amacıyla taĢınır rehninin bir
çeĢidi olarak alacaklar ve haklar üzerinde de rehin
281kurulabilmesini mümkün
kılmıĢtır (MK. m. 954 – 961). Buna rağmen, haklar üzerinde rehin, hak sahibine
sadece rehin konusu hakkı cebri icra yoluyla paraya çevirme ve elde edilen bedelden
alacağını alabilme yetkisi verir
282.
N. 293; Wieland / Karafakı, s. 731 – 732; Ayan, III, s. 253; Köprülü / Kaneti, s. 529;
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 837; Cansel, Hapis, s. 103; Gürsoy / Eren / Cansel, s.
1127;
Akipek / Akıntürk, s. 865 – 866; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 102; Karahasan, s.
288;
Akipek / Akıntürk, s. 866; Ayiter, NuĢin, s. 193.
278 KarĢı görüĢ için bkz., Wieland / Karafakı, s. 732.
279 Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 837; Ayan, III, s. 253; Esener / Güven, s. 528.
Hukukî yollarla zilyetliğin tekrar kazanılması söz konusu değilse, hapis hakkının sona ereceği yönünde bkz., Oftinger / Bär, Art. 895, N. 177; Zobl, Art. 888 – 915, Art. 895, N. 294. Alacaklının, zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak eĢyayı tekrar elde ettiği zaman, yeni bir hapis hakkının kazanılacağı yönünde bkz., Leemann, Art. 895, N. 6; Ġmre, Hapis, s. 771; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1227; Saymen / Elbir, s. 688.
280 Alacak rehni ile teminat altına alınan alacağın ve rehin yükünün kapsamı hakkında bilgi için
bkz., ġensöz, Ebru / Özbilen, Arif BarıĢ / SavaĢ, Burcu, Alacak Rehninin Teminat Altına Alınan Alacak ve Rehin Yükü Bakımından Kapsamı, Ġstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 4, S. 8, 2005/2, s. 233 – 252, s. 238 – 250.
281 Medenî Kanunda, taĢınır rehninin ikinci ayırımının üst baĢlığı “Alacaklar ve Diğer Haklar
Üzerinde Rehin” olarak benimsenmiĢtir. Bu baĢlık, zaten bir hak olan alacak hakkını da kapsar Ģekilde “Hakların Rehni” ya da “Hak Rehni” olarak düzenlenmiĢ olsa daha tutarlı bir tercihde bulunulmuĢ olurdu. Zira, “hakların rehni” kavramı üst bir kavram, “alacak rehni” ise alt kavramdır. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 899, N. 2; Köprülü / Kaneti, s. 535; Sirmen, Alacak, s. 3; Ayan, III, s. 253; Ayiter, NuĢin, s. 194; Davran, Rehin, s. 94; Saymen / Elbir, s. 688;
Tekinay, Menkul, s. 146; Kaynar, s. 142; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 361; Serozan,
TaĢınır, s. 355; Hatemi, s. 62; ġensöz / Özbilen / SavaĢ, s. 234. Yine de, 4721 sayılı Medenî Kanunun bu baĢlıklandırma biçiminin 743 sayılı eski Medenî Kanunun “Alacak Üzerinde Rehin Hakkı ve Diğer Haklar” baĢlığına göre daha isabetli bir tercih olduğunu belirtmek gerekir. Alacak haklarına iliĢkin rehin hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Sirmen, Lâle, Alacak Rehni, Ankara 1990.
282 Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 838; Wieland / Karafakı, s. 745; Gürsoy / Eren /
Cansel, s. 1128; Köprülü / Kaneti, s. 446; Ayan, III, s. 254; Esener / Güven, s. 509; ErtaĢ,
Kural olarak, herkese karĢı ileri sürülebilen bu yetkiye rağmen, rehin hakkının
tesisi ile hak sahibi hakkın özünü kaybetmez; alacak rehinli alacaklıya geçmez
283.
Zaten, aynî hakların konusunu, kural olarak maddî varlığı bulunan nesneler
oluĢturduğundan, burada bir aynî hakkın kazanıldığından söz edilemez
284. Ancak,
alacaklı, rehnin kurulmasıyla birlikte asıl hakka eĢ değerde, diğer alacaklılar
karĢısında önceliğe sahip yeni bir hak kazanmıĢ olacaktır
285. Buna karĢılık, MK. m.
954/II’ye göre, aksine bir hüküm yoksa ve bünyelerine uygun düĢtüğü ölçüde teslime
bağlı rehnin hükümleri
286alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin hakkında da
uygulanır.
yönüyle, alacakların taĢınır nesneler gibi iyi bir teminat unsuru olabileceği ve kredi iĢlerinde alacaklar üzerindeki rehnin maaĢ ve ücretlerin devrinin gerçekleĢtirilmesinde önemli bir rol oynadığı yönünde bkz., Gerhardt, Mobiliarsachenrecht, s. 186.
