• Sonuç bulunamadı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)

2.2. 1973 GENEL SEÇİMLERİ

2.2.2.4. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)

1973 seçimlerinden 6. Parti olarak çıkan ve AP’nin oylarını bölen bir diğer parti de Milliyetçi Hareket Partisi’dir. MHP Türkiye’de 1960’ların sonlarından günümüze kadar milliyetçilik bayrağını taşıyan partidir.243 Milliyetçi Hareket Partisi denildiğinde akla gelen isim partinin lideri Alparslan Türkeş’tir. Partinin lideri başlangıçta etnik milliyetçilik ile ilgilendi. Fakat daha sonra bir milleti meydana getiren insanların benzer duygulara ve özlemlere sahip olduğu sonucuna ulaşarak kültürel milliyetçiliğini benimsedi.244 Türkeş ilk olarak 1944 yılında daha üsteğmen iken Turancılık davasından yargılanmış ve bu yargılamadan sonra da siyasi faaliyetlerine devam etmişti.245 Türkeş ile birlikte Zeki Veledi Togan, Nihal Atsız, Necdet Sançar ve Fethi Tevetoğlu gibi isimlerde yargılanmışlardı. Yargılanma nedenleri ise yıkıcı fikirler yayarak hükümeti devirme teşebbüsüydü.246 Yargılamalarda suçsuz bulunan Türkeş serbest bırakılmış ve ordudaki görevine geri dönmüştü. Alparslan Türkeş 27 Mayıs Darbesi’nin de önemli isimlerinden birisi olmuştu. Hatta darbe metnini radyolardan okuyan isim olması onun ihtilâlci paşa olarak anılmasına neden olmuştu. Olaydan yıllar sonra bile seçim çalışmalarında bu durum karşısına çıkmış, halktan bazı kesim ona darbeci olarak yaklaşmıştı.

      

242 Toprak, “Milli Selamet Partisi”, s.2104-2107.

243 Heper, “Revised Barcelone Process in the Light of Turkish Experience”, p.17.

244 Heper, “Revised Barcelone Process in the Light of Turkish Experience”, p.17.

245 Akyaz, Askerî Müdahalelerin Orduya….., s.256.

246 Mehmet Ali Ağaoğlulları, “Aşırı Milliyetçi Sağ”, Geçiş Sürecinde Türkiye, (Der.: Irvin Cemil Schick-Ertuğrul Ahmet Tonak), Belge Yayınları, İstanbul 2006, s.206.

27 Mayıs Darbesi sonrasında yönetimin sivillere devredilmesi konusunda darbeci kadro arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Bunlardan bir kısmı iktidarın bir an önce sivillere devredilmesinin gerektiğini savunurken bir kısmı da yönetimi hemen devretmemeyi ve ülkenin bir müddet daha askerler tarafından yönetilmesini savunuyorlardı. Alparslan Türkeş de bu ikinci grup arasında yer alıyor ve iktidarın devredilmemesinin gerektiğini düşünüyordu. Hatta Türkeş, MBK’nın süresiz olarak iktidarda kalması düşüncesini ileri sürüyordu. Bu görüşleri nedeniyle Türkeş ve 13 arkadaşı MBK’dan çıkarılarak diplomatik görevle yurtdışına gönderilmişlerdi. Aslında bu görev bir nevi sürgün idi.247 Daha sonra bu grubu ifade etmek içi “Ondörtler” tabiri kullanılmıştır.248

