• Sonuç bulunamadı

kacılığın aynı haline gelebilir. Geleneksel finansman yapın o zaman. İslami finansman adı altında İsla-mi finansmanın özelliklerini özünde taşımayan bir şey kullanacağınıza ya da ortaya süreceğinize dü-rüst bir şekilde geleneksel bankacılık adı altında o kullanılsın. İnsan sermayesi çok önemli. Gerçekten çok önemli bir yetenek. İnsanlar İslami şartların farkına varmalıdır. Şeriat hukukunun gereksinimlerini bilmeli ve genel olarak ürünlerin yapılandırılmasını bilmeli. Aksi takdirde karşınıza çıkacak şey nedir?

Çok farklı insan var. Bize geliyorlar. Geçen hafta da bir örnek yaşadık. Alman merkezli bir banka...

Eğer içten ürünleriniz yoksa, sahici ürünleriniz yoksa piyasayı ve müşterileri kazanamazsınız. Ser-maye piyasalarında da, tahvilde de, sigortada da aynı şey geçerli. Yapmanız gereken içten, sahici

ürünleri ve hizmetleri bulup sunmak. Ve dağılmamak. “Kuralları şu-radan bir bükebilir miyiz? Şöyle bir senaryo da oldurtabilir miyiz?”

diye değil. Kurallar, kurallardır. Yapmamız gereken şey düzgün, uy-gun, hakkaniyetli bir şekilde İslami finansman kurallarını uygulamak.

İstanbul kendini bir finans merkezi olarak konumlandırmak istiyor.

Benim size önerim danışmanları, şeriat uzmanlarını ilk günden da-hil edin. Ürünü geliştirip sonra kanunları taslak olarak hazırlayıp, bir akademisyeni çağırıp ya da işte adı üstünde başka bir uzmanı, yani İslami olarak helal mi, uygun mu kutsayın. Tam da bu nedenden ötü-rü İslami bankacılık iyi bir performans sergiledi. Ama gerektiği kadar iyi bir performans sergilemedi. Harika bir potansiyel var çünkü bu alanda. Yani bu sadece Müslümanlar içinde değil, geri kalan ondan bahsediyorum.

Çok seyahat ediyorum, uzmanlığımı farklı alanlarda, farklı yerlerde sunuyorum. Ve insanlar, hükümetler, hatta Vatikan yani Papa, herkes altta yatan prensiplerle, değerlerle ilgileniyor. İslami finansman ve bankacılık anlamında. Tabii ki Batı dünyasında kötü şeyler var anla-mında demiyorum, ama çok farklı şeyleri bir araya getirmekte. Orta Doğu, Avrupa farklı yerler. Afrika şu an çıkarılan ürünlere baktığımız-da maalesef gerçekten olması gerektiği kabaktığımız-dar İslami değil. Biz bunu unutmamalıyız; bir şeyin uyumlu olması illa para kazandıracak anlamına gelmiyor.

Yenilikçi düşünmeye, yaratıcı insanlara ihtiyacımız var. Bir tahvil yaratacaksınız, tam olarak aynı per-formansı istiyorsanız, başka bir sigorta ürünü tam da bir başka ürüne benzeyecekse İslami isim verili-yor ya da geçici olarak bir kurumun ya da fon yöneticisinin verdiği bir isim kullanılıverili-yor. Sırf bunu yapı-yor olmanız uyumlu olduğu anlamına gelmiyapı-yor. Bir Müslümanı çağırıp fikir almak da bunu çözmüyapı-yor.

Yenilikçi düşünmeye, yaratıcı in-sanlara ihtiyacımız var. Bir tahvil yaratacaksınız, tam olarak aynı performansı istiyorsanız, başka bir sigorta ürünü tam da bir baş-ka ürüne benzeyecekse İslami isim veriliyor ya da geçici olarak bir kurumun ya da fon yönetici-sinin verdiği bir isim kullanılıyor.