283 Ayan, III, s. 254; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 838; Akipek / Akıntürk, s. 867;
Tekinay, Menkul, s. 146; Karahasan, s. 289; ġensöz / Özbilen / SavaĢ, s. 234; Ergüne, s. 36.
284
Aslında, alacaklar ve diğer haklar üzerinde tesis edilen rehin hakkının teknik anlamıyla bir rehin hakkını karĢılayıp karĢılamadığı öğretide tartıĢmalıdır. Alacaklar ve diğer haklar üzerinde kurulan rehin hakkının teknik anlamda bir rehin hakkı olmadığı, dolayısıyla aynî hak olarak kabul edilemeyeceği yönünde bkz., BGE 130 III 417; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 838; Ayan, III, s. 254; Saymen / Elbir, s. 690; Akipek / Akıntürk, s. 867; Ayiter, NuĢin, s.
194, 196; Kaynar, s. 142; Tekinay, Menkul, s. 146; Von Tuhr / Edege, s. 874 – 875; Hatemi
/ Serozan / Arpacı, s. 360 – 361; Serozan, TaĢınır, s. 355; ErtaĢ, EĢya, s. 559; Ergüne, s. 35.
Aynı görüĢü savunan bazı yazarlar ise, bu tür rehin hakkının aynî hak benzeri mutlak bir hak olduğunu düĢünmektedirler. Bkz., Meier – Hayoz, Systematischer Teil, N. 229; Leemann,
Art. 773 – 774, N. 3; Wieland / Karafakı, s. 745; Köprülü / Kaneti, s. 536; Velidedeoğlu, s. 806; Demir, s. 56. Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop ise, hak rehninin ekonomik hayatta aynî hak benzeri bir rol oynadığını ifade ediyor (Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, EĢya, s. 22). Bazı yazarlar ise, alacaklar ve diğer haklar üzerinde tesis edilen rehin hakkının, fizikî varlığı olan bir eĢya üzerinde kurulmuĢ olan rehin hakkı gibi alacaklıya aynî hak, dolayısıyla da mutlak bir hak sağladığını ileri sürmektedirler. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 889, N. 5, 6;
Honsell / Vogt / Geiser, Art. 899, N. 6; Schwab / Prutting, s. 362; Sirmen, Alacak, s. 9 – 10; Cansel, Menkul, s. 11; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 205 – 206; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay,
s. 231 – 232; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 29; ġensöz / Özbilen / SavaĢ, s. 235. Haklar ve alacaklar üzerinde kurulan rehin hakkının hukukî niteliğine iliĢkin tartıĢmalar hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz., Zobl, Art. 884 – 887, Systematischer Teil, N. 153a- 153b;
Westermann, Harry, s. 666 – 667; Sirmen, Alacak, s. 5 – 10; ġensöz / Özbilen / SavaĢ,
s. 235 – 237.
285 Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 838; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 361; Ayan, III, s.
254; Serozan, TaĢınır, s. 352; Tekinay, Menkul, s. 146; ErtaĢ, EĢya, s. 559; Ergüne, s. 35. Ayrıca bkz., Simitis, s. 146.
286 Teslime bağlı rehnin hükümlerinden hangilerinin alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin
bakımından uygulama alanı bulacağı hususunda bkz., Zobl, Art. 888 – 915, Art. 899, N. 181 – 195; Sirmen, Alacak, s. 3 – 5; Wieland / Karafakı, s. 748; Köprülü / Kaneti, s. 546 – 547;
Üzerinde rehin hakkı kurulabilecek olan alacaklar ve diğer haklar, bağımsız
olarak devredilebilen ve para ile değerlendirilebilmesi mümkün olan alacak ve
haklardır
287(MK m. 954/I).
Üzerinde rehin kurulacak hak, alacak hakkı veya aynî
hak olabilir. Bu bakımdan, patent hakkı, marka üzerinde hak, maddî bir değere sahip
fikrî haklar, hisse senetleri, taĢınmaz yükü hak rehnine konu olabilir
288.
