• Sonuç bulunamadı

Kuşaklar Arası Değer Çatışması

1. DEĞERLER SİSTEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

1.3. Değer Çatışmaları

1.3.2. Kuşaklar Arası Değer Çatışması

Değişen ve gelişen bir toplumsal yapı içerisinde, kuşaklar arası değer farklılaşmalarının olması gayet doğaldır. Kuşaklar arası değer farklılaşmaları, kuşaklar arası

değer çatışmalarının da temel sebebidir. Genellikle gençler ile yaşlılar arasında gerçekleşen kuşak çatışması, bütün toplumlarda görülen evrensel ve normal bir olaydır. Ancak bu olayın yıkıcı olanı, farklı kültür dairelerinde yaşanması durumunda ortaya çıkanıdır.

Kuşaklar arası çatışmanın temel sebebi, genç ve yetişkin kuşak arasındaki değer farklılaşması ve iletişim kopukluğudur. Yani karşılıklı olarak gönderilen mesajların çözülüp anlaşılamamasıdır.204 Buradaki anlaşmazlık ve farklılaşmalarda, dönem özelliklerinin önemli bir etkisi vardır. Gençlik dönemi, fizyolojik ve psikolojik yapısı itibariyle yeniliğe dönük olmak üzere aktif ve dinamik bir karaktere sahiptir. Gencin yerleşmiş belirli değerlerinin olmaması itibariyle, içinde yaşadığı zamanı akılcılığın doğurduğu mutlu bir gelecek özlemiyle değerlendirir. Yani genç, yaşadığı zaman ile geleceği devamlı bir arada düşünüp, ikisi arasında bir ilişki kurar. Bu haliyle dinamik bir hayat şeklini benimser, yetişkin çağındaki insanlar ise daima içinde yaşadığı zamanı hep geçmişin değerleri, olgunluğu ve tecrübeleriyle değerlendirmektedir. Bu noktada gençlik yeniliğe daha açık bir yapısal özelliği taşımakta iken yaşlılar tecrübeleriyle pekiştirdikleri ve inandıkları değerleri dolayısıyla gençler kadar yeniliğe açık değillerdir.

Bu çerçevede genç insanların bir toplumdaki genel nüfusa oranı yüksekse, genellikle toplum, daha dinamik ve değişime daha açık olmakta, toplumda yaşlı nüfus oranı daha fazla ise muhafazakâr ve tutucu yaklaşımın daha ağır basmakta olduğu belirtilmektedir.205 Bu durum gençlerin ve yaşlıların yapısal özellikleri itibariyle uygunluk arz etse de, gençlerin ve yaşlıların toplumdaki kazanmış oldukları statülere göre de değişebilmektedir.

Çalışmamızda yenilik karşısındaki tutumların yaşa göre farklılaşmasına baktığımızda, gençlerin yaşlılara oranla daha çok yeniliği hoş karşıladıkları ve benimsediklerini, yaşlıların ise daha çok geçmişe bağlı kaldıkları görülmektedir. Örneğin “Her ne varsa eskide var yenilikler bizi bozuyor” ifadesine, gençlerin %60,5’i katılmamakla birlikte, aynı ifadeye yaşlıların %48,1’i katılmamaktadır. Burada da gençlerin yaşlılara göre yeniliğe daha açık oldukları görülmektedir.

204 Yörükoğlu, Atalay; “Geleneksel Eğitim, Gençlik Ve Eylemlilik”, Ulusal Kültür, Ankara-1979, sh. 4, Çakır, Hüseyin; Gençlik Üzerine Düşünceler, İstanbul-1989, sh.9-10, Aktuna, Yıldırım; “Gençlik Döneminde

Toplumsallaşma Ve Kuşak Çatışması”, II. Milli Gençlik Kongresi, Konya-1988, sh.238

205 Ayral, Türkan; “Gençliğin Yaşamını Etkileyen Toplumsal Değişmeler”, II. Milli Gençlik Kongresi 6-8 Kasım 1986, Konya-1988, sh.103

Grafik 15: Yaş ve Yenilik Karşısındaki Tutum

“Her ne varsa eskide var yenilikler bizi bozuyor”

8,3 20,8 10,4 37,6 22,9 9,9 19,3 8,8 42,1 19,9 21,2 22,2 8,5 25,9 22,2 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45

Gençler (..-29) Orta Yaşlılar (30-50) Yaşlılar (51-..) Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Katılmıyorum

Gençlerin yaşlı kuşaklarla farklılaşmasının ve çatışmasının özünü, onların otoriteden bağımsız olmak istemeleri oluşturmaktadır. Her türlü otoriteye baş kaldırma, tüm kuşak çatışmalarında ortak bir özellik olmaktadır. Bağımsız olarak kendi başına karar vermek, otoritenin baskısından kurtulmak isteği, gençlerin ortak özelliğidir. Sosyolojide işlevsel yaklaşımcılara göre; kuşak çatışması, yaş grupları ve toplum arasındaki zayıf bütünleşme sonucudur. Bu modele göre toplumda, gencin bütünleşmesi ne kadar sorun ise, kuşaklar çatışması ya da kuşaklar arası uçurum da o derecede cereyan eder.206