Alparslan Türkeş 1963 yılı başlarında sürgünden döndü. Sürgünden döndükten sonra yaptığı basın toplantısında siyasete gireceğinin sinyallerini “Ya parti kuracağız, ya da mevcut partilerden biri doktrinlerimizi benimseyecektir.”249 sözleri ile vermiş ve ilk teşebbüsünü de AP nezdinde yaşamış, fakat bu girişim başarılı olmamıştı. Bu bağlamdaki ikinci teşebbüs de CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) yönünde olmuştu. Türkeş 14’lerden yakın arkadaşları ile CKMP’ye girme kararı almış ve 31 Mart 1965 tarihinde partiye dâhil olmuşlardı. Türkeş Parti Genel Müfettişi seçilmişti. Bu görevi kullanarak partinin yerel örgütleri ile doğrudan ilişkiye girmiş ve onları yanına çekmeye çalışmıştı. Türkeş’in bu davranışları zamanla parti içerisinde bölünmelere ve huzursuzluk yaşanmasına neden olmuştu. Başlangıçta Türkeş’i partiye davet edenler zamanla onun bu tutum ve davranışlarından rahatsız olmaya başlamışlardı. Hatta bazı CKMP’liler Türkeş’i Hitlere özenmekle suçlamaktaydılar. Fakat bunların hiçbirisi Türkeş üzerinde olumsuz bir durum yaratmamış ve parti içindeki bu faaliyetlerine devam etmişti. 1 Ağustos 1965 tarihinde yapılan partinin olağanüstü kongresinde Alparslan Türkeş, eski CKMP’lilerin adayı Ahmet Tahtakılıç ile Genel Başkanlık yarışına girdi. Bu yarışta Tahtakılıç 516 oy alırken Türkeş 698

      

247 Doğan Ceren, Kürt Tarihinde Bir Yaprak-Yaşamı, Anıları ve Düşünceleriyle Osman Aydın, Doz Yay., İstanbul 2009, s.123.

248 Jacob M. Landau, “Alpaslan Türkeş”, Türkiye’de Liderler ve Demokrasi, (Ed.: Metin Heper-Sabri Sayarı), (Çev.: Zuhal Bilgin), Kedi Kitap Yayınevi, İstanbul 2008, s.169.

249 Mehmet Ali Ağaoğlulları, “Milliyetçi Hareket Partisi”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt: 8, İletişim Yay., İstanbul, s.2111.

oy alarak partinin Genel Başkanı oldu.250 Böylece Genel Başkan olması Türkeş’e siyasi arenada kendi görüşleri doğrultusunda hareket etme imkânını vermişti.

CKMP’nin 8-9 Şubat 1969 tarihlerinde Adana’da toplanan kongresinde partinin adı değiştirilmiş ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüştürülmüştü. Partinin adı değiştiği için yeni bir tüzük hazırlanmıştı. MHP’nin amacının “yeni bir devlet düzeni kurmak” olduğu vurgulanıyordu. Bu yol “ülkücü yol”du. “Her şey Türk milleti için, Türk’e doğru ve Türk’e göre ülküsünü benimseyerek Türk milletini kısa sürede güçlendirecek tek yol”du.251 Milliyetçi Hareket Partisi yeni ilkeler benimsemişti. Alparslan Türkeş tarafından Dokuz Işık olarak adlandırılan bu ilkeler milliyetçilik, ülkücülük, ahlakçılık, ilimcilik, toplumculuk, köycülük, hürriyetçilik ve şahsiyetçilik, gelişmecilik ve halkçılık, endüstricilik ve teknikçilik idi. Ülkenin gelişmesi bu ilkeler doğrultusunda yapılacak çalışmalar ile gerçekleşecekti.

Parti gençleri gençlik kollarının yanında, ÜOD (Ülkü Ocakları Derneği) ile eğitmeye başladı. ÜOD’leri üniversitelerde devreye sokarken, Genç Ülkücüler Teşkilatı’nı da liselerde devreye sokuyordu.252 Onlara göre her şey eğitimden geçiyordu.

12 Mart Ara Döneminde MHP fazla ses çıkarmamıştır. Sessiz bir şekilde kendi işleri ile meşgul olmaktadır. Milliyetçi otoriter bir sistem aramaktadır. 1973 seçimlerine girerken bu doğrultudaki sloganı da “Millî devlet, güçlü iktidar”dır.253 Parti kendisini halka kabul ettirme ve güçlenme çabaları içerisindedir.