Buna karĢılık, bazı hak ve alacaklar kanun hükmü veya hukukî iliĢkinin niteliği
gereği, rehin hakkına konu yapılamaz. Bu bakımdan, nafaka alacakları, karĢı tarafça
kabul edilmeyen manevî tazminat alacağı (MK. m. 25/IV), kiracının kira konusu
üzerindeki hakkı (BK. m. 284/I; TBK. m. 366/1), ariyet alanın ariyet konusu Ģey
üzerindeki hakkı (BK. m. 300/II; TBK. m. 380/2), ölünceye kadar bakma sözleĢmesi
sebebiyle bakım alacaklısı için doğan hak (BK. m. 519/I; TBK. m. 619/1), taĢınmaz
lehine kurulmuĢ irtifak hakları, intifa ve oturma hakları, Ģahıs varlığı hakları gibi
haklar, rehin hakkına konu olamazlar
289.
Saymen / Elbir, s. 689 – 690; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 298; Esener / Güven, s. 509 – 510. Ayrıca
bkz., Leemann, Art. 899, N. 25; Oftinger / Bär, Art. 899, N. 108. Alman Hukukunda ise, BGB § 1273, Abs. 2 uyarınca hangi hükümlerin uygulanacağı ve uygulanmayacağı açıkça düzenlenmiĢtir. Bkz., Gerhardt, Mobiliarsachenrecht, s. 186; Westermann, Harry, s. 668;
Brehm / Berger, s. 518. Ayrıca, alacağın temlikine iliĢkin hükümlerden de, kurulan rehin
hakkının bünyesine uygun düĢenlerin kıyasen uygulama alanı bulacağı yönünde bkz., Von
Tuhr / Edege, s. 881; Sirmen, Alacak, s. 9; Tekinay, Menkul, s. 146; Ergüne, s. 36. Alacak
hakkı rehninin bir tür “eksik alacak temliki” olduğu yönünde bkz., Serozan, TaĢınır, s. 355.
287 Honsell / Vogt / Geiser, Art. 899, N. 21; Oftinger / Bär, Art. 889, N. 11; Westermann,
Harry, s. 666;
Studer, s. 174; Schwab / Prutting, s. 362; Wiegand, s. 114; Oğuzman / Seliçi
/ Oktay – Özdemir, s. 839; Saymen / Elbir, s. 691; Ayan, III, s. 254; Esener / Güven, s. 510; Wieland / Karafakı, s. 746; Köprülü / Kaneti, s. 536; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1130;
Sirmen, Alacak, s. 27; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 206; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 298;
Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 232; Davran, Rehin, s. 94; Göktürk, s. 1130; Akipek /
Akıntürk, s. 867; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 32; Velidedeoğlu, s. 805; Berki, s. 169; Kaynar, s. 142; Karahasan, s. 289; ErtaĢ, EĢya, s. 560; Ergüne, s. 36; Gençcan, s. 4539; ġensöz / Özbilen / SavaĢ, s. 245; Antmen, s. 34.
288 Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1170. Ayrıca bkz., Zobl, Art. 888 – 915, Art.
899, N. 170 vd.; Oftinger / Bär, Art. 899, N. 95 vd; Studer, s. 174.
289 Leemann, Art. 889, N. 4; Köprülü / Kaneti, s. 536 – 537; Velidedeoğlu, s. 805 – 806;
Wieland / Karafakı, s. 746 – 747; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 839; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1128; Sirmen, Alacak, s. 27 – 28; Ayan, III, s. 254; Karahasan, s. 289 –
290; Kaynar, s. 143; Berki, s. 169; Ergüne, s. 36 – 37. Alacağa iliĢkin devir yasağı ve bu sebeple hak rehnine konu olma engeli, tarafların anlaĢmasından da kaynaklanabilir. Ancak, bu kaydın rehin alan üçüncü Ģahsa karĢı ileri sürülebilmesi, alacak senedine yazılmıĢ olmasına bağlıdır (BK. m. 162/II; TBK. m. 183/2). Buna göre, tarafların, hakkın rehnedilmeyeceğine
ġüphesiz, Ģarta bağlı alacaklar ile müstakbel (ileride doğması beklenen)
alacaklar üzerinde de rehin hakkının tesisi mümkündür
290. Tapu siciline taĢınmaz
olarak kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar
291ise, ancak taĢınmaz rehnine konu
olabilirler
292.
