• Sonuç bulunamadı

2.2. 1973 GENEL SEÇİMLERİ

5) Tüm vergi ve sigorta primi ceza ve zamları, asıllarının 8 ay zarfında ödenmesi şartıyla sınırsız olarak affedilmiştir.”297

2.4. I. MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETİ

2.6.5. Maraş Olayları

Kahramanmaraş’ta bir süredir mezhep kavgaları körüklenmekteydi. Ama iplerin koptuğu tarih 19 Aralık 1978 olacaktı. Çiçek Sineması’nda üç gündür “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli bir film oynuyordu. Bu film Sovyet aleyhtarı bir film olup, Kırım Türklerinin Sovyetlere karşı direnişini anlatıyor ve her seansta salonlar Ülkücüler ile doluyordu. 19 Aralık’ta Çiçek Sineması’nda film gösterilirken saat 21.00’a doğru bir patlama meydana geldi. Film sırasında bazı izleyiciler “Milliyetçi Türkiye, Müslüman Türkiye” diye sloganlar atıyorlardı. Patlamanın ardından anlatıldığına göre Mustafa

      

480 Ruscuklu, Demokrat Partiden 12 Eylül’e, s.233.

481 Devletoğlu, İngiliz Arşivlerinde….., s.91.

Özdemir isimli kişi sinemadaki halkı önceden planlandığı gibi galeyana getiriyordu. Türkeli ilçesinden planlı olarak getirttiği 20-25 kişilik grubu tahrik amaçlı kullanıyor ve “Müslüman Türkiye”, “Kanımız aksa da zafer İslamın” gibi sloganlar attırıyordu.483 Sinemada büyük bir panik yaşanıyordu. Bu bombanın solcular tarafında attırıldığı söylenerek insanlar tahrik edildi. Sinemadan çıkan grup harekete geçti, CHP İl Merkezi’ne ve PTT’ye saldırdılar. Bu olayın ardından şehirde gergin bir hava oluştu. 20 Aralık tarihinde ise genellikle Alevi vatandaşların gittikleri bir kahve bombalandı ve TÖB-DER’e mensup iki öğretmen öldürüldü. İşte olaylar asıl bundan sonra kızıştı.

22 Aralık günü öğretmenlerin cenaze törenleri vardı. Bunu kendilerine tahrik malzemesi yapmak isteyenler fırsatı kaçırmayacaklardı. Öğretmenlerin cenazeleri hastane morgundan alınarak önce Meslek Lisesi’ne götürüldü ve burada tören yapıldı. Ardından da kortej eşliliğinde camiye götürülmeye başlandı. Günlerden cumaydı. Cuma namazından çıkan sağcılar ile bu cenaze kortejinin karşılaşması halinde büyük olaylar çıkabilirdi. Nitekim bunun farkında olan bazı vatandaşlar işyerlerini açmamışlar, sokağa çıkmamışlardı. Yani herkes Kahramanmaraş’taki gergin ve elektrikli havanın farkındaydı. Taraflar karşı karşıya geldiklerinde taşlı sopalı saldırılar başlamıştı. Halk “Alevilerin cenaze namazı kılınmaz.”, “Komünistlerin cenaze namazı kılınmaz.” gibi sloganlarla tahrik edilmeye çalışılmıştı.484 Caminin imamı da benzer yönde söylemlerde bulunarak halkı tahrik etmişti. Çatışmalar başladı ve öğretmenlerin cenazeleri ortada kaldı. Bu olaylar sırasında da üç kişi öldü.485 Burada galeyana gelen insanlar şehrin içlerine doğru yayıldılar ve silah sesleri artık aralıksız duyulmaya başlandı. Sokak aralarında çatışmalar yaşanmakta, evler yakılıp yıkılmaktaydı. Kahramanmaraş olaylarına bakan mahkemenin gerekçeli hükmünde cenaze olayları sırasında yaşanılanlar şu şekilde aktarılmaktaydı:

