• Sonuç bulunamadı

GENEL OLARAK

Belgede Motorlu taşıt rehni (sayfa 41-53)

TaĢınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taĢınabilen maddî Ģeyler ile

edinmeye elveriĢli olan ve taĢınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal

güçlerdir (MK. m. 762). Kanunda, taĢınır rehninin konusunu düzenleyen herhangi bir

hüküm bulunmamaktadır. Ancak, taĢınır rehninde kural, teslime bağlı rehin olduğu

için, taĢınır rehninin konusunun dar ve teknik anlamıyla taĢınır eĢyalar olduğu

belirtilebilir

79

. Çünkü, taĢınır mülkiyetinin konusunu teĢkil etmesine rağmen, doğal

güçler üzerinde zilyetliğe bağlı olarak rehin hakkının kurulamayacağı açıktır

80

. Bu

bakımdan, teslime bağlı taĢınır rehninin konusunun, taĢınır mülkiyetinin konusuna

nazaran daha dar bir kapsamının olduğu düĢünülebilir

81

.

Uygulamada, tapu siciline kayıtlı olmayan taĢınmazların taĢınır rehninin

konusunun içerisinde yer aldığı kabul görmektedir. Zira, Yargıtay, tapu siciline

kayıtlı olmayan taĢınmazlar üzerinde rehin hakkı kurulmasında, taĢınır rehni

79

Studer, s. 170; Köprülü / Kaneti, s. 477; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 228; Aybay / Hatemi,

Dersler, s. 202; Ergüne, s. 172. Roma Hukukunda da rehin hakkının konusunu, üzerinde fiilî egemenlik kurulabilen maddî mallar (res corparales) oluĢturuyordu. Bkz., Karadeniz Çelebican, EĢya, s. 304.

80 BGE 53 II 237 – 238; Cansel, Menkul, s. 56; Esener / Güven, s. 477; Ergüne, s. 172; Toprak, s.

17.

81

Uyar’a göre ise, Medenî Kanun, alacaklar ve diğer haklar üzerinde de taĢınır rehni

kurulabileceğini hükme bağladığına göre (MK. m. 954 – 961), genel anlamda taĢınır rehninin kapsamının, taĢınır mülkiyetinin kapsamından daha geniĢ olduğu da ileri sürülebilir (Uyar, Rehin, s. 20; Uyar, TaĢınır, s. 88).

hükümlerinin uygulanacağı ilkesini benimsemiĢtir

82

. Bu ilkenin benimsenmesinde,

Yargıtay’ın tapu siciline kayıtlı olmayan taĢınmaz malların taĢınır mal hükümlerine

tâbi olacağına iliĢkin düĢüncesi

83

rol oynamaktadır. Tapu siciline kayıtlı olmayan

taĢınmazların, Medenî Kanunun taĢınmaz rehnine iliĢkin hükümlerine göre

rehnedilemeyeceği konusunda tereddüt olmadığına göre

84

, bu tür taĢınmazların rehin

hakkının konusunu oluĢturabilmeleri, ancak Yargıtay’ın benimsediği söz konusu

kanun boĢluğunu doldurucu çözüm tarzı ile mümkün olabilecektir

85

.

Aynı Ģekilde, gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler de, Medenî Kanun

anlamında taĢınır hükümlerine tâbi olacaklarından (TK. m. 867/I, c.1), bu tür

gemiler, tapuya kayıtlı olmayan taĢınmazlar gibi taĢınır rehninin konusu içerisinde

yer bulacaklardır

86

.

82 7. HD., 18.1.1966, E. 1966/7921, K. 1966/227 (Renda, Nihat / Onursan, Galip, Dördüncü

