• Sonuç bulunamadı

CUMHURİYET HALK PARTİSİ BÜNYESİNDE YAŞANAN DEĞİŞİMLER(1946-1950) İkinci Dünya Savaşının sonunda Cumhuriyet Halk Partisinin önünde iki yol vardı:

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI BURSA YERELİNDE CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN İKTİDAR YILLARI (1946–1950)

I. CUMHURİYET HALK PARTİSİ BÜNYESİNDE YAŞANAN DEĞİŞİMLER(1946-1950) İkinci Dünya Savaşının sonunda Cumhuriyet Halk Partisinin önünde iki yol vardı:

66

67 seçim sistemine geçilecek; sınıf, ırk ve bölge ayrımı esasına dayalı dernek kurulması yasağı programdan kaldırılacaktı4. Parti ve teşkilat üzerinde önemli bir rolü bulunan genel sekreterlik kurumuna yeni bir isim olarak Kırklareli Milletvekili Nafi Atuf Kansu getirilmişti.

Parti kurultayından kısa bir süre sonra Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, toplumu ikna etmek adına, dünyada gerçekleşmekte olan değişimlere karşı, yeniden güç kazanmış yeni bir siyasi yapıyla çıkmak ve genel seçimlere Cumhuriyet Halk Partili belediyelerle gitmemek adına, sonraki tarihlerde yapılması planlanan seçimlerin tarihlerini erkene alacaktır. Tüm bu gerekçelerin yanında seçim tarihlerinin erkene alınmasının en önemli nedeni yeni kurulan partilere yönelik olarak ülke genelinde hızlanarak devam eden taleplerden dolayı partinin yaşadığı çekincedir. Bu çekinceler içersinde seçim kanununda yapılan değişiklikle “açık oy, gizli tasnif” ilkesi seçimlerde uygulanacaktı. Ülke genelinde yapılan belediye seçimlerine muhalefet katılmazken, sonraki süreçte bu durumda muhalefetin Cumhuriyet Halk Partisi aleyhine propaganda yürütmesinde önemli bir araç olacaktı. Temmuz 1946 yılında ilk kez ülkede çok partili milletvekili seçimleri gerçekleştirilecekti. Yapılan seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi kazanmıştı fakat parti yeni başlayan bu süreçte yönünü belirlemede sıkıntılar yaşıyordu. İnönü, ülkede demokratik hayatın başlamasını arzuluyor, fakat seçimler sonrası sertlik yanlısı ve tek parti düzeninden yana düşüncelere sahip olan Recep Peker’i başbakanlık görevine getiriyordu5. Bu durum ülkedeki siyasi hayatta gerilimlere neden olurken, parti içersinde de ılımlılar(Mutediller) ve sertlik yanlıları (Müfritler) şeklinde iki gurubun oluşmasına neden olacaktı. Muhalefete daha ılımlı yaklaşılmasından, parti ilişkilerinde daha liberal olunmasından yana olan, Recep Peker’in muhalefete yönelik davranışlarını beğenmeyen ve bunu Peker’in hükümetine güvenoyu vermeyerek gösteren parti içersindeki 35 kişilik bir partili grup, Nihat Erim’in başkanlığında partinin yeni yüzü olarak ön plana çıkmaya başlamıştı. İsmet İnönü 12 Temmuz 1947 yılında yayınlamış olduğu beyanname ile tavrını ılımlılardan yana koymuştu. Bu gelişmeler sonrası Recep Peker başbakanlıktan istifa ederek, “35’ler” hareketi içersinde yer alan kişilerinde yer aldığı Hasan Saka hükümeti kurulmuştu6. Artık partide sertlik yanlıları pasif hale gelmiş, ılımlılar ön planda yer almaya

4 Bu maddenin değiştirilmesi gerekçesi ise şöyledir; “Partimiz kurulduğu tarihten itibaren tek dereceli seçimi prensip olarak kabul etmiş ve ancak memleketin şartları bu prensibin gerçekleştirilmesine imkan vermemesi yüzünden iki dereceli seçimi zaruri görmüştür. Bugün artık iki dereceli seçimi gerektiren ‘ameli icaplar’ önemini kaybetmiş olduğundan tek dereceli seçim hakkındaki emelimizin gerçekleşmesi doğru olacaktır”. CHP Büyük Kurultayının Olağanüstü Toplantısı Programda Değişiklik Önergesi, 10.05.1946.