Parti 1973 seçimlerine hazırladığı bildirgede “Devlet, bölünmez bir bütün olan milletin teşkilatlanmış halidir; Milliyetçi Hareket sana bin yıl önceki hakanının sözleri ile sesleniyor: ‘Ey Türk titre ve kendine dön.’ Sen, millî kültürüne, hasletlerine değerlerine sahip olduğun sürece kuvvetli ve kudretli olacaksın ve ebediyen efendi olarak yaşayacaksın” derken din ile ilgili olarak da “Laikliği dinsizlik olarak algılamadığını” belirtiyordu.254 1973 seçimlerine bu bildirge ve milliyetçilik propagandaları ile giren MHP seçimlerden 6. Parti olarak çıkmıştır. İlk etapta herhangi bir etkinliği görünmese de özellikle Demirel’in liderliğinde kurulan

      

250 Ağaoğulları, “Milliyetçi Hareket Partisi”, s.2111.

251 Akyaz, Askerî Müdahalelerin Orduya….., s.257.

252 Ağaoğulları, “Aşırı Milliyetçi Sağ”, s.224.

253 Birand-Bilâ-Akar, 12 Eylül Türkiye’nin Miladı, s.26.

254

Milliyetçi Cephe koalisyonlarında bir anahtar vazifesi görmüştür. Hükümetlerin güvenoyu almasında vb. konularda sahip olduğu oy hakkını kullanmasını bilmiştir.

MHP 1970’ler boyunca ülkeyi komünizme karşı koruma misyonunu üstlenmiştir. Alparslan Türkeş ülkenin ayrılıkçı bir krize gittiğini düşünerek krizin üstesinden gelmek için Türklerin güvenilir tedbirler almaya ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.255

1973 seçimlerine katılan partilerden kısaca anlatılmaya çalışılan bu dört parti yani AP, CHP, MSP ve MHP 1973-1980 yılları arasında Türk siyasi hayatına yön veren başat partilerdir. Bu partiler arasındaki çekişmeler sonucunda koalisyonlar yıkılmış, sorunlar çözüme ulaştırılamamıştır. Hatta aynı parti içerisinde hizipler oluşmuş, milletvekilleri karşı tarafa geçebilmişlerdir. 7 yıllık istikrarsızlık döneminin sonunda askerler 12 Eylül 1980’de bir kez daha müdahale ettiklerinde de siyasi sahnede bu dört parti bulunmaktadır.

2.2.3. 14 Ekim 1973 Genel Seçimleri

1973 Ekimi’ne gelindiğinde 12 Mart Ara Dönemine son verecek olan genel seçimlere yaklaşılmış bulunuyordu. Seçimler halkın sandık başına giderek ülke yönetiminin kaderini belirledikleri olaylardır. Seçmenin verdiği oylara göre partiler iktidar ya da muhalefet olmakta ve ülke yönetimini üstlenmektedirler. Arslan’a göre seçimler siyasi partilerin iktidar pastasından pay alma yarışlarının en somut halidir.256 İşte askeri bir müdahaleden sonra yapılacak olan ilk seçimlerde siyasi partiler iktidar pastasından en büyük payı almak için kıyasıya yarışa girişmişlerdir. 1973 seçimlerin yapıldığı dönem siyasi, sosyal ve ekonomik açılardan ülkenin tam bir çalkantı içerisinde olduğu döneme denk gelmiştir.257

Seçimler öncesinde sonucun nasıl olacağını kestirmek pek de mümkün değildi. Çünkü ülkenin içinde bulunduğu durum doğru çıkma ihtimali yüksek olan tahminlerin yapılmasına izin vermiyordu. Kendisini 12 Mart Muhtırası’nın mağduru olarak gören AP bu durumun seçimlerdeki oy oranını artıracağını düşünerek

      

255 Heper, “Revised Barcelone Process in the Light of Turkish Experience”, p.10.

256 Ali Arslan, “12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi Sonrası Türkiye’nin Siyasi Yapısı”, Akademik Bakış, Sayı: 11, Ocak 2007, s.2.