Hukuk Dairesinin Emsal Kararlarıyla Borçlar Hukuku, Ankara 1972, s. 335, dn. 290; Uyar, Rehin, s. 78). 83 16. HD., 29.4.1988, E. 1988/1690, K. 1988/8185 (YKD., C.XV, S. 3, 1989, s. 393); 16. HD., 29.4.1988, E. 1988/1689, K. 1988/8187 (YKD., C.XV, S. 4, 1989, s. 549); 14. HD., 22.1.1986, E. 1984/4038, K. 1984/512 (YKD., C.XII, S. 3, 1986, s. 388 – 389); 8. HD., 13.2.2007, E. 2006/7967, K. 2007/692; 8. HD., 29.11.2005, E. 2005/6127, K. 2005/8019; 8. HD., 15.11.2005, E. 2005/5416, K. 2005/7607; 16. HD., 3.7.1989, E. 1989/6336, K. 1989/11008; 4. HD., 18.11.1986, E. 1986/7027, K. 1986/7821; 14. HD., 7.7.1981, E. 1981/4316, K. 1981/4772; 4. HD., 20.11.1978, E. 1978/1235, K. 1978/12862; 4. HD., 4.4.1983, E. 1983/2770, K. 1983/3623 (Kazancı BiliĢim – Ġçtihat Bilgi Bankası). Ayrıca bkz., Akipek, II, s. 92, dn. 6’ da anılan kararlar.

84 MK. m. 853’ün “Rehin hakkı, ancak tapuya kayıtlı taşınmazlar üzerinde kurulabilir.”

Ģeklindeki ifadesinden yola çıkarak, tapuya kayıtlı olmayan taĢınmazların, taĢınmaz rehnine konu yapılamayacağı rahatlıkla savunulabilir. Ayrıca, taĢınmaz rehni tesis edebilmek için yapılması gereken sözleĢmelerin mutlak suretle tapu memuru tarafından düzenlenmesi (MK. m. 856/II; Tapu Kanunu m. 26) ve sözleĢmenin ardından rehin hakkının tapu kütüğüne tescili zorunlu olduğu için, bu tür taĢınmazların taĢınmaz rehnine konu olamayacağı açıktır.

85 Köprülü / Kaneti, s. 456. Tapuya kayıtlı olmayan taĢınmaza zilyet olan kiĢi, aynı zamanda

taĢınmaz üzerinde mülkiyet hakkına sahip değilse, böyle birinin, iyiniyetin koruyucu etkisi bir kenara bırakılırsa, salt zilyetlikten hareketle rehin hakkı tesis edebilmesinin imkânı yoktur. Yani, tapuda kaydı olmayan bir taĢınmaz üzerinde mülkiyet hakkı yoksa, bu taĢınmazın herhangi bir rehin hakkına konu yapılması söz konusu olamayacaktır. Bkz., Köprülü / Kaneti, s. 456; Ergüne, s. 173 – 174.

86 Akıncı, Sami, Türk Hukukunda Gemi Ġpoteği, Ankara 1958, s. 30; Kalpsüz, Turgut, Gemi Rehni, 5.

Baskı, Ankara 2004, s. 5; Saymen / Elbir, s.622; Esener / Güven, s. 436; Uyar, TaĢınır, s. 88; Uyar, Rehin, s. 20.

6102 sayılı Yeni Ticaret Kanunu

87

da aynı ilkeyi benimsemiĢ, bu konuda

herhangi bir değiĢiklik yapmamıĢtır (YTK. m. 997/1).

Rehin hakkı, değere iliĢkin bir hak olduğuna göre, rehin hakkının bu niteliğinin

zorunlu sonucu olarak taĢınır rehninin konusu, paraya çevrilmesi mümkün olan her

türlü taĢınır eĢya olabilir

88

. Misli eĢya niteliğindeki taĢınırlar ve tüketilebilir taĢınırlar

üzerinde de taĢınır rehninin kurulması mümkün gözükmektedir

89

. Ancak, bu türden

taĢınırlar üzerinde taĢınır rehninin kurulabilmesi, tarafların bunların aynen iade

edileceği hususunda anlaĢmıĢ olmalarını gerektirir. Bilindiği gibi, rehinli alacaklı,

alacağına kavuĢtuğu takdirde rehin edileni mülkiyet hakkı sahibine iade etmelidir.

Misli eĢya niteliğindeki taĢınırlar ve tüketilebilir nitelikli taĢınırlar üzerinde taĢınır

rehni kurulmasının tek yolu budur. Aksi takdirde, taĢınır rehni kurulmuĢ olmaz

90

.

