• Sonuç bulunamadı

4.3.1.1.4.3 GÜMRÜK VERGİLERİ

4.3.5. MÜLKİYET POLİTİKALAR

4.3.5.2. KİT POLİTİKAS

Devlet, istediği amaçlara ulaşmada diğer araçlar yanında kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) oluşturmak yoluna da başvurabilir. Devletin ekonomik bir birim olarak iktisadi faaliyetlerde bulunmak amacıyla ekonomik girişimler oluşturmasına yönelik yürütülen politikaya “KİT politikası” denilmektedir. Devlet anlayışındaki gelişmeler ve devletin ekonomiye yönlendirici bir güç olarak görülmeye başlamasıyla birlikte devletin sahip olduğu kuruluşlar vasıtasıyla da milli ekonomide

ağırlıklı bir rol oynaması söz konusu olmuştur. Devlet gerek sermayesinin bir kısmı kendine ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan İktisadi Devlet Teşekülleri (İDT) ile, gerekse sermayesinin tamamı kendine ait olan ve tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri üretip pazarlamak üzere kurulan ve kamu yararı niteliği ağır basan Kamu İktisadi Kuruluşları ile ekonomik hayatta aktif bir rol oynamaktadır.

Ekonomideki serbestleşme ve özelleştirme faaliyetlerinin hızla geliştiği günümüzde KİT’lerin özelleştirilmelerinin ekonomide yol açacağı etkiler ve bu çerçevede gelir dağılımı dengesizliklerine müdahalede KİT politikasının ne yönde belirleneceği önem kazanmaktadır. Bu açıdan öncelikle KİT’in kuruluş ve son dönemlerde özelleştirilme nedenlerini incelemek faydalı olacaktır.

KİT’in kuruluş nedenlerini, ekonomik, sosyal, mali ve siyasal nedenler olarak dört ana başlık altında toplayabiliriz. Altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi, ekonomik yapının yenilenmesi, dengeli kalkınmanın sağlanması, fiyat istikrarının korunması, işsizliğin önlenmesi ekonomik nedenler; toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi sosyal nedenler; devletin finansman ihtiyacının karşılanması mali nedenler ve kendi kendine yeterli olma ve ekonomik bağımsızlık siyasi nedenlere örnek olarak verilebilir. Esas olarak KİT’lerin ortaya çıkmasında en önemli nedenler ekonomik nedenlerdir. Devlet ilk etapta özel sektörün girişimde bulunmadığı alanlarda öncü olarak KİT yoluyla bu alanlarda faaliyet göstermektedir.

Ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarından birisi olan ülkenin bir bütün olarak dengeli bir şekilde gelişmesi, ancak dengeli bir yatırım politikasıyla gerçekleştirilebilir. Buda bölgesel gelir dağılımı açısından son derece önemlidir. Ülkenin coğrafi büyüklüklerine göre, üretilen mal ve hizmetlerin götürüleceği yer, zaman, katlanılacak maliyet ve ihtiyaçların karşılanması gibi faktörler önem taşır. Özel sektör kuruluşlarının kendileri için optimumu sağlayacak yatırımlara yönelmesi, ülke içindeki toplam yatırımların dağılımını devletin üstlenmesini gerektirmektedir1. Devlet yatırımları öncelikle kendisi üstlenmekle ve daha sonra özel sektörü teşvik

edici önlemler almakla, hem bölgesel gelir dağılımı açısından ve hem de sektörel gelir dağılımı açısından olumlu etkiler oluşturmaktadır.

Yine bu kuruluşlar teknolojik yeniliklerin ülkeye girişini sağlama, istihdam olanaklarını arttırma gibi olumlu katkılarda bulunma, fiyat istikrarını sağlama gibi olumlu etkiler sağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde istihdam olanaklarının artmasına büyük katkı sağlayan KİT’ler aynı zamanda toplumun alım gücüne de katkıda bulunmakta ve böylece hem fonksiyonel gelir dağılımına, hem de kişisel gelir dağılımı lehine bir katkı sağlamaktadır.

