• Sonuç bulunamadı

KÜMELENME POLİTİKALARININ KAVRAMSAL AÇIDAN İNCELENMESİ Kümelenme politikalarına ihtiyaç duyulmasının temel nedeni, küme içerisindeki

Personel sayısını sadece 2017 yılı özelinde değerlendirecek olursak emeklilik, nakil vb. nedenlerle ayrılan 57 personele karşılık sadece 6 yeni personelin göreve

4. KÜMELENME POLİTİKALARININ KAVRAMSAL AÇIDAN İNCELENMESİ Kümelenme politikalarına ihtiyaç duyulmasının temel nedeni, küme içerisindeki

firmala-için işbirlikleri yaratılmasını esas almaktadır. Son dönemde kümelenme politikasından sağ-lanan faydalar tartışma konusu haline gelmiştir. Özellikle bu politikaların başarı sağlaması-nın tartışmaya açık hale geldiği dikkat çekmektedir. Bu durumun sebebi ise farklı ülkelerde yer alan kümelerin coğrafi, teknolojik ve tarihi bağlamının birbirinden farklı yapıya sahip olmasıdır. Bu heterojenlik ise kamu politikalarının başarı sağlayamamasına yol açarak [9]

kümelenme politikasının kavramsal açıdan incelenmesini gerekli kılmaktadır.

Kümelenme politikalarının kavramsal açıdan irdelenmesine yönelik bir diğer gereklilik, bu politikaların, kendisiyle yakın ilişki içinde olmasına karşın farklı uygulama alanları olan diğer politikalar yerine, kimi zaman da bu politikalarla eş anlamlı olarak kullanılmasıdır.

Yapılan bir çalışmada, kümelenme politikasının beş politika alanıyla ilintili olduğunu, dola-yısıyla tüm bu politikaların birbirleriyle bütünleşik şekilde uygulanmasının önemine dikkat çekilmektedir. Bu politikalar ilgili çalışmada; bölgesel kalkınma politikaları, sanayi politi-kaları, bilim ve teknoloji politipoliti-kaları, KOBİ gelişim politikaları ve dış ticaret politikaları olarak belirtilmiştir [6].

Belirtilen beş politika içerisinden, kümelenme politikalarının yazında en çok sanayi poli-tikaları yerine kullanılıyor olduğu dikkat çekmektedir. Oysa kümelenme politikası ve sanayi politikası birbirinden farklılık arz etmektedir. Sanayi politikaları genellikle iktisadi zorluk ve düşüşle karşılaşan sanayilerin desteklenmesini içerirken, kümelenme politikaları ise bu yak-laşımın tam tersi bir anlayışa sahiptir. Kümelenme politikaları, daha yüksek rekabetçi avan-taja sahip olma potansiyeli olan bölgeleri esas almaktadır. Bu noktadan bir sonraki aşama olan kümenin seçilmesi konusuna yönelik olarak yazında farklı bilimsel argüman bulun-maktadır. Kimi çalışmalarda bölgenin seçimi önem taşırken, kimi çalışmalar bu sürecin kamu müdahelesi olmadan, kendiliğinden gerçekleme gerekliliğini vurgulamaktadır [9].

Konuya ilişkin oldukça kapsamlı kavramsal incelemeyi ve farklı örnek olay analizlerini içeren bir çalışmada ise, kümelenme politikalarının diğer politikalarla karıştırılmaması ge-rekliliğine dikkat çekilmekle birlikte, ülke deneyimlerinin birbirinden farklı ve kümelerin heterojen olması nedeniyle kümeye yönelik uygulanacak politika alanının değişkenlik göste-rebileceği belirtilmiştir [30, 8]. Yapılan başka bir çalışmada ise, kümelenme politikası kav-ramının kapsamındaki belirsizliğe dikkat çekilerek, kümelenme politikasının sanayi politika-sından ayrılamayacağına, hatta sanayi politikasının bir parçası olarak incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır [21].

Kümelenme politikalarının ortaya çıkmasının temel nedenlerinden biri, daha önce de be-lirtildiği gibi, piyasa başarısızlıklarıdır. Bu durum firmaların yenilik faaliyetlerinden kay-naklanan taşma etkileri sonucunda bilginin yayılması ve kendilerinin gerçekleştirmiş olduğu Ar-Ge faaliyetlerinden gerektiği ölçüde faydalanamamalarından kaynaklanmaktadır [9].

