• Sonuç bulunamadı

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye’nin Durumu Ve İzlediği Politika

I. ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİLENE KADARKİ SÜREÇTE CUMHURİYET HALK PARTİSİ (1919-1945)

1. İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye’nin Durumu Ve İzlediği Politika

57 B. TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞTE ETKİLİ OLAN DIŞ NEDENLER

58 sınırına dayanmıştı193. İngiltere, Balkanlarda artan Alman nüfuzu karşısında Türkiye’den savaşa girmesini isterken, Almanların yakın zamanda Türkiye’yi işgal edeceğini, bu durumda Rusya’nın savaşa taraf olacağını ve Türkiye’nin Polonya gibi iki ülke arasında bölüneceğini ortaya atıyordu. Almanlar ise iddialar konusunda Türkiye’yi teskin etme yoluna gidecek, Hitler ordularını Türk sınırına 60 km uzaklıkta tutacağı teminatını verirken;

diğer taraftan Türk-Sovyet Saldırmazlık Deklarasyonu yayınlanarak, iki ülke birbirine saldırmama konusunda teminat verecekti. Bu dönemde, Irak’ta alman taraftarı bir hükümetin iş başına gelmesi ve Almanların bu hükümete yardım istekleri ve bu konuda Türk topraklarını geçiş olarak kullanma istekleri, Türkiye üzerindeki Alman baskısını attıracaktı. 1941 yılı Nisan-Haziran ayları Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan en yoğun, en çetrefil, en gergin ve en karmaşık dönem olacaktı194. Bu dönemde Alman etkisiyle ülke içersinde milliyetçi ve Turancı düşünceler giderek artış gösterirken, hükümetin bu düşüncelere önlemeye yönelik önemli bir girişimi olmayacaktı. Fakat Almanlar isteklerinin gerçekleşmeyeceğini görünce ve sonuçta, Hitler geciken Rusya saldırısı dolayısıyla, Türkiye ile 18 Haziran 1941 tarihinde bir saldırmazlık paktı imzalayacaktı. Anlaşma ile her iki devlet birbirlerine yönelik her hangi bir hareketten kaçınacak, ortak çıkarları ilgilendiren konular ve sorunlar dostça görüşmelerle giderilecek ve anlaşma on yıl sürecekti. Ayrıca her iki taraf mevcut yükümlülüklerini saklı tutmaya devam edecekti. Bununla Türkiye, 1939’da imzaladığı antlaşma şartlarını koruduğu garantisini İngiltere’ye veriyordu. Bu antlaşmanın imzalanmasından dört gün sonra Alman ordularının Rus sınırlarını aşmalarıyla birlikte, Türkiye, topraklarını işgal etmesi kaygısını yaşadığı iki ülkenin savaşa tutuşmasıyla, büyük bir rahatlama sürecine girmişti. Bu süreçte İngiltere tavrını net olarak ortaya koymazken, Sovyet Rusya Türkiye’nin Almanlarla yaptığı bu anlaşma sonrası, kendi ülkesine saldırmasının baş sorumlusu olarak Türkiye’yi görecek, bu durum Türk-Sovyet ilişkisinde tam bir dönüm noktasını oluştururken, Türk-Sovyetlerin belleğinde çok kötü izler bırakacaktır.

Alman-Rus savaşı sonrası başlayan yeni süreçte, Türkiye için yeni bir dönem başlamıştı. Türkiye bir yandan olası gördüğü İngiltere-Sovyet Rusya anlaşması hakkında endişe duyarken, bir yandan da müttefiklerin Türkiye’yi savaşa sokmak konusundaki artan

193 Türkiye, Almanların kendi sınırlarına dayandığı dönemde, ülke içersinde çeşitli savunma tedbirleri alma yoluna gitmişti. Trakya’da bulunan askeri birlikler Anadolu yakasına nakledilirken, Meriç nehri üzerinde bulunan köprüler havaya uçurulmuştur. İngiliz askeri uzmanlar, Anadolu’da savunma hatları oluşturmaya ve hava alanları inşasına başlarlar. Ayrıca Trakya ve İstanbul’daki sivil halkın boşaltılması çalışmaları başlatılmıştır. Ailelerin, Trakya, İstanbul, İzmir, Erzurum ve Ankara hariç olmak üzere, istedikleri yerlerin iskele ve istasyonlarına kadar, devlete ait vapur ve trenlerle, birbirine eş olan nüfus başına elli kiloya kadar sandık ve denk eşyasıyla birlikte, nakillerinin yapılması kararlaştırılmıştır. Ailelerin, Anadolu’da yaşayan akrabalarının yanlarına gitmeleri içinde aynı şartlar uygun görülmüştü. Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemil (1938-1945), C. I, s. 548-549.