Sırf bunu yapıyor olmanız

uyum-lu olduğu anlamına gelmiyor. Bir

Müslümanı çağırıp fikir almak da

bunu çözmüyor. Müslüman

ol-mayan pek çok gayrimüslim

ar-kadaşım dökümantasyona

bakı-yor. İşte burada kâr hükmü, faiz

hükmü ile yer değiştirilmiş ya da

başka bir isim kullanılmış.

Müslüman olmayan pek çok gayrimüslim arkadaşım dökümantasyona bakıyor. İşte burada kâr hük-mü, faiz hükmü ile yer değiştirilmiş ya da başka bir isim kullanılmış. Bunu istemiyoruz. İnsanları buna ikna etmenin anlamı yok. Yani İslami finansman arkasındaki ruh, ethos, gerçekten riskin getireceği şeyin birlikte paylaşılması. Bu şu anlama geliyor: Kurumlar da risk alacak. “Ben İslami bankacılık ve finansman yapıyorum” deyip “Risk almayacağım” diyemezsiniz. Elinizi taşın altına koyacaksınız, aksi taktirde onun adı başka oluyor. Bunu söylemek istedim.

Başka söylemek istediğim bir şey de yasal ortam. Bunun kolaylaştırıcı olması lazım. Yasal altyapı ko-laylaştırıcı olmalı. Eğer yasal bir ortamımız varsa ve bu yasal ortam da ürünlerinizi cezalandırıyorsa, gerçekten risk getirisini, paylaşımını mümkün kılmıyorsa ya da gerçekten belli bankacılık gereksinim-leri nedeniyle çünkü biliyorsunuz normalde borç yaratımıdır bankacılık, yani bankalar herhangi risk temelli bir ürünle ilgilenmezler. Çünkü kendi risklerini bile almak istemezler. Tam da bu nedenden ötürü İslami finansmanın gerçek araçları fonlar ya da aktif yönetim araçları olmalı. Burada çok daha fazla öz sermaye olasılığı var. Mesela bilançolara bakın, bütün dünyadaki bankaların bilançolarına ba-kın tek başına İslami bankacılık olabilir ya da İslami pencereleri ya da İslami iştirakları olan geleneksel bankaların gidin bilançolarına bakın, finans tabloları daha çok büyük gayrimenkul.

Müslüman olmayan gayrimüslim bir dernek bana geldi. İngiltere hükümetiyle bir sözleşmeleri var.

Binlerce konut inşası gerçekleştirecekler, bunları İslami prensipler temelinde yapmak istiyorlar, Şe-riata uygun. Neden bunu istediklerini, Orta Doğuyla mı, Arap parasıyla mı ilgilendiklerini sordum.

“Hayır” dediler.

Gerçekten prensip çok hoşumuza gitti. Risk getirisinin paylaşılması konusunda. Çok önemli bir konu bu arada. İşte sözleşmelerin el değiştirmesinden, ürünlerin ve yapılandırılmış çizimlerin el değiştir-mesinden bahsediyoruz. Bu insanlar bu arada milyonlar kazanıyorlar. İkinci ya da üçüncü toplantıda bana dediler ki, “Bakın işte bu ürün. Bundan mutlu değiliz. Şeriata uygun değil. Bana bunun nasıl şeriata uygun olduğunu anlatın.” Ben de “Anlatamam çünkü gerçekten şeriate uygun değil” dedim.

Bakın bu insanlar normal John’lar, Jane’ler... Müslüman değiller. Gayrimüslimler bile durup, “Bu ger-çekten şeriata uygun değil” diyebiliyorlar. Bir şeyi gerger-çekten satın alıyorsanız mesela tapu satışı ol-malı. Bu emtia murabahasına baktığınızda hiçbir şekilde bir yerden bir yere hareket ettirilen bir tapu yok. Bir şey olursa sigortayı falan boş verin. Bakın birinci alıcı ve banka arasında o riski alan tapu.