seçimlere büyük bir ümitle giriyordu. CHP ise yepyeni bir lidere sahipti ve bu yeni lider halka inmeye başlamıştı. Fakat Ebedi Şef yani İsmet İnönü yeni lidere karşı muhalefetini sürdürüyordu. CHP’ye oy verecek olan seçmenlere “CHP’ye oy verirken çok dikkatli olmalısınız. Çünkü kendi partilerinden yoksun Türk Solu’nun Marksist kanadı CHP’yi gözüne kestirmiştir. Onu kendilerine en yakın ve en elverişli parti sayıyorlar. Seçimde tutacaklar, sonra ona tamamiyle egemen olmaya çalışacaklar”258 diye seslenerek kendisinin de CHP’ye oy vermeye sıcak bakmadığını ortaya koymuştu. Fakat seçmenler İnönü’nün bu uyarısını fazla dikkate almayacaktı. Halkın kendisinden birisi gibi görmeye başladığı Karaoğlan siyasi hayat için yeni bir ümidi teşkil ediyordu. AP’den ayrılanların kuruduğu DP (Demokratik Parti) ise sağ kesim için ikinci bir yol açıyordu. 27 Mayıs döneminin mağdur Cumhurbaşkanı Celal Bayar bu seçimlerde DP’yi destekliyor ve bunu açıkça belli ediyordu. Bu partilerin yanı sıra İslamcılığı savunan MSP, milliyetçiliği ilke edinmiş olan MHP, CGP ve TBP (Türkiye Birlik Partisi) de bu yarıştaki yerlerini almışlardı. Yani 1973 seçimlerine katılan parti sayısı fazla olduğu için oyların bölünme ihtimali de yüksekti. Seçim sonuçları ile ilgili tahminlerin yapılamamasının bir nedeninin de bu parti fazlalığı olması olasılığı vardır.

14 Ekim 1973 tarihinde sandık başına giden Türk halkı verdiği oylar sonucunda oldukça şaşırtıcı bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Seçim sonuçları şu şekilde gerçekleşmişti:

Türkiye genelinde seçimlere katılma oranı % 68,9’dur.259 CHP % 33,3 oy oranı ile 185 milletvekili, AP % 29,8 ile 149 milletvekili, MSP % 11,8 ile 48 milletvekili, DP % 11. 9 ile 45 milletvekili, CGP % 5,3 ile 13 milletvekili, MHP % 3,4 oy ile 3 milletvekili ve son olarak TBP de % 1.1 ile 1 milletvekili çıkarmıştı.260 Oy dağılımının yorumlanacak olursa CHP’nin sandıktan birinci olarak çıktığı, AP’nin ise sağdaki bölünmüşlük nedeni ile hayal kırıklığına uğramış olabileceği söylenilebilir. Fakat genel toplamda sağın oy oranının yine daha yüksek olduğu göz ardı

      

258 Metin Toker, İsmet Paşanın Son Yılları, Bilgi Yayınevi, Ankara, s.236. Akt. Süleyman Yeşilyurt,

İhtilalci ve Muhtıracı Paşalar, Kültür Sanat Yay., Ankara 2008, s.222

259 Fatih Bahçivan, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalelerinin Türk Politik Hayatına Etkisi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırıkkale 2005, s.84.

260 Tutar, s.227; Çağlayangil’in Anıları “Kader Bizi Una Değil Üne İtti”, (Haz. Tanju Cılızoğlu), Bilgi Yay., Ankara 2007, s.251.

edilmemelidir. Sağın oy oranı ortalama olarak % 65 civarındadır. Bu da yine muhafazakâr seçmen sayısının daha fazla olduğunun göstergesidir.

