• Sonuç bulunamadı

BURSA MİLLETVEKİLLERİNİN SİYASİ FAALİYETLERİ

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI BURSA YERELİNDE CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN İKTİDAR YILLARI (1946–1950)

C. GELİR KAYNAKLARI

III. BURSA MİLLETVEKİLLERİNİN SİYASİ FAALİYETLERİ

Çok partili siyasi hayat ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’nde başlayan değişimlerden biri, milletvekili adaylarının seçiminde kendini göstermiş, milletvekillerinin hepsinin Bursa doğumlu ya da Bursa’da yaşayan kişiler olmasına özen gösterilmişti. 1946 seçimleri sonrası başlayan sekizinci yasama yılında Bursa ilini temsil eden milletvekili sayısı 12’dir ve bu CHP milletvekillerinin isimleri şöyledir; Mudanya doğumlu 5-6-7-8.

Dönem milletvekili Atıf Akgüç, Bursa doğumlu Sadık Tahsin Arsal87, Selanik doğumlu Zehra Budunç, İnegöl doğumlu Fahri Bük, İstanbul doğumlu 7 ve 8. Dönem milletvekili Aziz Duru, Bursa doğumlu 3-7 ve 8. Dönem milletvekili Ahmet Münir Erhan, Bursa doğumlu 3 ve 8. Dönem milletvekili Muhlis Erkmen, Karacabey doğumlu tüm yasama

85 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon: 490. 01, Yer: 633.87.1.45, s. 48-49.

86 Yardımlar konusunda üçüncü bölümde yer alan “Parti Mallarına El Konulması” başlığı altında ayrıntılı bir açıklamaya yer verilmiştir.

87 Bursa milletvekili Sadık Tahsin Arsal 14 Şubat 1949 tarihinde ölümü üzerine boşalan milletvekilliğine, yapılan ara seçimler sonucu Muhlis Erkmen seçilmiştir.

86 dönemlerinde Bursa milletvekili olarak görev almış olan Mustafa Fehmi Gerçeker, İnegöl doğumlu Abdurrahman Konuk, Bursa doğumlu Cemil Öz, Bursa doğumlu 1-6-7 ve 8.

Dönem milletvekili Muhittin Baha Pars, Bursa doğumlu 6-7-8. Dönem milletvekili Talat Simer, Boğazlıyan doğumlu Faik Yılmazipek88. İncelediğimiz dönem içersinde Bursa Milletvekillerinin Ankara’da aktif bir siyaset izlediklerini söylemek güçtür. Bu dönemde içersinde kurulan hükümetlerde görev almayan milletvekilleri, TBMM bünyesindeki yasama faaliyetlerini içersinde de çok fazla yer almamışlardır89. Bursa yerelindeki sorunların çözümü konusunda da yeteri kadar aktif bir siyaset izlemeyen milletvekillerinin bu durumu, sonraki dönemde iktidara gelecek olan Demokrat Partili Bursa milletvekilleri ile karşılaştırıldığında çok farklı bir durum arz etmektedir. Demokratlar Bursa yerelindeki sorunları, örgütün taleplerini Ankara’ya taşımak konusunda çok daha başarılı bir politika izleyecekti. DP’li Bursa milletvekilleri hükümetlerde görev alırken, Meclis bünyesindeki yasama faaliyetlerinde aktif bir rol alacaklardı.

Türkiye’de, İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan çok partili demokratik hayat, ülke içersinde kendisini giderek hissettirmeye başlamış, demokrasi ve özgürlük tartışmaları hız kazanmıştı. 1945 yılı ile birlikte bu tartışmalar kendisini Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantılarında çok sık gösterir olmaya başladı. Bursa siyasetinin bu tartışmalardan etkilenmesi fazla uzun sürmedi. 3 Nisan 1945 tarihinde Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars90 CHP Grubuna bir önerge vererek, parti grubunda gerçekleşen müzakerelerin, dış politikaya ilişkin olanları hariç tutulmak üzere, açık olarak yapılmasını ve müzakere zabıtlarının gazetelerde günü gününe yayınlanmasını istiyordu91. Pars’a göre, Meclis ile memleket arasında, millet ile mebuslar arasında uçurumlar vardı. Birinci Meclis zamanında mebuslara ihtiram gösterilirken, nereye gidilse halkın ayağa katlığı görülürdü.

