• Sonuç bulunamadı

Demirel’in Azınlık Hükümeti

2.2. 1973 GENEL SEÇİMLERİ

5) Tüm vergi ve sigorta primi ceza ve zamları, asıllarının 8 ay zarfında ödenmesi şartıyla sınırsız olarak affedilmiştir.”297

2.4. I. MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETİ

2.5.5. Demirel’in Azınlık Hükümeti

Ecevit’in istifası üzerine Demirel 12 Kasım’da bir azınlık hükümeti kurdu. İş çevreleri ve askerler yine bir CHP-AP koalisyonu istiyorlardı fakat bu hiçbir zaman için gerçekleşmeyecekti. Demirel yaptığı ilk açıklamada III. MC hükümetini kuramayacağını söylemişti. Eski ortakları ile tekrar bir koalisyon kurmak yerine onların dışarıdan desteği ile bir azınlık hükümeti kurmayı düşünüyordu. Bu nedenle eski ortaklarına ziyaretlerde bulundu. İlk ziyaretini Alparslan Türkeş’e yaptı. Türkeş ziyaret sırasında Demirel’e kahve ikram etmiş ve daha kahveler bitmeden “Sayın Demirel, öyle sanıyorum ki, bana olan ziyaretiniz çok kısa sürecek… Zira bana bir şey anlatmanıza gerek yok… Sizin kuracağınız bir azınlık hükümetini, hiçbir ön şart ileri sürmeden destekleyeceğiz” demişti. Ziyaretten dönen Demirel bu olayı arkadaşlarına anlatıyor ve “Duygulandım… Türkeş, beni çok duygulandırdı... Türkeş siyasetin düze çıkması için inanılmaz bir gayret gösteriyor… Kim der ki, o eski bir ihtilalci” diyerek memnuniyetini dile getiriyordu.448

      

446 Turan, Darbe Arası Türkiye….., s.129.

447Ahmet Çobanoğlu, 12 Eylül’ün Getirdikleri-Götürdükleri ve C.H.P.nin Serüveni, Konya 1992, s.3.

448 Yavuz Donat, Cumhuriyetin Kara Kutusu Süleyman Demirel Anlatıyor, Merkez Kitaplar, İstanbul 2005, s.15-16.

Bu gelişmeler sonucunda sağ partiler AP’yi destekleme kararı aldılar ve hükümet 25 Kasım’da güvenoyu aldı.449

Demirel hükümeti de 1973 yılından beri kurulan hükümetlerin karşılaştıkları ülke koşullarından farklı koşullar ile karşılaşmadı. Anarşi ve terör yine gündemin birinci maddesiydi. ABD’nin 1978 yılında ambargoyu kaldırmış olmasına rağmen ekonomik problemler yine devam ediyordu. Türkiye’nin yabancı kredileri tükenmiş, petrol ihtiyacını bile karşılayamaz hale gelmişti. 1979-1980 kışında ülke ciddi bir yakıt sıkıntısı ile karşı karşıya kalmıştı. Hastanelerde bile bu sıkıntılar yaşanılıyor, hayat kurtaran kurumlara elektrik dahi verilemiyordu. Temel maddeler bile temin edilemiyor, uzun kuyruklar oluşuyordu. Ülke II. Dünya Savaşı yıllarındaki ekonomik sıkıntılara eşdeğer sıkıntılar yaşıyordu.450 Bu ekonomik sıkıntılara önlem olarak 24 Ocak Kararları uygulamaya konuluyordu. Demirel’in azınlık hükümetinin en önemli icraatlarından birisi de bu Kararlardı.

