• Sonuç bulunamadı

1.3 1980 SONRASI DÖNEMDE GELİR DAĞILIM

2. TÜRKİYE’DE UYGULANAN KAMU POLİTİKALARININ GELİR DAĞILIMINA ETKİLERİ

2.1. MALİYE POLİTİKAS

2.1.2. HARCAMA POLİTİKALAR

Kamu gelirlerinin kamu hizmetlerini karşılamak için kullanılması sırasında gelir dağılımı da etkilenecektir. Harcamaları çalışmamızın ikinci bölümünde cari harcamalar, yatırım harcamaları ve transfer harcamaları olarak üç ana kategoride değerlendirmiştik. Bu açıdan gelir dağılımında mücadelede özellikle karşılıksız olarak yapılan transfer harcamalarının olumlu etkisinin büyük olacağı söyleyebiliriz. Ancak ne yazık ki ülkemizde gelir dağılımında ki adaletsizliği en fazla artıran unsurların başında transfer harcamaları geldiği de bir gerçektir.

1980 yılından itibaren 1990 yılına kadar kamu açıklarının GSMH’daki payı düzenli bir seyir izlemese de genelde bir düşüş eğilimindedir. Ancak 1990 sonrası, özellikle de transfer harcamalarında meydana gelen artışa bağlı olarak artan bir seyir izlemiştir. 1998 yılından itibaren kamu harcamaları artış hızı yükselmiştir. 1998’de %29,15 olarak gerçekleşen bu oran 1999 yılında %5,89 gibi yüksek bir oranda yükselerek %35,89 olarak gerçekleşmiştir. 2002 yılına gelindiğinde de kamu harcamalarının payı GSMH’nın %42,87’sine tekabül etmektedir. Bu rakam neredeyse GSMH’nın yarısına denk gelmektedir. Burada bu rakamla ilgili söylenmesi gereken bir diğer nokta ise 2002 yılı kamu gelirleri, 2002 yılı kamu harcamalarının ancak %60’lık bir kısmını karşılayabilmekte olduğudur. 2002 harcamalarının %66’sını transfer harcamaları bununda %60’ını borç faizlerine yapılan ödemeler meydana getirmektedir.

1 Yaşar UYSAL, a.g.e. s.187

-Cari Harcamalar

Kamu cari harcamaları toplumsal hizmet sunması açısından özel sektör cari harcamalarından farklılık arz etmektedir. Özel sektör cari harcamaları tam anlamıyla nihai bir tüketim niteliği taşımakla beraber, kamu sektörü cari harcamalarının iki temel işlevi söz konusudur. Bunlardan birincisi özellikle personel harcamalarında faktör payları olarak ekonomide gelir dağılımının belirlenmesinde devletin taraf olarak yer almasını yansıtır. Personel harcamaları kamu personelinin doğrudan şahsi hakları ile ilgilidir ve maaş artışları ölçüsünde gelirlerinde artış olması söz konusudur. Bu nedenle devletin uygulayacağı ücret politikaları gelir dağılımının ücretler payını direkt etkilemektedir. 1980 yılında cari harcamaların GSMH içindeki oranı %9,33’tür. Bu oranın %6,44’ü personel harcamalarından meydana gelmektedir. 1980 sonrası uygulanan düşük ücret politikaları cari harcamalar içinde personel harcamaları payını iyice azaltmıştır. 1986 yılında bu oran %3.60 gibi düşük bir rakama ulaşmıştır.

1980 sonrasında uygulanan düşük ücret politikası ile iç talep kısılırken diğer yandan da üretim maliyetlerinin ücret yönünden aşağı çekilmesi sağlanıyordu. Böylece ihraç fiyatlarının düşük tutulmasının önemli bileşenlerinden biri devreye sokulmuş oluyordu. Gelir dağılımı açısından fonksiyonel dağılımda sermaye lehine ve emek aleyhine bir durum oluşmaktadır. Gerçek ücret endeksi söz konusu dönemde sürekli bir gerileme eğilimine sokularak kamu kesimi ücretlerinin seyri olarak 1979 için 100 düzeyinden 1988 yılında 47,7 düzeyine kadar geriletildi. Bu dönemde özel kesimde de aynı yönde bir gerileme olmuştur.1

Ücretlerin düşürülmesi sürecinde sendikal faaliyetlerde ertelenmiştir. Böyle bir politika tercihinin nedeni ise içerde düşük ücret yoluyla geniş halk kitlelerinin alım gücünü daraltarak bir ihraç edilebilir fazla oluşturmak ve böylece elde edilen bu fazlanın ihracıyla dış ticaret açığı sorununu aşmaktır. Sonuçta ta reel ücretlerin düşürülmesi ve yüksek faiz politikasıyla tüketim ve sabit sermaye yatırımları azaltılarak ihraç edilebilir bir fazlanın oluşturulduğu da gözlenmiştir. Bu fazlada

ancak TL’nin reel değerinin düşürülmesi ile sağlanmıştır. Artan faiz ve TL cinsinden ithal girdi maliyetlerindeki artış reel olarak ücretlerin düşürülmesiyle telafi edilemeye çalışılmış ve gelir dağılımında ki emek aleyhine olan kötü gidiş devam etmiştir.1