Alacaklar ve haklar üzerinde rehin hakkı kurulması, rehin konusunu bir âdi
(kıymetli evraka bağlanmamıĢ) alacağın, bir kıymetli evraka bağlanmıĢ alacağın
veya diğer bir hakkın oluĢturmasına göre farklılık arz eder. Ancak, nasıl kurulursa
kurulsun, alacağın veya diğer bir hakkın rehnedilmesi, borçlunun rızasına bağlı
olmaksızın alacaklının yahut hak sahibinin özgür iradesinin bir ürünüdür
293.
iliĢkin anlaĢmalarını gösteren bir kayıt alacak senedinde yer almadıkça, bu anlaĢma, rehin alana karĢı borçlu tarafından ileri sürülemez. Bkz., Oftinger / Bär, Art. 900, N. 104; Velidedeoğlu, s. 806; Ayan, III, s. 255; Köprülü / Kaneti, s. 537; Sirmen, Alacak, s. 28; Ergüne, s. 37. KarĢı görüĢ için bkz., Wieland / Karafakı, s. 746.
290 BGE 113 II 163; BGE 94 II 280; BGE 69 II 286; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 899, N. 19;
Oftinger / Bär, Art. 889, N. 14; Leemann, Art. 884, N. 23; Zobl, Art. 884 – 887,
Systematischer Teil, N. 1570; Westermann, Harry, s. 666; Studer, s. 174; Schwab / Prutting, s. 348; Westermann, Harm, s. 253; Spieß, s. 34; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 839; Velidedeoğlu, s. 805; Köprülü / Kaneti, s. 537 – 538; Saymen / Elbir, s.
692; Ayan, III, s. 254; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1129; Esener / Güven, s. 510; Akipek / Akıntürk, s. 868; Sirmen, Alacak, s. 28 – 29; ErtaĢ, EĢya, s. 560; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 32; Karahasan, s. 289; Ergüne, s. 38; ġensöz / Özbilen / SavaĢ, s. 245. Bu tür
alacaklar için rehin hakkı, borçlandırıcı iĢlemi takiben tasarruf iĢleminin yapılması ile birlikte kurulacak ve sırasını bu tarihe göre alacaktır. Ancak rehin hakkı, hükümlerini geciktirici Ģartın gerçekleĢmesi veya vadenin dolmasıyla doğurur. Bkz., BGE 57 II 537; BGE 61 II 331;
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 839; Köprülü / Kaneti, s. 537; Sirmen, Alacak, s.
28 – 29; Ergüne, s. 38. Müstakbel alacaklar, rehin sözleĢmesinde belirlenmeli veya en azından belirlenebilir Ģekilde gösterilmelidir. Bu sayede, alacak doğduğu zaman bunun rehnedilen alacak olduğunun taraflarca kesin olarak bilinebilmesi sağlanmıĢ olur. Bkz., BGE 60 II 89;
Köprülü / Kaneti, s. 537; Sirmen, Alacak, s. 29, dn. 12.
291
Bağımsız ve sürekli haklar (MK. m. 998/I, b. 2) esas itibarıyla taĢınmaz üzerinde kurulmuĢ bir takım irtifak haklarıdır. Bağımsız ve sürekli hak sıfatını kazanmak için, irtifak hakkının el değiĢtirmesi mümkün olacak Ģekilde belirli bir kiĢi lehine kurulmuĢ ve hakkın süresiz veya en az otuz yıl süreli olması yeterlidir. Türk – Ġsviçre EĢya Hukukunda, bu özellikleri taĢıyan üst hakkı, kaynak hakkı ve mecra hakkının bağımsız ve sürekli hak niteliğini kazanabileceği tartıĢmasızdır. Ayrıca bkz., Ayan, I, s. 198 – 200.
292 Wieland / Karafakı, s. 747; Ayan, III, s. 255; Davran, Rehin, s. 94; Göktürk, s. 1130;
Ergüne, s. 37 – 38.
293
Kıymetli evraka bağlanmamıĢ alacakların rehin verilmesine iliĢkin olarak MK.
m. 955’de ifade edilen tasarruf iĢleminin gerçekleĢtirilmesi
294, alacak için borç
senedinin düzenlenmiĢ olup olmamasına göre farklılık gösterir. Alacak için borç
senedi düzenlenmemiĢse, sadece yazılı Ģekilde yapılacak bir rehin sözleĢmesi
yeterlidir. Burada, yazılı Ģekilden kasıt âdi yazılı Ģekil olup, bu bir geçerlilik
Ģartıdır
295. Rehin sözleĢmesinin rehin veren tarafından imzalanması ile rehin
hakkının kurulumu tamamlanmıĢ olur (BK. m. 14)
296.