Yeni lideri ile yeni bir anlayış benimseyen CHP sandıktan birinci olarak çıkmıştır. Çok partili hayat geçtikten sonra 1973 seçimlerinde ilk kez birinci parti olmuştur.261 CHP’nin oylarını yükseltmesinin birkaç nedeni vardır. Bunlardan birincisi yaşadığı lider ve anlayış değişikliğidir. İkincisi ise seçimlerin yapıldığı bu dönemin bir uyanma dönemine denk gelmesi, bilinçlenme sürecinin hızlanması ve kapitalizmin sermaye kesimi içerisinde çıkar ayrılıklarının doğmasına yol açmasıdır. Bu durum AP’nin oy kaybetmesine neden olurken CHP’nin de oylarını artırmasına yol açmıştır. CHP kapitalizmin geliştiği ve orta sınıf çalışanlarının ezildiği, sanayi ve tarım işçilerinin sayılarının fazla olduğu, büyük ve gelişmiş kesimlerdeki oy oranını artırmıştır.262 CHP’nin seçim bildirgesinde bozuk giden düzenden ve çalışana hak ettiğinin verilmesinin gerekliliğinden bahsetmesi bu kesimler arasındaki oylarını artırmasında etkili olmuştur. Gecekondu mahallelerinde oturanlar da bu seçimlerde oylarını CHP’den yana kullanmışlardır. Gecekondu mahalleleri de göç nedeni ile büyük ve gelişmiş şehirlerde yer aldıklarından dolayı CHP’nin bu bölgelerdeki oylarında artış görülmüştür.263 Oy artışındaki bir başka neden de 12 Mart’tan sonra TİP’in kapatılmış olması ve bu partinin seçmenlerinin de CHP’ye oy vermiş olmalarıdır. Yine Alevi kesiminde CHP’yi desteklediği görülmüştür.264 1973 seçimlerinde CHP’nin seçmenlerinin bir kısmı hapishanedeydiler. 12 Mart Müdahalesi’nden sonra hapse atılan kesimler içerisinde aşırı solcular da vardı. 12 Mart dönemi Başbakanı Nihat Erim “suçluların başına bir balyoz gibi ineceklerini” söylemişti. İşte o dönemde Balyoz hareketi olarak adlandırılan bu eylem ile solcu aydınların ve solcu gençlerin hapse atıldıkları, işkence gördükleri bilinmektedir.265 Bunlardan bir kısmı 1973 seçimleri geldiğinde hala hapisteydiler. Bu nedenle hapiste olan bu kesim 1973 seçimlerinde etkin olamadılar.266 Bülent Ecevit seçimler

      

261 Ataay, 12 Mart’tan 12 Eylül’e….., s.64.

262 Tanilli, Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz, s.72-73.

263 Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, s.190.

264 Dursun, 12 Eylül Darbesi….., s.22.

265 Demet Lüküslü, “Türkiye’de Gençlik Miti” 1980 Sonrası Türkiye Gençliği, İletişim Yay., İstanbul 2009, s.84.

sonrasında bu başarısını “kendimizi halka anlatmayı başardık”267 diye yorumlamıştır. CHP’nin oy oranının artması yinede onun tek başına iktidar olmasına yetmemiştir. Çünkü Ecevit’in mecliste sahip olduğu sandalye sayısı 185’tir. Oysa kabine kurabilmek için 226 sandalyeye sahip olunması gerekmektedir.