“Cenaze kortejinde... bulunanların eski Belediye Meydanı’na kadar etrafa herhangi bir saldırıda bulunmaları ve tahribat söz konusu değildir. Kortej hareket etmeden önce, kortejde bulunan şahısların üzerleri aranmış, kortej sopa, kırmızı boya ve fırçalardan arındırılmıştır. Kortej eski Belediye Meydanı'na geldikten ve orada Ulucami içinde, önünde ve çevresinde cenaze namazını kıldırtmamak korteji camiye sokmamak için

      

483 Devrimci Yol Savunması, s.260.

484 Ruscuklu, Demokrat Parti’den 12 Eylül’e, s.241.

toplanmış bir sağ grup görülerek durdurulduktan sonra, kortejde bulunan bazı şahıslar, etraftaki ağaçların dallarını kopararak sopa yapmışlardır. Ulucami önü ve çevresinde toplanmış olan gruptan taş, sopa, takunya atılmaya başlanmasından sonra, cenaze kortejinde bulunanlar tarafından karşılık verilmiştir. O ana kadar cenaze kortejindekilerin herhangi bir saldırgan durumu yoktu. Saldırgan durumda olan Ulucami içi, önü ve çevresinde toplanmış olan gruptu. (...) Cenaze kortejini oluşturan sol grup, karşıt grubun saldırısı üzerine cenazeleri yerde bırakarak dağılmış ve güvenlik kuvvetlerinin himayesinde olay yerinden uzaklaştırılmıştır.”486

Ertesi günün daha hareketli geçeceği aşikârdı. Çünkü 22 Aralık’ta cenazeleri kaldırılamayan öğretmenlerin cenazelerinin yanında, olaylar sırasında ölen üç sağcının da cenaze törenleri yapılacaktı. Bu gelişmeler Bakanlar Kurulunun olağanüstü toplanmasına neden olmuştu. Kabine alınacak önlemleri tartışırken muhalefette durumdan yararlanmaya çalışıyor, olaylardan hükümetin sorumlu olduğunu söylüyordu. Başta CHP İl Merkezi olmak üzere bazı kesimler yetkililere müracaat ederek yarının daha hareketli geçeceğini ve bunların önlenmesi için tedbirler alınmasını istemekteydiler. Yetkili makamlar ise gerekli önlemlerin alındığını ve endişe edilecek bir durumun bulunmadığını söylüyorlardı.487

23 Aralık günü olaylar daha da şiddetlenmişti. Belediye hoparlörlerinden tahrik edici anonslar yapılmaya başlanmıştı. Solcuların, Aleviler tarafından öldürülen din kardeşlerimizin cenazeleri kaldırılacaktır türünden anonslarına bir müddet sonra müdahale edildiyse de istenilen etki çoktan yaratılmıştı. Galeyana gelen insanlar silahlara sarılmışlar, CHP’lilerin ve Alevilerin evlerine ve dükkânlarına saldırmaya başlamışlardı. Alevilerin yoğun oldukları mahallerle giderek evlere uzun menzilli silahlarla saldırmaya, kadın, çocuk, genç demeden öldürmeye başlamışlardı. Hatta hastanelere kadar, vilayet konağına kadar gidilmişti. Kahramanmaraş’ta görevlerini yapan bazı memurlar aileleri ile birlikte vilayet konağına sığınmışlardı. Şehirdeki güvenlik güçlerinin yetersiz kaldığı görülünce Kayseri ve Gaziantep’ten takviye kuvvetler istenilmişti. Fakat bu isteğin yapılmasında geç kalınmıştı. Jetler ise alçak uçuşlar yaparak insanların vazgeçmelerini sağlamaya çalışıyorlardı. Olayları yerinde izlemek için İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun şehre gelmişlerdi.

