• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs Barış Harekâtı Sırasında Meydana Gelen Gelişmeler

2.2. 1973 GENEL SEÇİMLERİ

5) Tüm vergi ve sigorta primi ceza ve zamları, asıllarının 8 ay zarfında ödenmesi şartıyla sınırsız olarak affedilmiştir.”297

2.3.3. Kıbrıs Barış Harekâtı

2.3.3.1. Kıbrıs Barış Harekâtı Sırasında Meydana Gelen Gelişmeler

Harekat devam ederken 21 Temmuz’da Kıbrıs’tan yürekleri acıtan bir haber geldi. Türk uçakları Türk gemisi olan Kocatepe Muhribi’ni vurmuşlardı. Olay şöyle gerçekleşmişti:

Kocatepe Muhribi’ne 21 Temmuz’da Yunan gemilerinden oluşan bir konvoyun sularda ilerlediği bilgisi gelmişti. Aynı haber Türk uçaklarını da gitmişti. Bu haber üzerine hem denizden hem de havadan konvoy aranmaya başlandı. Hava sisli olduğu için bir şey görünmüyordu. Kocatepe Muhribi’nin Yunan donanmasına ait olduğunu sanan Türk uçakları muhribi vurdular. Türk uçakları bir yanlışlık sonucunda Türk gemisini vurmuşlar ve bu olay sonucunda 54 Türk askeri şehit olmuştu. Gemi

      

mürettebatının gerisi ise oradan geçen Libyalılar, İngilizler ve İsrailliler tarafından kurtarılmışlardı. Kurtarılan askerler uzun süre güneş altında tuzlu suda kaldıklarından dolayı vücutları yanmış haldeydiler.320

Kocatepe Muhribi’nin kendi uçakları tarafından batırılması belki de Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yaşanılan en talihsiz ve en acı olaydı. Sisli havanın buna neden olduğu bildirilmiştir. Fakat birlikler arasındaki irtibatsızlık da göz ardı edilmemelidir. Kara, deniz ve hava birlikleri arasındaki koordinasyon eksikliğinin de bu olayda payı vardır.

Harekâtın başlamasından 48 saat sonra Birleşmiş Milletler taraflara ateşkes çağrısında bulundu. Taraflar bu çağrıya olumlu cevap verince Sampson Cumhurbaşkanlığından istifa etti. Harekât sonucunda 57 şehit, 184 yaralı ve 2442 kayıp verildi.321 Bu rakamlar sadece iki günlük çarpışmaların bilançosuydu.

25 Temmuz’da Cenevre’de toplanıldı. Her ne kadar ateşkes yapılmış olsa da yine de ada patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Yabancı basında zaman zaman Rum çetelerinin Türk vatandaşları katlettikleri haberleri yer alıyordu. Bu görüşmelerde Türk tarafı adada otonom devlet oluşturulmasını istedi. Adada Türkler için beş bölge istediler.322 Fakat bu teklif kabul görmedi. Üstelik görüşmelerde Yunanistan Dışişleri Bakanı Mavros hem uzlaşmaz bir tavır sergilerken hem de hakaretlerde bulunuyordu.323 Yunanistan’ın görüşmelerde yaptığı tek şey vakit geçirmek, oyalamaktı. Cenevre’den herhangi bir sonuç çıkmayacağına kanaat getirilince ikinci kez harekete geçmeye karar verildi.

Cenevre görüşmelerine Türkiye adına Dışişleri Bakanı Turan Güneş gitmişti. Ecevit ile Güneş aralarında bir parola oluşturmuşlardı. Şayet Cenevre görüşmelerinden olumlu bir karar çıkmaz ve savaş yeniden başlayacak olur ise Ecevit, Güneş’e “Ayşe tatile çıksın” diye haber gönderecekti. Ayşe, Turan Güneş’in kızının adıydı.

14 Ağustos saat 02.00’da görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmadan dağılınca tekrar harekete geçme kararı alındı. Güneş’e Ecevit meşhur parolayı iletti. Böylece saat 04.00’da ikinci harekât başladı. Bu çıkarmada Magosa, Omorfo ve bazı havaalanları ele

      

320 Ruscuklu, Demokrat Partiden 12 Eylül’e, s.142-148; Gündeş, İhtilallerin ve Anarşinin….., s.121-122.

321 Baransel, Bıçak Sırtında….., s.47.

322 Pope, Modern Türkiye’nin….., s.125.

geçirildi. 16 Ağustos’ta tekrar Birleşmiş Milletlerin çağrısı üzerine saat 19.00’dan itibaren savaş durduruldu.

