• Sonuç bulunamadı

D- Özel ArĢivler

1- Gertrude Bell ArĢivi

Ġngiliz Gertrude Bell (1868-1926) için tarihçi, arkeolog, dağcı, yazar, fotoğrafçı, müzeci, yedi dil bilen ve edebi çeviriler yapan bir poligot, Ortadoğu‟nun siyasi haritasını çizen politik analist ve ajan tanımlamalarının hepsini kullanabiliriz. Birinci Dünya SavaĢı sırasında Irak‟ın Osmanlı Devleti‟ne karĢı bağımsızlığını kazanmasında ve kralın seçilmesinde onun stratejileri belirleyici olmuĢ ve tavsiyeleri dikkate alınmıĢtır. Öğrencisi, „Arabistanlı Lawrence‟ olarak da bilinen ajan Thomas Edward Lawrence‟dır. Bell‟in arkeoloji araĢtırmalarının, politik çalıĢmaları için bir araç olduğu düĢünülür.

“Gertrude Bell‟in arkeolog kişiliği siyasi kişiliğini örtmesi için bir araç olarak görülmüştür. Bu aslında Osmanlı topraklarında hâkimiyet kurmak isteyen İngiliz Devlet politikasının bir sonucudur. Gertrude Bell‟den yıllar önce bölgede hâkimiyet kurmak isteyen İngiliz hükümeti buraya yine meşhur bir arkeolog olan Sir Henry Layard‟ı göndermiş, Henry Layard arkeolojik kazı amacıyla bölgedeki etnik unsurlar hakkında raporlar hazırlamıştır. Osmanlı topraklarını tanıdıktan sonra da İstanbul‟a İngiliz büyükelçisi olarak atanmış, Paris antlaşması sırasında da Kıbrıs‟ı İngiltere garantörlüğü altına sokmuştur.”147

Siyasi kiĢiliği bir yana, onun Ortadoğu‟da ve Anadolu‟da yaptığı inceleme ve arkeolojik çalıĢmalar, çektiği fotoğraflar ve tuttuğu notlar, yazdığı kitapları günümüzde sanat tarihçileri, arkeologlar ve kültür tarihiyle ilgilenenler için zengin bir kaynak olmuĢtur.

Bell 1907 yılında Anadolu‟ya bir seyahat yapar. Ġzmir üzerinden, Manisa ve Isparta‟ya gelen Bell, burada yaptığı gezi ve gözlemlerin ardından Konya‟ya gelir, burada meĢhur arkeolog Ramsey‟le buluĢarak Karaman‟ın 40 kilometre kuzeyindeki Karadağ bölgesine gider ve meĢhur Binbir Kilise kazılarına katılır. Bu çalıĢma da

147 Mehmet Ġpçioğlu, “Gertrude Bell‟in Anılarında Konya”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler

“The Thousand and One Churches” adıyla yayınlanmıĢtır. Bell, MadenĢehri ve Değleören adlı yerlerde yaptığı kazıların ardından Konya‟ya gelir. Meram ve Sille‟de incelemelerde bulunur. Burada tuttuğu günlükler ve notlar "Notes on a Journey through Cilicia and Lycaonia" adı altında Revue Archeoîogigue‟de yayınlanmıĢtır.148

Resim 16, Gertrude Bell, Ġlyas Bey Cami, Milet, Nisan 1907

Gertrude Bell‟e ait fotoğraflar, günlükler, mektuplar ve belgeler kız kardeĢi tarafından Newcastle Üniversitesine bağıĢlanmıĢtır. Üniversite kütüphanesinin “özel koleksiyonlar bölümünde” bulunan tüm bu görsel ve yazılı dokümanlar, aynı zamanda taranarak sanal bir arĢiv meydana getirilir. YaklaĢık 1600 adet mektup ve günlükleri, yaklaĢık 7000 adet arkeoloji ve seyahat fotoğrafları yer alır. 1913-15 yılları arasında niĢanlısı subay Charles Doughty-Wylie‟e ile yazıĢtığı mektuplar da bu koleksiyondadır. Wylie 1915 yılında Çanakkale savaĢında yaĢamını yitirir.