Kümelenme politikakarının yenilik politikalarıyla ilişkisi bu noktada belirgin hale gelmekte-dir. Piyasa başarısızlığın bertaraf edilmesini amaçlayan kümelenme politikaları, teknolojik gelişmenin hızlı bir biçimde gerçekleşmesine de katkıda bulunarak bilim ve teknoloji politikalarının uygulanma süreçleriyle de ilintili olmaktadır.

Her ne kadar kümelenme politikaları; sanayi, bilim-teknoloji-yenilik, KOBİ, ticaret poli-tikalarıyla yakın ilişki içerisinde olsa da kümelenme politikası diğer politikalardan daha farklı olması sebebiyle, ayrı bir politika türünü oluşturmaktadır. Kümelenme politikalarının günümüzde bölgesel kalkınma politikalarının bir parçası olarak ele alındığı kabul görmekte-dir [13, 8]. Yapılan bu çalışmada da kümelenme politikaları, bölgesel kalkınma politikasının bir parçası olarak incelenmektedir.

Çalışmanın esas amacı kümelenme politikalarının kavramsal açıdan incelenmesi olsa da bütünlük sağlamak maksadıyla, kümelenmenin kavramsal açıdan irdelenmesine de yer ve-rilmiştir. Yazın incelendiğinde, küme oluşumunda üç temel kriterin bulunduğu dikkat çek-mektedir. Bu kriterler; küme ölçeği, coğrafi yakınlık ve karşılıklı bağımlılık olarak belirtil-miştir. Bu kriterlerden ilki olan küme ölçeği için optimal bir değer belirtilememektedir. Ye-terli ölçeğin, firmaların bir araya gelerek tedarikçileri ya da firmaların faaliyet alanıyla ilintili kurumları kümelere çekebilme yetisinin oluşmasıyla belirlenebileceği vurgulanmaktadır [18]. Küme içerisindeki firmaların birbirleriyle karşılıklı bağımlı olma durumu, küme için-deki firmaların entegrasyonunu sağlamakta etkili olmaktadır. Her ne kadar karşılıklı bağım-lılığın önemi belirtilse de firmaların bir araya gelerek bir küme oluşturması açısından yeterli koşul olmadığı vurgulanmaktadır [7]. Kümenin oluşmasında etkili ikinci kriter olan coğrafi yakınlık; firma ve kurumların belirli bir bölgede yoğunlaşmasını ifade etmekle birlikte [18]

her yoğunlaşma küme olarak nitelendirilememektedir [3]. Küme oluşumunda etkili olan son kriter olan karşılıklı bağımlılık ile vurgulanan ise firmaların birbirlerine yakın olmaları dola-yısıyla rekabet avantaj elde edebiliyor olmalarıdır. Bu bağlamda karşılıklı bağımlılığın; teda-rik zinciri, meslek ile beceri yapısına göre ve teknolojik gelişme ile know-how yoluyla or-taya çıkabileceği söylenebilir [18]. Küme içi ilişkilerin küme başarısını arttırdığı yaygın görüşe ek olarak, küme-dışında yer alan networklerle ilişkilerin de küme başarısına oldukça büyük katkısı olduğu son dönemde ortaya konan araştırma sonuçları arasında yer almaktadır.

[19]

Küme oluşumları rekabetçiliğin artmasını sağlamaktadırlar. Rekabetçiliğin artmasında ise öncelikle bölge içinde yer alan firmaların üretim düzeylerinin artması etkili olmaktadır. Buna ek olarak, yenilik faaliyetlerinin hızlandırılması ve verimlilik artışının sağlanması da reka-betçiliğe etki etmektedir. Rekabetçiliği arttıran son unsur, küme içerisinde yeni firmaların oluşması ile kümenin genişleyerek güçlenmesinin sağlanmasıdır [31]. Bu ilerlemenin ger-çekleşmesindeki temel amaç, firma başarısının değil, küme başarısının hedef alınmasıdır [5].

