• Sonuç bulunamadı

Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)

1.2. Açık Deniz Kavramı

1.2.2. Açık Denizlerin Ġstisnai Rejimler

1.2.2.3. Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)

MEB kavramı, milletlerarası hukuka Üçüncü Deniz Hukuku Konferansı ile giren, yeni bir kavramdır. Ekonomik bölge, karasuların ölçülmeye baĢlandığı esas hattan hesaplanmak üzere en çok iki yüz mil geniĢlikteki deniz alanlarının deniz yatağı ve toprak altının ve ayrıca üzerindeki suların canlı olan ve olmayan doğal kaynakları üzerinde kıyı devletlerine bazı ekonomik hakların tanınmasını öngören bir kavramdır (Toluner, 1996: s. 91).

87

MEB kavramı 23 Temmuz 1947 tarihli ġili‟nin kıta sahanlığı ve ona bitiĢik 200 millik bir alan üzerinde egemenlik iddiasında bulunduğu baĢkanlık açıklamasıyla devlet uygulamalarına girmiĢtir. Bu iddianın açık denizlerdeki seyrüsefer serbestliği hakkını etkilemeyeceği ve müdahalede bulunulmayacağı yine bildiri metninde düzenlenmiĢtir. Bu kararlarda, bölgenin ülkesel statüye sahip olmadığı, yalnızca doğal kaynakların ve ilgili yetkilerin kullanımının amaçlandığı belirtilmiĢtir. Daha sonra Peru, 1 Ağustos 1947‟de ve benzer Ģekilde, diğer devletlerin kıyıdan 200 mile ulaĢan bir deniz alanında seyrüsefer serbestilerini engellemeyen bir koruma, saklama ve araĢtırma bölgesi kurma bildirisini açıklamıĢtır (Lupinacci, 1984: s. 75; Dyke, 2005: s. 108).

MEB kavramı bazı Latin Amerika devletlerince 1945‟lerden sonra uygulanan 200 millik miras denizi (patrimonial sea) kavramı ile 1960‟ların baĢında ortaya çıkan balıkçılık bölgesi (fishery zone) kavramlarının etkisi altında ortaya çıkmıĢtır (Pazarcı, 2006: s. 77; Pazarcı, 2005: s. 361). Devletlerin ekonomik etki alanlarını geniĢletme ve denizdeki doğal kaynaklara sahip olma çabalarının sonucu Ģekillenen kavram, baĢlangıçta az geliĢmiĢ devletlerin az geliĢmiĢlik çemberini kırmalarına yardımcı olacak bir faktör olarak değerlendirilip savunulsa da, kısa sürede kavramın ortaya çıkaracağı çıkar çatıĢmaları ve çözümündeki güçlükler anlaĢılmıĢtır (Toluner, 1996: s. 272). MEB‟e iliĢkin hükümler 1982 BMDHS‟nin 55-85‟inci maddeleri arasında düzenlenmiĢtir.

Kıyı devleti MEB üzerinde, bir kısmı ekonomik nitelikte olan ve bir kısmı da bu deniz alanında bazı yetkilerin uygulanmasını içeren egemen haklara sahiptir. Kıyı devletinin MEB'de sahip olduğu ekonomik nitelikli haklarını iki ayrı grupta toplayabiliriz. Bunlardan birincisi, 200 mile kadar olan bölgenin su kütlesi, deniz yatağı ve toprak altındaki doğal kaynaklar üzerindeki hakları; diğeri ise belirtilen deniz alanının iĢletilmesi ile ilgili olan haklardır (BMDHS, 1982: mad. 56,86).

Dolayısıyla, MEB‟de kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerinde sahip olduğu haklar, Kıta Sahanlığı üzerinde sahip olunan haklar ile bunlara ek olarak su tabakasında sahip olunan ekonomik hakları içermektedir. Doğal kaynaklar üzerinde

88

sahip olunan bu haklar kıyı devletine; bunları arama, iĢletme, koruma ve düzenleme yetkileri sağlamaktadır.

Diğer taraftan, kıyı devleti MEB‟de avlanılacak canlı kaynakların miktarını saptamak hakkına sahiptir. Bunu yaparken, aĢırı avlanma nedeniyle canlı kaynakların tükenmesini önlemek ve bu kaynaklardan en yüksek verim alınacak Ģekilde gerekli önlemleri almak ve bu konuda iĢ birliği yapmak yükümlülüğü vardır. Kıyı devleti, canlı kaynaklardan azami ölçüde istifade edilmesi prensibini benimseyecek ve ilgili bütün faktörleri göz önünde bulundurarak, diğer devletlerin kendi avlanma kapasitesi dıĢında kalan kaynakları kullanmalarına, üzerinde anlaĢmaya varılmıĢ koĢullar altında izin verecektir (Toluner, 1996: s. 159).

Ayrıca, kıyı devleti MEB‟de sahip olduğu ekonomik nitelikli haklar ise, sudan, akıntılardan ve rüzgardan enerji elde edilmesi gibi doğrudan tarif edilmiĢ haklar ile, MEB kavramı ile ters düĢmeyecek ve diğer devletlerin haklarına zarar vermeyecek diğer ekonomik nitelikli faaliyetlerdir. Bununla beraber bütün uluslar MEB dahilinde geleneksel açık denizlerde seyir ve MEB üzerinde uçma; deniz altı kablo ve boruları döĢeme ve kaynakların kullanımına iliĢkin olmayan açık denizlerin ve üzerindeki hava sahasının gemiler ve uçaklar tarafından kullanımı hakkına sahiptirler.