AP’nin oylarındaki düşüşün nedenlerine bakılacak olursa birinci neden olarak oyların sağ partiler arasındaki bölünmesinden bahsedilebilir. Sağ tarafta İslamcı MSP, milliyetçi MHP, AP’den kopanlar tarafından kurulmuş olan DP vardı. Sağ kesimde parti sayısındaki fazlalık AP’nin oylarının düşmesine neden olmuştu. Mehmet Barlas da AP’nin seçimler sonucundaki durumu için “Demirel’in 1973 seçimlerinde başına gelenler, Demokratik Parti ve Milli Selamet Partisi oyları ile ilgiliydi.”268 ifadesini kullanıyor. Tabii ki bu partiler AP’nin oylarının bölünmesine neden olmuşlardı. Fakat AP’nin oy oranı 1969 seçimleri ile karşılaştırıldığında ciddi bir düşüşün olduğu görülmektedir. 1969 seçimlerinde % 46,5 olan oy oranı 1973 seçimlerinde % 29,8’e düşmüştür. Muhtemelen, bu büyük farkta diğer sağ partilerin oyları bölmeleri tek başına yeterli değildir. Bu durumda 12 Mart öncesinde Demirel hükümeti döneminde yaşanılan ekonomik sorunlar ve toplumsal olayların da etkisi vardır. Halk bir önceki dönemin olumsuzluklarını düşünerek halka inmeye çalışan yeni lider Ecevit’i tercih etmiş olabilir. Yine yakın zamanda yaşanılan 12 Mart Müdahalesi nedeni ile halkın bir güven sorunu yaşamasının da Demirel’in oylarının düşmesinde etkili olduğu düşünülebilir. AP’nin oy kaybetmesindeki diğer nedenler de DP’deki bazı milletvekillerinin Süleyman Demirel’e karşı ailesini ve şahsını hedef alan isnatlara başvurmaları, Celal Bayar’ın DP’yi desteklemesi ve Demirel’in seçim kampanyasına basının ilgisinin az olmasıydı. Demirel’in miting alanları nicel olarak kalabalıktı. Katılım yüksekti. Fakat dinleyicilerde heyecan yoktu.269 Bu heyecanın kaybolmasında daha öncede belirtildiği gibi 12 Mart öncesinde ülkede yaşanılan olumsuzlukların etkisinin büyük olduğu söylenilebilir. Halk artık gerçeklerin farkına varmaya başlıyor, boş laf değil eylem istiyor ve yeni liderleri mevcut durumdan kurtulmak için ümit olarak görüyorlardı.

      

267 Necmi Erdoğan, “Demokratik Soldan Devrimci Yol’a: 1970’lerde Sol Popülizm Üzerine”, Toplum ve

Bilim, Sayı: 78, Güz 1998, s.33.

268 Mehmet Barlas, Türkiye’de Darbeler ve Kavgalar Dönemi, Birey Yay., İstanbul 2000, s.225.

1973 seçimlerinin ardından basında değerlendirmeler başlamıştır. 17 Ekim 1973 tarihli Milliyet gazetesinde CHP’nin tek başına AP, MSP veya DP ile koalisyon kurabileceği, AP’nin ise ancak CHP ile iktidar olabileceği yer almaktadır. Aslında AP’nin MSP ve DP ile bir koalisyon oluşturması mümkündür. Fakat bu partiler arasında kardeş kavgası vardır. Vatandaş CHP’nin ülkenin yönetimini tek başına değil de bir koalisyon ile üstlenmesini istemiştir, haberi yer almaktadır.270

1973 seçimlerinden sonra bir siyasi parti daha Türk siyasetindeki yerini almıştır. Bu parti Mihri Belli tarafından kurulan TEP (Türkiye Emekçi Partisi)’dir.271

Bu seçimler bir parçalanmışlığın göstergesidir. Hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek oy miktarına sahip değildir. Özellikle milliyetçi MHP ve İslamcı MSP, AP’nin seçmenlerinin bir kısmını kendi taraflarına çekmişlerdir. Seçimlerin sonuçları koalisyon olmuş ve bu koalisyonlar dönemi 12 Eylül Darbesi’ne kadar devam etmiştir. Türkiye’deki bu dönem sürekli azalan bir hükümet otoritesi ve başarılı idarelere karşı artan bir mücadele olarak anımsanmaktadır.272 Özbudun ise 1973-80 arasında sürekli olarak Ecevit ile Demirel arasında el değiştiren koalisyonlar dönemini demokratik pekişmeye hiçbir katkısı olmayan bir dönem olarak değerlendirmektedir.273 Gerçektende 1973 seçimleri Türkiye’nin bir kaos ve siyasi istikrarsızlık ortamına adımını attığı olaydır. Bundan sonraki on yıllık süreçte bu kaos ve istikrarsızlık giderek artmıştır.