Borçlar Kanununun 14. maddesinin Türk Borçlar Kanunundaki karĢılığı 15.
madde olup, hükümde görme engellilerin imza atmasına iliĢkin değiĢiklik dıĢında
herhangi bir değiĢiklik söz konusu değildir. Hükmün ilk hâlinde, “Usulüne göre
294 MK. m. 955’de yazılı Ģekilde yapılması gereken bir rehin sözleĢmesinden bahsedilmektedir.
Aslında, MK. m. 955’de düzenleme altına alınmıĢ bu sözleĢme, bir tasarruf iĢlemidir. Zira, bu sözleĢme teslime bağlı rehinde aynî akdin yerini tutar ve rehin kurma borcu doğuran sözleĢmeden ayrılır. Bkz., Honsell / Vogt / Geiser, Art. 900, N. 3; Oftinger / Bär, Art. 900, N. 13; Zobl, Art. 888 – 915, Art. 900, N. 35; Köprülü / Kaneti, s. 539; Oğuzman / Seliçi / Oktay –
Özdemir, s. 840; Saymen / Elbir, s. 694; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1129; Sirmen, Alacak, s. 35; Ayan, III, s. 255; Karahasan, s. 291; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 206 – 207; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 232 – 233, Esener / Güven, s. 511; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s.
33; Ergüne, s. 38. KarĢı görüĢ için bkz., Cansel, Menkul, s. 40; Ayiter, NuĢin, s. 186;
Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 354; Serozan, TaĢınır, s. 342. Kaynar ise, bir senede
bağlanmayan alacak üzerinde yazılı rehin sözleĢmesinin kurulmasını hem borçlandırıcı, hem de tasarruf iĢlemi niteliğinde görüyor (Kaynar, s. 144). Oysa, Medenî Kanun, alacakların ve diğer hakların rehin hakkına konu olabilmesi için yapılması gereken borçlandırıcı iĢlemden hiç bahsetmemiĢtir. Bu anlamda, borçlandırıcı iĢlem, rehin veren ile rehin alan arasında yapılan ve alacak veya hakkın üzerinde rehin hakkı kurulması borcunu yükleyen bir sözleĢmedir. Borçlar Kanununun temel ilkelerinden yola çıkarak, bu sözleĢmenin herhangi bir geçerlilik Ģeklinin olmadığı ifade edilmelidir (BK. m. 11/I; TBK. m. 12/1). Bkz., Köprülü / Kaneti, s. 538;
Sirmen, Alacak, s. 41; Velidedeoğlu, s. 807; Ayan, III, s. 255, dn. 661; Aybay / Hatemi, Dersler, s.
206; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 232; Von Tuhr / Edege, s. 878, dn. 25; Karahasan, s. 290;
Ergüne, s. 38. Rehin tesis etme vaadi açısından aynı yönde bkz., Saymen / Elbir, s. 694; Wieland / Karafakı, s. 749; Sirmen, Alacak, s. 41, dn. 56. Rehin kurma borcu ölüme bağlı
tasarruf temelliyse, ölüme bağlı tasarruflara iliĢkin Ģekil Ģartlarına uyulmalıdır. Bkz., Köprülü
/ Kaneti, s. 538; Sirmen, Alacak, s. 42; Esener / Güven, s. 511; Ayan, III, s. 255, dn. 661; Ergüne, s. 39.
295 Honsell / Vogt / Geiser, Art. 900, N. 2; Leemann, Art. 900, N. 8; Oftinger / Bär, Art. 900, N.
18;
Zobl, Art. 888 – 915, Art. 900, N. 17; Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1171;
Baumann, s. 92; Studer, s. 175; Sirmen, Alacak, s. 37; Köprülü / Kaneti, s. 539; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 840; Wieland / Karafakı, s. 749; Esener / Güven, s. 511; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1129; Ayan, III, s. 255; Akipek / Akıntürk, s. 868; ErtaĢ, EĢya, s.560; Dural, s. 156; Kaynar, s. 143; Ergüne, s. 39.