Zira taraflar, bir alacağı teminat altına almak amacıyla teslim edilen misli ve

tüketilebilir nitelikteki taĢınırın aynen değil de, aynı cins ve miktarla iade edileceği

konusunda anlaĢmıĢlarsa, taraflar arasında taĢınır rehninin değil, usulsüz rehnin

kurulduğu kabul edilmelidir

91

.

87 6762 sayılı yürürlükteki Türk Ticaret Kanunu (RG. 9.7.1956, S. 9353), 1.7.2012 tarihinde

yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (RG. 14.2.2011, S. 27836) ile yürürlükten kalkacağı için, yeri geldikçe 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun bu hükümleri karĢılayan hükümleriyle birlikte değerlendirilmiĢ ve yeni düzenlemeyle getirilen değiĢikliklere mümkün olduğunca değinilmeye çalıĢılmıĢtır. Hüküm değiĢikliği olmayan maddelerde ise, bu maddelerin yeni kanunda yer alan karĢılıkları verilmekle yetinilmiĢtir.

88 Westermann, Harry, s. 632; Wieland / Karafakı, s. 706 – 707; Oğuzman / Seliçi / Oktay –

Özdemir, s. 816; Saymen / Elbir, s.653; Cansel, Menkul, s. 73; Gürsoy / Eren / Cansel, s.

1099; Köprülü / Kaneti, s. 456; Ayan, III, s. 217; Uyar, Rehin, s. 20; Uyar, TaĢınır, s. 88; Esener /

Güven, s. 485; Kaynar, s. 129; Berki, s. 151; Karahasan, s. 272; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s.

13; Ergüne, s. 174; Gençcan, s. 4508. Roma Hukukunda da taĢınırın paraya çevrilebilir nitelik taĢıması gerekmekteydi. Bkz., Karadeniz Çelebican, EĢya, s. 304; ErdoğmuĢ, EĢya, s.125; Özsunar, s. 151. Mecelle’ye göre de, rehin konusu Ģey satılmaya salih bir Ģey olmalıdır (Mecelle m. 709). Bkz., Cin, Halil, Rehin ve Ġpotek, AÜHFD., C. 22, S. 1 – 4, 1965, s. 823 – 828, s. 823.

89 Saymen / Elbir, s. 644; Köprülü / Kaneti, s. 455, dn. 1a; Cansel, Menkul, s. 64; Gürsoy /

Eren / Cansel, s. 1101; Ayan, III, s. 217; Ergüne, s. 172, dn. 237; Esener / Güven, s. 485.

90

Saymen / Elbir, s. 644; Cansel, Menkul, s. 64; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1101; Ergüne, s.

172, dn. 237.

91 Zobl, Art. 884 – 887, Systematischer Teil, N. 1106; Oftinger / Bär, Systematischer Teil, N.

TaĢınır rehninin konusu bakımından, paraya çevrilmesi mümkün taĢınır eĢya

kuralından yola çıkarak, hatıra niteliği taĢıyan eĢyaların taĢınır rehnine konu

olamayacağı ifade edilebilir. Bu anlamda, sırf hatıra değeri olan fotoğraflar,

mektuplar yanında pasaport, sürücü belgesi, diploma, nüfus cüzdanı, banka hesap

defterleri, ticarî defterler, delil niteliğindeki belgeler gibi nesneler rehin verilemez

92

.

Bu türden taĢınırlar

93

alacaklının elinde iseler, burada, paraya çevirme yetkisi

vermeyen bir rehin hakkından bahsedilemeyeceğine göre, paraya çevirme

yetkisinden yoksun alıkoyma hakkının (eksik hapis hakkının)

94

varlığından söz

Schweizerischen Zivilgesetzbuch, Sachenrecht, IV. Band, II. Abteilung: Art. 730 – 918, Bern 1925, Art. 884, N. 14 vd.;

Haffter, s. 155; Baumann, s. 93; Baur / Baur, s. 535; Studer, s.