5 Teoman Gül, Türk Siyasal Hayatında Recep Peker, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998, ss. 58-61.

6 Recep Peker’in 12 Temmuz Beyannamesi’nden duyduğu rahatsızlık sonucu istifa ettiği genel kanıdır.

Metin Toker ise bu kanının yanlış olduğunu, her ne kadar Peker beyannameden rahatsız olmuşsa da, ayrılışının ardındaki asıl nedenin, geçmişte olduğu gibi CHP Genel Başkan Vekilliği görevi ile Başbakanlığın kendi şahsında birleştirilmesini isteğidir. Çok Partili hayatla birlikte, hükümet kurma görevi

68 başlamıştı. Demokrat Parti idarecileri iktidar partisinde yaşanan bu gelişmeleri olumlu karşılamıştı7. CHP içersinde başlayan bu yeni dönem kimi araştırmacılara göre Türkiye’deki karşı devrim sürecinin başlangıcı olarak nitelendirilirken8; kimilerine göre hem devrimleri kurtarmış, hem de CHP’ye hayat iksiri yerine geçmiş9 ve uygulanan liberal siyaset CHP’nin itibarını arttırmıştı10.

17 Kasım 1947 tarihinde gerçekleşen Yedinci Kurultay, CHP’nin tarihindeki dönüm noktasıdır11. Ülkenin çok partili bir hayata geçtiği dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin program ve tüzüğü tek parti döneminin izlerini taşıyordu ve partinin yaşaması adına bu durum değişmeliydi. Ülke içersinde Demokrat Parti’ye yönelen siyasi heyecanın, Cumhuriyet Halk Partisine yönelmesi için partinin kendisini net ifade etmesi gerekliydi.

Parti görüş ve faaliyetlerini seçmenin fikir ve isteklerine uydurarak ayakta kalabilmek adına, devrimci, akılcı ve ülkücü felsefesini değiştirip evrimci, ampirik ve faydacı bir felsefe haline getirme yoluna girecekti12. Parti içindeki değişim taleplerinin gücünü Hüseyin Cahit Yalçın, gazetesindeki sütunlarında şöyle ifade ediyordu:

“Bu kurultay ile Cumhuriyet Halk Partisinin bünyesinde, teşkilâtında esaslı bir değişiklik olacak ve demokratik ruh demokrasiyi 24 sene evvel ilân eden ve nihayet onu geliştirmek ve mantıkî neticesine eriştirmek kararını veren Halk Partisinin kendi teşkilâtı içinde de hâkim kesilecektir. Partideki değişikliğin zevahirde kalmayarak asıl zihniyette vukua geleceği şüphesizdir. Çünkü memlekette hakikî ve geniş bir demokrasinin kurulmasına karar veren ve buna dört el ile sarılması tabii bulunan parti gayesine en evvel kendisini bugünkü hallere ve şartlara tamamen intibak ettirmek suretiyle varabilir. Bu hakikatin Halk Partisi muhitlerinde hakkıyla idrak edildiğini gösterecek beyanatlar, icraatlar ve işaretler çoktur”13.

Parti içinde ortaya çıkan bu değişim talepleri, Yedinci Kurultay’da hayat buldu.

Partinin yapısal bir değişime girdiği kurultayda, parti teşkilatı ön plana çıkmaya başlamıştır. Parti bünyesinde güç kazanan “Atanmışlar”dan ziyade “Seçilmişler”in partiyi yönetmesi anlayışının sonucu, parti içinde en yetkin yürütme organı olan genel başkan, genel başkan vekili ve genel sekreterden oluşan genel başkanlık divanı kaldırılmış, yerine tüm partililerin seçilebileceği 40 kişilik parti divanı oluşturulmuş, genel sekreter ve 12 kişiden oluşan genel yönetim kurulunun bu divan tarafından seçimi kararı alınmıştı. İl başkanlarının valilerden oluşması anlayışına son verilerek, başkanların il kongrelerinde

Recep Peker’e verilirken, CHP Genel Başkan Vekilliği görevine Hilmi Uran getirilmiş ve böyle devam edilmişti. Peker’in bu isteği İnönü ve parti tarafından kabul görmeyince istifa edecektir. Metin Toker, Tek Partiden Çok Partiye, Milliyet Yay., 1970, s. 295.

7 Celal Bayar, Başvekilim Adnan Menderes, haz. İsmet Bozdağ, Truva Yayınları, İstanbul, 2010, s. 129.

8 Çetin Yetkin, Karşı Devrim 1945-1950, 7. b., Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya, 2009, s. 389.