Kümelenme politikalarının iktisadi boyutunun incelenmesinde, belki de en dikkat çekici yanlardan birini dışsallıklardan kaynaklanan bilginin taşma (spillover) etkisi oluşturmakta-dır. Bilginin bir kez yaratıldıktan sonra taşma ve yayılma etkileriyle, önce küme içerisindeki diğer firmalara ardından küme dışına taşınması kavramın önemli bir kavramsal çerçeveye işaret etmektedir. Bu noktada kamu müdahelesi ile uygulanan kümelenme politikaları ise

bileceğini savunan ilk yaklaşımın pratikte nadiren gözüktüğüne dikkat çekilmektedir. Bu eleştiri aynı zamanda, küme içerisindeki firmaların karşılıklı bağımlı olma gerekliliğine yö-neltilen bir argümanı temsil etmektedir. Bilginin üretilmesinde etkisi olan ikinci yaklaşım küme içerisinde rekabetin artmasıdır. Rekabetin arttığı genellikle görülmekle birlikte, bu artışın görülmesi garanti altına alınamaz. Bilgi oluşumunda etkili son faktör olan firmaların ve çalışanların mobilitesi ise yayılma mekanizması yoluyla bilgi üretimine olanak sağla-maktadır [20].

Kümelenme politikalarının uygulanması sürecinde kavramsal açıdan en yoğun biçimde sunulan gereklilik küme oluşumları kamu tarafından değil piyasa öncülüğünde gerçekleşme-sine yöneliktir. Kamunun bu konudaki etkisi doğrudan değil, dolaylı olarak gerçekleşmeli;

kamu küme içerisinde lider değil katalizor görevini üstlenmelidir. Bu açıdan kamu politikası sanayileri ya da firmaları doğrudan sübvanse edecek şekilde tasarlanmamalıdır [7, 13]. Bu noktada kümenin girişimci faaliyetler neticesinde kendiliğinden ortaya çıkmasını sağlayacak bir ortamın oluşturulması gündeme gelmektedir. Kamuya düşen ise bu ortamın oluşmasına yönelik olarak düzenlemeler yapmasıdır [18].

Kümelerin kendiliğinden oluşmasına etki edecek bu sürecin temelinde sürekli öğrenme-nin firmalar tarafından benimsenmesi ve uygulaması yatmaktadır. Bu bakımdan kavramsal olarak incelenmesi gereken boyut, uygulanan politikaların firmalara öğrenme sürecini be-nimsetebilme ve kamunun yeni küme oluşturma yolundaki başarısına yönelik olmalıdır.

Başarının sağlanmasına yönelik olarak da, kümedeki ortak öğrenim süreçleri ve yenilikçi faaliyetlerin artmasını amaçlayan kamu ve özel sektör yatırımları politika aracı olarak ön plana çıkmaktadır. Nihai amaç ise yatırımların bilgi üretme ve teknoloji adaptasyonu ya-ratma kapasitesini sağlamak olmaktadır. Bu kapsamda ayrıca, oluşan kümenin gelişmesini sağlayabilecek uygun politika araçlarının seçiminin ya da gerekli politikaların tasarlanması-nın sağlanması da kavramsal açıdan diğer önemli boyutu oluşturmaktadır [7, 5].

Kümelenme politikası, öğrenme süreçlerinin küme tarafından benimsenmesi kapsamında incelendiğinde ise network (ağ yapısı) kavramı dikkat çekmektedir [8]. Yazında küme kav-ramının network kavramı ile oldukça ilişkili bir biçimde kullanılmaktadır. Bu noktada iki kavramın yazındaki kimi çalışmalar tarafından birbirinden farklı kavramlar olarak kullanıl-dığını vurgulamak önem taşımaktadır. Bu çalışmalar network tanımı için, ortak bir projede yer alan bir grup firma olarak tanımlanarak firmaların proje başarısı açısından birbirini ta-mamlamasını esas almaktadır. Küme kavramı ise sektörel ve coğrafi olarak yoğunlaşmış olan firmaları belirtmektedir. Bu bakımdan küme kavramı dışsal ekonomilere vurgu yaparak, uzmanlaşmış teknik, yönetsel ve finansal hizmetlere önem atfetmektedir. Kümeler, uzmanlaşmayı esas olan bu hizmetler vasıtasıyla da kamu kurumları ve firmalardan oluşan bir network gelişimine imkân tanımaktadır [33, 7].

Kümelenme politikalarına, politikaların uygulanmasının akabinde politika başarısının kümedeki ya da bölgedeki etkisinin izlenmemesine yönelik bir eleştiri yöneltilmektedir.