2.5.5.1. 24 Ocak Kararları

1973 ve 1977 yıllarında petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte meydana gelen ekonomik krizden Türkiye’de nasibini almıştı. Zaten bahsi geçen dönemde Türkiye büyük bir ekonomik bunalım yaşamakta, Türk lirasının defalarca devalüe edilmesi bir sonuç vermemekte ve dışarıdan kredi alımlarında sıkıntı çekilmekteydi. 1979 yılının sonlarına gelindiğinde Türkiye öyle bir haldeydi ki o yıl borç ödemeyi erteleyemez ise tekrar borç ödeyemez hale gelecekti. Dünyadaki kredi faizleri yükselmiş ve dolar da iyice yükselişe geçmişti. Türkiye kredi güvenilirliğini yitirmiş ve uluslararası konjonktürde de kredi verebilecek ülke bulmada sıkıntı yaşamıştı.451 1979 yılında enflasyon % 81,4’e yükselmişti. Merkez Bankası etkinliğini yitirmiş, ekonomik gelişmeler orta ve dar gelirli vatandaşların aleyhine gelişmişti. Yatırımlar durmuştu. Ekonominin bu kötü gidişinde siyasi istikrarsızlık da etkili oluyordu. Çünkü kurulan hükümetler zayıf hükümetlerdi. Parlamento üzerine düşen görevi tam anlamıyla

      

449 Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye 1945-1980, s.354.

450 Mango, Türkiye ve Türkler….., s.89.

yapamıyordu452 ve terörle mücadeleye de büyük harcamalar yapılıyordu. İşte bu nedenler 24 Ocak Kararları’nın yürürlüğe sokulmasına neden olmuşlardı.

Ülkede yaşanan krizi atlatmak amacıyla 24 Ocak Ekonomik İstikrar Kararları adı verilen istikrar programı uygulamaya başlanmıştır. Bu istikrar programının mimarı Başbakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı Turgut Özal’dır. Bu kararlar ile birlikte bir takım ekonomik önlemler alınmış ve uygulanmakta olan ithal ikameci sanayileşme stratejisine dayalı planlı ekonomi politikası sonlandırılmıştır.453 Kararlar ile birlikte Türkiye yıllardır resmi ekonomi politikası olarak benimsediği karma ekonomi modelinden serbest ekonomi modeline geçiş yapmıştır.

Ülkeyi ekonomik krizden kurtarmayı amaçlayan ve 12 Eylül’den sonrada uygulamasına devam edilen 24 Ocak Kararları’nın başlıca unsurları şöyleydi:

 “Türk Lirasını devalüe ettikten sonra kontrollü biçimde dalgalanmaya bırakmak.

 İhracatın kredi vb. teşviklerle özendirilmesi, ithalatın serbestleştirilmesi.  Sadece dövizin değil diğer fiyatların oluşumunun da piyasaya, arz ve talep

güçlerine bırakılması ve çoğu maldaki kamu sübvansiyonlarının kaldırılması.

 Faiz oranlarının yükseltilmesi, daha sonra da dövizde olduğu gibi denetimli bir biçimde serbest bırakılması.

 Ekonomide kamu kesiminin ağırlığının azaltılması ve KİT açıklarının sürekli zamlarla karşılanması.”454

Aslında bir kemer sıkma politikası olan 24 Ocak Kararları’nın kısa vadeli ve uzun vadeli olmak üzere iki yönlü hedefleri vardı. Kısa vadeli hedefleri sıkı bir istikrar programı uygulamak iken, uzun vadeli hedefleri ise ekonomiyi dünya pazarına daha fazla açmak, ihracata daha fazla önem verilmesini sağlamak ve devletin ekonomi içerisindeki yerini sermaye kesimlerinin çıkarları doğrultusunda yapılandırmaktı.455

      

452 Fikret Başkaya, Devletçilikten 24 Ocak Kararlarına-Türkiye Ekonomisi’nde İki Bunalım Dönemi, Maki Basın Yayın, Ankara 2005, s.186-187.

453 Mehmet Rauf Kesici, “Türkiye Ekonomisinin Yüksek Büyüme Evresinde İstihdam ve İşsizlik”, “İş-Güç” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Temmuz 2010, 12 (3), s.11.

454 Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi, s.258.

455 Emel Yiğittürk Ekiyor, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin Sonuçlarının Romanlar Aracılığı İle Analizi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2005, s.47.

Turgut Özal, 24 Ocak Kararları’nın askerlere anlatılması gerektiğine inanıyordu. Çünkü 1979 yılının Aralık ayında verilmiş olan bir uyarı mektubu vardı. Yani askerin huzursuz olduğunun farkındaydı. Bu nedenle Demirel’in onayını alarak Genelkurmay Başkanlığı’nda askerlere bir brifing verdi. Bu brifingde askerlere 2,5 saat boyunca 24 Ocak Kararları’nı anlattı.456 Özal’ı 60 kadar asker dinlemişti. Konuşmanın sonunda Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Ulusu, Turgut Özal’a teşekkür ederek, çok güzel bir brifing olduğunu söylemişlerdi.