Sadece zilyetlik riski hareket ederse bu tapu değişebilir. Bu da hareket etmezse tapu değişmez. Eğer zilyetliğini almazsanız fiziksel ya da yapısal olan o zaman bu satış değil. Bu Liverpool’da olan bir şey,

“garanti” denilen bir şey. Ödeme yapıyorsunuz, garantiye alıyorsunuz, satıyorsunuz, teslim ediyor-sunuz. Dolayısıyla dikkatli olun, eğer bunu yaparsanız İslami bankacılık başlığı altında pek çok insan buna inanacaktır ama özünde doğruyu yapmıyorsunuzdur.

İslami bankacılık bu yüzden dünyadaki finansal sistemin yüzde 1’i. Öyle de kalır. Bu dünyanın geri kalanı dahil olmak istemediğinden değil. Eminim dahil olmak istiyorlar. Herkes bıkmış durumda.

Finansal krizlerin birbirini izlemesinden sonra paylarına düşen giderlerden bıkmış durumda. Ama bu ürünler bu şekilde sunulursa, bu türde finansmanı almayacaklar. İcara leasing yapacaksanız ger-çekten bir leasing olsun. Yani sonunda zilyetliğin olduğu ve bir yan anlaşmanın olduğu bir leasing yapmayın. Bir yan anlaşma var. Normalde ana anlaşma ile bir bağlantısı olmasına gerek yok. Bir ana anlaşma olur, bir satış sözleşmesi olur. Orada da “Kiralama döneminin sonunda bu aktifliğin zilyetliği bende olacak” ifadesi olur. Önce başta ikisini birleştiremezsiniz.

Dolayısıyla bir kiralama sözleşmesi olur ve yanında da bir vaat olur ve söz olur. Ama İngiltere hukuku, Amerikan hukuku ve Şeriat hukuku bir satın almayı garanti altına almamakta. Belli kanunlar altında bunu bir özel bir hükümle gerçekleştirirsiniz. O da bağlayıcıdır. Muhatabı olmayan ya da tek taraflı bir akitle yaparsınız bu da bağlayıcıdır. İşte California hukuku, Birleşik Krallık hukuku denir. Ama iki taraflı değil tek taraflı bir anlaşma olduğu için, akit olduğu için hiç kimse de gidip o ana sözleşmeyi bulmak istemez.

Böyle yaparsanız kusura bakmayın ben bunun bir parçası olmam, kimse de bunun bir parçası olmak istemez. Şaka gibi bir şey bu. Ve gerçekten hakiki değil, sahici değil. Bu konuya dikkat etmek duru-mundasınız. Eğer bir kurum size gelip “ürünler bunlar” derse dikkat edin lütfen. Nasıl yapılandırıldı-ğına, yasal dökümanlara mutlaka bakın. Hazır olan danışmanlar ve danışabileceğiniz uzmanlar olsun.

Türkiye’nin tarihine baktığımızda İslami finansman zaten olmuş durumda. İslami finansman budur.

Son derece basittir. Yani finansmanı basit tutun. Bunu eşit tutun. Gerçekten sahici bir biçimde ne ge-liyorsa onun götürüsü, getirisi birlikte paylaşılsın. Ve bütün senaryolarınız hazır olsun. Aksi takdirde krizin bir sonraki fazı geldiğinde oturup “Evet biz kurtulacağız” diyemeyiz. Çünkü gerçekten en son kuruşuma kadar ortaya da koyabilirim. İslami bankacılık eğer yapılması gerekeni yapmazsa bu dalga alıp götürür.

