• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI BURSA YERELİNDE CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN İKTİDAR YILLARI (1946–1950)

C. GELİR KAYNAKLARI

III. İL KONGRELERİ

91 yaşananlara değinen Konuk, partide yaşanan müfrit ve mutedil ayrımını, muhalefete yönelik alınan tavır sonrası basın organları tarafından icat edildiğini; muhalefet partisinin meşru ve kanuni bir hizmet görmesi için ona icabında yardım etmek isteyenlere mutedil, onunla mücadele etmek gerektiğine inananlara müfrit denildiğini; muhalefete nispetle mutedil olanları, parti ve yurt davaları karşısında mutedil ve muhafazakâr olanlar kadar zararlı bulunduğuna değiniyordu. Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet rejimini zinde bir kuvvet haline getirmek için, demokrasi inkılâbını başarmak adına canla, başla çalışan dinamik ruhun köklü ve müfrit hareketini, muhalefete vasilik iddiası ile tavizkar, müsamahalı ve hatta riyakâr mutedilliği ile birleştiremediğini; bu duruma düşen parti içersindeki az sayıdaki kişinin derin bir tezadın içinde düştüklerini ve bunlarla mücadele etmek zorunda kalındığı ifade eden Konuk, muhalefete rüşvet veren mutedillerin ve derin bir gaflet içinde çekingen davranan müfritlerin arasında istikbalini sağlam temellere dayanma azminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilerlediğine değiniyordu103. Konuk, partisi ve basını ile muhalefetten sevgi ve sempati bekleyen, iktidarın başarısını övmek şöyle dursun takdir ifadesini uman Halk Partililerin hayali sükûta uğrayacaklarına değinerek104;

Muhalefet şiddet politikasına sapmasın, siyasi emniyet kaybolmasın diye muhalefetin tehditlerine boyun eğilir ve ortaya koyduğu bütün arzular yerine getirilirse en sonunda bize İnönü ile beraber siyaset meydanını terk etmek düşecektir” 105ifadelerinde bulunmuştu.

Yukarda üzerinde durduğumuz, iki milletvekili dışında, diğer isimlerin pasif bir konumda yer almışlardır. Aslında bu dönem Bursa siyasi hayatına milletvekillerinden çok, dönemin Bursa Valisi Haşim İşcan damgasını vuracaktır. İleride bu konuya değineceğiz.

DP iktidarı döneminde, her hangi bir CHP Bursa milletvekili Meclis’te yer almayacaktı.

92 bağlılıklarını zayıflatmış, partinin mahalli kongrelerine katılımı azaltmıştı106. Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasette tek başına olduğu dönemde, parti kongreleri, parti üyelerinin bir kısmının katılmadığı ve kongrelerin sadece her yıl yapılan sıradan toplantılar haline dönüşen bir hal almıştı. Bursa’da partinin faaliyetlerine ilişkin bir raporda “Ocaklarda faaliyet yok gibidir” şeklinde bir kayıt düşülmüştür107. Böyle bir tablonun yaşanmasındaki bir diğer önemli neden, toplanan kongrelerde alınan karar ve isteklerin, temenniden öteye geçmeyerek, parti merkezi tarafından genellikle kaçamak ve olumsuz cevaplar verilmesiydi108. Örneğin 1945 yılı itibariyle, Türkiye’de yeni yeni başlayan çok partili siyasi hayat döneminde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bursa örgütünün gerçekleştirmiş olduğu kongrelerde (Ocak, Bucak, İl Kongreleri) katılım oranı %74’tü. Bu oran Bursa’nın merkez dâhil tüm ilçelerinin ortalama oranınıdır. Bazı ilçelerde, örneğin Mustafakemalpaşa’da katılım oranı %90’lara ulaşırken, Yenişehir’de %50’lere düşebilmektedir109. Bu oranlar ülkede siyasi havanın ısınmaya başladığı bir döneme denk gelmektedir. Siyasi havanın tek düze olduğu önceki dönemlerde de buna benzer bir tablonun olduğu konusunda kuvvetli bir tahminde buluna biliriz.