148 Ġpçioğlu, a.g.e., s. 251

Resim 17, Gertrude Bell, Diyarbakır Surları, Haziran 1909

Bell Türkiye‟ye 1905, 1907, 1909, 1911 yıllarında yaptığı seyahatler sırasında çok sayıda fotoğraf çeker ve düzenli olarak günlüğüne notlar alır. Hem fotoğrafların hem de günlüklerin günümüze kadar korunabilmesi ve sanal ortama aktarılması sayesinde, gün gün, Gertrude Bell‟in seyahatinin rotasını, buraların fotoğraflarını ve günlüğünden de buralara dair bilgi ve kendi yorumlarını okumak mümkündür. Özellikle sanat tarihi araĢtırmacıları için inanılmaz bir kaynak sunar bu belgeler. Tarihi mekânları fotoğraflarken her cephesini fotoğraflamaya özen gösteren Bell, yönünü de belirten notlar alır. Genel planlar, dıĢ cephe, iç mekan ve ayrıntı fotoğrafları sayesinde o yapının veya bölgenin karakteristiği görsel olarak tanımlanmıĢtır. Farklı formatlarda fotoğraf makinesi kullanarak, fotografik açıdan da zengin bir dil geliĢtirir. Türkiye fotoğraflarındaki panoramik çekimler muhtemelen ilk olması bakımından önemli bir yere sahiptir. Bell, manzara ve arkeoloji fotoğraflarının yanı sıra portreler de çekmiĢtir. Kendisine rehberlik edenleri, köylüleri, Yörükleri, askerleri ve çiftçileri, isim ve kimlik bilgileriyle not almıĢtır. Böylece coğrafyanın kozmopolit yapısı da ortaya çıkar. “… Rum ve Müslümanlardan oluşan küçük bir köy. Rum çiftçi bana hoş geldiniz demek için yanıma geldi ve bir bardak süt ikram etti. Çok hoş bir karısı vardı ve benimle Fransızca konuşmak istedi. Ancak artık Türkçeyi akışkan bir şekilde konuşabiliyordum.”149

Resim 18, Gertrude Bell, Çiftçinin Karısı, G‟ijelli, Mayıs 1907 Resim 19, Gertrude Bell, Alaattin Cami, Aslan ve Fattuh, Konya, 1905

Gertrude Bell‟in notları, onun sıradan bir gezgin değil de sanat tarihi konusunda bilgili olduğunun kanıtını sunar. Üstelik notlarından dönemin siyasi hareketliliğini öğrenmek de mümkündür. Yolda karĢılaĢtıkları kiĢilerle sohbetlerinde, o bölge ve genel olarak Osmanlı Devleti ve yönetimi üzerine yorumlarda bulunmaktadır.

Batıdan doğuya kadar birçok yeri dolaĢmıĢ olan Bell‟in sadece Türkiye seyahati sırasında çektiği fotoğrafları ve notlarını değerlendirmek istesek, sanat tarihi ve fotoğraf açısından önemli saptamalar bulmak ve geliĢtirmek mümkün olacaktır. Örneğin Gertrude Bell‟in izlediği rotayı izleyerek fotoğraflamak ve belki de onun gibi bir günlük tutmak, ilginç sonuçlar yaratan bir proje olabilir. Arkeologların, artık ayakta olmayan eserlerin fotoğraflarının ve Bell‟in notlarının eĢliğinde yeni saptamalarda bulunmaları mümkün olabilir. Edebiyatçılar için Bell‟in günlükleri ve mektupları ilham kaynağı olabilir. Tarihçiler, yüz yıl öncesinin notlarından günümüze dair yeni yorumlarda bulunabilir. Tüm bu çalıĢmaların kaynağı elbette Gertrude Bell‟in belgelerinin günümüze kadar korunmuĢ olması, bir kütüphaneye bağıĢlanması ve dijital ortama aktarılarak paylaĢıma açık hale gelmesi sayesindedir.

Belgelerin orijinalleri Ġngiltere‟de görülebilir, ancak bu imkâna sahip olamayanlar için internet üzerinden ulaĢım, araĢtırmacılara ve ilgili kiĢilere üretim olanaklarının kapısını açar.

Resim 20, Gertrude Bell, ġeytan Dağı, 1905

Gertrude Bell Bağdat Arkeoloji Müzesi‟nin kurucusudur. Ne yazık ki bu müze 2003 yılında Amerikan iĢgali sırasında yıkılır ve yağmalanır. 1926 yılında Bell intihar eder ve Bağdat‟a gömülür. Onun tutkuyla bağlı olduğu Irak‟ta ruhsal olarak çöküĢü ve yine tutkuyla kurduğu müzenin yok oluĢu arasında sanki bir kader birliği vardır. Zamanında Irak‟ın Osmanlı Devleti‟nden bağımsızlığını kazanması ve Ġngilizlerin himayesine girmesinde etkili rolü olmuĢtur Bell‟in. Irak bir yüzyılda birçok siyasi değiĢim geçirir. Ġlginç olan, bir yüzyıldır ayakta olan müzenin, en önemli sanat kurumlarına sahip olan Amerika‟nın göz yumması sonucu yok olmasıdır. Zaten günümüze ulaĢan Gertrude Bell ArĢivi de kiĢisel inisiyatif ürünüdür. Aslolan insandır.