Rehin konusu yapılacak olan taĢınırın paylı mülkiyet rejimine tâbi olduğu
durumlarda, paydaĢlardan her biri diğer paydaĢlardan bağımsız olarak kendi hissesi
üzerinde
142rehin hakkı tesis edebilir
143. Zira, MK. m. 688/III’de geçen,
“paydaşlardan her biri kendi payı üzerinde malik hak ve yükümlülüklerine sahip
olur” ifadesi ile, aynı fıkranın son cümlesinde geçen “pay… rehnedilebilir…”
ibaresi, bu kanıyı açıkça desteklemektedir.
Teslime bağlı taĢınır rehni açısından konuya yaklaĢıldığında, paylı mülkiyet
konusu olan taĢınırın sıkı teslim Ģartının gerçekleĢtirilmesi için rehinli alacaklıya
teslim edilmesi bir zorunluluk olduğundan, paylı mülkiyet konusu olan taĢınırın
142 Paylı mülkiyete tâbi malın tamamı daha önce rehnedilmiĢ olsa dahi, paydaĢlardan her birinin
kendi payı üzerinde yeni bir rehin hakkı tesis edebileceği kabul edilmektedir. Bkz., Tekinay /
Akman / Burcuoğlu / Altop, EĢya, s. 582; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 257, dn. 97; Gürsoy / Eren / Cansel, s.408. Buna karĢılık, bir veya birkaç paydaĢ kendi payı üzerinde rehin
hakkı tesis etmiĢse, paylı mülkiyete tâbi malın bütün olarak rehnedilmesi mümkün değildir (MK. m. 692/II). Bkz., Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 257, dn. 97; Gürsoy / Eren /
Cansel, s. 407 – 408; Kılıçoğlu, Ahmet, Medenî Kanunumuzun Aile – Miras – EĢya Hukukuna
Getirdiği Yenilikler, 2. Bası, Ankara 2004, s. 364 – 365; Ergüne, s. 187, dn. 290. Bu yasağı düzenleyen MK. m. 692/II hükmü, her ne kadar taĢınmaz rehnine iliĢkin olsa da, bünyesine uygun düĢtüğü ölçüde taĢınır rehni bakımından da uygulama alanı bulacaktır. Aynı kural, Türk Medenî Kanunu m. 857/II’de tekrar edilmiĢse de, Ġsviçre Federal Mahkemesi, ZGB’nin 648. maddesinin son fıkrasında yer alan özdeĢ hükmü, mutlak olarak algılamamakta ve pay üzerindeki rehin hakkı sahibinin rızası ile tüm taĢınmazın rehnedilebileceğini belirtmektedir (BGE 95 I 568; BGE 113 II 161; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 257, dn. 97). Aynı yönde bkz.,Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, EĢya, s. 583; Barlas, Aynî, s. 578 – 579.
143 Oftinger / Bär, Art. 884, N. 48; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 884, N. 39; Zobl, Art. 884 –
887, Art. 884, N. 112; Meier – Hayoz, Art. 646, N. 69; Westermann, Harry, s. 633; Brehm /
Berger, s. 509; Köprülü / Kaneti, s. 455; Cansel, Menkul, s. 62; Gürsoy / Eren / Cansel, s.
1101; Wieland / Karafakı, s. 706; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 813; Ayan, III, s. 216, 230; Karahasan, s. 272; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 14; Ergüne, s. 182 – 183; Uyar, TaĢınır, s.88; Uyar, Rehin, s. 21.
tamamının alacaklıya teslimi gerekecektir
144. TaĢınırın bütün olarak rehinli
alacaklıya teslim edilmesi ise, MK. m. 692/I (EMK. m. 625/II) bakımından malın
tamamı üzerinde gerçekleĢtirilen bir tasarruf iĢlemi sayılacağından, aksi oybirliği ile
kararlaĢtırılmadıkça bütün paydaĢların ittifakını gerektirir
145. Aslında, bu düĢüncenin
kabulü, MK. m. 688/III’de geçen, paydaĢlardan her birinin kendi payı bakımından
malik hak ve yetkilerine sahip olduğunu düzenleyen temel ilke ile
bağdaĢmamaktadır. Hiç Ģüphesiz, teslime bağlı taĢınır rehninde yer alan rehin
konusunun rehinli alacaklıya teslimi Ģartı, bu çeliĢkiye neden olmaktadır
146.