1989 yılında ki ücret politikalarında meydana gelen iyileştirmelerle 1992 yılında personel harcamalarının GSMH içindeki payı%9,45’e ulaşmıştır. Bunun temel sebebi ise, o dönemde iktidarda olan partinin uyguladığı düşük ücret politikaları karşılığında, bu politikadan en çok etkilenen ücretli kesiminin 1989 yerel seçimlerinde muhalefet partilerini desteklemeleridir. Bunun üzerine ücret politikaları tekrar gözden geçirilmiş ve bu yönde artışlara gidilmiştir. 1992 yılındaki %9,45’lik artışla 1980- 2002 yılları arasındaki en yüksek orana ulaşmıştır. 2002 yılı için, %8.44 olarak gerçekleşmiştir. Diğer cari harcamaların GSMH’ya oranları ise 1980 - 2002 arasında ortalama %2 seviyesinde oluşmuştur.2

-Yatırım Harcamaları

1980 sonrası dünya konjonktürün de etkisi ile Türkiye’de de sadece alt yapı ve sabit sermaye yatırımlarında yoğunlaşmıştır. Diğer yatırımları özel kesime ikame etmeyi planlamıştır. Bu durum fonksiyonel gelir dağılımında girişimciler lehine olmuştur. Ancak, gelişmekte olan bir ülke olduğumuz ve özel sektörün büyümeyi sağlamaya yönelik olarak yeteli gücünün olmadığı dikkate alınmamış, bu durum özel yatırım harcamalarının artışının düşük kalmasına neden olmuştur. Bu durumun sonucunda yeni istihdam olanakları artışının yetersiz kalması, fonksiyonel gelir dağılımında emek aleyhine bir durum oluşturmuştur.3

1980’de %3,5 olarak gerçekleşen kamu kesimi yatırımının GSMH’ya oranı 1985 yılında %2,91 olarak gerçekleşmiştir. Özellikle 1985 döneminde özelleştirme politikalarının hız kazanmasının da bu azalışta payı vardır. Bu yıldan itibaren yatırım

1 Hasan KİRMANOĞLU, Makro Ekonomik Popülizm ve Kriz, Dünü ve Bugünüyle Toplum ve Ekonomi Dergisi, Sayı.7, İstanbul,1994, s.86

2 Türkiye Ekonomisinde Sosyal Demokrat Çözümler, a.g.e. s.40 3 Yaşar UYSAL, a.g.e. s.191

harcamaları yarı yarıya azalma göstererek 1994 yılında GSMH’ya oranı %1,3 seviyesine gerilemiştir. 2002 yılı itibariyle yatırım harcamalarının GSMH’ya oranı %3,08’e yükselmiştir.

-Transfer Harcamaları

Transfer harcamaları doğrudan gelir desteği sağlama olanağına sahip olduğundan dolayı gelir dağılımında en etkili araçlardan birisidir. Transfer harcamaları kendi içinde faiz ödemeleri, KİT’lere yapılan transferler, vergi iadeleri, sosyal güvenlik transferleri ve diğer transferler şeklindedir. Gelişmiş ülkelerde transfer harcamaları içinde sosyal güvenlik transferlerinin payı önemli bir yer tutarken ne yazık ki ülkemizde iç borç faizleri en büyük paya sahip olabilmektedir.

1980 yılında transfer harcamalarının GSMH’ya oranı %7,5 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın %0,59’u faiz ödemelerinden oluşurken, %3,81’i KİT’lere yapılan transferler şeklinde gerçekleşmiştir. Soysal güvenliğe yönelik olarak yapılan transfer harcamalarının GSMH’ya oranı ise %0,84 olarak gerçekleşmiştir.

1980-1985 yılları arasında iç ve dış borç toplamının faiz ödemelerinin GSMH’ya oranı ortalama olarak %1,2 olarak gerçekleşmiştir. 1985 yılından sonra ise artış başlamış 1989 yılında GSMH’ya oranı %3,59 olurken, 1993 yılında GSMH’ya oranı %5,83 olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemizde yaşanan ve kronik hale gelen krizler ve büyük Marmara depremi ile zaten bozuk olan ekonomik dengemiz iyice bozulmuş, 1999 yılında transfer harcamalarının GSMH’ya oranı %22,18, 2001 yılında %31,72 gibi anormal bir orana ulaşmıştır. 2002 yılı itibariyle gerçekleşen %28,60’lık oranın içerisindeki iç borçların oranı %18,97 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka açıdan duruma bakacak olursak toplam transfer harcamalarının %67’si iç borçtur diyebiliriz. Bu durum acil önlem alınması gerektiğini göstermiş ve Dünya Bankası ve IMF onayı ile Amerika’dan gelen Kemal Derviş çok özel yetkilerle donatılmış olarak ekonominin

başına Devlet Bakanı olarak geçmiş ve bu kötü gidişe ancak bu şekilde dur diyilebilmiştir.