24 Ocak Kararları’nın genellikle olumsuz tepki aldığı görülmektedir. Çünkü kararlar ile birlikte işçi ücretleri düşürülmüş, faiz oranları yükselmiş, işçi ve memurların durumları daha da kötüleşmişti. Hatta 24 Ocak Kararları’nın 12 Eylül’ü planlayan ABD tarafından aldırıldığını dahi ileri sürenler vardır. Server Tanilli de bunlardan birisidir.457 12 Eylül’ün 24 Ocak Kararları’nı uygulamak için yapıldığını iddia edenler de vardır. Bu ihtimal pek de olası değildir. 12 Eylül döneminde Kararların uygulamaya devam ettiği doğrudur. Fakat sırf bu kararlar için yapılmış olması da büyük bir ithamdır. Nitekim Tanel Demirel de ekonomik nedenlerin 12 Eylül’ün sebeplerinden sadece bir tanesi olduğunu fakat sadece 24 Ocak’ı uygulamak için yapılmadığını belirtmektedir.458

24 Ocak Kararları’nın Türkiye’ye getirileri tartışılmakla birlikte siyasete önemli bir isim kazandırmıştır. Bu isim Turgut Özal’dır. Özal, askeri yönetim döneminde Başbakan Yardımcısı olacak ve 24 Ocak Kararları’nı uygulamaya devam edecektir. 12 Eylül öncesinde ekonominin suflörlüğünü yapan Özal, darbe sonrasında ekonominin baş aktörü haline gelmiştir.459

      

456 Yaşar, Yeter Söz Milletin….., s.138-139.

457 Server Tanilli’nin konu ile ilgili görüşleri için bkz. Halit Çelenk, 12 Eylül ve Hukuk, Onur Yay., Ankara 1988, s.24.

458 Tanel Demirel, “12 Eylül’e Doğru Ordu ve Demokrasi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 56-4, s.48.

2.6. 1978-1979 YILLARINDA GERÇEKLEŞEN ŞİDDET OLAYLARI

1978-1979 yılları Türkiye için adeta kanın eksik olmadığı yıllar olmuştur. Her geçen gün olay, ölü ve yaralı sayıları artmaya devam etmiştir. İşine giden insanlar, okuluna giden öğrenciler sokakta bir kaza kurşununa kurban gidebilmişlerdir. Çocuklarını okula gönderen anne babalar akşam okuldan sağ dönüp dönmeyecekleri konusunda endişe taşır olmuşlardır. Öğrenciler üniversitelerde kamplaşmışlar, boykotlar ve işgaller yüzünden dersler yapılamaz olmuştur. Şehirlerde başlayan mücadeleler ise sağ ve sol çatışmalarının ötesine geçerek Alevi-Sünni çatışmalarına dönüşmüştür. Bu olaylar sonucunda pek çok vatandaş yaralanmış, ölmüş ve evler ile işyerleri tahrip edilmiştir. Sanki ayrılıkçı tohumlar görünmeyen güçler tarafından ülke topraklarına serpilmiş ve şimdide meyvelerini vermeye başlamıştı. Olayların artmasında taraflar birbirlerini suçlar olmuşlardı. Sıkıyönetim komutanları olayları engellemek için gereken yetkilerin tam olarak kendilerine verilmediğini ileri sürerlerken, siyasiler de asker ve emniyet güçlerinin görevlerini yeterince yerine getirmediklerini iddia etmişlerdir. Ülkede yaşanılan ekonomik ve siyasi bunalımlara bir de toplumsal olaylar eklenince 12 Eylül’e giden süreç hızlanmıştır. Konunun anlaşılır kılınması açısından darbecilerin müdahalede bulunmalarının nedenlerinden birisi olarak gösterdikleri kardeş savaşı ve toplumsal olayların önemlilerine değinmek yararlı olacaktır. Çünkü bu olaylara bakılmadan ülke üzerinde oynanan oyunları anlamak mümkün değildir. Bu bağlamdaki başlıca olaylar şunlardı: