• Sonuç bulunamadı

Marcel Duchamp‟ın (1887-1968) ilk dönem çalıĢmaları post-empresyonist ve kübist etkiler taĢıyan resimlerdir. Kısa bir süre sonra, sadece bir sene devam ettiği Julian Akademisi‟ni bıraktığı gibi, bu tür çalıĢmaları da bırakarak, sanat yapıtının sadece bir seyir nesnesi değil, zihnin somut ifadesi olması gerektiği düĢüncesiyle yeni arayıĢlara girer. Böylece hazır yapım (ready-made) iĢleri ortaya çıkar. KuĢkusuz en ünlüsü R.Mutt takma adıyla imzaladığı, ters çevrilerek bir kaideye oturtulmuĢ bir pisuar olan “ÇeĢme”dir (Fountain, 1917). Bu çalıĢma, hazır yapım ve üstelik dıĢkılamaya yarayan bir nesne olması dolayısıyla çoğu kiĢi tarafından rahatsız edici bulunmuĢtur. Ancak o artık bir pisuar değil, sanatçısının adlandırdığı “ÇeĢme” adıyla tanımlanmıĢ bir sanat eseridir. Duchamp bu çalıĢmasıyla sanat geleneğine meydan okur. Sanatçı ve sanat eserinin ne olduğuna dair tanımlamaların yeniden ele alınmasını sağlar.

Bir diğer meydan okuma, röprodüksiyonlar üzerinde yaptığı oynamalarla bunu kendi sanat eseri olarak kabul ettiği çalıĢmalardır. En bilineni Leonardo da Vinci‟nin Mona Lisa röprodüksiyonu üzerine bıyık ve sakal çizerek buna “L.H.O.O.Q.” (1919) ismini verdiği çalıĢmadır. Böylece dünyanın en ünlü eserlerinden birini erkekleĢtirerek kendine maleder.

1915-23 yılları arasında, iki büyük cam panel arasına yerleĢtirdiği çeĢitli materyallerden oluĢan “Büyük Cam” üzerinde çalıĢır. 1934‟de, içinde çoğunlukla Büyük Cam‟la ilgili taslak ve yazılarının bulunduğu “La Boîte verte”dan (YeĢil Kutu) 300 adet üretir. Duchamp 1930‟larda Sürrealistlerle birlikte birkaç ortak çalıĢmaya katılır. 1942 yılında tamamen New York‟a yerleĢir.

Marcel Duchamp 1936-1941 yılları arasında, en önemli iĢlerinden 69 adetinin minyatür versiyonlarını “La boîte-en-valise” (Valiz Ġçinde Kutu) adını verdiği taĢınabilir bir kutu/valiz içerisine yerleĢtirdiği bir düzenek yapar. Orijinal eserlerinin collotype baskılarını alır ve bunları elle renklendirerek boyamayı tercih eder (eski kartpostallarda da aynı yöntem uygulanır). Yıllar sonra bu kutunun iki versiyonlu kopyaları üretilir: 300 kopyadan oluĢan standart edisyon ve orijinal bir parçayla sunulan 24 kopyadan oluĢan lüks edisyon. Standart edisyondan farklı olarak lüks kutular valizde sunulur ve sahibine ithaf edilmiĢtir. “Standart edisyonun bir kısmı John Cage‟in karısı Xenia (1947‟den 1952‟ye), Iliazd olarak bilinen fotoğrafçı Ilia Zdanevitch (1952‟den 1958‟e) ve üvey kızı Jackie Monnier (1961‟den 1971‟e) tarafından üretilmiştir.”214

Resim 26, Marcel Duchamp, Valiz Ġçinde Kutu, 1936-1941

Marcel Duchamp, artık sanat eseri üretmeyi bıraktığı için mi, yoksa bunun sanatsal bir eylem olduğunu düĢündüğünden dolayı mı eserlerinin kopyalarını üretmeye baĢlamıĢtır? Yoksa dönemin değiĢen siyasi yapısı nedeniyle eserlerini