Konu kavramsal açıdan incelendiğinde, izleme ve değerlendirme aşamasının pek

incelenme-diği görülmektedir. Halbuki, ülke ekonomisi açısından üretim, istihdam, yenilik ve dolayı-sıyla büyüme, refah ve kalkınma üzerinde olumlu etkilere sebep olabilecek politikaların sü-rekli olarak izlenmesi, yeteri kadar başarılı olmayan politikaların gözden geçirilerek, gerek-liyse revize edilmesi önem taşımaktadır. Kümenin politika uygulanmasından öncesinden başlayan bir süreçten itibaren firmaya ve bölgeye ilişkin istatistiklerin tutulması ve verilerin izlenebilmesi için gerekli düzenlemelerin ve organizasyonun yapılması bu açıdan gereklidir.

Politikaların başarıya ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesi ancak bu ya da benzer bir süreç ile mümkün olabilir [21, 32].

4. SONUÇ

Kümelenme konusu akademik çalışmalarda; başlıcaları coğrafi, politik, sosyolojik, ikti-sadi ve yönetsel olmak üzere birçok disiplin tarafından incelenmektedir. Konunun iktiikti-sadi açıdan incelenmesinde, piyasa başarısızlıklarının bertaraf edilmesini amaçlayan kümelenme politikaları ön plana çıkmaktadır.

Yapılan bu araştırmada; içeriği, kapsama alanının sınırları ve başarısı son dönemde tar-tışma konusu haline gelmiş olan kümelenme politikalarını kavramsal açıdan incelenmesi yapılmıştır. Çalışma ile kümelenme politikaları teriminin; başka terimler olan sanayi politi-kası, bilim-teknoloji-yenilik politipoliti-kası, ya da KOBİ politikası terimleri yerine kullanıldığı ortaya konmuştur. Kümelenmeler firmaların ve kurumların coğrafi yoğunlaşmasını, karşılıklı bağımlılıklarını ve bu karşılıklı bağımlılık sonucunda da firmaların verimlilik artışı ve mali-yet avantajı elde etmelerini temel almaktadır. Kümelenme politikaları ise, küme içerisinde öğrenme sürecinin yerleşmesini ve böylelikle küme içerisinde bilgi ve yenilik üretiminin arttırılmasını sağlayan kamu müdahaleleri olarak tanımlanabilir. Kümelenme politikalarında esas amaçlanan, öğrenme ve bilgi üretme sürecinin kendiliğinden oluşacağı bir ortam yarat-mak ve yenilik faaliyeti sonucunda ortaya çıkan taşma etkileri nedeniyle Ar-Ge faaliyeti yürüten firmanın yeteri kadar fayda sağlayamaması sorunun çözülmesidir. Bunun gerçekleş-tirilmesinin ise piyasa öncülüğünde gerçekleşmesinin ön planda tutulması önemsenmektedir.

Kümelenme politikaları belirtilen diğer politikalardan bu yönüyle ayrılmakta olup, bölgesel kalkınma politikası kapsamında uygulanmalıdır [6, 13].

Kümelenme politikalarının kavramsal incelemesinde ön plana çıkan bir diğer nokta, melerin yapısının birbirinden farklı olması sebebiyle her kümelenme politikasının her kü-mede başarıya ulaşmamasıdır. Dolayısıyla, farklı bölgeler veya kümeler için farklı reçetele-rin uygulanması gereklidir. Bu durum ise kümelenme politikalarının içeriğine ilişkin bir kavramsal belirsizliğe sebep olmaktadır [20].

Küme başarısının yerelden bölgesele, bölgeselden ekonominin tamamına yayılması sebe-biyle önemli bir kalkınma politikası aracı olarak kabul edilen kümelenme politikalarının başarısının izlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik olan aşamalar üzerinde fazla

durulma-kurumlar ile kümenin bulunduğu bölgeye ait istatistiklerin düzenli olarak tutulmasıdır. Poli-tikaların uygulanmasının akabinde bu göstergelerdeki değişikliklerin sürekli olarak izlenme-sidir. Politika ile iyileşme göstermesi beklenen göstergelerin olumlu bir değişiklik göster-memesi durumunda, kümeye kamu tarafından dolaylı politika müdahalelerin yapılarak, ge-rekli düzenlemelerin yapılmasının sağlanmasıdır.

KAYNAKÇA

[1] Porter, M.E. (1990). The competitive advantage of nations. Harvard Business Review, March-April: 71-91.

[2] Obadic, A. (2013). Specificities of EU cluster policies. Journal of Enterprising Commutities People and Places in the Global Economy 7(1): 23-35.