Ortaya çıkan bu durumun nedenleri içersinde az önce söylediğimiz, merkezin müdahalesi ve kongre taleplerinin parti merkezi tarafından çok fazla dikkate alınmaması gelmektedir. Kongrelere gelen partililer, ileri gelen yöneticileri ya da milletvekillerini dinlemekten ve çeşitli yönetim organları seçmekten öteye, kendilerinden çok fazla bir şey beklenmediği izlenimi hissediyorlardı. Bu durumun ortaya çıkmasında rekabetçi bir ortamın bulunmayışı ve alternatifsizliğin büyük bir rolü bulunmaktadır. Bu yargımızı kuvvetlendirici bir kongre örneği burada vermeyi gerekli görüyoruz. 1944 yılı Cumhuriyet Halk Parti Bursa İl Kongresi, 22 Aralık Cuma günü Belediye Salonunda gerçekleşmişti.

Parti bölge müfettişi Dr. Ahmet Selgil’in katıldığı kongrenin, başkanlığını milletvekili Zehra Budunç yapmıştı. Kongrede vali, belediye ve tüm ilçe başkanlarının yanı sıra bütün devlet dairelerinin başkanları da hazır bulunmuştu. Partinin il başkanı Durmuş Enginsoy’un yaptığı konuşma sonrası, 1942-1943 yıllarında gerçekleştirilen dilekler ve cevaplar, basılmış olarak bütün delegelere dağıtıldığı için, tekrar okunmasına ve üzerinde tartışma yapılmasına gerek görülmeyerek, hesap, bütçe ve dilek encümenlerinin seçimine geçilmişti. İkinci oturumda encümenlerin raporları okundu ve yeni dilekler ve verilen takrirler üzerine konuşmalar yapıldı. Sonrasında il idare yönetimi ile parti kurultayına

106 Öz, a.g.e., ss. 170-173.

107 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu: 490.1 Yer No: 633.87.1

108 Parti örgütlerinden gelen dileklerin çeşitliliği ve kapsamı için bakınız: CHP 1940 Kongre Dilekleri, Ankara,1940.

109 C.H.P. Bursa İl İdare Kurulu'nun çeşitli yazışmaları. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu: 490.1 Yer No: 147.586.1

93 gidecek olan üyelerin seçimine geçildi. Sonraki dönemde Demokrat Parti il başkanı olacak olan Hulusi Köymen, il idare kurulunda yedek üyeliğe, kurultaya gidecek heyette asil üyeliğe seçilmişti. Devlet büyüklerine saygı ve bağlılık telgrafları çekilmesine karar verilerek, kongre sona ermişti. Kongre sonrası Merinos salonunda bir akşam yemeği verilmişti110. Kongreler, sıradan algılandıkları için halkın ilgisini çekmiyor, yerel basında geniş yer almıyordu. Sadece il kongresi ana sayfada birkaç sütun halinde ve çok fazla ayrıntıya girilmeden yayınlanıyordu. 1946 yılı sonrası bu tablonun değiştiği ve ulusal ve yerel basın organlarının kongrelere daha geniş yer vermeye başladığı görülür.

Çok partili siyasi hayatla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi bu durumu tersine çevirmek adına, 1946 yılı ile birlikte teşkilatı yeni duruma alıştırmaya yönelik uyarılarda bulunmaya başlayacaktı. 6 Eylül 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Nafi Atıf Kansu imzalı bir genelge genelgede, Eylül ayı itibariyle başlayacak olan parti kongrelerinin, geçen yıllardan farklı olduğuna vurgu yapılarak, birden fazla partinin yer aldığı ve seçimlerin tek dereceli olduğu bu yeni ortamda kongrelere büyük önem verilmesi teşkilattan istenmişti. Bu nedenle kongrelerin hazırlık aşamalarında, geçen yıllardan farklı olarak çok dikkatli hareket edilmesi; başka partilerle savaşmak gerekileceği düşünülerek, hazırlıklı ve her bakımdan müstenid, hareketli bir yapının bulunması gerektiğinin üzerine vurgu yapılmaktadır. Bu maçla kongrelerde dikkat edilmesi gerekilen bazı hususlar konusunda teşkilat uyarılmaktadır. Bu uyarılar içersinde şunlar bulunmaktadır:

1. Kongrelere bütün üyelerin katılmaları ve seçimlerin tamamıyla serbest oylarla olması.

2. Bütün ocakların ve hele köy ocaklarının parti seçimlerinde yerleri büyüktür. Daha şimdiden ocaklara yaymalıdır ki Eylül’de parti kongreleri olacaktır. Parti işleri konuşulacaktır. İdare kurulları seçilecektir. Gerek idare kurulu arkadaşlarını, gerek içlerinden ayrılacak temsilcileri partinin her türlü savaşlarında gerekli mücadeleyi yapacak arkadaşlar olabilmesi için şimdiden düşünsünler.

3. Kongrelerde seçimlere büyük önem vermek gerektiğini bilhassa belirtmek isterim. Son seçimlerde parti teşkilatımızın büyük gayretlerini takdirle anmakla beraber, maalesef bazı yerlerde parti zihniyetimize ve ahlakına uymayan bazı hareketler de olmamış değildir. Tüzüğümüze uyularak tespit ve ilan edilen adayları kazandırmak başlıca parti ödevidir. Bu ödeve aykırı çalışmalarla tüzük hükümlerini ihmal edenler hakkında incelemelerimize devam ediyoruz. Partiliyim denildiği halde parti hükümlerine uymamak büyük bir ahlak suçudur. Kongrelerdeki seçimlerde parti ahlakına ve inanına güvenilen arkadaşları seçmede dikkat ve titizlik gösterilmesi lazımdır.

4. İl merkezlerinde ve hele ilçe merkezlerinde köylü arkadaşlarımızla sıkı konuşmalar, faydalı hasbıhaller yapabilecek arkadaşların aranıp bulunması ve kendilerinin mümkün oldukça köylere giderek, bazen de köylülerin kasabalara gelmelerinden faydalanarak daimi temasları sağlanmalıdır. Bu konuşmaların temeli

110 Ant, 23 Aralık 1944

94 partili sayısının çoğaltılması, bütün partililerin kongrelere katılmaları ve kongrelerde

serbestçe seçimlerin yapılması ve bunlar olduktan sonra da her yerde çoğunlukla seçilen arkadaşlarla bir cephede yekpare bir topluluk halinde partiyi tutmanın biz vazife olduğunun anlatılmasıdır.

5. Partimizin iş başına getirdiği hükümet programı Büyük Millet Meclisi’nde okundu.

Yeni Başbakanımız Recep Peker tarafından okunan bu programdan elinizde vardır. Bunu okutup yapılması düşünülen ve hepsi de halkın faydasına olan şeyler halka anlatılmalıdır. Bu programın okunması ile halk karşı partilerin birçok yalan yanlış propagandalarının içyüzünün anlayacak, partililer düşündükleri ve istedikleri bir çok şeylerin bu programda yer tuttuğunu görmekle ferahlık duyacaklardır” 111.