296 Honsell / Vogt / Geiser, Art. 900, N. 2; Sirmen, Alacak, s. 37; Oğuzman / Seliçi / Oktay –
Özdemir, s. 840; Köprülü / Kaneti, s. 540; Ayan, III, s. 255; Karahasan, s. 291; Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 34.
onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat
edilmedikçe görme engellilerin imzalarının onları bağlamayacağı” düzenlenmiĢti.
1.7.2005 tarihine kadar eski kanunda da bu Ģekilde yer alan hüküm, 1.7.2005
tarihinde yapılan değiĢiklikle metinden çıkarılmıĢtı. 6111 sayılı ve 13.2.2011 tarihli
torba kanun olarak nitelenen kanunun (RG. 25.02.2011, S.27857 1. Mükerrer) 213.
maddesi ile yapılan değiĢiklikle, 15. madde, “Görme engellilerin talepleri hâlinde
imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile
atmaları yeterlidir” Ģeklini almıĢtır. Bu hüküm, yeni Borçlar Kanunun ilk
değiĢtirilen hükmü olma özelliğini taĢımaktadır
297.
Alacak için borç senedi düzenlenmiĢse, yazılı Ģekilde yapılacak rehin
sözleĢmesine ek olarak söz konusu senetlerin alacaklıya teslimi gereklidir (MK. m.
955/I). Bu ihtimalde, geçerlilik Ģartı olan yazılı rehin sözleĢmesi ile birlikte senetlerin
teslimi, kamusal açıklığı sağlar ve rehin hakkının kurulması bakımından
zorunludur
298. Ayrıca, tarafların isteğine bağlı olarak alacağın rehnedildiği, üçüncü
Ģahıs durumundaki borçluya ihbar edilebilir (MK. m. 955/II). Bu ihbar, borçlunun
alacaklıya iyiniyetle ödeme yaparak borçtan kurtulmasını önleyici bir fonksiyona
sahiptir (BK. m. 165)
299. TBK. m. 186, Borçlar Kanunu m. 165’in karĢılığıdır. Bu
297 Öz, Borçlar, s. 6 – 7.
298
Oftinger / Bär, Art. 900, N. 12; Honsell / Vogt / Geiser, Art. 900, N. 6; Zobl, Art. 888 – 915,
N. 75; Leemann, Art. 900, N. 28; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 840; Köprülü /
Kaneti, s. 540; Saymen / Elbir, s. 694 – 695; Wieland / Karafakı, s. 750; Velidedeoğlu, s.
807; Aybay / Hatemi, Dersler, s. 206 – 207; Aybay / Hatemi, EĢya, s. 299; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 232 – 233; Ayiter, NuĢin, s. 194 – 195; Ayan, III, s. 255; ErtaĢ, EĢya, s.
560; Esener / Güven, s. 511; Sirmen, Alacak, s. 36; Kaynar, s. 144; Karahasan, s. 292;
Karahacıoğlu / Doğrusöz / Altın, s. 33; Ergüne, s. 40. Ancak, bu zorunluluk karĢısında MK.
m. 955’de düzenlenmiĢ olan rehin sözleĢmesinin hukukî niteliği tartıĢma konusu olmuĢtur. Bazı yazarlara göre, senede bağlanmıĢ alacakların rehni bakımından kanunda öngörülen yazılı rehin sözleĢmesi, teslime bağlı rehindeki borçlandırıcı sözleĢmeye karĢılık gelir. Bkz., Saymen
/ Elbir, s. 695; Kaynar, s. 144. Diğer görüĢü savunan yazarlara göre ise, MK. m. 955’de
düzenleme altına alınan sözleĢme, bir tasarrufî iĢlem niteliğini haizdir. Zira, kanun, gerek teslime bağlı rehinde, gerek alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehinde borçlandırıcı iĢleme yer vermemeyi tercih etmiĢtir. Bu yüzden, burada bahsedilen rehin sözleĢmesi, teslime bağlı rehindeki aynî akdin yerini tutmaktadır. Senede bağlanmıĢ alacakların rehni açısından tasarruf iĢlemi, yazılı rehin sözleĢmesinin yanı sıra senetlerin zilyetliğinin rehinli alacaklıya geçirilmesini de kapsamaktadır. Bkz., Sirmen, Alacak, s. 36; Köprülü / Kaneti, s. 540; Von
Tuhr / Edege, s. 878 – 879; Esener / Güven, s. 511.