177; Westermann, Harry, s. 632; Wieland / Karafakı, s. 710; Köprülü / Kaneti, s. 455, dn, 1a; Cansel, Menkul, s. 64; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1101; Saymen / Elbir, s. 644; Ayan, III, s. 217; Ayiter, NuĢin, s. 188; Esener / Güven, s. 485; Serozan, TaĢınır, s. 336, 341; Helvacı, s. 113;

Kuntalp, Teminat, s. 284; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 14; Ergüne, s. 174, dn. 237. Bir miktar

para veya nevi ile belirlenmiĢ bir eĢyanın, bir alacağın teminatını oluĢturmak üzere alacaklıya, alacak herhangi bir biçimde sona erdiğinde (taĢınır rehninin tersine) aynen değil, fakat mislen iade edilmek kaydıyla verilmesi Ģeklinde tanımlanabilecek usulsüz rehnin hukukî niteliği tartıĢmalıdır. Bu konudaki tartıĢmalar için bkz., Cansel, Menkul, s. 65 vd. Usulsüz rehnin amacı, bir taĢınırın rehin verilmesine yönelik olduğundan, taĢınır rehni ile usulsüz rehin arasındaki farklara rağmen, Medenî Kanunun teslime bağlı taĢınır rehnine iliĢkin kuralları, bünyesine uygun düĢtüğü ölçüde usulsüz rehne de uygulanabilecektir. Bkz., Oftinger / Bär, Systematischer Teil, N. 193; Köprülü / Kaneti, s. 455, dn. 1a.

92

Oftinger / Bär, Art. 884, N. 20; Leemann, Art. 884, N. 17; Haffter, s. 70; Saymen / Elbir, s.

653; Wieland / Karafakı, s. 707; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 816; Köprülü /

Kaneti, s. 456; Cansel, Menkul, s. 73; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1099; Akipek / Akıntürk,

s. 843; Kaynar, s. 129; Ayan, III, s. 216; Ayiter, NuĢin, s. 188 – 189; Karahacıoğlu / Doğrusöz /

Altın, s. 13; Ergüne, s. 174. Westermann’a göre, aynı mantık çerçevesinde nama yazılı senetler ve

delil niteliğindeki belgelerin rehnedilmesi mümkün değildir (Westermann, Harry, s. 632).

93 Ancak, bu konuda genelleme yapmak suretiyle, manevî değere sahip olan taĢınırların tamamının rehin

konusu olamayacağı sonucuna varmamak gerekir. Yani, sahibi için manevî değeri olmakla beraber, parasal nitelik taĢıyan taĢınırlar, taĢınır rehninin konusu yapılabilmelidir. Bu bakımdan, tanınmıĢ bir yazarın keleme aldığı mektup, ünlü bir fotoğraf sanatçısının çektiği fotoğraflar, bir tarihî kimliğe ait niĢanlar, nüfus cüzdanı, hatıra defteri gibi taĢınırların rehin verilebilmesi mümkündür. Bkz., Esener /

Güven, s. 485.

94

Alıkoyma hakkı, eĢya üzerinde mülkiyet veya sınırlı aynî hak sahibinin hak veya hak karinesine dayanan istihkak davası yoluyla eĢyanın iadesi talebi karĢısında, hâlihazır zilyede eĢya ile bağlantılı olarak kendi alacağı ödeninceye kadar eĢyayı sadece iadeden kaçınma imkânı tanıyan bir haktır. Bkz., Sarı, Suat, Alıkoyma Hakkı, Ġstanbul 1997, s. 3. Alıkoyma hakkını, rehin ve hapis hakkından ayıran en önemli özellik, alıkoyma hakkının, sahibine alıkonulan nesneyi paraya çevirme yetkisi vermemesidir. Bu yüzden, rehin hakkının tersine paraya çevrilmesi mümkün olmayan eĢyalar üzerinde alıkoyma hakkını kullanmak mümkündür. Bkz.,

Akipek, I, s. 274; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 111; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 165; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, EĢya, s. 232; Esener / Güven, s. 97; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 303; ErtaĢ, EĢya, s. 119; Ayan, I, s. 130; Ayiter, NuĢin, s. 34; Homberger, A., Aynî Haklar, Zilyedlik ve

Tapu Sicili (Çev. Suat Bertan), Ankara 1950, s 155 – 156; Reisoğlu, Safa, Türk EĢya Hukuku, 7. Baskı, Ankara 1984, s. 100. Bu duruma baĢka bir örnek olarak, MK. m. 994/I’de yer alan iyiniyetli

edilebilmektedir

95

. Alacaklı, bu nitelikleri taĢıyan bir taĢınırı iade etmeyerek

borçluya karĢı manevî tazyik uygularken, borcun bir an önce ödenmesini sağlamıĢ

olur

96

.