[3] İrfan, H. B., (2010). Kümelenmenin teorik temelleri ve iktisadi etkileri. Sosyal Bilimler Dergisi (2): 83-88.

[4] Falk, O., Heblich, S., ve Kipar, S. 2010. Industrial innovation: Direct evidence from a cluster-oriented policy. Regional Science and Urban Economics 40(6), 574-582.

[5] Garone, L.F., MAffio, A., Negri, J.A., Rodriguez, C.M. ve Bare, G.V. (2015). Cluster

development policy, SME’s performance, and spilovers: Evidence from Brazil. Small Business Economics 44(4): 925-948.

[6] Bacak, Ç., Altaş, F. (2011). Kümelenme politikaları ve öneriler. Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi 2(2): 1-13.

[7] Pessoa, A. (2012). Regional cluster policy: The Asian model vs. the OECD aproach. Faculty of Economics, University of Porto, Muncih Personel RePEc Archive.

[8] Raines, P. (2018). “Cluster policy: Does it exist?”, In Cluster Development and Policy, Philip Raines Eds., pp: 21-33.

[9] Vicente, J. (2018). Opportunities and weaknesses of cluster policy. In Economics of Cluster: 85-103.

[10] Yiğit, S. (2014). Kümelenme teorisi kavramsal bir çerçeve. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 107-128.

[11] Kıymalıoğlu, Ü., Ayoğlu, D. (2006). Türk imalat sanayinde yığılma ekonomileri. Doğuş Üniversitesi Dergisi 7(2): 198-209.

[12] Dinler, Z. (2014). Bölgesel İktisat. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.

[13] Ache, P. (2018). “Cluster concepts-the social engineering of the new ragional institutional fix?”, In Cluster Development and Policy, Philip Raines Eds., pp: 7-20.

[14] Mirze, S.K. (2018). Uluslararası İşletmecilik ve Yönetim. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım.

[15] Motoyama, Y. (2016). What was new about the cluster theory? Economic Development Quarterly 22(4): 353-363.

[16] Raines, P. (2002). Cluster Development and Policy. USA: Routledge.

[17] Andersson, T. Serger, S.S., Sörvik, J. and Hansson, E.W. (2004). The Cluster Policies Whitebook. Sweden: IKED.

[18] Donahue, R., Parilla, J., McDearman. (2018). Rethinking Cluster Initiatives. Brookings.

[19] Küçüker, C., (2012). Endüstriyel kümelenme yaklaşımları: Bir değerlendirme. Turkish Economic Association, Ankara.

[20] Keskin, H., Dulupçu, M.A. (2010). Kümelenmeler bir literatür incelemesi. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 15(1): 441-461.

[21] Hospers, G., Desrochers, P., ve Sautet, F. (2009). The next Silican Valley? On the relationship between geographical clustering and public policy. Int Entrep Manag J. 5: 285-299.

[22] Becattini, G. (2004). Industrial districts: a new approach to industrial change, Edward Elgar Pub., London.

[23] Arıcıoğlu, M., A., Yiğitol, B., ve Yılmaz, A. (2018). Kümelenmenin anlamı: Akademik bakış açılarının çözümlenmesi üzerine bir deneme. Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 20 (4): 5-25.

[24] Sölvell Ö., Lindqvist G. ve Ketels C. (2003). The Cluster initiative Greenbook, Ivory Tower Ab.

[25] OECD. (2010). Cluster Policies. http://www.oecd.org/innovation/policyplatform/48137710.pdf.

[26] Arıcıoğlu, M.A., (2018). Türkiye’nin kümelenme politikası üzerine bir tartışma. 7th

International Conference on Business Administration (ICBA). Çanakkale, 3-5 May. Ankara:

Delta Yayıncılık.

[27] Ungureanu, C., D. ve Bilevsky, G., (2013). Cluster policies in regional developmet.

https://scholar.google.com/scholar?q=Ungureanu,%20C.,%20D.%20ve%20Bilevsky,%20G.,%

20Cluster%20policies%20in%20regional%20developmet.

[28] Erol, D. ve Yıldıztekin, M. (2014). Bölgesel Kalkınmada Kümelenme Yaklaşımı Konya Otomotiv Kümelenmesi. Üretim Araştırmaları Sempozyumu, 3-4 Eylül 2014, Bahçeşehir Üniversitesi.

https://www.academia.edu/24725931/B%C3%96LGESEL_KALKINMADA_K%C3%9CMEL ENME_YAKLA%C5%9EIMI_ve_KONYA_OTOMOT%C4%B0V_K%C3%9CMELENMES

%C4%B0.