Kıyı devletinin MEB üzerindeki hakları yalnızca ekonomik nitelikli haklarıyla sınırlı kalmamaktadır. Buna ilaveten kıyı devleti, bu bölgede bazı egemenlik yetkileriyle de donatılmıĢtır. Bu çerçevede kıyıdaĢ devletlerin MEB üzerindeki hakları Ģunlardır:

 Deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yatağında ve bunların toprak altında, canlı (Suda hareket eden nekton türü balık ve benzeri canlılar, balina yunus gibi memeliler (BMDHS, 1982: mad. 68,77). ve cansız doğal kaynakların (Suda asılı duran maden zerreleri, deniz yatağında özellikle çökelti tabakası içerisinde bulunan maden yumruları, deniz yatağının toprak altında varolan maden yatakları ile hidrokarbür cepleri) araĢtırılması, iĢletilmesi muhafazası ve yönetimi konuları ile aynı Ģekilde sudan, akıntılardan ve rüzgarlardan

89

enerji üretimi gibi, bölgenin ekonomik amaçlarla araĢtırılmasına ve iĢletilmesine yönelik diğer faaliyetlere iliĢkin egemen haklar (Madde 56).  Suni adalar, tesisler ve yapılar kurma ve bunları kullanma hakkı (Madde 56).  Denize iliĢkin bilimsel araĢtırma yapma hakkı (Madde 56).

 Deniz çevresinin korunması ve muhafazası (Madde 56).  Suni adalar inĢa etmek (Madde 60).

 Ekonomik amaçlarla tesis ve yapılar inĢa etmek ve bunların inĢasına, iĢletilmesine ve kullanılmasına izin vermek ve bunların inĢasını, iĢletilmesini ve kullanılmasını düzenlemek konusunda münhasır haklar (Madde 60).  Suni adalar, tesisler veya yapıların etrafında, hem seyir güvenliğini ve hem de

bunların güvenliğini sağlamak üzere içerisinde uygun tedbirler alabileceği, geniĢliği 500 metreden fazla olmamak üzere güvenlik bölgeleri kurmak (Madde 60).

 Avlanacak canlı kaynakların kabul edilebilir av hacmini tespit etmek (Madde 61).

 Canlı kaynakların idamesinin, aĢırı iĢletme sonucu tehlikeye düĢmesini önlemek amacıyla uygun muhafaza ve yönetim tedbirleri almak, kanun ve kurallar koymak (Madde 61, 62).

 Canlı kaynakların azami derecede iĢletilmesini sağlamak (Madde 62).

 Canlı kaynakların araĢtırılması, iĢletilmesi, muhafazası ve yönetimi konularındaki egemen haklarının kullanılmasında, kendi kanunlarına ve kurallarına riayeti sağlamak için gemiye çıkmak, geminin denetimini yapmak, gemiye el koymak ve dava açmak dahil olmak üzere, gerekli bütün tedbirleri almak (Madde 73).

 Denize iliĢkin bilimsel araĢtırmalar düzenlemek ve bunlara izin vermek konusunda münhasır haklar (Madde 248).

KıyıdaĢ olmayan devletlerin ise MEB üzerindeki hakları Ģunlardır:

 Seyrüsefer serbestisi (Madde 58, 87).  Uçma serbestisi (Madde 58, 87).

90

 KıyıdaĢ devletin hakları saklı kalmak kaydıyla ve kıyıdaĢ devletin belirleyeceği esas ve usuller dahilinde canlı kaynaklar bakiyesinin uygun bir bölümünün avlanmasına katılma hakkı (Madde 69, 70, 87).

 KıyıdaĢ devletin rızası dahilinde denize iliĢkin bilimsel araĢtırmalar yapmak (Madde 248).

 Yapılan bilimsel araĢtırmalar hakkında kıyıdaĢ devlete bilgi verme yükümlülüğü (Madde 248).

1982 BMDHS‟nin 74‟üncü maddesi, sahilleri bitiĢik veya karĢı karĢıya bulunan devletler arasında MEB sınırlandırmasını, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaĢmak amacıyla, uluslararası hukuka uygun olarak anlaĢma ile yapılması hükmünü getirmektedir. Bununla birlikte MEB‟in tek taraflı ilan edilemeyeceğine iliĢkin bir düzenleme de bulunmamaktadır. MEB‟in sınırlandırılması bakımından sahilleri bitiĢik veya karĢı karĢıya bulunan devletlerarasında andlaĢma yapılmasının uluslararası hukuka uygun olacağı ancak, bununla birlikte tek taraflı olarak MEB ilanına aykırı bir hükmünde olmadığı görülmektedir.

Uygulamada, Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, Estonya, Fransa, Almanya, Ġrlanda, Letonya, Hollanda, Norveç, Portekiz, Romanya, Ġspanya, Ġsveç, Malta, Arnavutluk, GKRY, Fas, Tunus, Suriye, Libya gibi bir çok kıyıdaĢ devlet iç hukuk düzenlemeleri doğrultusunda MEB ilanında bulunmuĢtur. Hatta 1982 BMDHS‟ye taraf olmayan ABD bile sözleĢmenin uluslararası hukukta yürürlüğe girmesini beklemeden MEB ilan etmiĢtir.

BMDHS„ye taraf olmayan devletlerin, bu bağlamda Türkiye‟nin, MEB ilan hakkı olup olmadığı konusu tartıĢılabilir. Bilhassa III. Deniz Hukuku Konferansında yaygın olarak kabul görmüĢ ve birçok devlet tarafından uygulamaya konmuĢ olması bu kavramın BMDHS‟den bağımsız bir örf ve adet hukukuna mal olduğu izlenimini vermektedir (Toluner, 1996: s. 273; Pazarcı, 2005: s. 365).