Ancak günümüzde KİT’in vasıflı-vasıfsız tüm işçiler için bir istihdam kapısı olarak görülmesi, artan finansman açıklarının hazine yardımları ile kapatılması ve bunun sonucunda devlet bütçesi üzerinde giderek bir yük haline gelmeleri, rekabetin gelişmesine engel olan yapıları ve rasyonellikten uzak yönetim yapıları nedeniyle özelleştirilmeleri gündeme gelmiştir. Bunun yanında özellikle gelişmekte olan ülkelerde demokrasinin geliştirilmesi istekleri de özelleştirme nedenleri arasındadır. Çünkü demokrasi ve serbest piyasa düzeni arasında yakın bir ilişki vardır ve demokraside siyasi özgürlüklerin ekonomik özgürlüklerle bütünleştirilmesi gereği üzerinde durulmaktadır1. Diğer yandan özel sektörün mal ve hizmet arzını daha ucuz ve etkin bir şekilde sunması mümkün iken, aynı mal ve hizmetleri daha pahalıya üreten kamu kuruluşlarının faaliyetlerine devam etmesinin rasyonel bir gerekçesi bulunmamaktadır.

KİT’nin ortaya çıkış nedenleri ile meydana getirdiği sakıncalar karşılaştırıldığında, meydana getirdikleri sakıncaların büyüklüğü nedeniyle olumlu etkilerinin de bertaraf edilmeye başlandığı görülmektedir. Yani artık ekonomi için katkı sağlamak bir yana kamu ve özel sektör açısından bir yük haline gelmiş durumdadırlar.

KİT’ler yoluyla gelir dağılımındaki dengesizliği gidermeye yönelik politikalar daha çok geri kalmış yörelerin kalkınması ve köyden kente göçün

1 İzmir Ticaret Odası, Yerel Yönetimlerde Hizmetlerin Özelleştirilmesi, İTO Yayını, Yayın No: 7, İzmir, 1995, s. 18.

önlenmesi yönünde oluşmaktadır. Gelişmekte olan bölgelerdeki KİT’in istihdam yönünden, kalifiye iş gücünün diğer bölgelere göçünü önleme ve bu bölgelerin gayri safi milli hasılaya katkı paylarının büyüklüğü yönünden göz ardı edilemeyecek önemli rolleri, bunların ekonominin bütününe olan olumsuz etkilerini kabullenmek için bir mazeret olarak kabul edilemez. Bu nedenle bu bölgelerdeki KİT’lerin de özelleştirilmeleri gerekli olmaktadır. Fakat özelleştirmeye gidilirken belli hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu kuruluşlar özelleştirilirken -kuruluşun özelliğine göre- yerel girişimlere öncelik tanınmalı ve özel teşvik ve destek sağlanmalıdır1. Bu aynı zamanda geri kalmış bölgelerden diğer bölgelere sermaye göçünü de azaltacaktır. Ayrıca KİT’in özelleştirilmesinin bölgenin gelişimini yavaşlatıcı etkilerini azaltıcı ilave önlemler de alınmalıdır.

Bölgesel gelir dağılımındaki adaleti sağlamaya yönelik olarak, gelir kalmış bölge insanının kendi işini kurabilmesi için devletin öncülük ve destek hizmetlerine mutlaka ihtiyacı vardır. Bunun için öncelikle finansman sorununun çözülmesi ve girişimciliği destekleme programlarının geliştirilmesi gerekir. Örneğin yeni iş kuranlara mali desteğin sağlanmasında, “risk sermayesi (venture capital)” kurumundan yararlanılabilir. “Kendi işini kendin kur” kampanyaları ile özel girişimcilik teşvik edilebilir2. Bu şekilde davranan devlet, bölgesel dengesizliklerle ve yoksullukla mücadelede daha az maliyetle daha etkin sonuç alma yolunda ilerlemiş olur. Haliyle kişisel gelir dağılımı da eşitlenme yönünde etkilenecektir.