• Sonuç bulunamadı

İstihdam Konusunda Klasik İktisadi Düşünceye Yönelik Eleştiriler Batı Avrupa’da Klasik İktisadi Düşünceye yönelik olarak ve de Liberalizm

2.1.1. İşgücü ve İstihdama İlişkin Teorik Çatı

2.1.1.2. İstihdam Konusunda Klasik İktisadi Düşünceye Yönelik Eleştiriler Batı Avrupa’da Klasik İktisadi Düşünceye yönelik olarak ve de Liberalizm

teorisine temel teşkil eder nitelikte çeşitli eleştiriler yapılmıştır. Milli Ekonomi Akımı, Tarihçi Akım ve Sosyalist İktisadi Düşünce olmak üzere üç grubu ayrılan

61 Aydın Türkbal, İktisada Giriş, Dicle Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Yayınları, No:9, Diyarbakır,

1993, s. 386.

62 Vural Savaş, İktisat’ın Tarihi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2000, s. 305. 63 Sadun Aren, a.g.e, 1992, s. 22.

eleştirilerden64 istihdam hakkında görüş bildiren akımlar ve önde gelen düşünürlerinin görüşleri üzerinde durmanın yararlı olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki65:

2.1.1.2.1. Milli Ekonomi Akımı

Klasikleri bir çok açıdan eleştiren milliyetçi akımın üretim ve istihdama dair eleştirileri; Klasik İktisatçıların milli sınırları ve değerleri ihmal ettikleri ve bu tür hedeflere öncelik verilmesi gerekliliği yönünde olurken, sanayileşen ülkelerin ekonomik istikrarı sağlamak adına korumacı politika izlemesi gerektiğini savunan akımın öncü isimlerinden Henry Carey, aynı zamanda emek-değer yaklaşımı ile de üretimin temel faktörü olan emeğe teknoloji katkısı olması halinde de üretimin artacağını ileri sürmüştür. Bu şekilde temel üretim kaynağı olan emeğin teknoloji katkısı ile üretim artışına yol açacağına ve daha çok kişiye iş imkanı oluşturabileceğine dair istihdam açısından olumlu bir gelişmenin varlığına işaret etmiştir.

Akımın istihdama dair görüş bildiren isimlerinden bir diğeri de Friedrich List olup, List’e göre, tarıma dayalı ekonomilerde, üretimin insan dışında doğa faktörlerine bağlı olması ve tarımda faiz hadlerinin yüksek olması nedenleriyle kaynakların etkin kullanımı mümkün olmadığından klasiklerin öne sürmüş oldukları atıl kapasitenin yer almadığı yani tam istihdam durumunda bir ekonominin varlığından da söz etmek mümkün değildir.

2.1.1.2.2. Tarihçi Akım

Tarihsel süreç içersinde genelde Klasikler’in görüşleri doğrultusunda yaklaşımlarda bulunulmasına rağmen üretim ve istihdam konularında farklı görüşler beyan eden akımın düşünürleri, Klasikleri ilk olarak eleştiren Alman iktisatçıların eleştirilerini yeterli bulmayıp, her olayın tarihsel bir olaya dayandığını

64 Arif Ersoy, İktisadi Teoriler ve Düşüncelerin Gelişme Tarihi, Akevler Akdeniz Bilimsel

Araştırma Merkezi Yayınları No: 6, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, İzmir, 1990, s. 200.

65 Emine Nida Kol, 2001 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve İstihdam Üzerine Etkileri, Selçuk

savunmuşlardır. Ayrıca istihdam konusunda önemli bir yer tutan ücret konusunda Klasiklerin savunmuş oldukları ücret fonu teorisine karşı gelen isimlerden ilki Wilhelm Von Hermann olurken, J.S. Mill, işçilerin ücretlerinin adı geçen fondan değil, girişimcilerin ve tüketicilerin gelirlerinden karşılandığını ileri sürerek, Adam Smith’in sermaye mallarıyla ilgili görüşlerini ise yeterli bulmayıp, önemli bir üretim faktörü olan sermayenin kullanım ve sanayi sermayesi olarak ikiye ayrılması gerektiğini savunmuştur.

Tarihçi Akım mensuplarından Nazilerin fikir babası ve akımın önde gelen isimlerinden birisi olan Adam Heinrich Müler de dini yaklaşımlar üzerinde durmuş ve üretimin maddi kazanç için değil Allah rızası için yapılması gerektiğini, üretimin tek kaynak olmadığını buna ilaveten sermaye, toprak ve Allah’ın kudretine bağlı etkenlerin üretim artışına neden olduğunu ileri sürerek üretim konusunda fikir beyan etmiştir.

2.1.1.2.3. Sosyalist İktisadi Düşünce Akımı

Klasiklerin varsayımlarının ve ileri sürdükleri yaklaşımların yalnızca iktisadi sorunlar açısından eleştiriye tabi tutulduğu, bu nedenle sosyal konulara gereken önemin verilmediği tezini savunarak çalışmalarını bu yönde geliştiren Sosyalist Akım öncülüğünde Avrupa on sekizinci yüzyılın ilk yarısından itibaren hızlı bir iktisadi ve sosyal değişim sürecine girmiştir. Özellikle 1760’lı yılların başından itibaren gerçekleşen sanayi inkılabına bağlı olarak üretim, küçük aile işletmelerinin yanı sıra büyük işletmelerince de yapılmaya başlayarak üretim miktarında bir artışa, üretim yöntem ve tekniklerinde gelişmeye ve de binlerce işçinin düşük ücretle çalışmaya başlamasına neden olmuştur. Bu vesile ile üretim artık ulusal piyasaların dışına çıkarak, uluslar arası piyasalar için yapılmaya başlanmış ve yayılmacı sömürge politikasının uygulanması ile de piyasa sınırları oldukça genişletilmiştir.

Sanayileşme ile meydana gelen değişiklikler neticesinde İngiltere’de kentlere göçün artması, nüfus oranındaki artışın yüksek olması, tarım ve sanayide emek tasarruf edici yöntem ve teknolojilerin yoğun bir şekilde kullanılması üzerine kentlerde yaşanan sefalet artarken, bir taraftan burjuvazi sınıfının çoğalması da sosyal sınıflarda önemli farklılıklar yaşanmasına neden olmuştur. Buna bağlı olarak

da dönemin düşünürleri, Klasiklerin talep ve bölüşümü göz ardı etmiş olmalarını eleştirmişlerdir. Akımın Hayalci Sosyalistler olarak adlandırılan düşünürleri, insanın makineden daha önemli olduğunu söylerken, Robert Owen, üretim araçları sahiplerince yoksul bırakılan işçilerin bu durumlarının düzeltilebilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel çevrelerini değiştirmeleri gerektiğini savunmuştur. Sosyalist Düşüncenin Diyalektik Materyalizme dayanan boyutundaki düşünceler; Marx’ın hukuk, din kültür vb. kavramlardan oluşan üst yapının alt yapı olan üretim araçlarının bunun üzerine kurulduğu, insanlık tarihini üretim faaliyetleri tarihi varsaymasının yanı sıra işçi ücretlerinin yükselmesinin sermayedarların eline geçen artı-değerin azalmasına neden olacağını ve kapitalizmde var olan rekabet kurumunun tekelleşmelere yol açmasıyla da rekabetin rekabeti öldüreceğini ileri sürmesi şeklinde olmuştur. Akımın Marxizm- Leninizm olarak isimlendirilen boyutunda ise yeni bir düzenin, sınıfsız bir toplumun oluşturulmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.