[29] Borras, S., Tsagdıs, D. (2008). Cluster policies in Europe: Firms, institutions and governance.

Cornwall, UK.

[30] Raines, P. (2018). “Cluster and prisms”, In Cluster Development and Policy, Philip Raines Eds., ss: 159-177.

[31] Porter, M.E. (1998). Cluster and the new economics of competition. Harward Business Review, November-December Issue. https://hbr.org/1998/11/clusters-and-the-new-economics-of-competition

[32] Lehmann, E.E, Menter, M. (2018). Public cluster policy and performance. J TechnolTransf 43:558-592.

[33] Ceglie, G., Clara M., Dini M. (1999). “Cluster and network development projects in developing countries: lessons learned through the UNIDO experience”, In OECD (1999) Boosting

Innovation: The Cluster Approach OECD Publications Service, Paris, France.

Kurum içi Girişimcilik Kavramının Şirket Bünyesinde Yaratılması Adına Yalın Girişimcilik Stratejisi ile Kanvas İş Modeli Uygulamasının Gerçekleştirilmesi

Sıla Devirenoğlu1

1 Eliar Elektronik San. A.Ş. Ar-Ge Merkezi Beşiktaş, İstanbul, 34340, Türkiye

1sila.devirenoglu@eliarge.com ÖZET

Endüstri 4.0 kapsamında gelişen teknolojiler girişimcilik kavramını da değiştirmekte. Kurumların da Endüstri 4.0’a uyum süreçlerinde ilerleme kaydetmeleri için temelleri sağlam atılmış iş modellerine sahip olmaları gerekmektedir. Böylelikle klasik konvansiyonel iş yapış metotları yerine, müşteri is-teklerine hızlı cevap verebilen, kaynaklarını verimli kullanabilen, esnek ve sistematik süreçlere sahip olmak artık gereklilikten çok zorunluluk olmuştur. Bu noktada doğru strateji ve doğru pazarlama araçlarıyla doğru bir iş modelinin tanımlanması ve oluşturulması hedeflenmektedir. Çalışmalarımız kapsamında işletme için gerekli iç ve dış değişkenlerin belirlenmesi ve bu değişkenlerin belirlenen bir skalada değerlemesinin yapılması adına geniş kapsamlı bir literatür taraması yapılacak ve uygulanabi-lirliği sorgulanacaktır.

Bu çalışmanın amacı Endüstri 4.0 kavramını Kurum içi girişim kavramıyla birlikte inceleyerek, aralarındaki bağı saptamak, birlikte hareket edecekleri noktaları tespit etmek ve uygulamaya alınması için gerekli olan basamakları oluşturmaktır. Böylelikle kurgunun nasıl olması gerektiği, nasıl çalış-ması gerektiği ve nasıl verimli hale getirilebileceği konularında sonuç elde edilmesi hedeflenmektedir.

Çalışmalarımız kapsamında Yalın Girişimcilik akımında kendine çok önemli yer edinmiş iş planı hazırlama aracı olarak, Kanvas İş Modeli üzerinde yoğunlaşılacaktır. Çalışmaların sonucunda Kurum içi Girişimciliğin hangi şartlar altında sağlıklı bir şekilde uygulamaya alınabileceği ortaya çıkarıla-caktır.

Anahtar kelimeler: Yalın Girişimcilik, Kurum içi Girişim, Kanvas İş Modeli

Implementation of Canvas Business Model with Lean Entrepreneurship Strategy on behalf of Creation of In-House Entrepreneurship Concept within

the Company

ABSTRACT

The technologies developing under Industry 4.0 are changing the concept of entrepreneurship. The institutions must also have well-defined business models to make progress in the implementation period of Industry 4.0. Therefore, having the flexible and systematic processes, which can satisfy the customer’s demands, which can utilize the resources efficiently, instead of classical and conventional business methods, becomes an obligation rather than a requirement. At this point, it is aimed at defining and aimed to define and establish a correct business model with the correct strategy and correct marke-ting tools. Within our studies, a comprehensive literature review will be made and the feasibility will be questioned in order to determine the required internal and external variances for the establishment and to make valuation for such variances within the determined scale.

