarsa, rehin hakkı bu talepleri teminat altına almayacaktır. Fakat, tarafların rehin sözleĢmesi ile bu durumun aksini kararlaĢtırmıĢ olmalarının mümkün olabileceği yönünde bkz., Oftinger / Bär, Art. 884, N. 160; Cansel, Menkul, s. 76. Ayrıca bkz., Zobl, Art. 884 – 887, Art. 884, N. 209 ve 244; Honsell / Vogt /
Geiser, Art. 884, N. 50.
85
Eski Kanunun 408. maddesinde yer alan evlenme tellâllığı, yeni kanunun 524. maddesi ile evlenme simsarlığı olarak değiĢtirilmiĢ, evlenme simsarlığından doğan ücret hakkında dava açılamayacağı ve takip yapılamayacağı hükme bağlanmıĢtır. Eski kanunda, evlenme tellâllığının ücrete hak bahsetmeyeceği Ģeklindeki düzenleme, bu iliĢkinin hiç borç doğurmayacağı izlenimini yaratmaktaydı. Yeni düzenleme ile evlenme simsarlığının geçersiz sayılmayıp eksik borç doğuracağı açıklığa kavuĢtururulmuĢ oldu. Bkz., Öz, Borçlar, s. 98.
86 Leemann, Art. 884, N. 26; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1101; Ayan, III, s. 219; Wieland /
Karafakı, s. 709; Sirmen, Alacak, s. 12.
87
Cansel’e göre, zamanaĢımı süresi dolduktan sonra borçlunun verdiği rehnin zamanaĢımını
kesmesi söz konusu olmayacağı için eksik borç hâline gelen alacak hakkında borçlunun rehin sözleĢmesinde zamanaĢımı def’îni ileri sürmeyeceğine dair taahhütte bulunması gerekir. (Cansel, Menkul, s. 76). Wieland / Karafakı’ya göre, rehin tesisi borcun kabulü anlamına