      

486 Maraş Olayları Davası Gerekçeli Hüküm, s.296. Akt. Devrimci Yol Savunması, s.261.

Gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi fakat ertesi gün herkes yine sokaktaydı. Saldırganlar tüm güçleriyle saldırmaya devam ediyorlar, hatta civar il ve ilçelerden de gelenler oluyordu. 24 ve 25 Aralık tarihlerinde Kahramanmaraş büyük bir katliama sahne oldu. Alevi vatandaşların yaşadıkları mahallelere yönelen saldırganlar evleri içindeki insanlarla birlikte yakıyorlardı. Mahsur kalan insanları kurtarmaya giden polislerin üzerine de ateş açılıyordu. Alevi vatandaşların evleri işaretleniyor, bu işaretleri gören saldırganlar evleri ya ateşe veriyorlar ya da uzun menzilli silahlarla tarıyorlardı. Evlerin içindeki vatandaşlarda evler ile birlikte yanıyorlar ya da ateş sonucunda ölüyorlardı. 25 Aralık’ta evlerden çıkan cesetler ölü sayısını artırıyordu. Hatta polisin daha önceden girememiş olduğu bazı bölgelerde 16 ceset birden bulunuyordu. TİP, CHP, TÖB-DER, POL-DER binaları ile 210 ev ve 70 işyerinin yakılıp yıkıldığı haberleri duyuluyordu.488 25 Aralık’ta İçişleri Bakanı, bütün mahallelerde sükûnetin sağlandığını, evlerine dönemeyen 2500 Alevi vatandaşın askeri kışlalarda kaldığını, yeni takviye birliklerin şehre geleceğini ve olaylar tamamen yatışıncaya kadar eğitme ara verildiğini, açıklıyordu.489

Kahramanmaraş’taki durum bu halde iken siyasiler çözüm bulmak yerine birbirlerine saldırmayı tercih ediyorlardı. Ecevit, muhalefeti katilleri desteklemekle suçlarken, Demirel hükümetin nerede olduğunu soruyor, Türkeş katilleri Ecevit’in himaye ettiğini söylüyor ve Erbakan da Müslüman Türkiye diye bağıranların MSP üyesi olmadıklarını ifade ediyordu. Siyasiler bu tutumları ile 1970’li yılların tipik siyasetini yansıtıyorlar, bir araya gelerek çözüm bulmanın yerine karşılıklı suçlamalar ile sorunu daha da büyütüyorlardı.

25 Aralık’ta 13 ilde yani İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Elazığ, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Gaziantep, Kars, Malatya, Sivas ve Urfa’da sıkıyönetim ilan edilmesine karar verildi.490 Böylece 26 Aralık 1978 tarihinde saat 07.00’dan itibaren bu illerde sıkıyönetim ilan edilmiş oldu. Fakat bu sıkıyönetim bazı tartışmalara neden oldu. Hükümet sıkıyönetimin kapsamını dar tutmuş, muhalefetin isteklerine karşı direnmiş, bölücülük ve komünizm ile mücadeleyi sıkıyönetim görevine dahil etmeye yanaşmamıştı. Bu nedenle sıkıyönetim kapsamı ve görevleri hükümet ile iktidarın

      

488 Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950’den Günümüze), s.250.

489 Ruscuklu, Demokrat Partiden 12 Eylül’e, s. 245.

ilişkilerinin uzun süre gergin olmasına neden olmuştu.491 Kenan Evren, Ecevit’e Diyarbakır’ın neden sıkıyönetime dahil edilmediğini sormuş, Ecevit de bunu bile zor geçirdiğini, Diyarbakır’ı da dahil ederse muhalif milletvekillerinin itiraz edeceğini söylemişti.492

Kahramanmaraş olayları sonucunda 107 kişi ölmüştü.493 Yüzlerce kişi yaralanmış, yüzlerce ev ve işyeri tahrip edilmişti. Olaylar sonucunda Kahramanmaraş adeta bir savaş sonrası görünümüne bürünmüştü. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Kahramanmaraş olayları hakkında hazırladığı raporda bu olaylara dar bir bakış açısıyla bakılmaması, daha geniş açıdan bakılması gerektiği söylenmekteydi.494 Kahramanmaraş olayları sadece ülke içini değil, Türkiye’yi bir müddettir dikkatle izleyen dış dünyayı da ilgilendirmişti. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya birkaç hafta sonra katılacakları Guadeloupe zirvesinin gündemini Türkiye olarak değiştirmişlerdi.495