Ġnsan vücudunun tamamı ve parçaları üzerinde de taĢınır rehni kurulamaz. Zira,

beden bütünlüğü, kiĢilik hakkı içerisinde yer alan temel değerlerden bir tanesidir. Bu

açıdan bakıldığında, malvarlığı haklarının karĢıtı olarak Ģahısvarlığı hakları

içerisinde yer alan beden bütünlüğünün diğer kiĢilik hakları gibi parasal bir değerle

ölçülmesi mümkün değildir

97

. Bu nedenle, insan vücudunun veya parçalarının taĢınır

rehnine konu yapılması durumunda, söz konusu iĢlem kiĢilik haklarına aykırılık

oluĢturacağından bâtıl olacaktır (MK. m. 23; BK. m. 19 – 20)

98

. Borçlar Kanunun 19.

ve 20. maddeleri, özünde herhangi bir değiĢikliğe uğramadan Türk Borçlar Kanunun

26. ve 27. maddelerinde yer almaktadır. Borçlar Kanunun 19. maddesini kısmen

karĢılayan Türk Borçlar Kanunu m. 26, tek fıkradan oluĢmakta olup, sözleĢme

özgürlüğü ilkesini karĢılamak üzere kaleme alınmıĢtır. 19. maddenin ikinci fıkrası

ise, birinci fıkrada yer alan sözleĢme özgürlüğünün sınırlarını açıklamaktan ibaret

olan bir hüküm niteliği taĢımakta olması sebebiyle gereksiz görülerek metinden

haksız zilyedin Ģey için yapmıĢ olduğu zorunlu ve faydalı masrafları tazmin edilinceye kadar, Ģeyi alıkoyma hakkı (geri vermekten kaçınma hakkı) gösterilebilir. Türk Hukukunda alıkoyma hakkına iliĢkin düzenlemeler için bkz., Sarı, Alıkoyma, s. 13 vd.

95

Leemann, Art. 884, N: 17; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1099; Cansel, Menkul, s. 73; Saymen /

Elbir, s. 653; Ayan, III, s. 216, dn. 436.

96 Cansel, Erol, Türk Hususî Hukukunda Hapis Hakkı, Ankara 1961, s. 40; Ġmre, Zahit, Hapis Hakkı

Üzerine Bir Tetkik, ĠHFM., C. XVIII, S. 3 – 4, 1952, s. 742 – 781, s. 767; Cansel, Menkul, s. 73;

Saymen / Elbir, s. 751; Ayan, III, s. 216, dn. 436. Avukatlık Kanununun 39. maddesinin ikinci

fıkrasının “Avukat, ücreti ve yapmış olduğu giderleri kendisine ödenmedikçe, elinde bulunan evrakı geri vermekle yükümlü değildir.” Ģeklindeki ifadesi, bahsi geçen manevî tazyikle borcun ödenmesinin sağlanmasına örnek olarak gösterilebilir. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz., Cansel, Hapis, s.153 – 154.

97 Tekinay, Selahattin Sulhi, Medenî Hukukun Genel Esasları ve Gerçek KiĢiler Hukuku, 6. Bası, Ġstanbul

1992, s. 249; Zevkliler, Aydın / Acabey, M. BeĢir / Gökyayla, K. Emre, Zevkliler Medenî Hukuk, 6. Baskı, Ankara 1999, s. 446; Ayan, Mehmet / Ayan, NurĢen, KiĢiler Hukuku, 2. Baskı, Konya 2007, s. 44; Dural, Mustafa / Öğüz, Tufan, Türk Özel Hukuku, C. 2, KiĢiler Hukuku, 8. Baskı, Ġstanbul 2006, s. 97; Öztan, Bilge, ġahsın Hukuku, Hakiki ġahıslar, 8. Bası, Ankara 1999, s. 116.

98

çıkarılmıĢtır. SözleĢme özgürlüğünün sınırları ise, sözleĢme özgürlüğü ilkesinin

sınırlarının aĢılmasının yaptırımını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu madde 27’nin

birinci fıkrasında yer bulmuĢtur

99

.

Uygulamada, hastanelerin tedavi için gerçekleĢtirdikleri masrafların hastalar ya

da hasta yakınları tarafından ödenmemesi üzerine hastaları, bebekleri, hatta

cenazeleri alıkoydukları, bu durumun da rehin alma olarak adlandırıldığı

görülmektedir. Hastanelerin, hasta veya hasta yakınlarına hastaneye yatıĢ iĢlemi

sırasında imzalattıkları, doğmuĢ ve doğacak alacakları için ilgilinin vücudu üzerinde

rehin hakkının saklı olduğuna iliĢkin sözleĢmeler veya sözleĢme hükümleri kiĢilik

haklarına aykırılık nedeniyle bâtıl kabul edilmelidir (MK. m. 23; BK. m. 19 – 20;

TBK. m. 26 – 27)

100

.

Bunun gibi, rehin verilmesi bir kanun hükmü ile yasaklanmıĢ olan taĢınır

eĢyalar rehin verilemez. Bir taĢınırın rehne konu olabilmesi için her Ģeyden önce,

özel mülkiyete tâbi olması gerekmektedir. Bu bakımdan, özel hukuk iĢlemlerine

konu olmaları mümkün olmayan kamu mallarının rehin hakkının konusunu

oluĢturmaları mümkün değildir.

Bu türden taĢınırlar üzerinde rehin hakkı gibi diğer tasarruf iĢlemlerinin,

emredici hükümlere aykırılık yanında kamu düzenine aykırılık sebebiyle de bâtıl

sayılmaları ve kesin hükümsüzlük (butlan) yaptırımına tâbi olmaları gerekmektedir

(BK. m. 19; TBK. m. 27/1). Hatta, böyle bir durumda, baĢlangıçtaki objektif

99 Bkz., madde gerekçesi, Dinç, Borçlar, s. 85.

100 Hastanelerin, tedavi giderleri için hastalar, bebekler veya cenazeler üzerinde hapis hakkının

olduğu da savunulamaz. Zira, kanundan doğan bir rehin hakkı olan hapis hakkının konusu (hapis hakkı, özü itibarıyla bir taĢınır rehni olduğu için) taĢınır rehninin konusu ile aynıdır. Dolayısıyla, hapis hakkı için aranan Ģartların tamamı gerçekleĢmiĢ de olsa, insan vücudunun tamamı ya da parçaları üzerinde hapis hakkından söz edilemez. Aynı doğrultuda, hastanelerin, alacağını elde etmek için hastalar, bebekler veya cenazeler üzerinde alıkoyma hakkının olduğu da düĢünülemez. Zira, alıkoyma hakkı ancak zilyetliğe konu olabilecek Ģeyler üzerinde kullanılabilir. Buna göre, hukuken eĢya sayılmayan varlıklar, özellikle insan vücudu üzerinde alıkoyma hakkı olamaz.

imkânsızlık sebebiyle (BK. m. 20; TBK. m. 27/1), iĢlemin baĢka bir hukukî

dayanaktan hareketle bâtıl olmasının gerektiği de ileri sürülebilir

101

.

Özel mülkiyete tâbi olmakla birlikte, bir kanun hükmü taĢınır üzerinde

tasarrufta bulunma

yetkisini kaldırmıĢsa, yine taĢınırın rehnedilememesi

gerekmektedir

102

. Buna karĢın, ĠĠK. m. 82 uyarınca haczolunamayacağı emredilen

taĢınırlar

103

, rehin hakkına konu olabilmelidirler

104

. Zira, burada bir kanun hükmüyle

rehnedilmesi yasaklanmıĢ bir taĢınırdan ziyade, haczolunması yasaklanmıĢ bir

taĢınırdan bahsedilmektedir. Esasında, burada taĢınır üzerinde tasarrufta bulunma

yetkisi de kaldırılmıĢ değildir. Borçlu, kendi rızası ile bu nitelikteki bir taĢınırı rehin

verirse, taĢınırın paraya çevrilmesine de muvafakat etmiĢ olur. Yani, bir taĢınırın

haczinin mümkün olmaması, onun rehnedilemeyeceği anlamına gelmez

105

.

101 Oğuzman / Öz, s. 77; Ergüne, s. 174.

102 Haffter, s. 70; Cansel, Menkul, s. 74.

103

Ġcra ve Ġflâs Kanunu anlamında haczolunamayacak taĢınırlar, “borçlunun zatı ve mesleği için lüzumlu elbise ve eşyasıyla borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası, vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleği için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları, borçlunun ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise, borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları, borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise, gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu, borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ, bahçede kullanılan alet ve edevat, geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan miktar ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları” olarak belirtilebilir (ĠĠK. m. 82/I, b. 2, 3, 4, 5, 6, 7).

104 Wieland / Karafakı, s. 707; Cansel, Menkul, s. 74; Ergüne, s. 174 – 175.

105 Leemann, Art. 884, N. 18; Haffter, s. 70 – 71; Westermann, Harry, s. 633. Zira,

haczedilmeye iliĢkin yasak, borçluyu korumak için kanunkoyucu tarafından öngörülmüĢ, borçlu lehine olan bir ayrıcalıktır. Elbette, borçlu bu ayrıcalıktan yararlanmak yerine, taĢınırı rehin vermeyi yeğleyebilir. Bkz., BGE 55 III 120; Cansel, Menkul, s. 74. Ancak, borçlunun haczi mümkün olmayan bir taĢınırını rehin vermiĢ olması, bahsedilen taĢınır üzerinde uygulanmak istenen hacizler bakımından, malın haczedilmezliği iddiasından vazgeçtiği anlamına gelmez. Somut olayda borçlu, söz konusu taĢınır eĢyasını rehin vermekle birlikte, taĢınırı haczetmek isteyen alacaklılara karĢı haczedilmezlik iddiasını ileri sürme hakkını kural olarak saklı tutmaktadır. Bkz., Postacıoğlu, Ġlhan E., Ġcra Hukuku Esasları, 4. Bası, Ġstanbul 1982, s. 336;

Borçlu, emredici bir kanun hükmü tarafından tasarruf ve temlik edilmesi

yasaklanmıĢ bir taĢınır üzerinde rehin tesis etmiĢ ise, rehinli alacaklı iyiniyetli olarak

aynî hakkı kazandığı iddiasında bulunamamalıdır. Zira iyiniyetin, kanunen yok

edilmiĢ bulunan tasarruf edebilme yeteneğine canlılık kazandırdığı düĢünülemez.

Fakat, bahsi geçen emredici kanun hükümlerini istisna olarak görmek ve Medenî

Kanunda benimsenen iyiniyetli kazanımların korunacağına dair prensibi, rehin hakkı

açısından da kural kabul etmek zorunludur

106

.

Burada, tasarruf yetkisinin tamamen kaldırılması, kısıtlanmıĢ olması ve

kısıtlanmamıĢ olmakla birlikte hukukî iĢlemin geciktirici veya bozucu Ģarta

bağlanmıĢ olması durumlarını birbirine karıĢtırmamak gerekir. Örneğin, rehne konu

olan taĢınır üzerinde haciz varsa, malikin taĢınır üzerindeki tasarruf yetkisi tamamen

kaldırılmamıĢ, ama sınırlandırılmıĢtır. Böyle bir durumda, malikin daha önceden

haczedilmiĢ taĢınır üzerinde rehin hakkı tesis etmesi mümkündür. Fakat rehin tesisi

amacıyla yapılan hukukî iĢlemler zinciri (rehin sözleĢmesi + tasarruf iĢlemi), sadece

hacizli alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıl sayılacaktır

107

.

TaĢınırın maliki iflâs etmiĢ ise, ĠĠK. m. 191/I hükmü gereği, malikin tüm

tasarrufları alacaklılarına karĢı hükümsüz olacağından ve ĠĠK. m. 166/II uyarınca

iflâs kararının ilân edilmesi üçüncü kiĢilerin iyiniyetini ortadan kaldıracağından, bu

ihtimalde, iflâs etmiĢ malikin akdettiği rehin sözleĢmesinin ve gerçekleĢtirilen

tasarruf iĢleminin geçersiz olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Ġflâs kararının ilânının henüz yapılmadığı bir safhada ise (iflâsın açılmasından

sonra, iflâs kararının ilânından önce), malikin iyiniyetli rehinli alacaklı lehine tesis