Bu hedging ürünlerle işte sigorta. Sigortamıza “İslami sigorta” adını veriyoruz. İşte finans fonlarını bir araya getiriyorsunuz havuz gibi. Fakat o fonun yönetimi çok büyük ücret alıyor ve fonu bir kenara atıyor, eksiye düşürüyor ve bu etik olarak nasıl doğru olabilir? Buradaki herkes bir fona katkıda bu-lunsa, vaka fon desek, İslami sigorta fonu, bunu bir sigorta firmasına vermesek. Desek ki, “Aramızdan bir sigortacı olacak, çok büyük bir ücret alacak.” 10 milyar diyelim. Sonra alıp her şeyi götürse. Biz tamam bir faiz ücreti ödeyeceğiz ama bir fazlalık yok fonda. Yani düşünsenize böyle sorunlar, böyle engeller var. Ama bunları temelden, tam da yapılanma, sözleşme fazında bertaraf etmek zorundayız.

Aksi takdirde çok büyük sorunlar olacak.

Parlamentoda birçok grupta çalıştım. İslami finansman anlamında da çalışmalarıma devam ediyo-rum, danışmanlık veriyoediyo-rum, herhangi bir kanun çıkarılacak ya da politika konumu alınacaksa sahici bir şekilde yapılmasını çok önemsiyorum. Danışmanlığımı bu şekilde veriyorum. Baroness Sayeeda Warsi de bahsetti. Sukuk geliştirmede de çalıştım. Lüksemburg yaptı, Birleşik Krallık yaptı, biz de yapabiliriz. Burada hükümleri ve kanunları tasarlarken çok büyük bir alan olduğunu unutmamalıyız.

Evet büyük bir alan, büyük bir fırsatı da beraberinde getirmekte. Fa-kat buna çok büyük temkinle yaklaşmamız gerektiğini unutmamalı-yız.

Ve böyle yüksek ve pozitif bir notla bitirmek istiyorum. Çünkü sahi-ci bir şekilde bakmak çok önemli. Bence buradaki fırsat şu. Gerçek-ten bir endüstri var, gerçekGerçek-ten sanayi var bu ülkede. Türkiye sade-ce finansal anlamda değil teknik uzmanlık da sağlamakta. Ürünlerin önemli bir kısmı İngiltere de dahil olacak biçimde pek çok ülkeye ih-raç edilmekte. Gerçek varlıklar, aktifler ve emtialar sizde. İslami pren-siplere de çok büyük bir ilgi var, bir merak var. Çok büyük zorluklar görmüyorum. Sahici emtialarınız var. Dünya gerçekten Türkiye ürün-lerini almak için yanıp tutuşuyor. Uzmanlığınız var, İslami finansmana yönelik bir ilgi var. Eğer bunu basit tutabilirseniz, orijinal olmaya çalı-şın, özgün olmaya çalışın.

Dünyada pek çok finans merkezi var. Londra var, Dubai var, Bahreyn var, Kazakistan, Malezya, Astana’da da yeni finans merkezi var. Da-nışmanlık istediklerinde dedim ki, “Tamam modellere bakalım, sizin için en uygun olanı bulalım.” Çünkü Londra’da işe yarayan şey Asta-na’da işe yaramayabilir. Dolayısıyla diğer modelleri kopyalamaya ça-lışmayın. Eski belli sorunlara yönelik düzenleyici yasal meseleleri var

mesela. Sizde olmayabilir, onlarda öyle sorunlar vardı. Modeli olduğu gibi almayın. Bu eski sömürge zamanlarından geliyor. İngiltere bir yere giderken arkalarında içtihat hukukunu bırakırmış. Ama bu İngiltere’deki içtihat hukuku başka bir sömürgede bırakılan içtihat hukuku ile aynı olmak zorunda değil. Dolayısıyla dünyanın başka yerinden modeli olduğu gibi alıp kullanmayın. Burada harika bir potansiyel var. Ben size yardım etme, danışmanlık, destek konusunda, bu endüstrinin geliştirilmesi konusunda, İstanbul’un İslami bir finans merkezi olarak konumlandırılması konusunda her zaman hazırım. Sorunuz varsa alabilirim.

Gerçekten bir endüstri var,