Bazı iddialara göre ise gerek Kahramanmaraş’ta olsun gerekse benzer içerikli diğer olaylarda olsun dış güçlerin parmağı vardır. Bu dış güç de ABD’dir. Ankara ABD Büyükelçiliği İkinci Kâtibi Alexander Pack, Kahramanmaraş olaylarından çok kısa bir süre önce Kahramanmaraş’ı ziyaret etmiştir. Yine aynı şekilde Çorum ve Amasya’ya da ziyaretlerde bulunmuştur. Bu üç ilin de Alevi-Sünni çatışmalarına sahne olan iller olmaları dikkat çekmektedir. Pack’in ziyaretlerinde bölgenin etnik ve mezhepsel yapıları ile ilgili sorular sorması dikkat çekmiştir.496

      

491 Rıfkı Salim Burçak, Türkiye’de Askeri Müdahalelerin Düşündürdükleri, Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Matbaası, Ankara 1988, s.20.

492 Kenan Evren, Kenan Evren’in Anıları, Cilt: 1. s.235.

493 Kahramanmaraş olaylarındaki ölü sayısı için farklı farklı rakamlar verilmektedir. 111, 107, 109 gibi rakamlar verilirken Kenan Evren ölü sayısının107 olduğunu söylemektedir. Bkz. Kenan Evren, 12

Eylül’den Önce ve Sonra… Ne Demişlerdi? Ne Dediler? Ne Diyorlar?, Milliyet Yay., İstanbul 1997, s.11. 494 Kahramanmaraş olaylarını anlatan bu raporda bu olayların ülkedeki diğer olaylardan bağımsız olmadığı, ülkenin diğer bölgelerinde de benzer tarzda olayların belki yöneticilerin uyanıklığı sayesinde önlenebildiği, Türkiye’nin konumu gereği tarih boyunca ihtilallere sahne olduğu, MC hükümeti döneminde Kahramanmaraş’taki önemli görevlere yanlış kişilerin getirildiği, ildeki Eğitim Enstitüsü’ne ise genellikle MHP yanlısı militanların atandıkları, CHP iktidarında ise tam karşıt görüştekilerin bu göreve getirildikleri ve dolayısıyla Maraş’ın hep yanlı idare ve örgütlenmelere sahne olduğu belirtilmiştir. Yine bu raporda Kahramanmaraş’taki Sünni halkın polisin taraf tuttuğuna inandığı, Yol-Su-Elektrik Teşkilatı ile Orman İdaresi imkânlarının Alevi vatandaşlara tahsis edildiği görünümünün oluştuğu anlatılmaktadır. Daha detaylı bilgi için bkz. Kenan Evren, Kenan Evren’in Anıları, Cilt: 1, s.230-234.

495 Birand, 12 Eylül: Saat 04.00, s.69.

Kahramanmaraş’taki olayların ne kadar dehşet verici olduğunun anlaşılması açısından bazı tanıkların Kahramanmaraş Olayları Davası’nda verdikleri ifadeler aşağıya alınacaktır:

Yörükselim Mahallesi’ndeki olayların tanıklarından;

Üsteğmen Zekai Çetiner: “(…) 24.111978 günü, Yörükselim mahallesindeki ölüleri topladığı, 10 kadar cesetten birisinin tamamen yanmış vaziyetle olduğunu; mahalledeki evlerin de tamamen yakılmış vaziyette olduklarını (...)”497 aktarıyor.

Kahramanmaraş Valisi Tahsin Soylu: “(…) 23.12.1978 günü sabah saat 09.00 sıralarında, Belediye hoparlörleri ile halkı tahrik edici ölüm ilanlarının yapıldığının telefonla Valiliğe ihbar edilmesi Üzerine, Belediye Başkanını telefonla evinde buldurarak, yayınların derhal durdurulması ve ilan metinlerinin Valiliğe gönderilmesini istediğini, bu ilanların MHP Merkez İlçe Başkanı, ÜGD ve diğer bir dernek tarafından yaptırıldığının anlaşıldığını; ilan metinlerinde ‘şehitlerimize yakışır bir şekilde cenazelerin kaldırılması için’ halka çağrıda bulunulduğunu ve bu ilan metni dışında bazı tahrik edici ifadelerin kullanıldığını; şehirde tansiyonun yüksek olması ve bazı grupların hastane civarında toplandığının öğrenilmesi üzerine, hukuk anlayışına göre valiliğin sokağa çıkma yasağı koymak yetkisi olmasına rağmen, saat 10.00'dan geçerli olmak üzere sokağa çıkma yasağı konularak, belediye hoparlörleriyle halka duyurulduğunu...”498 ifade ediyor.

Evlerin işaretlenmesi ile ilgili olarak;

482 iddianame nolu sanık Ali Korkulu: “24.12.1978 pazar günü evinde bulunduğu sırada komşularının öğleye doğru kaçmaya başladıklarını; ‘nereye kaçıyorsunuz, ne var’ diye sorduğunda, ‘Namık Kemal mahallesinde sağ, sol çatışması var, bundan korkup kaçıyoruz’ dediklerini; bu komşular mahalleyi terk etmeden önce Namık Kemal mahallesi tarafından büyük bir topluluğun gelmekte olduğunu; bu topluluğun evin ön tarafındaki odanın penceresinin önüne yığıldığını; burada ‘üzerinde yazı bulunan evleri yakın, diğer evlere dokunmayın’ diye bir ses geldiğini; bunu

      

497 Devrimci Yol Savunması, s.266.

söyleyenin kim olduğunu bilmediğini; olay öncesinde evlerin duvarlarında böyle yazılar gördüğünü.”499 aktarmaktadır.

MHP’liler ise Maraş Olaylarından birkaç ay önce MHP’nin Maraş milletvekili Yusuf Özbaş’ın Maraş’la ilgili bir rapor hazırladığını, bu raporda YSE’nin (Yol-Su-Elektrik) araçları ve başka yollarla Maraş’a silahların sokulduğunu, uzun namlulu silahlar da dahil olmak üzere çeşitli silahların Maraş’a getirildiğini, burada bir şeylere hazırlık yapıldığını söylediklerini ama Başbakan Ecevit’in ise hiç oralı olmadığını söylemektedirler.500

Kahramanmaraş olaylarını dış basında yakından takip etmiştir. Çıkan yazılarda genellikle sağ-sol veya Sünni-Alevi çatışmalarına değinilmiştir. Fakat iki haber siyaset ve iç savaşa işaret etmeleri bağlamında dikkat çekmektedirler:

“La Cite- 26 Aralık 1978”501

“... Sağcılar ‘Komünistlere ölüm, Müslüman Türkiye, kahrolsun Şiiler,’ sloganlarıyla solculara ait evleri ve işyerlerini tahrip etmişlerdir. Türkiye’de siyasal anarşi bazı çevreler tarafından tahrik edilmektedir. Böylece ülke iç savaşa itilmektedir…”

“Le Monde- 24 Aralık 1978”502

“... Kahramanmaraş'taki olayları artık sadece ‘terörizm’ sözcüğü ile nitelemek imkansızdır ... Siyasal rekabet, mezhep çatışmalarına meydan verebilir ...”

Görüldüğü gibi yabancı basında olayları yakından takip etmiş, Türkiye’deki gidişatı iç savaş olarak yorumlamışlardır. Kahramanmaraş olayları yakın tarihe adeta kanlı bir leke olarak geçmiştir. O zamana kadar bir arada sorunsuzca yaşayan insanlar bu tarihten itibaren birbirlerini düşman olarak görmeye başlamışlardır. Bu durum ülkenin diğer bölgelerine de sıçramıştır.

      

499 Devrimci Yol Savunması, s.289.

500 Osman Çakır, Nevzat Kösoğlu ile Söyleşiler Hatıralar yahut Bir Vatan Kurtarma Hikayesi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2008, s.316.

501 Ruscuklu, Demokrat Partiden 12 Eylül’e, s.238.