9 Toker, Tek Partiden Çok Partiye, a.g.e., s. 301.

10 Karpat, a.g.e., s. 202.

11 Hikmet Bila, CHP 1919-2009, 4. b., Doğan Kitap, İstanbul, 2008, s. 112.

12 Karpat, a.g.e., s. 175.

13 Hüseyin Cahit Yalçın, “Kurultay’a Giderken”, Tanin, 13 Kasım 1947.

69 seçilmesi; milletvekili adaylarının merkez tarafından belirlenmesi yerine, yüzde yetmişinin mahalli parti örgütleri tarafından belirlenmesi; parti kurultaylarında teşkilatın üyelerinin sayılarının artırılması gibi değişimler beraberinde gelecekti. Parti bünyesinde ağırlık noktası, parti başkanından, teşkilatın ağırlık kazandığı parti kurultayına kayıyordu. Toprak Reformu’nda hükümete toprakları istimlak edebilme yetkisini veren 17. Madde kaldırılacaktı. Partinin temel ilkelerine yönelik liberalleştirme eğilimi sonucu, Cumhuriyetçilik ilkesinde demokrasiye, Devletçilik ilkesinde özel sektöre daha fazla vurgu yapılacaktı14. Laiklik, kurultayda en çok tartışılan ilke olacak, dini eğitim ve dini özgürce yaşama talepleri kurultayda dile getirilecek, sonrasında bu taleplere hayata geçecekti15. Parti ile Halkevleri ilişkisinin sorgulandığı kurultayda, halkevlerine siyaseten bitaraf olması adına vakıf statüsü verilmesi talepleri ön plana çıktı16. Kurultay sonunda yapılan seçimlerde, parti başkanlığına “oybirliği” olmaksızın, 645 delegeden 595’nin oyuna alan İsmet İnönü seçildi. Parti başkanının Cumhurbaşkanı olması halinde parti başkanlığını yürütecek olan Genel Başkan Vekilliği için Hilmi Uran, 646 delegenin 328’inin oyunu alarak seçilebildi. Bu durum parti içindeki yeni anlayışın somut neticeleriydi. Yeni oluşturulan 40 kişilik parti divanına seçilenler arasında Bursa Milletvekili Fahri Bük’te bulunuyordu. Parti Divanı genel sekreterlik görevine Tevfik Fikret Sılay’ı getirmişti.

Kurultay sonrası partide ve siyasette liberalleşme süreci hız kazandı.

Demokratların en önemli taleplerinden biri olan seçim sisteminin değiştirilmesine, 1948 yılı başında CHP’den olumlu yanıt verildi ve yapılan çalışmalar sonrası Temmuz ayında kabul edilen yeni seçim kanunu yürürlüğe girdi. Fakat, demokratlar “adli teminattan yoksun”

olduğu gerekçesiyle, yeni kanuna muhalefet şerhini sürdürecek, ara seçimlere katılmayacaktı. Yeni dönemle birlikte muhalefete yaklaşım konusunda bir engel olarak görülen Recep Peker’in Başbakanlıktan istifası sonrası bu göreve gelen Hasan Saka, parti içindeki müfritler tarafından muhalefete ılımlı yaklaşımlarından dolayı eleştirirken;

mutediller tarafından yeterince anlayışlı ve ölçülü olmadığı konusunda eleştiri konusu olacaktı17. Parti içinde devam eden muhalefete yaklaşım tarzı tartışmaları Hasan Saka’nın istifasıyla sonuçlandı. İstifa sonrası kimin başbakan olacağı en çok tartışılan konuların başında geliyordu ve bu görevi Şemsettin Günaltay üstlenecekti. Bu görev değişikliği muhalefetle iş birliği sürecini hızlandırdı ve en önemli uzlaşma alanı seçim sisteminin

14 L. Hilal Akgül, “VII. CHP Kurultayı'nda Devletçilik Tartışmaları ve 1947 CHP Programı'nda Devletçilik”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C. LVIII, S. 1, (2008), s. 72-73.

15 Bu talepler ve CHP’nin dini açılımları için Dördüncü Bölüm’de yer alan “İrticai Faaliyetlere Yönelik Tepkiler”

başlığına bakılabilir.

16 Kurultay hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: CHP Yedinci Kurultay Tutanağı, Ankara, 1948.

17 Feroz ve Bedia Turgay Ahmad, Türkiye’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi 1945-1971, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1976, s. 50.

70 değiştirilmesiydi. Muhalefetin seçim sistemini ön plana alarak seçimlere girmemesi ve bunun nedeni olarak ta CHP’yi seçim sistemini değiştirmeyen, demokrasi karşıtı bir parti olarak gösteren propagandası karşısında, CHP yönetimi muhalefetin en önemli kozunu elinden almak konusunda kararlıydı. Uzun süren çalışmalar sonrası seçim sistemi muhalefetinde iştirakiyle 1950 yılının Şubat ayında yürürlüğe girdi.