Şimdi ise bunun yerini hoşnutsuzluk ve soğukluk almıştı. Önerge ile amaçlanan, Mebusların Meclis’te çalıştıklarını ve eleştiri vazifelerini yaptıklarını halka göstermek ve

88 TBMM Albümü(1920-1950), C. I, 2. b., TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2010, s. 457-458.

89 Bu dönem meclis tutanaklarına yönelik bir inceleme yaptığımızda bazı CHP Bursa Milletvekillerinin Meclis kürsüsüne çıkmadığı ve her hangi bir yasama faaliyetinde bulunmadığını gördük. Bu milletvekilleri içinde Atıf Akgüç, Sadık Tahsin Arsal, Aziz Duru, Ahmet Münir Erhan, Mustafa Fehmi Gerçeker, Cemil Öz bulunmaktadır.

90 1884 yılı Bursa doğumlu Muhittin Baha Pars, İstanbul (Darülfünun) Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur.

Bursa Bidayet Mahkemesi Üyeliği, Bursa Sultanisi edebiyat, felsefe ve mantık öğretmenliği yapmıştır.

Millet Yolu Gazetesi ve Haftalık Bura Dergisi’ni yayın hayatına sokmuştur. Birinci Dönem TBMM’de Bursa Milletvekili olarak görev yapan Pars, Eskişehir ve Konya İstiklal Mahkemelerinde görev yapmıştır. Beşinci Dönem (1935-1939) Ordu milletvekilliği yapmış, Altıncı Dönem Bursa Milletvekili olarak Meclis’te yer almıştır. 1950 yılına kadar bu görevinde devam etmiştir.

91 Tek parti döneminde, basın organlarının muhabirleri TBMM’de bulunmazdı. TBMM’deki görüşmelere ilişkin bilgiler, TBMM Zabıt Kalemi’nden basına dağıtılan özetlerle iletilirdi. Böylece, söz konusu özet basın bildirilerinin, TBMM’de dile getirilen eleştirilere yer verilmeden basına sunulması ve TBMM’deki görüşmelerin ve tartışmaların, basından ve kamuoyundan gizlenmesi kolayca mümkündü. Cemil Koçak, İkinci Parti 1945-1950, C. 1, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010, s. 146.

87 halkın vekilini tanımasını sağlamaktı. Önerge grupta hararetli bir şekilde tartışıldı. Başta, Celal Bayar, Hikmet Bayur ve Fuat Köprülü önergeye arka çıkarken, Köprülü, daha da ileri giderek mebusluğundan utandığını ifade edecekti. Tartışmalar, parti içersinde bir gruplaşmanın belirmeye başladığı konusunda, başta İnönü olmak üzere, parti ileri gelenlerinde şüpheler uyandırırken, tartışmalar sonrası, yalnızca meclis müzakerelerinin basın tarafından günü gününe yayınlanması kararı yürürlüğe girecekti92. Fakat Pars’ın özgürlük ve demokrasi lehine parti içersinde bu çıkışı, parti grubunda bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmış; İsmet İnönü, Pars’ın bu teklifinin ardından bir tertip olduğu konusunda şüpheleri olduğunu etrafı ile paylaşmıştı. Aslında bu rahatsızlığın kaynağında, Muhittin Baha Pars, parti içinde muhalif görüşleriyle ön plana gelmeye başlayan Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan grubunun “beşinci” üyesi gibi hareket ederek, bu grupla görülüyor olması ve onun işyerinde toplantılar yapılmasıydı93.