299 Honsell / Vogt / Geiser, Art. 900, N. 9; Studer, s. 175; Wieland / Karafakı, s. 750; Von
hüküm de aynı ilkeyi benimsemiĢ olup, hükümde yapılan arılaĢtırma dıĢında
değiĢikliğin olmadığı söylenebilir.
Ġhbar yapılmıĢsa, rehni haber alan borçlu, borcunu asıl alacaklıya veya rehin
alacaklısına ancak diğerinin rızasını alarak ödeyebilir (MK. m. 961/II). Bu rızanın
bulunmaması, yani tarafların anlaĢamaması durumunda borçlu, borcunu tevdi
etmekle yükümlüdür (MK. m. 961/III).
Alacak bir kıymetli evraka
300bağlanmıĢsa, kıymetli evraka bağlanmamıĢ
alacakların rehin verilmesine iliĢkin usul çerçevesinde rehin kurulabileceği gibi, MK.
m. 956’da düzenlenmiĢ kıymetli evrakın rehnine özgü usul (ayrıca TK. m. 559, 601;
YTK. m. 647, 689) de benimsenebilir
301. MK. m. 956/I’e göre, hâmiline yazılı
senetlerin rehni için, senetlerin rehin alacaklısına teslim edilmesi, ayrıca yazılı bir
rehin sözleĢmesi
302yapılmaksızın, yeterlidir. Belirtmek gerekir ki, hâmiline yazılı
senede bağlı alacak üzerinde rehin hakkı kazanılmasında, iyiniyet MK. m. 990 (ve
840; Saymen / Elbir, s. 694; Davran, Rehin, s. 95; Tekinay, Menkul, s. 146; Ayan, III, s. 256; Ayiter, NuĢin, s. 194; Hatemi / Serozan / Arpacı, s. 362; ErtaĢ, EĢya, s. 560; Kaynar, s. 144; Karahasan, s. 292; Ergüne, s. 40. Serozan’a göre, hak rehninin dikkat çeken özelliği, kamuya açıklığın bir gereği olarak ihbar zorunluluğunun öngörülmesi beklenirken, Almanya uygulamasının aksine, böyle bir yola gidilmemiĢ olmasıdır (Serozan, TaĢınır, s. 356). Alman Hukukunda yer alan bu zorunluluk (verpfändungsanzeige) için bkz., Westermann, Harry, s. 671; Gerhardt, Mobiliarsachenrecht, s. 186 – 187; Schwab / Prutting, s. 363. Ayrıca bkz.,
Simitis, s. 148.
300
Kıymetli evrakın en özgün türü olarak kambiyo senetlerinin rehni için bkz., Kubilay, Huriye, Kambiyo Senetlerinin Rehni, DEÜHFD., Prof. Dr. Kudret Ayiter Armağanı, Ankara 1987, s. 497 – 513.
301 Tuor / Schnyder / Schmid / Rumo-Jungo, s. 1170; Köprülü / Kaneti, s. 541; Oğuzman /
Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 840; Saymen / Elbir, s. 695; Davran, Rehin, s. 95; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1130; Velidedeoğlu, s. 808; Ayan, III, s. 256; Sirmen, Alacak, s. 53;
Göktürk, s. 1130; Akipek / Akıntürk, s. 869; Karahasan, s. 292; Ergüne, s. 41. Kıymetli
evrakın alacaklar üzerinde rehin kurulması prosedürü çerçevesinde rehnedilmesi durumunda, kıymetli evrak hukukunun alıĢveriĢ güvenliğini sağlayan özel hükümlerinin bir değer taĢımayacağı yönünde bkz., Oftinger / Bär, Art. 901, N. 98.
302 Ġlgililer arasında bir rehin sözleĢmesinin yapılması Ģart ise de, aynen teslime bağlı rehinde
olduğu gibi yazılı bir rehin sözleĢmesine ihtiyaç yoktur. Bkz., Studer, s. 174; Westermann, Harry, s. 678; Schwab / Prutting, s. 368. Zira, varlığı zorunlu olan borçlandırıcı iĢlem niteliğindeki sözleĢme, herhangi bir Ģekil Ģartına bağlı tutulmamıĢtır. Bununla birlikte, rehin veren, senedin rehin amacıyla verildiğine dair ispat belgelerini bulundurmak isterse, durumun yazılı bir sözleĢme ile tespit edilmesi de mümkündür. Bkz., Kubilay, s. 500.