214

Louis Cummins, Undermining The Museum: The Rhetorics of Michael Asher, Marcel

Broodthaers, Daniel Buren, Hans Haacke and Louise Lawler, Graduate Faculty in Art History,

barbarca bir yıkımdan korumak istediği için mi elde taĢınabilir bu kutuyu üretmiĢtir? Dönemin siyasal yapısı sıkıntı vericidir, öyle ki Duchamp sahte pasaportla, elinde “Valiz içinde Kutu”suyla Paris‟ten ayrılmak zorunda kalmıĢtır. Valiz içinde Kutu ile Duchamp sanat nesnesi kavramını yeniden tanımlamıĢ, sanatsal üretim modelleri ortaya koymuĢtur. Birçok çalıĢmasının yer aldığı bu kutu bir retrospektif sunar. Ancak, eserlerinin minyatürleri veya röprodüksiyonları aslında sadece bir kopya değil, yeniden üretilmiĢ bir sanat eseridir. Bir çanta dolusu sanat eseri, sergileme mekanı kendi içinde olan portatif bir müze yaratmıĢtır Duchamp.

“Valiz içinde Kutu”, bir düzenleme, bir tanzim ve etiketleme sistemi olarak temsilin nasıl sanatsal olabileceğinin göstergesidir. Artistik üretim bir yandan tanzim, etiketleme gibi çeĢitli röprodüksiyon ve düzenleme iĢlerinin de olduğu bir sistemdir. Valiz içinde Kutu çoklu bir derleme olarak sanat eserlerinin biricikliğine bir meydan okuyuĢtur. Ayrıca müzelerin eserleri tek ve özerk olarak izole eden sunumuna karĢılık, kendi organik gövdesinde yer alan bir örnektir bu çalıĢma. Duchamp, en önemli iĢlerini bir bavul içine yerleĢtirerek müzenin sınırları içinden çekip alır. Bu çalıĢma, Duchamp‟ın iĢlerinde röprodüksiyonun öneminin altını çizer; kopyaları üzerinden eserlerini ölümsüzleĢtirmek anlamında değil ama öğelerin yeniden bir araya getirilmesiyle oluĢturulmuĢ sanatsal üretimi yeniden tanımlamak içindir.215

“Hazır nesne, vaktiyle yüksek sanatın söyleminden ve bu sanatın biriciklik aura‟sı yaratan nesnelerinden kopuşu temsil ediyordu. Duchamp, müzesi sayesinde bu hazır nesne söylemini teknik röprodüksiyon söylemiyle ikiye katlar. Dolayısıyla hazır nesne özünü ve gücünü yitirir. Hazır nesnelerin, alılmama ve kurumsallaşma yönündeki kültürel süreçte maruz kaldığı bu yitim, küçültülmüş röprodüksiyonlarında en açık ifadesini bulur.”216

Marcel Duchamp‟ın “Valiz içinde Kutu”su hem baĢlı baĢına tek bir sanat eseri, hem de tüm sanat çalıĢmalarının içinde olduğu portatif bir müze modelidir.

215 Dalia Judovitz, Unpacking Duchamp: Art in Transit, University of California Press, 1998, s. 4-5 216 Benjamin Buchloh, “Sanatçılar ve Müzeleri: El Lissitski, Marcel Duchamp, Marcel Broodthaers”,

Üretildiği tarihten yirmi küsur yıl sonra birçok sanatçı için ilham kaynağı olmuĢ, birçok sanatçı kendi kiĢisel müzesini inĢa etmiĢtir. Bunlardan en romantiği kuĢkusuz, bir zamanlar Valiz içinde Kutu‟nun kopyalarının üretiminde de çalıĢmıĢ olan Joseph Cornell‟dir. Bir wunderkammer sahibinin hayatın gizemini çözmeye çalıĢtığı nesneleri biriktirdiği gibi, Cornell de kendisi için bir anlamı olan her türlü nesneyi düzenlediği kabinler meydana getirir. Sophie Calle ise her yıl doğum gününde aldığı hediyeleri, yıllara ayırarak bir düzenek içersinde sergiler.