Diğer taraftan kuşaklar arası çatışmanın doğmasına, teknolojinin toplumsal tesiri ile hayat tarzında değişikliklerin oluşması, boş zaman artışı, şehirleşme, artan fiziksel hareketlilik, geleneksel yapıların kayboluşu, makineleşme, bilgi patlaması, gençlerin demografik olarak sayısının artması, gençliğin bilgi donanımındaki artış, gençlik süresinin uzaması ve sosyal değerlerin değişmesi sebep olmaktadır. Zira üniversite gençliği üzerine yapılan bir araştırma verilerine göre gençler, kuşaklar arası çatışmayı algılamakla birlikte,

bunun temel sebebi olarak toplumun yaşadığı hızlı sosyo kültürel değişmelerin etkisiyle değerlerdeki farklılaşmaları görmektedirler.207

Gerçektende kuşaklar arası değer farklılaşması, esasında değerlerdeki değişimin sosyal bir göstergesidir. Bu farklılaşmanın boyutu, sosyal değerlerin istikametindeki kayışın derecesini ve değişmenin düzeyini ifade etmektedir. Bu durum gelecekteki değişmenin yörüngesinin ne olduğunu bize gösterir. Kuşaklar arası değer değişmesinin boyutlarını, geleneksel ve rasyonel otorite unsurlarına yönelik yapılan tercihlerin sonuçlarıyla belirleyebiliriz.208 Bunlar arasında din, aile, evlilik, aşk, ekonomi ve diğer sosyal konulara yönelik bir tespit yapılabilir.

Örneklemimiz açısından kuşaklar arası değer çatışmalarına baktığımızda, önemli farklılaşmaların olduğu görülmektedir. Gençlerin ve yaşlıların yüksek düzeyde tuttukları ve ideal aldıkları değerlere baktığımızda, her şeyden önce gençlerin, orta yaş ve yaşlı grubundaki kişilere nazaran maddi ve iktisadî değerlere daha fazla önem verdiğini, dinî ve ahlâkî değerlere ise yaşlıların daha fazla önem verdiği görülmektedir.

Tablo 5: Farklılaşma Açısından Yaşlara Göre, İdeal Alınan Yüksek Değer

34 41 13 18 9 104 104 12 335 10,1% 12,2% 3,9% 5,4% 2,7% 31,0% 31,0% 3,6% 100,0% 64,2% 28,7% 86,7% 45,0% 69,2% 31,9% 53,6% 60,0% 41,7% 4,2% 5,1% 1,6% 2,2% 1,1% 12,9% 12,9% 1,5% 41,7% 7 40 2 9 4 91 48 4 205 3,4% 19,5% 1,0% 4,4% 2,0% 44,4% 23,4% 2,0% 100,0% 13,2% 28,0% 13,3% 22,5% 30,8% 27,9% 24,7% 20,0% 25,5% ,9% 5,0% ,2% 1,1% ,5% 11,3% 6,0% ,5% 25,5% 7 34 10 68 35 2 156 4,5% 21,8% 6,4% 43,6% 22,4% 1,3% 100,0% 13,2% 23,8% 25,0% 20,9% 18,0% 10,0% 19,4% ,9% 4,2% 1,2% 8,5% 4,4% ,2% 19,4% 3 19 1 37 6 2 68 4,4% 27,9% 1,5% 54,4% 8,8% 2,9% 100,0% 5,7% 13,3% 2,5% 11,3% 3,1% 10,0% 8,5% ,4% 2,4% ,1% 4,6% ,7% ,2% 8,5% 2 9 2 26 1 40 5,0% 22,5% 5,0% 65,0% 2,5% 100,0% 3,8% 6,3% 5,0% 8,0% ,5% 5,0% ,2% 1,1% ,2% 3,2% ,1% 5,0% 53 143 15 40 13 326 194 20 804 6,6% 17,8% 1,9% 5,0% 1,6% 40,5% 24,1% 2,5% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 6,6% 17,8% 1,9% 5,0% 1,6% 40,5% 24,1% 2,5% 100,0% ....29 30---39 40---49 50---59 60 +.. Yaşınız? Toplam

Zengin Olmak Mükemmel birmümin olmak

Büyük bir ressam veya

sanatçı olmak adamı olmakAlim-Bilim İyi bir siyasilider olmak biri olmakAhlaklı Girişken ve sosyal biri olmak Kişilikli ve Özgür olmak Size göre idealinizdeki en yüksek değer nedir?