Bu tablo ve son çıkış, önceden tertiplenen bir olay gibi görülmüş ve Parti’de, Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars aleyhine bir hava esmeye başlamış; kısa bir süre sonra, milletvekilinin Bursa’da işletmiş olduğu Çekirge semtinde bulunan Havuzlu Park, Sağlık Bakanlığı tarafından, sağlık gerekçeleriyle kapatılmıştı. Kapatılma olayının nedeninin açıklanması isteği ile Tekirdağ Milletvekili Rahmi Apak ve Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars, Sağlık Bakanı Bursa Milletvekili Sadi Konuk’un cevaplaması isteğiyle bir soru önergesi vermişlerdi. Sağlık Bakanı, 1940 yılında işletmeye açılan Havuzlu Park’ta, şimdiye kadar dört çocuğun havuzdaki pislik yüzünden boğulduğunu, ölümler sonrası başlatılan soruşturmaların, başta milletvekili olmak üzere çeşitli siyasi müdahaleler nedeniyle sonuçlandırılmadığı ve bu dönemde gereğinin yapılarak, havuzun kapatıldığını ifade etmişti. Bakanın cevabı sonrası Pars, kendi işletmesi olan bu havuza yönelik olarak yapılan soruşturma ve kapatma olayını hususi, şahsına yönelik tertip olarak nitelerken, bunun kendisine karşı “kin ve garez”in sonucu olduğunu ifade ediyordu. Pars, Sağlık Bakanı Sadi Konuk’un şahsına yönelik olarak birkaç yıldır süren bir husumeti olduğunu, bakan olduktan sonra94yaşanan kapatma olayının da bu husumetten kaynaklandığını ileri sürmüş ve Bakanı Bursalıları hor görmekle suçlamıştı95. Meclis içersinde bu tartışmalar yaşanırken96, politik hayatta Bursa Milletvekili Pars’ın demokrasi çıkışı unutulacak, pasivize edilecek ve sonrasında “Dörtlü Takrir”i imzalamakta sakınca gören Pars, bir süre

92 Faik Ahmet Barutçu, Milli Mücadeleden Demokrasiye Siyasi Hatıralar, C. II, 21. Yüzyıl Yayınları, Ankara, 2001, s. 715-716.

93 Toker, Tek Partiden Çok Partiye, a.g.e., s. 71.

94 Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından istifa eden Aydın Milletvekili Dr. Hulusi Alataş'ın yerine, 18 Ocak 1945 tarihinde Bursa Milletvekili Dr. Sadi Konuk atanmıştı.

95 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:7, C. XVI, 47. Birleşim (27 Nisan 1945), ss. 116-125.

96 Muhittin Baha Pars, CHP’si içersindeki gelişmelerde Recep Peker’in tarafında yer alan gurubun içerisinde bulunuyordu. Toker, Tek Partiden Çok Partiye, a.g.e., s. 71-72, s. 283.

88 sonrada “siyasi temayül”ü değişecek ve parti içersinde müfritler yani sertlik yanlılarının tarafında yer alacaktı.

12 Temmuz Beyannamesi sonrası, parti içersindeki mutedillerin sert eleştirilerine tabi tutulan Başbakan Recep Peker, CHP Meclis Grubundan güvenoyu almak yoluna gitmişti. Yapılan oylamada kendisine güvenoyu çıkmıştı, fakat 35 aleyhte oyda verilmişti.

Peker, kendisine karşı verilen bu aleyhte oylar sonrası, hükümet bünyesinde çeşitli bakanlıkları değiştirecek, fakat sonrasında istifa etmek zorunda kalacaktı. Bu gelişmeler yaşanırken, Peker’in istifasıyla sonuçlanan “35”ler hareketi içersinde her hangi bir Bursa milletvekili bulunmuyordu. Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde yaşanan ve kamuoyuna