Genel merkez tarafından teşkilata gönderilen bu genelgenin yanında, parti kongreleri konusunda örgütte yaşanan bu sıkıntıları milletvekilleri de dile getirmeye başlayacaklardı. Sekizinci dönem Bursa Milletvekilliği ve Ant gazetesi başyazarlığı yapan Abdurrahman Konuk, gazetesinde kaleme aldığı bir dizi yazı ile Bursa’nın siyasi gündeminde, parti içi bir hesaplaşmaya gidecekti. Konuk, aynı zamanda bir milletvekili kimliği ile kaleme aldığı “Halk Partililerin Gönül Kırıklılığı” isimli başyazısında, şu tespitlerini okuyucusuyla paylaşıyordu:

Bizim teşhisimize göre Halk partililerin hükümette görmek istedikleri ilk zihniyet değişikliği şudur: Hükümet Halk Partisinin hükümeti olduğunu; onun iktidarda oluşuna dayandığını unutmamalıdır. Çok partili devreden evvelki uzun yıllar boyunca parti hükümeti değil, hükümet partisi zihniyeti hakim olduğu için partili olmanın kıymeti ve faydası tamamen silinmiş bulunuyordu. Halk partisinden olmak veya olmamak, partili sıfatıyla bazı fikirler ve temenniler ileri sürmek veya sürmemek aynı neticeyi veriyordu. Çünkü hükümet, partinin en küçük kademesinden yukarıya doğru süzüle süzüle kurulmuş değildi. Tam tersine olarak hükümet yukarda kurulur ve aşağıya doğru ancak emir verirdi. Partinin her ocağında şeklen, zahiren, usulen partiliye her kongrede dilekleri sorulur. Fakat yıllar boyunca aynı dilekler tekrarlanır dururdu. Dilekler sahipleri de dilekleri toplayanlarda bilirlerdi ki bu karşılıklı söyleşmelerden bir fayda beklenemez. Ocak, bucak, ilçe ve il kongreleri her yıl veya iki yılda bir sahneye konulan birer piyestirler ki aynı aktörler tarafından temsil edilmişlerdir. Halk partisinden olmanın, bu partinin ocağında bucağında çalışmanın müspet tesiri görülemeyince topluluklar cılızlaşmış ve yüreklerdeki aşk küllenmiş bulunuyordu… Hükümet halk partiliyi kendinin saydığı için, onun sözüne ve dileğine ehemmiyet vermemiş ve adeta muhalefetin hükümeti haline gelmiştir. Muhalefetin sözü veya yazısı şu veya bu şekilde daima dikkate alındığı için veya ret halinde dahi olsa hükümetin kararlarına müessir olmuştur. Halk partili, dileğini bir kongrenin dört duvarı arasına hapsettiği veya münferit bir rica kılığına bürünmeye mecbur kaldığı açık bir eleştiri haline getirmediği için hiçbir iltifat bulmamıştır. Halk partili, ocak üyesinden milletvekiline kadar izzeti nefsi ile oynanmış, fikirlerine değer verilmiş, muhalifleri yanında küçük düşürülmüş şahsiyeti ile meyus ve yaralıdır. Buradan çıkış yolu olarak ta hükümetin, kendisinin halk partisi hükümeti olduğunu asla unutmamalı ve halk partililerin dilek ve temennileri göz önünde tutmak hususunda itina etmelidir”112.

Abdurrahman Konuk, Cumhuriyet Halk Partisi’nde 1947 yılı kurultayı sonrası yaşanan değişimlerin, Bursa kongrelerine yansımasını dilemekte ve bu yönde açıklayıcı

111 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu: 030.1 Yer No: 42.249.12.

112 Ant, 14 Eylül 1947

95 yönlendirmelerde bulunmaktadır. Parti-halk ilişkisi üzerinde özenle duran ve ocak-bucak ve il teşkilatları arasındaki sağlam ve birbirinden haberdar olacak olan bir dayanışmanın, partinin halkla bütünleşmesi açısından önemine değinmektedir. Bugüne kadar partinin her şeyin üstünde olduğu anlayışının hâkim olduğu, parti çıkarlarının halkın çıkarlarının önüne geçtiği öz eleştirisinde bulunan Konuk, “Meclis çalışmalarında, kanun yaparken, karar alırken parti kendini hissettirmekte, milletvekilleri partili olduklarını ve parti programının amir hükümlerini hatırlamaktadırlar” diyerek, sistemin en üstünde gelen kişilerin bile parti dışında hareket edemediğini ifade ediyordu. Konuk, sözlerin şöyle sürdürmüştü:

Biz partiyi boksör olarak değil de hakem olarak görmek gafletine düşmüştük.