The aim of the study is to examine the concept of Industry 4.0 with the concept of in-house entrepreneurship, to determine the relationship, to determine the matters to act together and to establish the steps in order to put into practice. Therefore, it is aimed at gaining results about how the setting should be, how it should work and how to make it efficient.

Within our studies, we shall be focusing on the Canvas Business Model as a business plan preparation model gaining an important place in the movement of Lean Startup. As a result of the studies, under which conditions the In-House Entrepreneurship can be put into practice healthfully will be revealed.

Keywords: Lean Startup, In-House Entrepreneurship, Canvas Business Model

1. GİRİŞ

Yeni teknolojiler sayesinde yeni iş modelleri yaratılırken, ortaya çıkan iş modelleri de yeni teknolojilerin ve yenilikçi ürünlerin pazara çıkışını tetiklemektedir. Endüstri 4.0’ın ge-tirdiği dönüşümde öncü rol olarak, rekabet üstünlüğünü korumak isteyen şirketler kendi iş modellerini yeniden oluşturabilmek için yenilikçi teknoloji arayışlarına hız vermiş bulun-maktadır. Teknik ölçekte gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetleri, yeni nesil üretim teknolojileri ile her sektördeki üretim süreçlerinin verimliliğini arttırmaya odaklanmaktadır. Buradaki temel beklentiler verimlilik artışı, kaynakların en verimli oranda kullanılması, insan faktö-ründen arındırılmış üretim süreçleri, hatasız ve bireysel ürünler, kesintisiz üretim ve dijital işletmeler olarak sıralanmaktadır. Bu çalışmalarda elde edilen yenilikçi teknoloji ve buluşla-rın tüm paydaşlar için anlamlı bir ekonomik değere dönüşmesi için ise yaratıcı, tutarlı ve sürdürülebilir iş modellerine ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojideki ilerlemenin ancak kârlı ve sürdürülebilir iş modelleriyle ekonomik değere dönüşeceği bilinmektedir. Geleneksel işlet-meler ve yatırımcılar için iş modeli kavramı al-sat, yap-sat, yap-işlet-devret gibi klasik iş akışlarını ifade etmektedir. Endüstri 4.0'ı rekabet gücüne dönüştürmek isteyen şirketler ise iş modeli kavramını başlı başına yeni bir ürün olarak dikkate almaktadır. Yaratıcı, rekabetçi ve sürdürülebilir iş modellerine olan ihtiyacın farkına varan işletmeler arasında, "iş modeli"

Yeni teknolojiler sayesinde yeni iş modelleri yaratılırken, ortaya çıkan iş modelleri de yeni teknolojilerin ve yenilikçi ürünlerin pazara çıkışını tetiklemektedir. Endüstri 4.0’ın ge-tirdiği dönüşümde öncü rol olarak, rekabet üstünlüğünü korumak isteyen şirketler kendi iş modellerini yeniden oluşturabilmek için yenilikçi teknoloji arayışlarına hız vermiş bulun-maktadır. Teknik ölçekte gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetleri, yeni nesil üretim teknolojileri ile her sektördeki üretim süreçlerinin verimliliğini arttırmaya odaklanmaktadır. Buradaki temel beklentiler verimlilik artışı, kaynakların en verimli oranda kullanılması, insan faktö-ründen arındırılmış üretim süreçleri, hatasız ve bireysel ürünler, kesintisiz üretim ve dijital işletmeler olarak sıralanmaktadır. Bu çalışmalarda elde edilen yenilikçi teknoloji ve buluşla-rın tüm paydaşlar için anlamlı bir ekonomik değere dönüşmesi için ise yaratıcı, tutarlı ve sürdürülebilir iş modellerine ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojideki ilerlemenin ancak kârlı ve sürdürülebilir iş modelleriyle ekonomik değere dönüşeceği bilinmektedir. Geleneksel işlet-meler ve yatırımcılar için iş modeli kavramı al-sat, yap-sat, yap-işlet-devret gibi klasik iş akışlarını ifade etmektedir. Endüstri 4.0'ı rekabet gücüne dönüştürmek isteyen şirketler ise iş modeli kavramını başlı başına yeni bir ürün olarak dikkate almaktadır. Yaratıcı, rekabetçi ve sürdürülebilir iş modellerine olan ihtiyacın farkına varan işletmeler arasında, "iş modeli"