Teslimsiz ve sicilli taĢınır rehni türlerinde delinen teslim Ģartı ile birlikte, söz konusu
çeliĢki gündeme gelmeyeceğinden, paydaĢ, ilgili sicile rehin hakkının tescilini
gerçekleĢtirerek payı üzerinde tek baĢına rehin hakkı kurabilme özgürlüğüne sahip
bulunacaktır.
144
Haffter, s. 71 – 72; Cansel, Menkul, s. 62.
145 Haffter, s. 71 – 72; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1101; Ayan, III, s. 230; Cansel, Menkul, s. 62;
Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 14.
146 Ergüne, aynı çeliĢkiden bahsederken, paylı mülkiyet hissesi üzerinde rehin tesis edilmesinin,
teslime bağlı taĢınır rehnine iliĢkin kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini ileri süren yazarları eleĢtirmektedir. Ergüne’ye göre, paylı mülkiyete konu taĢınır üzerinde rehin tesisinin nasıl gerçekleĢeceğini belirlemek için her Ģeyden önce, bu tür rehin hakkının hukukî niteliğini tespit etmek gerekecektir. Ona göre, paylı mülkiyet rejiminde söz konusu olan hisse mal değil, bir haktır. Pay bir hak olunca, paydaĢın kendi payı (hakkı) üzerinde söz konusu olacak rehin hakkı da, MK. m. 954 vd.’da düzenlenmiĢ olan “haklar üzerinde rehin” usulüne göre kurulacaktır. Bu bağlamda, taĢınır üzerindeki hissenin rehni için diğer hakların rehni usulü uyarınca (MK. m. 955/III), yazılı bir rehin sözleĢmesi ile birlikte, bu hakların devri için öngörülen Ģekle uyulması yeterlidir. Öyleyse, paylı mülkiyet hissesi üzerinde tesis edilecek rehin hakkının kurulmasında, haklar üzerinde tesis edilen rehin hakkı niteliğinden ötürü, teslime bağlı taĢınır rehninden farklı olarak taĢınırın zilyetliğinin devrine ihtiyaç duyulmayacaktır. Bunun için, payı üzerinde rehin kurmak isteyen ortak ile rehinli alacaklı arasında yapılacak yazılı bir rehin sözleĢmesi gerekli ve yeterlidir (Ergüne, s. 185 – 186).
Ergüne’nin bu yaklaĢım tarzı, paydaĢın payı üzerinde tek baĢına rehin kurabileceğini
düzenleyen MK. m. 688/III karĢısında, teslime bağlı taĢınır rehni kurma açısından paydaĢ oybirliğinin gerektiği kabul edildiğinde, mevcut çeliĢkinin ortadan kaldırılması bakımından savunulabilir gibi gözükmektedir. Ancak, atlanmaması gereken nokta, MK. m. 688/III’de paydaĢın payı üzerinde kendi baĢına teslime bağlı rehin hakkı değil, genel anlamda rehin hakkı kurabileceğinin belirtilmiĢ olmasıdır. Bu bakımdan, MK. m. 688/III’ün teslime bağlı taĢınır rehni kuralı sebebiyle, bir istisnasının var olduğu düĢünülebilir. Teslime bağlı Ģekilde kurulması gereken bir taĢınır rehni için, taĢınır üzerindeki hissesini ayrık olarak devredemeyecek olan paydaĢın bu rehni gerçekleĢtirmek için tek çaresi, tüm paydaĢların onayını almak olacaktır. Bu açıdan konuya yaklaĢıldığında, aslında bir çeliĢkiden ziyade, bir istisnanın varlığından bahsetmek gerekmektedir.