Sanıyorduk ki partililerimize adeti milyonları geçtiği zaman daima zafer bizde kalacaktır. Çünkü zafer bunların oyları ile sağlanır. Biz yıllarca üye istifçiliği ve tekelciliği yapmakla oyalandık. Partiden istifa salgını bu siyasetin yarattığı fuzuli bir hastalıktı. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman, hiçbir partinin o memleket halkının çoğunluğunu kendine üye olarak kaydetmeye çalıştığı görülmemişti… Halk kendisine hizmet eden, maddi-manevi menfaatlerini sağlayan ve sağlayacak olan partiye sempati duyuyor. Bu nedenle parti tüzüğündeki ‘parti prensiplerini her vesile ile parti için sevgi uyandıracak bir yolda halk arasında yaymak’ temel alınacak…

Partili seçimlerde oyları ile üstünlük temin eden değil, iki seçim arasında filen çalışarak, tarafsız kesimin partiye sempatisini sağlamalıdır”113.

Bursa Milletvekili Abdurrahman Konuk, en alttaki ocaklardan en üstteki il idare kuruluna kadar, sorunlara çözüm üretemeyen ve bu nedenle partililerin tepkisine neden olan yapıya yönelik eleştiriler getirirken, kongrelerin yıllardır bir kısır döngü içinde kaldığını ifade ederek sözlerine şöyle devam ediyordu:

Partililerin büyük sıkıntısı, partinin hizmet görmekte aksaklıklara maruz kalarak muhalefete muhatap olması, parti ile bu meclisler arasındaki münasebetlerin gerektiği gibi düzenlenmemesi olmasından doğmaktadır. Dileklerimize cevap bile alamıyoruz diyerek sızlanan, kongrelerimiz iki yılda bir yapılan formaliteden ibaret kalıyor diye üzülen, idare kurullarımız istekleri mercilerine havale eden kırtasiyeci teşekkülleridir diye dert yanan partililer, parti ile bu merciler arasındaki tabi münasebetin düzenlenmesini istemekten başka bir şey yapmıyorlar. Bu düzeni kırma zamanı gelmiştir ve geçmek üzeredir… Partinin Belediye ve İl Meclis üyeleri, meclislerde birer grup teşkil etmeli, Belediye ve İl meclis gruplarına, partinin ilçe ve il idare kurulları üyeleri katılmalı ve grup toplantılarına il başkanları başkanlık etmelidir. İlin ve beldenin işleri, bu işlerin plan ve programı, gelir kaynaklarının ve masraf yerlerinin muvazenesi, partili dileklerinin bu planın yapılmasında ve tatbikinde müşir vazifesini görmesi bu grubun kararı ile temin edilmelidir. Meclisin partili üyeleri parti teşkilatından akın akın gelen istekleri bu gruplarda toplu olarak görür ve bunlardan istifade ederek karar alır. Biz, perakende çalışmanın büyük zararını gördük”.

Partinin yönetim kademelerinde yer alanlara yönelik olarak oluşması gereken yeni anlayışı şu şekilde özetliyordu;

113 Ant, 2 Nisan 1948.

96

“Partinin yönetim kademelerinde bulunan kişilerin, partinin prensiplerini iman haline getiren, gerçekten bilen ve inanan, bu fikri kendine aşk ve şevk edinen her hal ve şart altında aynı şeyi konuşan partili demektir. Kurultay idare kurulu üyesine

‘partinin programı ve gördüğü işleri hakkında üyeleri aydınlatmak ve partililer arasında dayanışmayı arttırmak’ vazifesini veriyor (Md. 50/n). Buna eski terimle irşad denir. Kurul üyesi mürşit mevkiindedir. Aydınlatmanın birinci şartı aydın olmaktır… Parti kademesinde komuta mevkii, oradan iktidar olacak olanlara değil, oraya kendi kudretlerini cömertçe verecek olanlara açıktır”114.

Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekilinin bu tespitlerde bulunması dikkate alınması gereken bir nokta iken, çok partili siyasi hayatla birlikte parti bünyesinde başlayan teşkilata yönelik açılımın bir göstergesiydi. Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde zaman içersinde, teşkilatın partinin yönetimine katılma oranı giderek artış göstermiş ve 1947 yılında gerçekleştirilen Yedinci Kurultayla birlikte, parti yönetimine mahalli teşkilat delegelerinin geniş katılımı yönünde kararlar alınmıştı115.

Bursa Milletvekili Abdurrahman Konuk’un sözleri ile gündeme gelen parti teşkilatındaki rahatsızlıklar, kendisini kongrelerde de göstermeye başlamıştı. Bursa merkezde gerçekleştirilen bir ocak toplantısında, Konuk’un ifadelerini destekleyen bir nitelikte bir önerge verilmişti. Parti idari yapılanmasında en alt kademesinde yer alan bir ocak kongresinde böyle bir önergenin verilmesi, bir milletvekilinin görüşlerini destekler nitelikte oluşu ve ayrıca partinin sahibi olduğu yerel basında geniş bir şekilde yer alması, önergenin parti örgütünün bilgisi dâhilinde olmadığı ve tamamen bağımsız bir girişim olduğu konusundaki şüpheleri ortadan kaldırmaktadır. Önerge, içeriği ile Cumhuriyet Halk Partisi örgütünde yaşanan sıkıntıları ortaya koyması bakımından önemli olduğu için kısaltarak bir bölümünü buraya almayı gerekli görüyorum116:

Kongrelerin bir kalıp ve formalite olmadan çıkması ve bu arada partinin asıl kökü olan ocaklardan yukarı basamaklara gönderilen isteklerin tutanaklarda kalmaması ve icaplarına göre hareket edilmesi zamanı gelmiş ve geçmiş bulunmaktadır.

Kararlarımız yukarı gittikçe önemini kaybederse kök, dallara olan inancını gevşetir.

Bu da partimizin gelişimi önünde en büyük engeldir… En kuvvetli muhalifimiz Demokrat Parti’nin gelişmesinde harp sonrası durumun yardımı olmakla beraber, yıllardan beri parti kongrelerindeki dileklerin yerine getirilmesinde gösterilen zayıf ilgi ve isteklere, çare yazılarla verilen sudan cevaplar sebep olmuştur…

Kongrelerde belediyeyi ilgilendiren dilekler derhal ait olduğu yere havale edilir. Ne belediye meclisi toplantılarında ve nede encümen toplantılarında katiyen ele alınmaz. Bunun parti otoritesine ne kadar zararı olduğunu takdirlere sunarız…

Partinin bu meclislerle yakın temasta bulunması gereken il ve ilçe idare kurullarının müracaatlarına ve ricalarına da önem vermediğini esefle görüyoruz… Hükümetten istenilen şeylere de ilgili bakanlıklar veya vazifeli kıldıkları daireler hiçte halkı tatmin etmeyen cevaplar vermektedirler… Bu misalleri çoğaltmak mümkündür. İşte muhaliflerimiz bunlardan faydalanarak partimizin kuvvetini düşürmeye

114 Ant, 3 Nisan 1948.

115 CHP’nin İkinci Büyük Kongresine katılan mahalli delege oranı % 12 iken, bu oran 1935 yılında %30’a, 1939 yılında % 34’e ve 1943 yılında % 39,5’a çıkmıştır. Öz, a.g.e., s. 172.