“mutedil” ve “müfrit” olarak yansıyan bu gelişmeler karşısında, Bursa Milletvekillerinin net bir tavır alamadıkları ve görüşlerini çok fazla kamuoyu ile paylaşmadıkları görülür. Fakat muhalefetin yayın organlarında özellikle Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars’ın ismi, müfritler arasında sık sık geçmeye ve kendisine yönelik eleştiriler gelmeye başlamıştı. Bu durum karşısında kendisini savunmak durumunda kalan Pars, kendisine yöneltilen sıfatları kabul etmeyecekti. Pars, Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde bir gruplaşma olduğu iddialarını kabul etmezken ve kendisinin Recep Peker’e yakın olması ve ona CHP Meclis Grubunda güvenoyu vermesinin nedenini, “Peker’in memleketin yetiştirdiği müstesna şahsiyetlerden olduğuna ve memleketin işlerinde ondan birçok istifadeler temin edileceğine” inanması olarak açıklama gereği görecekti97.

Muhittin Baha Pars’ın, incelediğimiz dönem içersinde CHP’deki konumunu net olarak bir yere koymak zordur. Çünkü aşırı ve sertlik yanlıların tarafında yer aldığı söylense de, din ve dil konusundaki görüşleriyle daha çok CHP içersinde yer alan mutedillerin görüşleriyle uyuşmaktadır. Başbakan Recep Peker’in Başbakanlıktan ayrılmasından sonra Türkiye’de yaşananlara baktığımızda, genelde tek parti dönemi uygulamalarının aleyhinde gelişmelerin ön plana geldiği görülür. 17 Kasım 1947 tarihinde toplanan CHP’nin Yedinci Kurultayı, bu süreçte tam bir dönüm noktası olmuştur.

Demokratikleşme Kurultayı” olarak anılan kurultay, karşıdevrimci sürecin düğüm noktası olacaktı98. Din-siyaset ilişkisinin kuvvetlenmesi, dini eğitime yönelik adımların atılması ve imam-hatip kurslarının yaygınlaşmaya başlaması, ekonomi politikaları, köy enstitüleri aleyhine işleyen ıslah süreci, başlayan yeni sürecin örnekleri olarak verilebilir. Yaşanan değim sürecinde, görüşleriyle Bursa siyasetinde ön plana çıkan isim CHP Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars olmuştu. Pars, devrim adına önemli konulardaki görüşlerini

97 Ant, 8 Kasım 1947

98 Bila, a.g.e., s. 112.; Yetkin, a.g.e., s. 389.

89 Meclis kürsüsünden ifade etmekte her hangi bir sakınca görmezken, görüşlerini Bursa yerelinde de savunmuştur.

Çok partili siyasi hayatla birlikte, ülke gündeminde “Din” ve “Ahlak” konuları çok tartışılır olmaya başladı. Özellikle din derslerinin okullarda verilmesi talepleri muhalefet tarafından propaganda aracı olarak kullanılırken; Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde bu konu sık gündeme gelir olmaya başlarken, Cumhuriyet Halk Partisi Bursa il ve ilçe kongrelerinde delegelerinin din ve ahlak öğretimi konusundaki talepleri duyuluyordu.

Örneğin 29 Aralık 1946 tarihinde gerçekleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Kongresi’nde en çok tartışılan konuların başında, gençlere din derslerinin verilmesi isteği gelmişti. İl yöneticileri bu talep konusunda bocalama yaşarken; konuyu geçiştirilmeye çalışılmış, sonrasında delegelerin ısrarıyla taleplerin merkeze gönderilmesi kararı onaylanmıştı99. Kongrede partili delegeler, bu konuda görüşlerini paylaşması için Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars’tan bir ricada bulunmuşlardı.

Böyle bir isteğin kongrede dile getirilmesini nedeni, kongreden çok kısa bir süre önce Pars’ın, TBMM’de Milli Eğitim Bütçesi görüşülürken, din ve ahlak konularının gençlere öğretilmesi gerektiği konusunda yapmış olduğu konuşmaydı. Bu konuşma mecliste büyük alkış almış ve Cumhuriyet Halk Partisi içersinde giderek güç kazanan din ve ahlak öğretimi taleplerinin bir milletvekili tarafından dışa vurumu olarak önem kazanmıştı.

Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars Meclis’te gerçekleştirdiği bu konuşmasını,

Kaç günden beri kürsüde ima edilen, koridorlarda konuşulan şeyi tespit” edilmesi olarak görmüş; son senelerde gayri ahlaki olayların giderek artığını vurgulayıp, bazı gençlerin uluorta cemiyeti yıkabilecek mahiyette fenalıklar yaptıklarını ve artık bu iş üzerinde durulması gerekliliğinden bahsetmişti. Menfaatperestliği, yalnız kendisini düşünmek, başkasının zararına da olsa her şeyi yapabilmek kabiliyetinde olanların çoğalması, fertlerin fertlere, zümrelerin zümrelere itimat edemez bir hale gelmiş bulunması memleket için hayırlı bir alamet olarak görmeyen Pars, “Milli mücadelede vatan için gösterilen heyecanı bugün manevi mevcudiyetimiz için göstermek icap eder” ifadelerinde bulunur.

Konuşmanın devamında, kendi dininden korkan bir millet olduğumuzu, fakat dinlerin ahlaki kısımlarının olduğunu ve her çocuğun, her gencin bunu yakından bilmesi ve bir mukayese yapma imkanı bulması gerektiğinden bahsederek konuşmasının devamında özetle şu ifadelerde bulunur:

Hikmetin başı Allah korkusudur… Biz, Atatürk’ün başladığı, yaptığı şeyi yıkmak istemiyoruz. İkmal etmek istiyoruz. Atatürk’te sağ olsaydı mutlaka bu yola girerdi.

Memleketin, milletin menfaatine hadim olan işlerde Atatürk’ün geri kaldığını

99 Ant, 30 Aralık 1946.

90 görmedik… Atatürk gençlere hitap etti; Cumhuriyeti muhafaza edin dedi, size emanet ediyorum dedi. Fertleri azami ahlak kaidelerine riayet etmeyen Cumhuriyetler yaşamaz. Çünkü Cumhuriyet’in istinatgâhı ahlak, birlik ve sevgi gibi şeylerdir… Burada muallimleri, bilhassa ilk mektep muallimlerini göz önüne alarak bu işin pek kolaylıkla halledilebileceğini sanıyorum”100.

Din ve dini eğitim konusundaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşan Muhittin Baha Pars, Cumhuriyet’in izlediği dil politikasına yönelik görüşlerini de Meclis kürsüsünden paylaşmıştı. Pars’a göre, Cumhuriyet hükümetinin izlediği Dil Devrimi ile “Hayale gelmeyen işler vücuda gelmişti” ve bunu burada durdurmak lazımdı. Yanlış yoldan dönmek kusur ve kabahat değildi ve biz bu hatalı yol üzerinden dönmeliydik. Geri gitmek daima irtica olmayacağına göre biraz da geriye gitme zamanı gelmişti101. Pars bu konuda Milli Eğitim Bakanının cevaplaması isteği ile bir soru önergesi vermişti. Pars, önergesini savunurken “Ben Türkçenin sadeleştirilmesine katiyen aleyhtar değilim. Bu bizim inkılâbımız icabıdır ve bu böyle bilinmelidir” ifadelerini kullanırken, asıl amacının Türkçeleştirme adıyla kelimelerde yapılan zorlama teşebbüsler olduğuna dikkat çekmektedir. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu’na yönelik önergesinde Pars, dilimizi sadeleştirme ve yabancı kelimelerden kurtarma hareketinin fena taraf ve neticeleri sonrası öğrencilerle öğretmenlerin bundan dolayı uğradıkları müşkülâta değinerek; bu halin talim ve tahsili güçleştirdiğini ve öğrenci seviyesinin düşüklüğüne sebep olduğunu; ince ruhlu zevk sahibi dedelerimiz tarafından vaktiyle tasfiyeye uğratılmış olanlarla selefimize yabancı bir şekilde uydurulan kelimelere mektep kitaplarında zorla yer verdirilmesine bundan sonra da devam edilip edilmeyeceğini soruyordu. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu sorulara şu cevabı vermişti:

Mekteplerde, Mektep kitaplarında kullandığımız yeni Türkçe terimlerden bazı isabetsiz yahut sevimsiz yahut da mevzu olduğu manayı tedai ettiremeyen kelimelerin öğretimde bazı güçlüklere sebep olduğu doğrudur… Hiçbir hatada ısrar etmek bahis mevzuu değildir. Bu terim sisteminin yapılışında hatalı olan şeyleri tespit ederek düzelteceğiz. Yaşayan Türkçeye uygun kelimelerle bunları tebdil edeceğiz. Bir şeyde ısrar edeceğiz: Türk İnkılâbının esaslı parçalarından biri olan dil inkılâbında” 102

Bu dönem görüşleriyle dikkat çeken bir diğer Bursa Milletvekili Abdurrahman Konuk’tur. Bursa’da CHP il örgütünün yayın organı olan Ant gazetesinin başyazarı ve sözcüsü olan Konuk’un görüşleri, il teşkilatının bakış açısını yansıtması bakımından önemlidir. Demokratlar tarafından sık sık eleştirilen Konuk, CHP içersinde yaşanan gelişmelerde sertlik yanlısı tarafta yer alacak ve bu yöndeki görüşlerini kamuoyu ile paylaşacaktı. “Riyakâr itidal, gafil ifrat” isimli makalesinde CHP’nin Yedinci Kurultayında

100 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, C. III, 22. Birleşim (24 Aralık 1946), s. 427-428.

101 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, C. VIII, 26. Birleşim (29 Aralık 1947), s. 591-592.

102 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, C XXII, 14. Birleşim (7 Aralık 1949), ss. 75-77.

91 yaşananlara değinen Konuk, partide yaşanan müfrit ve mutedil ayrımını, muhalefete yönelik alınan tavır sonrası basın organları tarafından icat edildiğini; muhalefet partisinin meşru ve kanuni bir hizmet görmesi için ona icabında yardım etmek isteyenlere mutedil, onunla mücadele etmek gerektiğine inananlara müfrit denildiğini; muhalefete nispetle mutedil olanları, parti ve yurt davaları karşısında mutedil ve muhafazakâr olanlar kadar zararlı bulunduğuna değiniyordu. Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet rejimini zinde bir kuvvet haline getirmek için, demokrasi inkılâbını başarmak adına canla, başla çalışan dinamik ruhun köklü ve müfrit hareketini, muhalefete vasilik iddiası ile tavizkar, müsamahalı ve hatta riyakâr mutedilliği ile birleştiremediğini; bu duruma düşen parti içersindeki az sayıdaki kişinin derin bir tezadın içinde düştüklerini ve bunlarla mücadele etmek zorunda kalındığı ifade eden Konuk, muhalefete rüşvet veren mutedillerin ve derin bir gaflet içinde çekingen davranan müfritlerin arasında istikbalini sağlam temellere dayanma azminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilerlediğine değiniyordu103. Konuk, partisi ve basını ile muhalefetten sevgi ve sempati bekleyen, iktidarın başarısını övmek şöyle dursun takdir ifadesini uman Halk Partililerin hayali sükûta uğrayacaklarına değinerek104;

Muhalefet şiddet politikasına sapmasın, siyasi emniyet kaybolmasın diye muhalefetin tehditlerine boyun eğilir ve ortaya koyduğu bütün arzular yerine getirilirse en sonunda bize İnönü ile beraber siyaset meydanını terk etmek düşecektir” 105ifadelerinde bulunmuştu.

Yukarda üzerinde durduğumuz, iki milletvekili dışında, diğer isimlerin pasif bir konumda yer almışlardır. Aslında bu dönem Bursa siyasi hayatına milletvekillerinden çok, dönemin Bursa Valisi Haşim İşcan damgasını vuracaktır. İleride bu konuya değineceğiz.

DP iktidarı döneminde, her hangi bir CHP Bursa milletvekili Meclis’te yer almayacaktı.