106 BGE 48 II 5; BGE 65 II 65; Cansel, Menkul, s. 74. 107

Üstündağ, Ġcra, s. 199 – 202; Postacıoğlu, Ġcra, s. 317 – 320; Ergüne, s. 175. Hacizli alacaklı,

söz konusu tasarruf kendisine karĢı ileri sürülemeyeceği için, rehin hakkı yokmuĢ gibi taĢınırı paraya çevirtme hakkını kullanabilecektir. Buna rağmen, ĠĠK. m. 86/III’ün ifadesinden yola çıkarak, haczin varlığını bilmeyen ya da bilmesi gerekmeyen iyiniyetli üçüncü Ģahıslar lehine tesis edilmiĢ rehin hakkının hacizli alacaklılara karĢı da geçerli olacağı söylenebilir. Bkz.,

Kuru, Baki, Ġcra ve Ġflâs Hukuku El Kitabı, 2. Basım, Ġstanbul 2006, s. 378; Kuru, Baki / Arslan, Ramazan / Yılmaz, Ejder, Ġcra ve Ġflâs Hukuku Ders Kitabı, 24. Baskı, Ankara 2010,

etmiĢ olduğu rehin hakkının MK. m. 939/II karĢısında geçerli sayılması

gerekmektedir

108

.

TaĢınır rehni kurmak isteyen malik atanmıĢ bir önmirasçı ise, o, mirasbırakanın

ölümü ile külli halefiyet prensibi gereği malik olursa da, onun kendisine intikal eden

değerleri art mirasçıya geçirme yükümlülüğü bulunmaktadır (MK. m. 524/II). Bu

yüzden, önmirasçının taĢınır üzerindeki tasarrufları, bu anlamda rehin tesisi,

artmirasçının haklarını ihlâl ettiği oranda geçersizdir

109

.

Mülkiyeti muhafaza sözleĢmesi ile satılmıĢ bir taĢınırın maliki rehin vermek

istiyorsa, mülkiyet hakkı hâlihazırda kendisinde bulunduğundan rehin tesisi geçerli

kabul edilmelidir

110

. Ancak, mülkiyeti saklı tutma ile yapılan satımların büyük bir

108

Kuru, El, s. 1024; Kuru / Arslan / Yılmaz, s. 518; Ergüne, s. 176. TaĢınır rehni kurmak

isteyen malike, talebi üzerine konkordato mühleti verilmiĢ ise, bu mühlet kararı, ĠĠK. m. 288/I uyarınca ilân edilir. Bu ilândan itibaren, borçlunun, icra mahkemesinin izni olmaksızın rehin tesis etmesi yasaklanmıĢtır (ĠĠK. m. 290/II). Fakat borçlu, konkordatonun kabulü için teminat göstermek zorunda olduğundan (ĠĠK. m. 298, b. 3), bu amaçla, bütün alacaklıların yararına olarak mallarını rehin edebilir. Bkz., Kuru, El, s. 1254. Bu ihtimalde de, ilândan itibaren iyiniyet ortadan kalkacağından, malikin rehin tesisi bâtıl kabul edilmelidir. Bkz., Ulukapı, Ömer, Ġcra ve Ġflâs Hukuku, 4. Baskı, Konya 2010, s. 306; Ergüne, s. 177.

109 Ayan, Mehmet, Miras Hukuku, 5. Baskı, Konya 2009, s. 104; Dural, Mustafa / Öz, Turgut,

Türk Özel Hukuku, C. IV, Miras Hukuku, 2. Bası, Ġstanbul 2003, s. 174; Ergüne, s. 177 – 178. Rehinli alacaklı iyiniyetli ise, yani rehin verenin önmirasçı olduğunu bilmiyor ve bilmesi de gerekmiyorsa, söz konusu taĢınır rehni tam anlamıyla geçerli kabul edilmelidir. Bkz., MK. m. 988; 939/II; Cansel, Menkul, s. 124, dn. 393; Dural / Öz, s. 174.

110 Aslında bu yargıya, mülkiyeti muhafaza kaydının geciktirici Ģart olarak nitelendirilmesinden

Belgede Motorlu taşıt rehni (sayfa 41-53)