116 Ant, 17 Ekim 1947

97 çalışmaktadır. Bunda muvaffak olduklarını da acı da olsa söylemek borçtur… Buna

karşılık biz kendimizi müdafaa edecek bir durumda değiliz. Çünkü kendi seçtiğimiz milletvekillerimize, il ve belediye meclis üyelerine söz geçiremiyoruz. Bu böyle devam ederse yeni seçim arifesinde çok zayıf bir duruma düşeceğimiz ve halkın çoğunluğunun inancını kaybedeceğimiz muhakkaktır… Gerçekleri olduğu gibi görelim. Halka daha fazla yaklaşalım. Onun görüşlerine ve duyuşlarına saygı gösterelim. Halkın küçük dileklerinin yerine getirilmesi onu bize sarsılmaz bir surette bağlar… Propaganda cihazımız mefluç bir haldedir. Millet ve memleket faydasına yapılan işlerden partililerin bile haberi olmuyor… Devlet memurlarının halka olan temasları da mühim bir meseledir… Devlet dairelerinde lüzumundan fazla memur olduğu halde halkın işleri yine sürüncemede kalıyor. Bir işi takip için şehre gelen köylü çoluk çocuğuna nafaka almak üzere getirdiği bir araba odunun parasını iş takibi için uğraşırken tamamen harcıyor ve köyüne yine eli boş dönüyor.

Orman, tapu, nüfus, vergi işlerimiz esaslı bir düzene konulmalıdır. Halkın zararına çalışan, ona fena muamele yapan, işi aksatan memur ağır cezalara çarpılmalıdır…

Bütün bu işler şu bozuk düzende yürüyüp giderken ve bütün kabahatler Halk Partisine yüklenirken memurlarımıza vazifelerinin neden ibaret olduğunu anlatmayacak mıyız? Kötü memurları cezalandırmak, vazifelerinden uzaklaştırmak mümkün olmayacak mı? Yukarıdaki maddeler ortaya yeni bir durum çıkarıyor. Halk partisi kendi seçtiği kimseleri kontrol etmek hak ve salahiyetine sahip değildir.

Seçilinceye kadar partili olan bu arkadaşlar, ondan sonra partinin haklı isteklerini baltalamak için hareket eden bir heyet halini arz ediyor. Milletin çoğunluğuna dayanan parti adamları belediyeye, il meclisine üye olduktan sonra şu veya bu kimselerin emirlerine, arzularına körü körüne itaat eden bir makine haline geliveriyor. Biz buna Halk partisinin hükümeti kontrol salahiyetine haiz olmamasını sebep olarak gösteriyoruz… Partisine hesap vermeye mecbur bir teşekkül çalışmalarını ona göre düzenler… Hükümet programını nasıl önceden Halk Partisi Meclis gurubu huzurunda okuyor ve onların itimadını aldıktan sonra meclis karşısına çıkıyorsa il ve belediye meclisleri de mahalli parti teşekküllerinin karşısında aynı durumda olmalıdır… Kurultaydan sonra partimiz millet önüne yeni bir tüzük, kısmen tadil edilen bir programla çıkacağına göre ocak, bucak, ilçe idare kurulları gibi il idare kurullarının da yenilenmesini faydalı görüyoruz… Yüksek kademelerden de dileğimiz şudur; sesimizi kurultaya kadar duyurunuz. Kurultay üyelerinden isteğimizde, partimiz tarihinde bir dönüm noktası olacağına inandığımız kurultayda durumu olduğu gibi açıklayınız. Hakikat acıdır, fakat söylenmelidir. Milletvekillerimizden ricamız bizleri iyi dinleyiniz. CHP millet ve memleket adına konuşuyor. Sözlerimiz süsten arî ve gösterişsizdir. Fakat hakikatler bütün çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Vazifeniz kurultayda bunları kurultay delegeleriyle birlikte apaçık ortaya sermektir”.

İkinci Dünya Savaşı sonrası, teşkilat içinde ortaya çıkan değişim talepleri havası içinde CHP kongreleri toplanmaya başlamıştı.