194 Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemil (1938-1945), C. I, s. 558.

59 baskılarına karşı direnç göstermek zorunda kalıyordu. Bu direnç gösterilirken, bir yandan da Almanlarla, başta krom olmak üzere çeşitli ticari ilişkilere devam ediliyordu. Türkiye’nin bu tavrı müttefikler, bilhassa Rusya tarafından şiddetli eleştirilere sebep oluyordu. 1942 yılı sonu itibariyle Almanların Ruslara yenilmesiyle birlikte, savaş müttefikler lehine gelişme göstermeye başlamış ve Türkiye açısından bir Rus işgali tehlikesi ortaya çıkmıştı.

1943 yılı itibariyle, Türkiye’nin savaşa müttefikler lehinde iştirak etmesi ve mihver devletlerle her türlü ilişkisini kesmesi konusunda baskılar giderek artıyordu. Türkiye savaşın ilk yıllarında, Alman ordularının Avrupa dışına çıkmalarını önlemede bir kalkan vazifesi görmüştü, fakat şimdi şartlar değişmişti. Almanları yenmek için Avrupa’nın içine girmek gerekliydi ve Türkiye aynı kalkan konumuyla, bu sefer müttefiklere engel oluyordu.

Türkiye’nin savaşa girmesiyle, Balkanlara cephe açılacak ve Rusya üzerindeki baskı da hafifletilecekti. İngiltere’nin bu planı, Rusya ve Amerika tarafından da onaylanmaktaydı.

Türkiye’yi savaşa sokmak konusunda ilk üst düzey girişim İngiliz Başbakanı Churchill’in Adana’da İnönü ile yaptığı görüşmedir. Ocak 1943 tarihinde yapılan bu görüşme ve sonrasında gerçekleşecek olan tüm görüşmelerde, Türkiye’nin askeri talepleri ve tarafsızlığını sürdürme politikası devam edecek, bu tavır müttefiklerin tepkilerine neden olacaktır.

1944 yılı içersinde Türkiye üzerinde artan müttefik baskısı, her ne kadar Türkiye’yi savaşa sokmak konusunda başarılı olmasa da, Türkiye’nin aşamalı olarak Almanya ile bağlarını koparmasında etkili olmuştu. Bu süreçte savaşın müttefikler lehinde hızla gelişmesi de önemliydi. Türkiye önce Almanya’ya yaptığı krom ticaretine, sonrasında tüm diplomatik ilişkilerine son verecekti. Bu süreçte Türkiye için önemli olan Rusya tehlikesiydi ve Ruslar, Türkiye üzerinde daha özgür hareket etme konusunda müttefiki olan ülkelerle aynı görüşte değildi. 1944 yılı sonu itibariyle, Bulgaristan’ın Ruslar tarafından işgali ve Rus ordularının Türk sınırlarına gelecek olması tehlikesi, Türkiye’yi İngiltere ve Amerikan dostluğuna daha çok önem verir hale getirmişti. Alman eğilimli olarak tanınan Türk dışişleri bakanı Menemencioğlu’nun istifası, Türkiye’nin dış politikada müttefikler lehine hızlı bir dönüşüm gerçekleştireceğinin göstergesi olarak algılanmıştı. Fakat Türkiye’nin savaşa girmeme politikası, müttefiklerin Türkiye konusunda isteksiz davranmasına, savaş sonrası ortaya çıkan Rus talepleri karşısında bir süre yalnız kalmasına neden olacaktı.

Türkiye’yi savaşa sokmak konusunda büyük gayretler gösteren Churchill 1944 yılı Mayıs ayında, Türkiye’nin izlediği politikanın ileriki dönemde kendisine vereceği zararı şu sözlerle ifade etmekteydi: “Türkiye’nin şimdiye kadar takınmış olduğu ve takınmakta

60 bulunduğu vaziyet benim fikrimce sulh sırasında Türklere, Müttefiklere iltihak ettikleri takdirde elde etmiş olacakları kuvvetli mevkii temin edemeyecektir”195.

2. Savaşın Ortaya Çıkardığı Yenidünya Düzeni ve Türkiye’nin Dış Politika