MK. m. 988) uyarınca korunacaktır
303. Dolayısıyla, hâmilin senet üzerinde hakkı ve
tasarruf yetkisi olmasa bile, rehin hakkı kazanmak amacıyla senedi ondan iyiniyetle
teslim alan kiĢi rehin hakkını kazanır. Nama yazılı senetlerde, rehin tesisi amacına
yönelik bir temlik beyanı
304ve senetlerin teslimi gereklidir (MK. m. 956/II). Emre
yazılı senetlerde ise, rehin cirosuna ve senedin rehin alana teslimine ihtiyaç duyulur
(MK. m. 956/II; TK. m. 559/I, 601; YTK. m. 647/1, 689). Rehin cirosu, “bedeli
teminattır” veya “bedeli rehindir” ibareleri ya da rehne iĢaret eden herhangi bir
kaydı içeren, senet üzerine veya alonja yazılan ve rehin veren tarafından imza edilen
bir beyandır
305. Emre yazılı senetlerde de, senet hâmilinin tasarruf yetkisinin
olmaması, rehin alanın iyiniyetli hak kazanımını engellemeyecektir (TK. m. 598;
YTK. m. 686).
Makbuz senedi (TK. m. 746 vd.; YTK. m. 834 vd.), taĢıma senedi (TK. m. 768
vd.; YTK. m. 856 vd.) ve konĢimento (TK. m. 1097 vd.; YTK. m. 1228 vd.) gibi
emtiayı temsil eden senetler kıymetli evrak niteliğini taĢıdıklarından, kıymetli evraka
iliĢkin usul çerçevesinde rehnedilirler
306. Ancak, eĢyayı temsil eden kıymetli evrakın
303 Wieland / Karafakı, s. 753; Köprülü / Kaneti, s. 542; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir,
s. 840; Saymen / Elbir, s. 695;
Akipek / Akıntürk, s. 869; Ayan, III, s. 256; Sirmen, Alacak,
s. 21 – 24, 62; Karahasan, s. 293 ErtaĢ, EĢya, s. 560 – 561; Ergüne, s. 43. Ayrıca, hâmiline yazılı senetlerin rehninde, rehin alan alacaklının iyiniyeti üzerine ayrıntılı bilgi için bkz.,
Kaniti, Salamon, Ġsviçre Federal Mahkemesinin BGE 83 II 122 Sayılı Kararının Çevirisi,
ĠBD., 1959, S. 9 – 10, s. 78 – 84.
304 Rehin tesisi amacını güden temlik beyanı, senedin üzerine yazılabileceği gibi baĢka bir
belgenin üzerine de yazılabilir (TK. m. 559/II; YTK. m. 647/2). Rehin beyanı, ayrı bir belgede yer aldığında, aslında rehin MK. m. 956’ya göre değil, MK. m. 955’deki genel kurala uygun olarak kurulmuĢ olur. Ne var ki, nama yazılı senetlerde iyiniyetle aynî hak kazanımı korunmamıĢ olduğu için (TK. m. 567; YTK. m. 655), nama yazılı senetlerin MK. m. 955 veya MK. m. 956 çerçevesinde rehni, kural olarak aynı sonuçları doğuracaktır. Bkz., Oftinger /
Bär, Art. 901, N. 108; Zobl, Art. 888 – 915, Art. 901, N. 28; Köprülü / Kaneti, s. 542;
Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1131; Sirmen, Alacak, s. 67 – 68; Karahasan, s. 293. Ayrıca bkz., Westermann, Harry, s. 676.
305
Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 841; Wieland / Karafakı, s. 754; Köprülü / Kaneti,
s. 542; Gürsoy / Eren / Cansel, s. 1130; Feyzioğlu / Doğanay / Aybay, s. 233; Aybay /
Hatemi, Dersler, s. 207; Esener / Güven, s. 512; Ayiter, NuĢin, s. 195; Ayan, III, s. 256; Akipek / Akıntürk, s. 870; Karahasan, s. 293; Sirmen, Alacak, s. 64; Kubilay, s. 504.
306
Oftinger / Bär, Art. 902, N. 23; Baumann, s. 92; Studer, s. 174; Gürsoy / Eren / Cansel, s.
1131; Ayan, III, s. 256; Wieland / Karafakı, s. 757; Velidedeoğlu, s. 808; Saymen / Elbir, s. 698; Oğuzman / Seliçi / Oktay – Özdemir, s. 841; Karahasan, s. 293; ErtaĢ, EĢya, s. 561;