Harekâttan sonra hem Birleşmiş Milletler ile hem de ikili görüşmeler yapılıyordu. Fakat bunların hiçbirinden sonuç alınamadı. Erbakan Kıbrıs zaferinin sadece Ecevit’e mal edilmesine karşı çıkıyordu. Ona göre koalisyonda MSP de vardı. Yani çorbada MSP’ninde tuzu vardı. Ayrıca diğer partilerin de desteği sağlanmıştı. Bu nedenle Kıbrıs tek başına CHP’nin zaferi değildi. Görüşmelerde toprak verilmemesi konusunda Erbakan ısrar ediyordu. Kenan Evren görüşmelerden sonuç alınamamasının nedenini Erbakan’ın bu tutumuna bağlıyordu. Evren’in şu cümlelerinden Erbakan’a karşı ne kadar tepkili olduğu anlaşılmaktaydı:

“… Koalisyon kanadı Milli Selamet Partisi, Kıbrıs’ta ele geçirilen topraklardan bir karışının bile verilmesine razı olmuyor, sanki ulaşılan hedef, kazanılan araziyi kendisi kararlaştırmış gibi ‘Kanla alınan toprak verilmez’ diyerek bütün görüşmeleri baltalıyordu. Halbuki ele geçirilen topraklar esasında kararlaştırılandan fazla idi. Sebebi de yapılacak müzakerelerde bu fazlalıklar bir taviz olarak verilebilecekti. Fakat Erbakan sanki kendisi cephede savaşmış gibi bir mücahit havasıyla her müzakereyi neticesiz bırakıyordu.”324

Kenan Evren, Erbakan’ın o dönemdeki tutumunu bu şekilde anlatırken Erbakan da “Kenan Evren’in Anılarındaki Yanılgılar” adlı eserinde Evren’in olayları iyi takip etmediğini ve hiçbir şeyden haberi olmadığını anlatmaktadır. Erbakan’ın anlattıklarına göre ise durum Evren’in anlattığının tamamen aksidir. Erbakan Kıbrıs Barış Harekâtı için Ecevit’i ve hükümeti kendilerinin cesaretlendirdiklerini, Ecevit’in Afyon’a giderken durumu haber aldığını ve kendisinin tüm ısrarlarına rağmen gitmekten vazgeçmediğini anlatmaktadır. Ecevit’i uğurladıktan sonra MSP Genel İdare Kurulu’nu ve ardından MSP Meclis Grubu’nu toplantıya çağırdıklarını ve müdahale kararının bu toplantılar sonucunda MSP’liler tarafından alındığını belirtmektedir. Bu kararın Milli Görüş’ün bir ürünü olduğunu ve sonuna kadar da kararlılıklarını koruduklarını söylemektedir. Başbakan Ecevit’in harekâtın birinci gününde Birleşmiş Milletler tarafından yapılan ateşkes çağrısına uymayı kabul ettiğini ve Başbakanı bu kararından yine kendilerinin vazgeçirdiklerini ifade etmektedir. Özetle Erbakan’ın açıklamalarına

      

bakıldığında kendisini ve partisini Kıbrıs Zaferinin tek sahibi olarak görmektedir. Harekâtın başlamasını, başarıya ulaşmasını ve Kıbrıs’ın tanınmasını Milli Görüş’ün bir ürünü olarak dile getirmektedir. Bu çalışmaları nedeni ile kendilerinin de harekâtın başladığı andan itibaren cephede savaşmış Mehmetçikler gibi mücadele ettiklerini ve Kenan Evren’e kalsaydı Kıbrıs’ın çoktan elden çıkmış olacağını ifade etmektedir.325

Harekâtın ikinci safhası da Türklerin galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Artık Rumlar ile bir arada yaşama imkânı kalmamıştı. Rumlar adanın güneyine göçerken Türkler kuzeyde kalmışlardı. Böylece ada etnik bakımdan da iki bölgeye ayrılmıştı.326 Kıbrıs Barış Harekâtı adanın sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel yapısının değişmesine neden olmuştu. Adanın kuzeyinde Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş ve 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulana kadar adadaki Türkleri çatısı altında toplamıştı. Aslında Rauf Denktaş 1983 yılında devletin bağımsızlığını ilan etmişti. Bu durum birçok ülkeyi şaşırttığı gibi Türkiye’yi de şaşırtmıştı. Türkiye’nin Kıbrıs’taki soydaşlarına yardım etmesi onu ekonomik açıdan zor duruma sokmuştu. KKTC’nin bağımsız kalabilmesi için her yıl 200 milyon dolar ödemekteydi.327

Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Yunanistan NATO’nun askeri kanadından çekildiğini açıklamıştır. Şartlar gereğince geri dönüş olayında NATO üyesi olan ülkelerden birisi dahi olumsuz oy kullanırsa dönüş gerçekleşemezdi. Türk siyasetçileri bunu kullanmasını bildiler. Ancak 12 Eylül döneminde bir plan ile mesele halledilmiş ve Türkiye’nin yıllardır direnmesi de boşa gitmiştir.