Toplam

X²=88.417 df: 28 P<0,01

207 Bayhan, Vehbi; Üniversite Gençliğinde Anomi ve Yabancılaşma, Ankara-1997, sh.318-319

208 Ochienero, Marisa Ferrari; “Generations and Value Change Accross Time”, İnternational Review Of Sociology, V.10.;N., 2000, sh.225-226

Kuşak çatışmasını ortaya koyması açısından evlilik öncesi karşı cinslerin bir birleri ile olan ilişkisi ve namus algılayışı da önemlidir. Bu noktada yaş faktörü açısından, evlilik öncesi cinsel ilişkiye bakış açısında önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Tablo 6: Yaşlara Göre Evlilik Öncesi Cinsel İlişkiye Bakış Açısı

222 77 36 335 66,3% 23,0% 10,7% 100,0% 36,8% 55,0% 60,0% 41,7% 27,6% 9,6% 4,5% 41,7% 157 36 12 205 76,6% 17,6% 5,9% 100,0% 26,0% 25,7% 20,0% 25,5% 19,5% 4,5% 1,5% 25,5% 127 20 9 156 81,4% 12,8% 5,8% 100,0% 21,0% 14,3% 15,0% 19,4% 15,8% 2,5% 1,1% 19,4% 62 5 1 68 91,2% 7,4% 1,5% 100,0% 10,3% 3,6% 1,7% 8,5% 7,7% ,6% ,1% 8,5% 36 2 2 40 90,0% 5,0% 5,0% 100,0% 6,0% 1,4% 3,3% 5,0% 4,5% ,2% ,2% 5,0% 604 140 60 804 75,1% 17,4% 7,5% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 75,1% 17,4% 7,5% 100,0% ....29 30---39 40---49 50---59 60 +.. Yaşınız? Toplam

Hiç bir şekilde olmamalı

Aşk varsa olmalıdır

Aşk olmasa da normaldir Evlilik öncesi cinsel ilişki hakkında

aşağıdakilerden hangisine katılırsınız?

Toplam

X²=39.991, df: 8, P<0,01

Kuşaklar arası değer farklılaşmasına, namus ve evlilik öncesi cinsel ilişki açısından dikkat ettiğimizde, gençlerin yaşlılara oranla, daha serbest bir cinsel eğilime sahip olduğunu görmekteyiz. Zira gençler içerisinde aşk varsa cinsel ilişkinin olabileceğini kabul edenlerin oranları (%23), orta yaşlı (%12,8) ve yaşlı kesimlere (%7,4-%5) göre daha fazladır. Yine gençler içerisinde küçümsenmeyecek bir bölüm (%10,7) aşk olmasa da cinsel ilişki kurabileceğini ifade etmektedir. İleri yaşlarda ise bu oran (%1,5-%5) düşmektedir. Bu sonuçlar da göstermektedir ki gençlerin evlilik öncesi cinsel ilişkiye yönelik değerleri, geleneksel değerlerden gittikçe farklılaşmakta ve uzaklaşmaktadır. Geleneksel değerler cinsel ilişkinin meşru karşılanma zemini olarak evlilik müesesesini görmekte ve evlilik öncesi cinsel ilişkiyi yasaklamaktadır. Toplumda ve gençlerdeki bu cinsellik değerlerinin değişmesinde, özellikle kitle iletişim vasıtalarının yaptığı yayınlarda; flörtün yüceltilmesi, evlilik kurumunun önemsizleştirilmesi ve evlilik harici birliktelik ilişkilerinin model olarak sunulmasının önemli bir etkisi bulunmaktadır. Zamanın çoğunu televizyon karşısında geçiren gençlerin, tam anlamıyla yerleşmemiş değerleri ile yaşlılara oranla etkilenmeleri daha çok olmaktadır. Eğlenceye ve zevke dayalı popüler kültür dairesinde sunulan bu örnekler,

gençlerin ilişki biçimlerine yönelik bakış açılarını değiştirmekte, namusun algılanışını ve sınırlarını belirsizleştirmektedir. Ayrıca toplumun erkek-bayan ayrımına ilişkin farklılaşmış olan değerlerinden dolayı, söz konusu etkilerin erkeklerde daha yoğun olduğu görülmektedir. Nitekim erkeklerde, evlilik öncesi cinsel ilişkinin hiçbir şekilde olmaması gerektiği tutumu %69,4 iken, bu oran bayanlarda %81,8’e çıkmaktadır. Ancak, evlilik öncesi cinsel ilişkinin hiçbir şekilde olmaması hususundaki hassasiyet, genç ve orta yaş bayanlarda (%81,7), erkeklere nazaran (%60,3) daha yüksek iken, 40–60 yaş arası erkekler (%88.1), bayanlara göre ( %82) daha çok hassasiyet göstermektedirler. Ancak buradaki farklılaşma, bayanlarda yaşın ilerlemesine paralel olarak söz konusu hassasiyette bir düşüş olduğunu göstermemektedir. Değişmekte olan, erkeklerdeki hassasiyetin artışıdır.